28.02.2011
Farklı Bir Pazartesi Sendromu
23.02.2011
Çelişki= Anne Olmak
Nasıl Açıklamalı :)
21.02.2011
Baba Olmak
17.02.2011
Tanıtım 1-2: Frame World Blog
Benim kocam fotoğrafçıdır hem de bayağı iyidir bu konuda kursu 1.'likle bitirmiştir hocalarından övgüler almıştır ama çok mütavazidir kendisi bu konuda evet sadece bu konuda ve hiç çaktırmaz fotoğraf çekmekten iyi anladığını :)
Benim kocam az biraz şairdir. Beni de şiirleriyle tavlamışlığı vardır. Bu konu da pek mütevazi değildir.
Güzel birkaç resme bakmak istiyorsanız. Şu kızın kocası ne diyor diyorsanız. Lö Yolukar ailesini biraz daha yakından tanımak istiyorsanız buyrun takip edin: dortkenardunya.blogspot.com
Tüten ben
Blogcu'nun karısı :)
Diziler ve Erkekler
16.02.2011
Aşk...
Anladım ki...
15.02.2011
Hani...
11.02.2011
Sabah Sabah...
10.02.2011
İzin Verelim
9.02.2011
Dietteyiz şekerim :)
Hazır Ol: Büyük Bir Sır Veriyorum :)
- Bir şeyi 40 kere söylersen olur
- İyi düşün iyi olsun
- Ne ekersen onu biçersin.
Evet sır dedikleri şey bu işte. Aynen böyle yemin ederim ki ne bir fazlası ne bir eksiği. Bu cümlelerin allanmış pullanmış halleri. Ama haklarını yiyemem bu bizim yıllardır duyduğumuz cümleleri Avrupalılar ve Amerikalılar sadece bir sisteme oturtuyorlar. Bilimsel verilerle destekliyorlar dahası kanıtlıyorlar bu cümleleri sonra da adı öğreti oluyor.
Yanlış anlamayın küçümsüyor veya dalga geçiyor değilim sadece ti'ye alarak anlatıyorum.
Kuantum öğretisinde mesela "Olumlama" diye birşey var. İşte olumlu cümleleri sürekli tekrarlıyorsun. Hatta cümleleri bile veriyor kitaplar sadece buna yönelik kitaplar bile var konu konu olumlala cümleleri yazılmış durumda. Ee yani özetle ne diyor: Birşeyi 40 kere söylersen olur. Evet 40 ve daha fazlasında hergün birşeyi tekrarlarsan inan ki olur sevgili olur. Çünkü enerji yayarsın. Hergün para üzerine olumlu cümleler söyleyin, örneğin parayı seviyorum deyin ben çok zenginim deyin para bana gelir deyin. Amaaa bak işte bu öğretiler ne söylüyor biliyor musun bizim daha önceden bilmediğimiz eğer diyor sen bunları söyler bir yandan da çok para beladır diye geçirirsen içinden para falan gelmez sana çünkü enerjini çatıştırırsın yaaa bak gördün mü büyük sırrı.
Sonra her düşüncenin bir enerji olduğundan mutlaka benzerini çekeceğinden bahsediyorlar. Yani annenden büyüklerinden mutlaka yavrucuğum iyi düşün iyi olsun cümlesini duymuşsundur. İşte bu da başka büyük bir sır. Ama tabii nasıl düşüneceğini anlatıyor bu öğretiler. Uygularsan kesinlikle senindir düşündüğün şey ;) Başına sürekli kötü birşeyler geliyorsa dur bir ne düşündüğüne bak hatta olmadı yaz ve gör bakalım sen hangi enerjiyi çekiyorsun hayatına.
Ve ne ekersen onu biçersin aslında yok bir farkı iyi düşün iyi olsundan. Birşeyi düşünmeye başladığımız zaman zihnimize tohum ekiyoruz ee insan patates tohumu ekip domates almayı beklememeli öyle değil mi? İşte başka büyük bir sır daha daaa daaannnnn. Nasıl tohum ekeceğini öğretiyorlar.
Bir başka büyük hatta kocaman bir sır var ki o da şu: Bir alışkanlığı değiştirmek için sadece 21 gün uğraşmanız gerekiyor evet aynen böyle. Dene ve gör. Bir alışkanlık nasıl değişir peki kesinlikle üzerine giderek değil yerine yenisini kurarak. Sen yenisini kurarken diğeri bana burda yer yok artık deyip çekip gidiyor ki bu doğru çok doğru.
Örnek ister misiniz? Diyelim ki yeme alışkanlığını değiştirmek istiyorsun. çikolata yemeyeyim demiyeceksin. Ben hep sağlıklı şeyler yiyeyim diyeceksin sürekli ama bunu hayal edeceksin. günde 40 kere söyleyeceksin aklında hep sağlıklı yemekler olacak 21 gün dayan bak bakalım canın bir daha çikolata çekecek mi :)
Bakın bu iyiliğimi unutmayın size hızlandırılmış kuantum eğitimi verdim :)
Alışkanlık
8.02.2011
Gece
7.02.2011
Yüzük
Kahlo'dan...
4.02.2011
Hazır mısınız?
Belki öğrenmeyeceğiz PMS sendromlu biriyle haftasonu geçirecek kocacık napalım önümüzdeki maçlara bakacağız artık :) Hem gelen kazanır eğlenceye katılır gelmeyen kaybeder bize bişeycik olmaz ;)
Siz Nerede Arıyordunuz?
Yummyyyy
Ay olsa da yesek canım çekti bak şimdi :)
Üzgünüm sizi bir müddet böyle yazılarla boğacağım çünkü kuantum düşünce tarzı der ki; istediğiniz şeye odaklanın ve hergün minikte olsa bir adım adın. Hayır biz sevgiliyle eğlenceli adımlar atıyoruz da odağımı hiç değiştirmemem gerekiyor ;)
Minnakkk bu ay gelmeyecek gibi gözüküyorsun ama hiç de belli olmaz değil mi? PMS olana kadar umut kesilmez :) Ben hatırlatayım yine de; seni istiyoruz ve 4 gözle bekliyoruz canım benim :)
Tüten ben
Arzu hal
3.02.2011
Meselaaaa...
Mesela şu baş dönmelerimin ve hafif bulantının nedeni hamilelikmiş.
Mesela sürekli acıkmam rejimden değil de hamileliktenmiş.
Mesela çok rahat bir hamilelik geçiriyormuşum. Sadece 9 kilo alıyormuşum
Mesela doğumdan sonra daha hastaneden çıkarken 9 kilonun 6 kilosu gidiyormuş
Mesela bebeğin ilk günden uyku düzeni varmış.
Mesela biz çocukla hiç zorlanmadan gezip tozuyormuşuz.
Mesela ben çalışmaya dönmüyormuşum çünkü zengin olmuşuz bile çocuk kısmetiyle gelir ya
Mesela foto cafe'yi açmışız.
Mesela kocam geceleri bebeğe kalkıyormuş.
Tamam ya tamam mesela dedim ya :)
Tüten ben
mesela ;)
Dünyanın Yükünü Taşımak
Neden hep kadınlar böyle dünyanın yükünü üzerinde taşımalı. Defne gitti tartışmalar bitmedi. Ölen bir erkek olsaydı böyle olur muydu düşünmekteyim. Bazı insanların içlerinden geçirdiğini ama dile getirmediğini düşünüyorum ölümü hakettiğini söylüyorlar gözleriyle, ses tonlarıyla neden çünkü evli, anne ama gecenin hatta sabahın köründe kocasından bir başka adamın evinde ve hatta yatağında.
Evliliklerinin nasıl olduğunu biliyor muyuz? Veya kocasının aynı saatlerde nerede olduğunu? Bir başkasının koynunda olup olmadığını? Kimbilir belki birkaç gün önce boşanmaya karar vermişlerdi veya bir kaç ay önce kocasının onun aldattığını öğrendi.
Veya bunların hiçbiri olmadı ama kocasının sevgisini artık hissedemiyordu veya kendi sevgisi bitmişti ve bunu dürüstlükle kocasını söyledi.
Böylese bile yaptığı şey doğrudur demiyorum. Defne'nin davranışını kendimce haklı çıkarmaya çalışmıyorum sadece olaya her açıdan bakmaya çalışıyorum.
Veya D şıkkı HİÇBİRİ." Ahlaksızdı" O gece kocasını aldattı. Yaptığı yanlıştı diyelim. Şahsi fikrimi de açıklayabilirim. Evet ben de evli ve 2 yaşında çocuk sahibi bir kadının gece yarısı başka bir adamın evinde bu en yakın arkadaşı bile olabilir doğru bulmuyorum! Ama bu benim doğrum rahmetlinin değil. Ve doğru bulmadığım birşeyi herhangi biri yaptığında ve sonrasında başına kötü birşey geldiğinde ki başına kötü birşey değil ÖLÜM gelmiş. Doğru birşey yapmadı sonucu bu oldu demiyorum, DİYEMİYORUM, vicdanım el vermiyor çünkü.
Bir düşünün sevdiğiniz biri diyelim ki evladınız doğru birşey yapmadığında mesela kokain kullandı diyelim ölmesini doğal karşılayabilir misiniz!! Haketti diyebilir misiniz? Diyebilen varsa insan diyemiyorum üzgünüm. Yine geçen akşam izlediğimiz o Tavşan Deliği filminde Nicole'un annesi de oğlunu 30 yaşında eroin krizi sonucu kaybediyor. Nicole'u anladığını söylüyor abin öldüğünde ben de diye başlıyor cümlelerine ve Nicole bir gün patlıyor: "Anne 3 yaşında araba kazasında ölen bir çocuk ile 30 yaşında eroin komasına girerek ölen birini karşılaştıramazsın"
Anne: "Ama o yine de benim oğlumdu"
İşte bu kadar basit! Bir insan ne hata yapıyor olursa olsun konu Defne ise Defne bir evlattı Defne bir anneydi yok kimse bunu haketmez.
Lütfen ölümlüler olarak ve bizlerde ne zaman öleceğimizi bilmeyenler olarak kul hakkı denilen şeyin yegane önemli birşey olduğunu daima hatırlayalım. Ölünün arkasından böyle konuşmayalım.
Yanlış yapan insanlar ölümü haketmez! Doğru yapan insanlar da ölüyor bunu daima hatırlayalım! Allahın işine takdirine karışmayalım! Biz kimiz ki yargılıyoruz kimiz sahi!
Tüten ben
Şaşkın
2.02.2011
Arapsaçı
Dün akşam bir film seyrettik. Nicole kidman'ın Tavşan Deliği diye. Çocuklarını 3 yaşında kaybeden bir çift var. Grup terapisine gidiyorlar. Ve orada aynı durumda olan çiftlerden biri diyor ki "Tanrının bir meleğe ihtiyacı vardı ve kızımızı aldı" Nicole Kidman sinirleniyor. Tanrı değil mi, bir meleğe ihtiyacı olduğunda onu yaratabilir almak yerine! Doğru söylüyor. Bu açıklamalara ben de sinirleniyorum. Melek oldu, Allah sevdiği kulunu yanına alırmış ne yani geriye kalanlar kötü kul mu? Ve evet Allahın meleğe ihtiyacı olursa bunu yaratır zaten. Bunlar insanların kendilerini avutma biçimi iyi geliyorsa sakıncası yok elbet.
Hayatta herşey görüğümüz gibi değil ve herşeyin hayırlı bir nedeni var bilemesek de anlamasak da ve ve hatta kızsak da insan olmak gerçekten zor çok zor! Sırf bu nedenle çocuk yapmayı milyon kez düşünüp milyon kez vazgeçip milyon kez deli gibi istedim.
Hala Defne'nin ölümüyle ilgili düşünmekteyim ve gerçekten inanamaktayım. Almamız gerken dersleri, ölüm nedir aslında onu ve daha birçok şeyi düşünüp duruyorum.
Ama düşündükçe gözlerimi dolduran işte beni arapsaçına çeviren birşey var ki o da 2 yaşındaki kıvırcık, Can. Annesi adını nasıl da vermiş CAN!
Allahtan Defneye rahmet dilerim yakınlarına da sabır ihsan eylesin. Allahın biliyorum ki sen insana hayırsız birşey vermezsin lütfen o minik bebeğin kalbini nurlandır!
1.02.2011
Konumuz: Tahammülsüzlük& Sınırsız Eleştiri
Evlilik lokomotifine bebek eklemek isteyince anne&çocuk bloglarını da takip eder oldum ve bir süre sonra tahammülsüzlük, sınırsız ve hatta densiz eleştirinin ne demek olduğunu daha da iyi anladım.
Emzirenler emzirmeyenlere emzirmeyenlerin bir kısmı (evet gerçekten çoğu emzirmeyen anne kesinlikle çok daha esnek) emzirenlere saldırır halde. En baba konulardan biri bu.
Herkes anne ama herkes birbirini eleştirmekte. Bir kesim var ki anneliği tornodan çıkma birşey sanıyor. Kitapta ne yazıyorsa aynen uyguluyor ve böylece harika bir anne olduğunu sanıveriyor. Veya doktor ne söylediyse o üzerine düşünmek kendini ve dahası en önemlisi bebeğini dinlemek yok. Doktor söyledi yapılacak. Kitapta yazıyor uygulanacak!
Konunun başlığının hiçbir önemi yok aslında biliyor musunuz? Acaba bu kavga gürültünün içinde olanlar durup bir düşünüyorlar mı biz ne yapıyoruz diye! Konu ne emzirmek ne emzirmemek bana kalırsa konu farklı olana tahammül edememek, konu eleştirildiğinde çok bozulmak ama başkasını densizce sınırsızca eleştirebilme hakkını kendinde görmek! Şaşıp kalıyorum ben bu durumda. Yahu hepiniz annesiniz hepiniz kadınsınız bu ne hal demek geliyor içimden de sen ne anlarsın be kadın diyecekler diye veya kendimi lüsumsuz ve sonuçsuz kalacak bir tartışmanın içinde bulmamak adına susuyorum. Çünkü benim derdim gerçekten bu tahammülsüzlük. Ee bir de kadın gücü diye birşey varken bu kadın gücünün çoğunlukla heba olmasına üzülüyorum. Çok güzel örnekler de var elbet örneğin Tanya'nın başlattığı Leo Mio gibi. Veya Emizrme Reformu gibi.
Tanya demişken. Tanya bayıldığım anne örneklerinden biri. Mesela kendisi Aliş'ini emzirmeyi tercih etmemiş ama anne sütünden de mahrum etmemiş sütünü sağmış ve vermiş.
Ve soğru hatırlıyorsam emzirmediği için eleştirilere de maruz kalmış. Bir çok hikaye okuyoruz arada bizzat bildiklerim de var emzirdiği için evet sırf bu sebebten depresyona girenler çocuğu ile arasında sevgi bağını kuramayanlar. Ve lütfen şunu hep hatırlayalım bedenimizin orkestra şefleri hormonlardır. Ve sanıldığının aksine emzirirken o müthiş duyguyu yaşadığını söyleyen kadınlar bunu kendi kendilerine başarmıyorlar bunu hormonları sayesinde başarıyorlar. Bazı kadın var ki bu hormonu salgılamıyor veya salgılanan hormon ona mutluluk vermiyor.
Emzirmek yerine bebeğine sütünü sağarak veren kadınlar daha az mı anne? Gerçekten böyle düşünülmesini anlayamıyorum. Yahu bir kere sağmak sanırım emzirmekten daha zahmetli birşey olmalı. Pompayı hazırla sağ, uğraş dur. Oysa emzirirken hele de bir kere öğrendiysen tamadır daya bebeği memeye arada işini bile hallet. Nedir yani bu tahammülsüzlük kaldı ki kim bu eleştirenlere bu hakkı veriyor. Herkes kendi çocuğunu annesi ve kimsenin kimsenin anneliğini eleştirmeye hakkı olmadığını düşünüyorum.
Tanya demişken, emzirmediği için eleştirilen bu kadın Aliş için kağıt bez kullanmak yerine organik bez kullanmış biri. Yani bezler yıkanıyor kurutuluyor ve tekrardan kullanılıyor. Tanya bunu çevre bilinci bebeğinin sağlığı için yapmış (evet o kağıt bezler dünyanın kansorejeninin içeriyor ve çevrenin de içine ediyor) O emziren annelerin için de kaç tanesi acaba kağıt bez yerine böylesi bir uğraşın içersine girerdi merak ederim. Neden Tanya ve benzer anneler bu yönleriyle daha ses getirecek biçimde övülmüyorlar. Neden anne&çocuk bloglarının ve platformalarının yegane konusu kim daha iyi anne üzerine kurulu? Neden beylik emzirmek emzirmemek sorularının dışında bu kağıt bez olayına değinilmiyor mesela! Neden mi çünkü tahammülü yok insanların da o yüzden. Eleştiri hep kötü birşey sanılır da o yüzden.
Diyeceğim o ki, sanal alem bazen gerçekten çok alem.
Allah herkese tahammül gücü ve eleştiri adabı versin. amin :)
Tüten ben
Oh be rahatladım
Kutlama
Şuan okumakta olduğunuz yazı benim 100. yazım. Adettendir 100. yazı kutlanır ben de kutlayayım dedim. Gönül isterdi ki ben de 100. yazı için bir çekiliş yapayım sevgili okurlarıma hediye yollayayım amma velakin elimden hiçbirşey gelmez benim ne agurimu biliyorum ne dikişi dikmekten anlarım ne de craft işlerinden. Size ancak bu yazıyı hediye edebilirim ve bir de iyi dileklerimi. Dualarımın da hani kabul olur çoğunlukla isterseniz ısmarlayın sizin için de dua edeyim ;)
100. yazıya kadar beni okuyan, yorum bırakan, derdime üzülen iyi niyetlerini sunan, sevincime gerçekten sevinen herkese kocaman bir teşekkür!.
Evlilik hazırlıkları sırasında açmıştım bu blogu ve hatta bir Eylül günü bu blog kapanacak demiştim ama kapanamadı. Sevdim böyle yazmayı ;) Evlilik hazırlıkları bitti ama evlilik hayat devam ediyor dedim ve yazmaya devam ettim.
Hani o meşhur söz var ya yerinde kullanıldımı çok şahane oluyor işte bence tam da yeri: "Paylaşmak güzeldir"
Tüten Ben
Blogger mı ne