26.01.2012

Anne Dostu Toplum


Canım arkadaşım Yeşim nam-ı diğer Nil'in annesi (http://nils-mum.blogspot.com/) Anne Dostu Toplum soruları ile beni sobeledi. Ben de hemen cevaplarımı sizinle paylaşmak istiyorum.


1. “Anne Dostu Toplum”dan ne anlıyorsunuz? Birkaç cümle ile tanımlar mısınız?

Anne Dostu Toplum deyince aklıma gelen ilk şey kadınların anneliklerini yargılanmadan, eleştirilmeden özgürce rahatlıkla ve gönüllerince yaşadığı bir toplum anlıyorum. Malesef ülkemizdeki eksikliklerin en başında böyle bir toplum olamamamız geliyor.  Zaten biz toplum olarak "dost" olmayı pek beceremeyiz nedense.
2. Türk toplumunun “Anne Dostu” bir toplum olduğunu düşünüyor musunuz?

Hayır kesinlikle düşünmüyorum. Türk toplumunun Anne Dostu bir toplum olabilmesi için önce "Anne" ve "Dost" kavramları kousunda zihnini tazelemesi gerekiyor. Hala kadın erkek farketmez anne deyince anladığımız şey saçını süpürge eden evinden dışarı adım atmayan kendini unutan insanı anlıyoruz. Dostluk ise uzak durulan bir kavram ülkemizde. Dolayısıyla toplum olarak anne dostu olmamız mümkün değil ve fakat erkekler bu konuda çok daha dostça yaklaşmasını biliyorlar. Kadınların öncelikle bu dostluk konusunu kendi aralarında uzlaşmaları gerekiyor

3. Toplumsal hayatta annelerin karşılaştığı en büyük üç zorluk sizce nedir?

Karşılaşılan en büyük zorluk Yeşim'in de belirttiği üzere müdahaleci ve herşeyi kendinin bildiği sanan insanların var olması. Sevgili Doruğun annesi Sena nam-ı diğer Dorikus'un annesi geçen gün Tweeterda anlatmıştı. Bir alışveriş merkezinde teyzenin biri hiç tanımadığı 2-3 aylık bir bebeğin annesine sırf puset nedeniyle sizin gibilerde anne oluyor ya demiş. Kadın o puseti kullanmamalıymış vb. Ben duyduğumda inanamadım. Bu kadına ve bunlara verilebilecek tek cevap var: Sizin gibiler insan olduktan sonra bırakın o kadın anne olsun!

Şehir planlamacılığının kesinlikle anne&çocuklara uygun olmaması tıpkı engelli insanlara uygun olmadığı gibi.

Bizim ülkemizde tüm kadınların yaşı başı medeni durumu ne olursa olsun bildikleri en iyi şey annelik. Herkes bu konuda doktora tezi yazmış kadar bilgili sayıyor kendini .


4. “Anne Dostu İş Yeri” deyince aklınıza gelen ilk üç kriteri paylaşır mısınız?

Annenin çalışma saatlerinde tanınan esneklik
Kariyer planlamasında negatif ayrımcılık yapılmaması
Süt sağmasına izin verilmesi

Ama bu 3 kriterin tamamen uygulandığı bir şirket olduğuna inanmıyorum ki USA'de en iyi anne dostu şirket seçilmiş bir şirkette çalşıyorum. Fakat ülkemizde kanunlarımız annenin yanında değilken ve bir çok açık varken şirketlerin Anne Dostu olması pek mümkün değil.

Bir kadın çocuğu yokken bile kariyer konusunda ayrımcılığa maruz kalırken çocuğu olduğunda başına gelecekler çok uzun bir yazının başlı başına konusu olur.


5. Çalışan annelerin yaşadığı en önemli üç sorun size göre nedir?

-Kendilerini ateş hattının tam ortasında bulmaları. Yani bir çok insan tarafından eleştirilmeleri .
-Süt sağmak konusundaki sıkıntıları
-Çalışan anneler planlı yaşamak zorundadırlar evi işi kendilerini ve evliliklerini sağlıklı bir biçimde yürütebilmek için organizasyon yaparlar lakin bu plan ve programlar çoğunlukla dış etkenler yüzünden bozulur bu nedenle çalışan annenin en büyük sorunlarından biri de hep bir B ve C planıyla yaşaması gerekliliğidir.

6. Elinize bir sihirli değnek verilse, iş ya da günlük hayatınızda yaşadığınız hangi sorunu/engeli değiştirmek isterdiniz?

Yukarıda sıraladığım tüm zorlukları ve engelleri değiştirmek isterdim. Fakat ilk yapacağım şey Doğum İznini anne için 1 seneye baba için 6 aya çıkarmak olurdu. Eminim bu uygulama sayesinde daha verimli ve mutlu bir toplum haline dönüşürdük. Fakat biz de hep kısa vadeli planlar yapıldığı ve değer eksikliği olduğu için bunun utopik olduğunun farkındayım. Zira bir babanın da en ilgisizin bile uykusuz kaldığı düşünürsek eminim verimlilik konusunda sıkıntı yaşanıyordur.



16.01.2012

Anne Olduktan Sonra


  Anne olmak her kadının ortak kilometre taşlarındandır diye düşünüyorum. Anne olupta hayatım değişmedi diyen bir kadın olabileceğini sanmıyorum. Annelik öyle bir sorumluluk ki hayatta vazgeçilemeyecek sırt dönülemeyecek tek sorumluluk anneliktir bana kalırsa. Ve fakat elbette her annenin bu yolda durduğu duraklar farklılık gösterebilir. Arabaların kilometreleri arttıkça değerleri düşer ya annelikte kilometreler arttıkça hayatın değeri daha da artıyor.

Anne olmak benim de hayatımın en önemli kilometre taşlarından biri oldu. En ağır ama bir yandan da en sevdiğim sorumluluğum annelik. Ve bu yolda durduğum duraklar şöyle:

Şükür Durağı: En önemli durağım şükür durağı oldu her gün her saniye şükreder oldum. Sağlıklı sıhatli bir evlada sahip olduğum için.  Bana verdikleri ve vermedikleri için Allah'a her ezan vakti el açıp şükürler olsun dedim.

Dua Durağı: Hani yastığa başını koyarsın otomatik pilota bağlamış gibi Allahım bana ve tüm sevdiklerime sağlık sıhhat ver hepimizi koru gibi herkesin kendine ait dua cümleleri olur ya. İşte artık otomatik pilotta yapmıyorum bu dua'yı. Özenle seçiyorum cümlelerimi çok yürekten dua ediyorum. Deli gibi korkuyorum önce evladıma sonra bize (kocam ve bana) ve diğer sevdiklerime birşey olmasından. Sağlık için öylesi duacı oluyorum ki yalvarıp yakarıyorum resmen. Evladımın annesiz babasız büyümesini acı çekmesini hiç istemiyorum. Elbette evladımın da sağlığı için çok dua ediyorum. Ve evladı hasta olan anne&babalar için sabır ve şifa diliyorum.

Mutluluk Durağı: Her baktığım şeyde mutluluk görmeye çalışıyorum. Ben ne kadar mutlu olursam bebeğimin o kadar mutlu olacağına inanıyorum. Günlük üzüntülerin gereksiz telaşların içine sokmamaya çalışıyorum kendimi. Hayaller kuruyorum bolca maaile birlikte olduğumuz hep gülümsediğimiz hayaller. Gecenin bir körü uykusuzlukla da kalksam oğluma gülerek bakıyorum bizleri taklit ettiklerine inanıyorum bebeklerin. Gülümsenin doğal ve insanın heranında olabileceğini göstermeye çalışıyorum oğluma.

Sevgi Durağı:  Kendimi kocamı hayatı daha çok seviyorum. Kocamın hep iyi yönlerine odaklanıyorum. Oğlumu büyütürken kocamla olan sevgimizi aşkımızı küçültmek istemiyorum. Bir elimle Areni tutuyorsam boşta kalan elimi kocama veriyorum. Kendimle ilgili sevdiğim şeyleri düşünüyorum kendimi daha da çok sevmeye çalışıyorum eleştirmek yerine. Ve görüyorum ki 3 aylık bir bebek bile anne babayı sevişirken (cinsel anlamda değil) görünce mutlu oluyor. Ne zaman kocamla oğlumun karşısına geçip öpsek birbirimizi sarılarak ona baksak yüzünde kocaman bir mutluluk gülümsemesi oluyor. Bir ona bir bana bakıyor ve işte şimdi keyiflendim gibi bir ses çıkarıyor.

Gün içinde mola verdiğim birçok durak var elbet. Ama bunlar benim 24 saat içersinde güne başlarken ve bitirirken mutlaka uğradığım duraklar.



11.01.2012

3 Ayın Ardından






Bu Pazar Annelik serüvenimin (bu arada oğluma koymak istediğim isim Serüven'di lakin babası istemedi) 3.ayı doluyor. Bebekler ne kadar hızlı büyüyormuş ve biz kadınlar ne kadar güçlü varlıklarmışız buna şahit oldum ve her geçen gün daha da şahit oluyorum. Belki annelik serüvenini ve bir bebeğin tüm hayatını düşündüğümüzde 3 ay okyanustaki bir su damlası kadar ama olsun hem kendime hatıra olsun hem de bu 3 ayda öğrendiklerimi zorlandıklarımı keyfettiklerimi paylaşmak istedim.

Çocuk büyütmek domino taşı dizmeye benziyor. Sen itinayla titizlikle sabırla taşları dizmeye başlıyorsun ortaya çıkacak şey için son derece heyecanlısın ve ufacık bir dokunuş ki bu dokunuş çoğunlukla dışardan biri oluyor taşları tıııırrrrrrr düşürüyor yere. Haydi taşları yeniden dizmeye başlıyorsun. Annelik sabır işi, istikrar işi azim işi. Çocuğun olmadan kendine sabırlıyım, istikrarlıyım,azimliyim dememeli insan. Annelik oyle bir deneyim ki daha önce de yazdığım gibi insana tüm ezberlerini bozdurur.

3 Ay'a şöyle bir bakarsak bir çırpıda aklıma gelenler;

1. Ay
En zorlandıklarım: Emzirmek, ne istediğini anlayamamak ve kesinlikle zorlanma oscarını alacak olan gaz problemimiz. Etrafımdaki insanlara laf anlatmaya çalışmak,uykusuzluk
En keyiflendiklerim:  Göğsümde yatıp uyuması, kucağıma aldığımda  iç çekip rahatlaması, anne sütünün mucizesine bacağında yavaş yavaş oluşan boğumlarla ve kürdan gibi olan parmaklarının kofte kıvamına gelmesiyle şahit olup iyi iş çıkardığına inanmak

Neler Öğrendim: Anneliğin %99'u öğrenilecek şeymiş %1 iç güdüselmiş. Emzirmeyi, ne istediğini yavaş yavaş bu ayın sonunda öğrenmeye başladım. Altını doğru düzgün değiştirmeyi deevet hiç gülme sevgili okur o bezi bağlamayı ilk günlerde hiç beceremedim bağlayanlara da hayranlıkla bakardım içimden vay be bu bezi nasıl böyle bağladı derdim.

2. Ay
En zorlandıklarım: Gazını çıkarmak, uyutmak ve yavaş yavaş dünyayı keşfeden bebeği oyalamak , uykusuzluk ve uyutma çabaları
En keyiflendiklerim: İfadelerinin anlamlı olmaya başlayışı, çıkardığı belki anlamsız ama bizim için çok anlamlı olan sesleri, emmeyi öğrenmiş oluşu, emerken aldığı zevki, hazzı hissettirmesi

Neler Öğrendim: Acıkıp acıkmadığını anlar oldum ağlamasına fırsat vermeden emzirdim. Ne için ağladığını anlar oldum: Altımı değiştir, acıktım, uyumak istiyorum, sıkıldım gibi. Üstünü yardımsız değiştirmeyi ve bu işi çok hızlı yapmayı.

3. Ay
En zorlandıklarım:  Oğlumu paylaşmak, beraber dışarı çıkmak, emzik ve biberona alıştırmak

En keyiflendiklerim: Beni tanımaya başlamış olması ve beni görür görmez gülmesi, meme emerken bir yandan benimle sohbet etmesi, kendi kendine 5 dk bile olsa durması, gece uykusuna daha rahat geçişi

Neler Öğrendim:Zorlukları deneyimsizliğimle abarttığımı, uyutmayı, daha iyi iletişim kurmayı.

Elbette tüm maddeler çoğaltılabilir, örneklendirilebilir bunlar benim aklıma ilk gelenler bir çırpıda yazdıklarım.

Herşeyden öte gördüğüm deneyimlediğim ve öğrendiğim en önemli şey anne ile bebek arasındaki bağın gün geçtikçe kuvvetlendiği. Anneliğin eşşiz bir duygu olduğu. Bebeğini de sevmeyi öğreniyorsun. İletişim arttıkça dizdiğin domino taşlarının yerini bulduğunu gördükçe içindeki su gürül gürül akmaya başlıyor.

Anne kendine ve bebeğine zaman tanımalı. Kendini sorgulamayı bırakmalı. Ve şimdi dönüp bakıyorum da 1.2. ayda zor diye tanımladıklarım üzerinden sadece 30 gün gecince kolay bile olmuş. Kabullenmeli ve sakinlikle hareket etmeli. Bunlar herşeyden önce bana ders olsun sonra da anne olacak herkesin kulağına küpe olsun.

Aslında bu serüvenin tadını heran çıkarabilmeliyiz. Bir kadının başına gelebilecek en güzel şey anne olmak sanırm.