29.07.2010

YUPİİ İŞTE ARABAMIZZZ



Veee işte arabamız! Pembe ve klasik. İnsan gerçekten isteyince umudunu hiç yitirmeyince oluyor işte. Arkadaşlarımın da emeği var ama. Umudumu kaybetmemiştim hiç Allah'a da şükürler olsun ki gönlümden geçenler birer birer oluyor.

Mutluyum işte mutlu! Detaylar mutlu eder deiştim değil mi ama ;)

Herkesin gönlündeki olsun
Tuten ben
Pembe arabalı ;)

GELİN PARFÜMÜ


Düğün günü kullanacağım parfüm Channel Chance olacak. Hem kokusunu seviyorum ve ben de güzel duruyor hem de anlamlı diye. ee ayakkabılarım da pembe biliyorsunuz. O gün şansım yaver gider ve herşey üzerimde kalbimde taşıdığım gibi pembe olur.
Arabamda pembe olsaydı süper olacaktı ama bunun için üzülmeyelim değil mi? Ayrıntılar insanı mutlu eder ama mutsuz etmemeli öyle değil mi?

26.07.2010

HÜSRAN :(


Başından beri şu pembe arabayı istiyordum. güray da beğenmişti. Babam da benim size düğün hediyem olsun demişti ve ben çok sevinçliydim. Ayakkabılarım da pembe. Arabada vereceğimiz pozları düşünüyordum.

Bu sabah arabayı kiralamak için aradım veee arabayı beyaza boyatmışlar. Neden ama ya neden :( Bu güzel araba neden beyaza boyatılır.

Evet gelinler ota boka ağlayıp üzülebiliyor. Detaylar hayati önem taşıyabiliyor.

Pembe antika bir araba görürseniz üstü kapalı lütfen paylaşın benimle. Hadi şu gelin olacak arkadaşınızı mutlu edin :)

23.07.2010

Bridezilla :)




İtiraf ediyorum :) derlerdi de pek inanasım gelmezdi. Gelin adayları bazen bir canavara dönüşebiliyor. Ee ben de sıklıkla dönüşüyorum. Hani olur da biri size yok ben hiç strese girmedim o dönemde, yok vallahi stresim yok derse inanmayın ya kendisi 18 kocalı hürmüzdür artık alışmıştır ya da %100 yalan söylüyordur.

Ben, kendini stres sinir konusunda terbiye ettiğine inanan ve çok da fena olmayan hani bu konularda nasıl bir stres altındayım bilemezin sevgili okur.

Düğün günü daha sakin olacağımı düşünüyorum. Bekle dur ama sana anlatacaklarım bitmedi. Bir anlatayım sen karar ver bridezilla olmaya hakkım var mı yok muuu :)

14.07.2010

Smeg Olsun Yeter ;)





Neye ihtiyacın var eksiğin var mı diyenlere Smeg marka birşey alın bir daha ömür boyu bana birşey almayın demek istiyorum :) Smeg benim için yaratılmış sanki. Biliyorum birgün benim de bir Smeg'im olacak hem de böyle pembe... Kim istemez söyleyin bana.

Beyaz eşyalarım tamamlandı ama şu pembe çamaşır makinasına asla hayır demem :)

Ne İstediğimi Biliyor muyum?


Bu sorunun cevabı kocaman bir EVET!... Ne istediğimi çok iyi biliyorum. Şu resimdeki gibi bir an evvel tatilci Pinguuu olmak istiyorum Güray'la. Dubrovnik'e gitmeyi düşünüyoruz bakalım düşündüklerimiz aksiyona geçse ne güzel olacak aslında.

Gerçekten sıkıldım ve bunaldım. İstediklerimi istemez. İstemediklerimi ister hale geldim ama iyi ki çalışıyorum diyorum ve iyi ki emeğimin karşılığını bu anlamda alıyorum yoksa sanırım kelimenin tam anlamıyla Bridezella olurdum.

Uzağa gitmek istiyorum. Ve Dubrovnik'in çok iyi bir tercih olduğuna inanıyorum. Savaş görmüş bir yer eğlencenin bile bambaşka olduğunu düşünüyorum. Tarihte de var deniz de var manzara da var. Canımız denize girmek istemezse girmeyiz gezeriz. Belki motosiklet kiralayıp yakın bir yerlere gideriz kimbilir. Sevgili fotoğraf çeker. Bir ertesi gün de istersek bütün bir gün gölgede olmak şartıyla yatarız. Bir sonra ki gün sadece Love date yaparız ;)

İnsanın kafasının içinde konuşan biri ve hatta birileri varken yanlız kalmak diye birşey yok. Yanlız kaldığım anlarda bile beynimin içinde bıdı bıdı konuşan biri var. Bak ev işleri ilerlemiyor görüyorsun değil mi? Ay senin şu düğün hazırlıklarından da bize gına geldi anacım. Yaa bir susar mısın, uğraşamayacağım senin diyet günlüğün ile, acaba çikolata yesem mi? Yapılacaklar listesine bakmaya mı korkuyorsun sen. İşte beynimin içinde sürekli böyle cümleler kuruyor. Hayır bir de insanın beynindeki neden sürekli soru soruyor onu anlamıyorum. Bir işe yara da cevaplarla gel bir dahaki sefere. Hoş bir yere gittiği yok ki gelsin hep orada mübarek.

İşte böyle

12.07.2010

Adım Adım


Bugün gelinlik ayakkabımı teslim alıyorum. yukarıdaki ayakkabının pembesi. Önce beyaz yaptırmaya karar vermiştim sonra düşündüm ve neden pembe olmasın dedim. Pembe benim en sevdiğim renk hiç belli olmuyor değil mi? Ve ayakkabımı yaptırdığım yeri (Pınar Arkun design bakmanızı öneririm)arıyarak beyazdan vazgeçtim pembe yaptırıyorum dedim.
Attığım her adım hayatımızda Güray ile birlikte atacağımız her adım pembe olsun öyle değil mi ;)

Öyle zorlu yollardan geçerek geldim ki buraya ben. Bazen hiç hatırlamak istemesem de o günleri sıklıkla kendime hatırlatıyorum. İnsanın yaşadığı başına gelen olumlu olumsuz her olayın bir öğretisi olduğuna inanıyorum. O yaşadıklarımdan dersimi aldığımı düşünüyorum ve almaya devam ettiğimi. Neyi görmem gerektiğini geç de olsa farkettim belki geç demek doğru değil herşey zamanını bekler çünkü. O çok üzücü o gerçekten yıpratıcı süreçlerde görülmesi gerekeni görmeseydim yürüdüğümüz yol bambaşka olabilirdi.

Yaşadığım herşey beni bir iç yolculuğa sürükledi kendimi bulduğum kendimle yüzleştiğim bir süreçten geçtim ve o süreçte ayağımda pembe ayakkabılarım yoktu hatta ayaklarımın çıplak olduğunu bile söyleyebilirim. yaralandı berelendi ayaklarım kanadılar kanadım. Gördüklerimden korktum ama yürümeye devam etttim. Adımlarım beni öyle bir yola soktu ki işte o pembe ayakkabılara kavuştum.

İşte bu nedenle; düğün günümde giyeceğim o pembe ayakkabıların benim için anlamı başka çok başka. Adımlarım o gün çok başka olacak.

Bir blog yazarı demiş ki; bir erkeği değiştirebilir miyim diye değil ona katlanabilir miyim taşıyabilir miyim diye yola çıkılması lazım. Nikah memurunun Güray Yolukar ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz sorusuna vereceğim cevap "EVET" olacak ama kendi içimdeki soruya da evet diyor olacağım. Bir ömür boyu sevdiğim adımı taşımaya ve katlanmaya da evet diyor olacağım. Evet hayatın yor yolu ayağımdaki ayakkabı gibi pembe olmayacak. Pembe düşlerdeki gibi bir hayat elbette yaşamayacağız ve elbette ne güray ne de ben pembe pamuk şekeri kıvamındayız. Ama biliyorum ki o düğün gününde giydiğim pembe ayakkabılarla attığım adımdaki gibi en kötü günümde, günümüzde bile atacağım adımlar bundan sonra çıplak ayaklı olmayacak.

Hiç itiraf etmese de benim canım sevgilim, ben öyle kişisel gelişime inanmam da dese aslında o da kendini çok geliştirdi. Evlilik hazırlıkları öyle pembe tadında geçmiyor ve ben bridezella kıvamına çabucak gelebiliyorum ve Güray sakin kalabilmeyi idare edebilmeyi becerebiliyor ve onun bu hali onu tekrar tekrar tekrar sevmeme neden oluyor.

Dilerim birgün adımları ayacıkları gibi pembe pembe olan evlatlar yetişriririz.

5.07.2010

İçimden...


Hayatta kullanmamaya özen gösterdiğim kelimeler vardır. Tesadüf gibi kader gibi. Tesadüflere hiç inanmam, çünkü herşeyin bir nedeni olduğuna inanırım. Kader hakkında yazmak ise benim boyumu aşar. Ama kader konusunda da ana hatların belli olduğunda inanır, detaylarda insanın etkili olduğundan şüphe etmem.

Evlilik hazırlıklarını yazarken şimdi bu da nerden çıktı diyebilirsiniz. Güray ile 7 yıl önce tanışmıştık. Yaşadıklarımız inanın bir başka blog'un konusu olur. Bir Eylül ayında tanıştığımızı çok net hatırlıyorum. Ve aylarca msn ve şimdi adını hatırlayamadığım diğer programlar üzerinden neredeyse 7/24 yazıştığımızı. İnsanları hayerete düşürecek denli hızlı klavye kullanabiliyor, 10 parmak yazabiliyor ve 10 parmağım kalvyenin üzerinde 1 parmak gibi duruyorsa sebebi biraz da Güray ile bitmek tükenmek bilmeyen yazışmalarımızdır. Şimdi o yazışmaları zaman zaman özlüyorum ve biliyorum ki evlendiğimiz zamanda şimdiki telefon konuşmalarımızı özleyeceğim. Uyumadan önce sesini telefonda duymak gibi... Biliyorum uyumadan önce gözlerinin içine bakıp sarılıp iyi geceler demenin de tadı bambaşka olacak...

Düğün tarihimiz için farklı bir tarih düşünüyorduk sonra 17 Eylül'de karar kıldık aslında bunda seçtiğimiz mekanın boş günü de etkili oldu. Üzerinden 7 yıl geçince ve tanışma günümüzü kutlamak gibi bir adetimiz olmadığından hangi gün tanıştığımızı hiç hatırlamıyordum. Ama iyi bir arşivciyimdir meslek hastalığı diyelim. Yazılı hiçbirşeyi atamama hali vardır bende. Silinmiş öğelerdeki postaları silerken bile tuhaf hissederim kendimi. İşte eski yazışmalara baktım taaa 7 yıl öncesine ilk işyerimdeki maillerime. Güray ile 17 Eylül günü ilk yazışmamızı yapmışız birbirimizi tanımaya çalışmışız.

Tesadüf demek istemiyorum bu güzel olaya... Kader demek için de 17 Eylül Cuma 2010'u beklemek istiyorum. Kader denilen şeyde etkimiz var ise bu yolda sevinç ve tüm kalbimle ilerlediğimi söyleyebilirim.

Şu süreçte içimde her duyguyu yaşıyorum. Her duygu bir bulut olup gün içinde üzerimden geçebiliyor. Kadın olmak gerçekten bambaşka birşey....

Kısık ateşte pişen aşure misaliyim ben. Yani içimde birbirine benzemeyen bir çok şey var ama hepsi birarada mükemmel bir uyumda....

Tuten ben
aşure tadında

1.07.2010

SAKURA


"Sakura" yani japon kiraz çiçekleri hani biz de daha çok baharın müjdesi diye adlandırılan bir ağaç var ya özellikle Zincirlikuyu-Levent arasında gidenler iyi bilir Ulus dönüşünde bir ağaç vardır beyaz çiçeklerini açtı mı anla ki bahar gelmiştir. Aslı astarınından emin değilim ama yazılanlara inamıyorum bu kiraz çiçeğinin Japonya'ya gidişi Türkiye'den olmuş. Japonlar için Sakura'nın açması hayatın başlangıcıdır. Hava durumunda bile Sakuraların vaziyetinden bahsederlermiş.

İşte o ağaçın çiçeği bizim düğünümüzün teması olacak. Sevgilim öyle güzel bir şiir yazdı ki o şiiri de düğün davetiyemizin sözleri yaptık:

Önce fısıldadık sevgimizi kulaklarımıza
Köprü altında buluşan iki sevgili
Şimdi başkaldırdık dünyaya
İlan ediyoruz Eylül'ü bahar gibi
Hani kiraz mevsimi tadında....

Hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inananlardadım bakın Japonlar için SAkura oldukça önemli bir çiçek. Yeni başlangıç olarak kabul ediliyor Sakura'ların yani kiraz ağaçının çiçeklerinin açıklması ve bakın tanımı nasıl: "An evocative symbol of love, fragility, beauty, love and tenacity..."

Ve şimdi bu post'u yazarken farkettim ki blog'um için seçtiğim pasta resminin bile üzerinde kiraz çiçekleri var. Hiçbir şey tesadüf değil demiştim size :)
Ah bir de şu resimdeki gibi bir yer olsaydı da o ağacın altında evlenseydik.