30.04.2012

Çocuklu Hayatın SWOT Analizi :)




İşletme veya İktisat okuyanlar, iş hayatının yönetim kısmında olanlar SWOT kelimesine ve analizine çok uzak değillerdir. SWOT analizi; işinizle ilgili alanlarda güçlü ve güçsüz yanlarınızı görmenizi, gelecekte sizi bekleyen fırsatlar ve tehlikelere karşı hazırlığınızı bugünden yapmanızı sağlayan 4 adımdan oluşan bir analizdir.

S(Strenghts-Kuvvetli taraflar) Şirketinizin güçlü olduğu yanlar neler? Kuvvetli olduğunuz yanları bulmak için, yeteneklerinizi, potansiyellerinizi, pazarlama gücünüzü, finansal gücünüzü, pazardaki deneyiminizi vb. değerlendirme.

W(Weaknesses-Güçsüz yanlar) Güçsüz olduğunuz yanlar neler? Mali zorluklarınızı, pazardaki deneyimsizliğinizi, personel yetersizliğinizi vb. 

O(Opportunities-Olanaklar) Şirketiniz için hangi olanaklar mevcut? Şu anda faaliyet gösterdiğiniz alanla ilişkili bir başka alanda büyüme olanağınızı, kişisel ilişkilerinizin size sağladığı gücü, mali desteklerinizi vb.
T(Threats-Tehlikeler) Gelecekte sizi hangi tehlikeler bekliyor? Mali kriz olanaklarını, en değerli personelinizi kaybetme riskini, müşterilerinizi rakip şirkete kaptırma riskini vb.

*****************************

İşte ben de bu analizi çocuklu hayata uygulamak istedim. Şöyle hızlıca analiz edelim bakalım ona göre ayağımızı denk alırız ama di mi :)


S(Strenghts-Kuvvetli taraflar)
 Anne&baba olarak güçlü olduğumuz yanlarımız neler çocuk yetiştirirken bir bakalım. Valla pek güçlü bir yanımız yok aslında. Sudan çıkmış balık gibiyiz desek daha doğru olur. Ama sabrımızın hiç de fena olmadığını söyleyebilirim. Çocuk yetiştirme konusunda potansiyelimiz var bence. Valla bu pazarda hiç deneyimiz yok. Aslında kuzen yeğen komşu çocuğu bakmak konusunda kocamın da benim de deneyimimi var ama insan bu deneyimi kendi çocuğunda pek kullanamıyormuş. Finans anlamında karun ol yine çocuğuna yetemediğin hissi vardır diye düşünüyorum. Şükür şuan o birşey istemiyor biz onun adına alıyoruz beğendiğimiz herşeyi alabiliyoruz dilerim ilerde onun istediği herşeyi alabiliriz.  Çocuğumuzu sonsuz seviyoruz ve onun için herşeye katlanabileceğimizi düşünüyoruz ki bence bu oldukça güçlü bir yan.

W(Weaknesses-Güçsüz yanlar)
Bu alandaki deneyimsizliğimiz elbetteki en güçsüz yanımızı oluşturuyor. Valla personel yetersizliğimiz olduğu da gerçek :) evde kaç kişi olursak olalım 1 çocuğu idare edemiyoruz. Ondan ona ondan ona. Çocuk bakmak ciddi fiziksel güç gerektiryor. Güçlü kuvetli olacaksın. Biz Aren'i 10-15 dk taşıyıp 1 saat dinlenme ihtiyacı duyan bir çiftsiz. Bir kere ikimizde kiloluyuz ve spordan hiç hoşlanmıyoruz bu da bizi güç konusunda zorluyor. Yaşımızın nispeten ilerlemiş olması da bence bizim güçsüz yanlarımızdan biri. Arada sırada pimpirikli oluyoruz. Ay aman'la kurulan cümlelerimiz var.

O(Opportunities-Olanaklar)

Bebek sahibi olmak insana farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Bu bakış açısını fırsata çevirmek her anlamda mümkün. Kişisel anlamda da her ne kadar "Tehlikeler" kısmına da giriyor olsa aslında evliliği ikili ilişkileri olumlu anlamda da etkileyen bir yanı var. İlşikiyi güçlendiriyor. Aynı zamanda aile içi ilişkilerde güçleniyor ve çocuklu insanlarla tanışıp kaynaşıp ailece görüşülebiliyor. Bakınız bir çok harika tweeter arkadaşım var bu sayede. İnsaını daha dingin daha sabırlı olmaya zorladığı da gerçek. Ve istenirse kişisel gelişim alanında en iyi gelişimi çocuklu hayattayken yakalayabiliriz. Çocuk sahibi olmak insanı yaratıcı da kılabiliyor.

T(Threats-Tehlikeler)

Valla bu işin riski tehlikeleri de var. Bir kere erken yaşlanabilirsin çocuk harika birşey de sorumluluk denilen şey ki bence hayattaki en ağır sorumluluk düzgün bir evlat yetiştirme sorumluluğu insanı ciddi yaşlandırır arkadaş. Sonra mali anlamda bir dikili ağacın olamadan göçüp gidebilirsin. Çocuğun olana kadar ne kadar gezdin ne kadar eğlendin ne kadar allışveriş yaptın hepsi kar. Çocuk yetiştirirken çatışma yaşamayan çift sayısı sanırım çok azdır. Bu çatışmaların dozu artarsa müşteriyi rakip firmaya kaptırma misali eşler birbirini başkasına kaptırabilir aman ha dikkat allah kimseye göstermesin.


26.04.2012

6 Ayın Ardından




6 ay nasıl geçti bir de bana sorun. Bazen göz kapayıp açıncaya kadar geçmiş gibi bazense 6 yıl olmuş gibi. Bazen gözümün önüne o 23 saatlik zor doğumun ardından göğsüme koydukları an geliyor ve biliyormusunuz bazen göğsümde hala aynı biçimde yatıyor sadece boyut ayrı (Bak şimdi çocuğumu cok özledim otur ağla) hissettiklerim onun hissettirdikleri kokusu nefes alışı hepsi aynı. 
Ama işte 6 aya o kadar çok şey sığdırdık ki öylesi çabuk büyüyüp o kadar hızlı gelişiyorlar ki hepsini düşünüce bir 6 yıl geçmiş gibi hissediyorum.

Şimdi biraz Aren Mir'e seslenme zamanı;

İçime ekildiğin günden bu yana 15 ay geçti meleğim. 15 aydır hergün seni yine yeniden yaşıyorum. Eskiden karnımı okşar konuşurdum seninle şimdi senin karnını okşayıp konuşuyorum seninle.  o küçücük tohum halinden harika bir çiçeğe dönüştün. Doğduktan sonra dökülen yaprakların oldu ama yerine hep yenileri daha da güçlü bir biçimde çıktı. Senin köklerin bizim içimizde sarmaşık misali sarıyorsun her geçen gün bizi hızla capcanlı.

Çok sosyal bir çocuksun işte aynı sarmaşık gibisin hemen sarıveriyorsun insanı yeter ki sarılacak bir duvar bul kendine. Herkesle ayrı bir iletişimin var insanların tanıyorsun artık kimi nasıl tavlayacağını kime ne yaparsan gönlünü kazanacağını çok iyi biliyorsun. Mesela mesafeli dedene yine mesafeli ama sıcacık davranıyorsun adam seni kucağına alamadan yapamıyor. Anneciğini öpüyorsun çünkü biliyorsun annen o öpücük karşısında sana dünyaları verir. Babanı en yorgun anında bir bakışınla bir sözünle(ba-buuu ııghhhhh )tavlıyorsun.

Kendi tercihlerin kendi istediklerin ve bu böyle yapılacak başkasını kabul edemem tavırların var. Baban evde bir kişilik bir karakter var yahu deyip duruyor her gün. Algıların doğdugun günden bugüne çok açık. Bakışların birşeyi anlatmak için kıçını yırtarcasına çabalayışın bunların hepsi bize mucize gibi geliyor. Çok hassas bir bebeksin gözyaşların hep hazır bekliyor. Resmen güceniyorsun.

Gelişimin çok iyi. Birçok şeyi seni hiç zorlamadığımız halde erken yaptın. Başarmanın hazzını takdir edilmenin keyfini şimdiden yaşıyorsun. Seni hep yüreklendirmeye destek olmaya çalışıyoruz. Yardıma ihtiyacın olduğunda hemencecik orada bitmeye çalışıyorum. Annen baban hep yanında diyoruz sana. Sabahları işe giderken kulağına fısıldadıklarım aramızda ;)

Herşeyden önemlisi herkesin farkettiği ve benim kocaman sırıtmama neden olan mutlu bir bebek oluşun. İlk aylarda oğlum gülücük parayla değil derdik. Öylesi ciddiydin ki Allahım bu çocuk hiç gülmeyecek mi derdim. Aslında derdin çok büyüktü ciddi gaz sancıları yaşayan bir bebektin. Sonra güleç oğlan oluverdin. Yerine göre gülüş biçimlerin var. Haylaz gülümsemesi, mutluluk gülümsemesi ve çapkın gülümsemen. Çığlık yarışına bayılıyorsun.

Hala toprağını havalandırmaya yenilemeye çalışıyoruz, suyunu vitaminini eksik etmemeye çalışıyoruz. Seninle birlikte biz de büyüyoruz. Biz çok acemiyiz sen bizim yanımızda çok daha olgunsun. Zaman zaman bizim sana rehberlik edeceğimiz yerde sen rehberimiz oluveriyorsun.

Her geçen gün sana daha da bayılıyoruz daha da bağlanıyoruz. Her gün macera dolu. Ömür denilen şey seninle daha anlamlı daha yaşanılası. İstiyorum ki mutlu bir bebekten mutlu bir çocuğa mutlu bir çocuktan mutlu bir yetişkine dönüşüver. Tıpkı tohumların ağaca ağaçların ormana dönüştüğü gibi. Elbette bizi beğenmediğin zamanlar olacak elbette eleştirdiğin ve keşke ile kuracağın cümleler ama lütfen karşımıza "mutlu değildim, değilim" diye çıkma. İşte o zaman çok üzülüyorum.

Sayende geleceği zevkle hevesle merakla ve umitle bekliyoruz. Acaba nasıl konuşacak acaba nasıl bir çocuk olacak acaba neler yapmaktan zevk alacak diye konuşup duruyoruz babanla. Babanla birlikte yapmaktan zevk aldığımız çok şey var. Ama şimdilerde en büyük ve en güzel ortak keyfimiz sen ve sana dair olan herşey. Heyecanla seninle birlikte yürüyüpü sohbet edebileceğimiz hayatın başka alanlarına da beraberce katılabileceğimiz zamanları bekliyoruz. Biliyoruz biz hayaller kuracağız sen o hayelleri yıkıp yerine yenilerini kuracaksın bize sadece sana eşlik etmek kalacak.

Hayatın tek motivasyonu sen oldun. Senin varlığın işe gelmeye de yaşamaya da hatta rejim yapmaya bile sebeb oluyor. Daha güzel daha genç gözüken bir kadın olmaktansa daha güzel daha genç gözüken bir anne olma telaşındayım. Benimle gurur duymanı beni sevmeni çok istiyorum. Beni annen olmanın ötesinde insan olarak sev istiyorum. Baban ve beni kendine rol model seç istiyorum. Bizi seçerek dünyaya geldiğin için gurur duy çok sevin istiyorum.

Seni şimdiden sadece oğlum olduğun için değil o şekillenen o ben de varım diyen kişiliğinle karakterinle seviyorum. Nasıl ki şimdiden istediğin tercih ettiğin herşeyinle senin yanında olmaya çalışıyorum ilerde de öyle olmak istiyorum. Ama bir yanım hep akıl danışanın olmak istiyor.  Fikrime düşüncelerime değer vermeni çok istiyorum. Bana bağımlı değil ama bağlı bir çocuk ol istiyorum. nasıl ki göbek bağın kesildi ama bağlılığımız hala devam ediyor işte ileride de benden ne kadar uzak olursan ol nasıl bir hayatı seçersen seç hep bana bağlı olduğunu hissedeyim istiyorum.

Dilimden düşmeyen her an her gün söyledikçe parıldayan o bilindik cümle;  Seni çok seviyorum oğlum....

17.04.2012

Anne Olunca...




İnsan anne olunca tüm duygularla, hayatla ve hatta kendiyle yeniden tanışıyor,bazen hep orada duran duygularıyla ilk kez karşılaşmış gibi oluyor. Sende mi burdaydın diyor. İnsan evladıyla yeniden doğuyor.  Kimi duyguya buyur hoşgeldin diyorsun kimi duyguya senin burada ne işin var diyorsun kimini de yeniden keşfetmenin hazzını yaşıyorsun.

İşte benim anne olunca buyur hoşgeldin dediğim keşfetmeyi sevdiklerim aslına bakarsan özetin de özet haliyle bu işten anladığım;

  • Kalbinin ısısı artar. Her an sıcacık bir kalbin oluverir.
  • Gözyaşların hep hazırda bekler. Her an akabilirler.
  • Artık çocukları güzelliğine şirinliğine dinine ırkına diline bakmadan da çok ama öyle böyle değil çok sevebilirsin. Ve dünyadaki tüm çocukların en az kendi evladın kadar mutlu sağlıklı ve huzurlu olmasını dilersin.
  • Vicdanınla yeniden tanışırsın bugüne kadar onu aslında pek de iyi tanımadığını anlarsın.
  • Duygusal bir insan olmanın ne demek olduğunu asıl şimdi anlarsın.
  • Şükür, şükran, sağlık&sihhat duaların artar. Bazı cümleler dilinden düşmez oluverirler.
  • Kendinden daha çok düşündüğün hatta bazen düşünmek zorunda olduğun biri vardır ama yine de sırıtıverirsin onu düşünürken.
  • Hayatın anlamı değişiverir. Daha uzun yaşamak istersin hep genç kalmak istersin. Daha güzel bir kadın olmaktansa daha genç bir anne olarak kalma telaşın başlar.
  • Anneni daha iyi anlarsın hatta daha çok seversin.
  • Kalbinde içine yeni yeni odalar olduğunu farkedersin. Hergün bir yenisini açar hayatındaki cüce.
  • Karşılıksız sevmenin aşk dediğin şeyin yeni versiyonu ile tanışırsın ve bu versiyon çok sık güncellenir.
  • Kocana duyduğun aşk bile şekil değiştiriverir. Daha çok bağlanırsın ona.
  • Aile olmak ne demek anlarsın.
  • Farkındalığın artar, herşeye herkese farklı bir gözle bakabilirsin.
  • Kadın olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlarsın.
  • Ve hatta insan olmanın ne demek olduğunu keşfedersin.
  • Destek olmak ne demek iyi bilirsin, empatiyi yeniden keşfedersin.

Şu son üç maddeyi her anne anlamayaz ve olamaz tabii. İnsan gibi insan değilsen ve kadın olmanın gerçek anlamının farkına evladın olduktan sonra bile varamadıysan işte o zaman aşağıdaki listedeki durumlardan biriyle karşılaşırsın. Bil bakalım o durum hangisi :)

Tabii ki bunların ve daha pek çok güzel keyifli duygularının yanında başta da dediğim gibi sende mi burdaydın dediğin duyguların vardır. Onlar da ;



  •  Yorgunlukla gerçek yorgunlukla tanışırsın. Bugüne kadar yorgunum cümlesini kurduğun hallerini hatırlar sinirden gülersin.
  • Kıskançlık duygusuna merhaba dersin. Belki bugüne kadar hiç tanışmamışsındır belki de bu halini hiç bilmiyorsundur. 
  • Yetersizlik duygusunu daha önce hiç böylesine hissetmemişsindir.
  • Başarızlıktan deli gibi korkarsın. Anneliğine toz kondurmak istemezsin.
  • Beceriksizlık ne demekmiş anlarsın ve daha önce beceriksiz dediğin insanlardan af dilemek istersin.
  • Kadının kadın düşmanı olduğunu çok daha iyi anlarsın.

Listeler böyle uzar gider işte. Velhasıl anne olunca ama öyle ama böyle farklılaşırsın.



9.04.2012

Çalışan Anneyi Bir Rahat Bırakın




Bu yazının başlığını anneleri bir rahat bırakın diye atabilirdim veya insanların tercihlerine biraz saygı diye ama şüphesiz ki en çok eleştiriyi çalışan anneler alıyor. Siz hiç çalışan annelerin çalışmayan annelere saldırdığını gördünüz mü?

Bir kadın evlendikten sonra çalışmak istiyorsa tufak karşılanıyor hele kocasının geliri iyi ise ve yine de çalışmak istiyosa tuhaflıktan daha da öteye geçiliyor ve çok garipseniyor. Çalışmak bir kadının çalışması pek çok insanın zihninde zorluk ve gereksiz gibi kavramlarla eşanlamlı. Hani 2 küme çizersin eşanlamlıları bulun dersin işte A kümesine çalışmak isteyen evli kadın yazsak B kümesinde gereksiz, zor, saçmalık gibi kelimeler olsa 100 insandan 85'i gider o kelimelerle birleştirir.

Ve bu evli kadın çocuk sahibi olup anne sıfatını kazandıktan sonra çalışmaya devam etmek isterse tuhaf ve garip olmanın ötesine geçiliyor eleştirilmeye dahası daha fenası acınılmaya başlanıyor bu kadına. Çünkü bir kadın anne olduıktan sonra neden çalışmak isteyebilirki kocasının durumu iyiyse. Çalışmak istiyorsa bunun 2 açıklaması olabilir. 1- Kocasının durumu aslında iyi değildir maddi anlamda yetersiz kalacaklardır ama kesın bunu açıkca dile getirmek istemez ve çalışmak istiyorum der. 2- Çocuk bakmak totosuna zor geliyor evden kaçmak istiyordur. 

Neden bir kadının sadece ama sadece kendi için çalışmak istemesine inanılmaz ve neden Anne olan kadının çalışmak istemesi bu kadar eleştirilir bu kadar ayıplanır.

Neden anne olduktan sonra işini bırakıp çocuğuna bakmayı tercih eden kadın işine dönmeyi tercih eden kadından daha çok taktir toplar.

Neden çalışan annenin çocuğunu iyi bir biçimde yetiştiremeyeceğine inanılır.

Çünkü'lerden bir tanesi ayrı bir yazının konusu olacak  bakıcı mevzusu. O kadar çok insan dahası anne var ki bakıcısı olan kadını küçümseyen ve hatta aşağılayan. Genel görüş de şu yönde; tüm bakıcılar kötüdür, bilinçsizdir. Bakıcıyla büyüyen çocuk eksik çocuktur.  (Bakıcı konusu ayrı bir yazı konusu olduğundan burada detayları yazmayacağım)

Çok uzun yazabilirim ama tek bir cümle ile özetlemek istiyorum: Çocuğumu sadece ben büyüteceğim sadece ben ego'dan başka hiçbirşey değildir.(burada kastettiğim tüm yardımlara kapalı insanlar) Herkese güvensiz yaklaşmak kendine güven eksikliğinin en büyük belirtisidir, şüphecilik iyi ileri boyutu paranoyaklıktır.

 Bir de 7/24 çocuk ile birlikte olmak çocuğunu hiç bırakmamış olmak özelllikle de yaşını almış bir çocuk ise marifet değil dahası çocuğa kötülüktür. Bunu yaptığınız çocuğunuz hayatta güven problemin en büyüğünü yaşar. Etrafa hayata ve kendine güvensiz çocuk yetiştirmekten öteye geçemezsiniz.

Ama sizin nasıl çocuk yetiştirdiğiniz beni hiç ilgilendirmez lütfen benimki de sizi ilgilendirmesin !!!


Çalışan anneleri de bir zahmet rahat bırakın artık. Herkesin tercihi kendini ilgilendirsin oldu mu?