24.07.2012

Aquababy Aren Mir





Dün Aren Mir 9 aylık ömrüne aquababy gibi eşşiz bir deneyimi ekledi. Öncelikle bilmeyenler için Aquababies programının ne olduğundan bahsedeyim. Aquababies 20 yıl önce İngiltere'de başlayan bir program. Bebeklerin doğuştan sahip oldukları refkleslerden biri de dalma refleksi, ne yazık ki bu reflekste diğer bazı refleksler gibi zaman içersinde kayboluyor, bebekler bu reflekslerini kullanarak suyun altında nefeslerini tutabiliyorlar. Aquababies programının amacı da bebeklerin bu doğal refleksilerini kullanıp suyun içinde kendilerini güvende hissetmelerini sağlamak ve eğlenerek yüzme öğrenmelerinin temelini oluşturmak. Aynı zamanda bu program bebeklerin gücünü, dayanıklılığını ve becerilerinin de gelişmesine destek oluyor. Tüm bunların yanı sıra Aquababies programı bebek ve ebeveyn arasındaki bağın pekişmesini, güçlenmesini ve birliktee keyifli vakit geçirmelerine yarıyor.



Bu eşsiz programın kurucusu ve dünyada bebek yüzme öğretisinin öncüsü Julie-Ann James dün Huggies Little Swimmers mayo bezinin davetlisi olarak İstanbuldaydı. Aralarında Aren ve benim de olduğum birkaç blog yazarıyla birlikte özel bir buluşma gerçekleştirildi. Tüm bebişler Huggies Little Swimmersları giydi, Julie ve Aquababies'in Türkiye temsilcisi Ayşe hanımla beraber suya indi. Tüm bebeklerin ve biz annelerinin son derece keyif aldığını, eğlendiğini hoş vakit geçirdiğini söyleyebilirim. Şimdi düne ve bu eğlenceli deneyime biraz da resimler eşliğinde bakalım.


Altına Huggies bez mayosunu giymiş suya girmek için sabırsızlanan bir kuzu görüyorum ben orada ya siz :)


Bebişler suya girmeden önce wetsuit dedikleri vücut ısılarını koruyan suyla temaslarını aza indirgeyen özel bir giysi giyiyorlar. İşte Aren wetsuit'ini giyerken öylesi heyecanlı ki yatmış giyiniyor normalde hiçbir şekilde sırt üstü 2 dk fazla durmayan Aren Mir suya girmek için öylesi heyecanlı ki uslu uslu bekliyor.


Evet şaşkın ve de heyecanlıyım çok az kaldı şu kolumu da soktuktan sonra cuuup suya atlayabilirim.



Ve işlem tamam! Gördüğünüz üzere suya bir adım daha yaklaştığı için inanılmaz mutlu.



Suya atladı atlayacak :) Öylesi heyecan öylesi herşeyin farkında olma hali.



Ve müthiş eğitmen Julie-Ann olaya anında müdahale eder sabırsız kuzuyu kucaklar. Aren biraz bozuk atıyor haklı ama suya o kadar yaklaş sonra da gireme hiç olacak iş mi bu :)



Veee mutlu son mu desem mutlu başlangıç mı :) Suya girdik eşşiz maceramız başladı. Şimdi ben değil resimler konuşssun. Nasıl keyif aldığını nasıl eğlendiğini görmek için resimlere bakmak yeterli sanırım






 
 
 
Ve daha nice böyle kare var Aren Mir'in ve diğerlerinin eğlendiği, keyiflendiği. Günün sonunda Aren yorgun ama çok mutlu bir bebekti, bakınız.
 
 
 
Bu eğlenceli ve güzel günde popişimizde bize eşlik eden Huggies little Swimmers bez mayoyu ilk kulanışımız değildi daha önce de denize girdiğimizde kullandık ve memnun kalmıştık. Bu sefer üzerinde daha uzun süre kaldı ve kazasız belasız atlattık. Arenin de bez mayosuyla mutlu olduğunu düşünüyorum çünkü çıkarmamı istediği olmuyor eminim çişini bolca yapıyordur çünkü çok su içen bir bebek ama taşma, sızma gibi problemler hiç yaşamadık. Denize& havuza giderken ne kullanayım diye düşünüyorsanız deneyimimden sonra kullanmanızı gönül rahatlığı ile tavsiye edebilirim.
 


Hımm evet bu güzel deneyimin sonuna geldik. Acaba annem&babam beni bir daha getirir mi :)


Gönül rahatlığı ile sizlere Aquababies programı tavsiye edebilirim. Aquababies programıyla ilgili detaylı bilgiye aquababies-tr.com'dan ulaşabilirsiniz. 
 
 
Son söz olarak; oldukça keyifli bir gün geçirdik. Programın hedeflediği tüm aşamaları yaşadığımızı söyleyebilirim. Eğlenerek yüzmek, sudan keyif almak Aren'in becerilerini geliştirmesi ki,bir ara Julie Aren'i suda bıraktı evet çok kısa bir mesafeydi ama Aren yüzerek bana geldi. Aren'le aynı anda keyif almak, birlikte eğlenmek aramızdaki bağın daha da güçlenmesi çünkü suda güvendiği sarıldığı bir siz varsınız. Bunların yeri apayrı. Sanırım Arende biz de bugünü zihnimizdeki anı defterimize yazdık daima gülümseyerek hatırlamak üzere.
 
Elbette böylesi güzel geçen günün perde arkasında birileri oluyor öyle değil mi? Bu anlamda da Kiraz Halka İlişkilere  Aren ve ben teşekkür ederiz.

18.07.2012

Yardımcıyla Çocuk Büyütmek






Çocuk büyütmek başlı başına meşaketli  derin bir mevzuyken bakıcıyla çocuk büyütmek bambaşka bir mevzu. Çalışan bir anne olarak ben de oğlumu yardımcıyla beraber büyütüyorum. Nelere dikkat ediyoruz bu işin artıları eksileri nelerdir paylaşmak isterim.


 Kendinize Yardımcı Birini Seçin
Öncelikle biz bakıcı demiyoruz yardımcı diyoruz. Bunu laf ebeliği olsun kelime oyunu olsun diye de yapmıyoruz. Çünkü beraber çalıştığımız kişi bize yardımcı. Sadece çocuğumuza bakmıyor. Biz çocuğumuza bakarken, onu en iyi şekilde yetiştirmeye çalışırken bize her konuda yardım ediyor.

En kritik ve en önemli nokta şu ki, çocuğunuzu siz yetiştiriyorsunuz. Kuralları siz belirleyecek siz koyacaksınız size yardım eden kişinin sorumluluğu ise sizin belirlediğiniz kuralları uygulamak. Bu nedenle çocuğunuzu nasıl yetiştirmek istediğinizi, kurallarınızı net ve hatta yazılı bir biçimde belirtin. Bebeklerin günlük rutini ortada. Yemek-Uyku-Aktivite. Örneğin bebeğinizi anne sütü ile besliyorsanız siz yokken anne sütünü hangi aralıklarla vermesi gerektiğini ve nasıl vermesi gerektiğini ona hem gösterebilir hem de yazılı olarak bırakabilirsiniz. Uyku konusunda neyi tercih ettiğinizi bilmeli siz kucağınızda uyutuyorsanız onun da kucağında uyutmasına izin vermelisiniz. Hatırlayın bebekler rutinden hoşlanır. Bebeğinizin yardımcınıza farklı size farklı davranmasını istemiyorsanız aynı rutini takip etmek oldukça önemli. Her ay bebeklerin yapacakları yapabilecek aktiviteleri belli. Her ayın başında bu ay şu aktiviteleri tekrarlıyoruz diyebilirsiniz. Dediğim gibi sizin de yazılı bir defter tutmanız ve yardımcınızın da günlük tutması oldukça önemli. Ben işe başladığımdan beri Arenin günlük defteri var. Bu defterde Arenin gün be gün neler yaptığı yazar. Yemek-uyku-aktivite ve diğerleri şeklinde. Böylece takibi daha kolay olur. Her ayın başında bu ay gelişimi için şunları yapıyoruz diye not bırakır üzerine de sohbet ederim. Her akşam eve döndüğümde gününüz nasıl geçti bakalım derim bunu hem yardımcımıza sorarım hem de o anlatırken tekrarlar ve bebeğimin gözlerine bakarım. Evet konuşamıyor olabilir ama hissettiği kesin. Şimdiden bu sohbete alışmasını istiyorum bu da rutinin bir parçası ileride konuşmaya başladığında çapraz kontrol için oldukça önemli. Daha sonra da defteri okurum.
İleri de Aren'e günün nasıl geçti çiz bakalım uygulaması yapmayı düşünüyorum.  Sözel olarak ifade edemediklerini resimle daha derin ve farklı ifade ettiklerini biliyoruz.


Çocuğunuzun bakımından siz yokken tamamen sorumlu olan yardımcınız. Bakım konulara neler giriyor; alt temizliği, hijyen, giyim, beslenme, uyku ve benzerleri. Bu konuların takibinin de oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin bebeğinizin altını kaç kez açıyor. Evde olmamanız bunu kontrol edemeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Bunu deftere yazmasını isteyebileceğiniz gibi. Benim gibi biz bez kutusu yapabilirsiniz içine 1 gün için 10 bez koyup akşam eve döndüğünüzde kaç bez kullanıldığını hem bu kutudan hem de çöpten kontrol edebilirsiniz. Bu size kesinlikle fikir verecektir. Ek gıdaya geçtiğiseniz çocuğunuzun ne yiyip ne içeiceğini belirlemek kuralını koymak sizin sorumluluğunuz haftalık bebek alışverişi yapabilir bebeğiniz için bir yemek çizelgesi oluşturabilir ve yardımcınız ile bunu paylaşabilirsiniz. Böylece bugün çocuğum ne yedi diye düşünmezsiniz zaten bilirsiniz. Yardımcınız da bugün ne pişirsem evde ne varki diye düşünmez. Zaten 5 gün boyunca ne yemek pişireceği bellidir ve buzdolabındadır. 
Bebeklerin hijyeni kesinlikle çok önemli, biberon ve benzerlerinin steril edilip edilmediğini kontrol etmek de oldukça basit bir işlem ama söylemiş olduğum gibi kendisine bir checklist oluşturup günlük yapması gerekenleri belirtebilir bunu takvimleştirebilir buzdolabının üzerine koyabilirsiniz evet tıpkı iş yerlerde olduğu gibi yapmış olduğu her maddenin karşısına check atabilir. Bunun kontrolu de sizin sorumluluğunuzdadir. Sizin bu konuya verdiğiniz önemi, ciddiyeti ve takibi görünce emin olabilirsiniz ki o da işini ciddiye alacaktır. Herkes işinin ciddiye alınmasını ister. Kendisine uygun bir dille çocuk bakımın ve kendisinin yapmış olduğu bu işi çok ciddiye aldığınızı dolayısıyla konuyu bu denli titizlikle takip ettiğinizi bildirirebilir hatta kendi iş hayatınızdan örnek verebilirsiniz. Böylece yardımcınız önemsendiğin ciddiye alındığını görecek daha da motive alacaktır. Buradaki ince çizgi çok önemli ona güvenmediğiniz veya işini iyi yaptığından kuşkulandığınız için değil sadece onu ve işini önemsediğiniz için böyle davranıyorsunuz. Unutmayın patron sizsiniz ama çalışanını seven dinleyen ve onu önemseyen bir patronsunuz.

Tekrar tekrar yazıyorum belki ama işin kurallarının yazılı olması oldukça önemli. Hiçbir şeyin havada kalmaması için. Ya alt tarafı bakıcı ne anlar böyle şeylerden şirkette adam çalıştırmıyoruz ki diye bakarsanız konuya emin olun o da öyle bakacaktır. Alt tarafı bakıcı değil çocuğunuzu emanet ettiğiniz yetişmesinde önemli izleri olacak biri o. Anlamaz diye düşünmeyin, herkesin anlayacağı bir dil vardır. Tüm mesele sizin iyi bir yönetici olup olmadığınız ile ilgili. Ve bu konuda tek sorumlu da siz değilsiniz isterseniz eşinizi Genel Müdür kendinizi Genel Müdür Yardımcı olarak da konumlandırabilirsiniz. Bu tamamen sizin evinizdeki düzene ve yapıya bağlı.

Kısacası iyi yönetilemeyecek insan yoktur kötü yönetim vardır. İsterseniz yanınızda çalışan insanı yönetebilir ve hatta eğitebilirsiniz.


Takım Arkadaşı Olabilmek



Oldum olası çocuğuna bakan kişiyi horgören küçümseyen dedikodusunu yapan ve hatta kötü davrananları anlayamadım. Hele hele buzdolabını açmış yemeği yemiş gibi şeyler söyleyenlere hiç anlam veremedim. Elbette yiyecek o evde yaşıyor o buzdolabını açması hakkı yemek yemeside. Sen ona en güzel yemekleri yapacaksın yapamıyorsan bırakacaksın karnı doyacak mutlu olacak enerjisi olacak ki çocuğuna iyi bakabilsin. Sen ona evden biri gibi hissettirmezsen kendini o eve ait hissetmez oysaki çocuğun o eve ait ona bakan kişide aitlik duygusunu hissetmeli diye düşünüyorum.

Yardımcı olacak kişiyle takım olabilmek çok önemli en nihayetinde hedef aynı. Takım lideri elbette sizsiniz bunu o da hissetmeli ve hatta bilmeli. Ama onun da fikirlerini dinlemek yeri geldiğinde liderliği ona bırakmak oldukça önemli. Dikkatinizi çekmek isterim patron olsun demiyorum liderliği bırakmaktan bahsediyorum. Hatırlatmak isterim günün büyük çoğunluğunda bebeğinizin çocuğunuzun yanında olan o sizden daha farklı gözlemleri olabilir. Onu dinlemek ve söylediklerini sizin de gözlemlemeniz fikir alışverişinde bulunmanız çok önemli. Yukarıda bahsetmiş olduğum bakım konularını belirlediğinizde ve yolunuza karar verdiğinizde bu kararı takım arkadaşınızla paylaşmanız ve onu dinlemeniz önemli. Arada onun da fikirlerini uyguluyor olmanız yine kontrolü elinizde tutarak takım arkadaşınıza kendini iyi hissettirecektir.

Özetle yardımcınızla aranızda iyi bir iletişim olmalı. Onun sizi dinlemesini istiyorsanız önce siz onu dinleyin saygı duyun.

Yardımcı Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler
  •  Deneyim:Bebeğinize bakacak size yardımcı olacak kişinin daha önce bu konuda deneyimi olup olmadığı oldukça önemli ve bu deneyimin ne kadar sürdüğü. Bu konuyu ciddi bir biçimde araştırmalısınız. Örneğin daha önce çalıştığı ailelerde ne süreyle kaldı ayrılma sebebi neydi. Baktığı çocuğun özellikleri nelerdi ve benzerleri
  • Referans:Kesinlikle daha önce çalıştığı aile ile görüşmeli hatta mümkünse aileyi ziyaret etmeli yaşayış biçimi ve çocuğu görmelisiniz.
  • Özgeçmiş:Beraber çalışacağınız kişinin aile yapısı çocuğu olup olmadığı eşinin işi ve yapısı bunlarda oldukça önemli. İmkanınız varsa ki bence imkanlarınızı zorlayın yardımcınızı evinde ziyaret edin ilk görüşme için kendi evinizi değil onun evini seçin evet kulağa garip gelebilir ama bana kalırsa yardımcı seçeceğiniz kişinin yaşadığı evi düzeni sizi ağırlama biçimi oldukça önemli. İnsanların kendi evlerinde ve çalışacağı yerde gösterdiği tepkiler hareketler farklı olacaktır. Bir insanı en iyi doğası içersinde tanırsınız. Çocukları varsa kendi çocuğu ile iletişimine dikkat edin çocuklarını tanımaya çalışın. Yardımcınızı ailesiyle birlikte evinize davet edin ve gözlemleyin. Onların aile birliğinin nasıl olduğu da oldukça önemli

Gelelim en ama en önemli noktaya. Her kimi seçiyor olursanız olun mutlu insan seçin.  ailesinde, özünde mutlu olamayan bir insan işine konsantre olamaz kendisi mutlu olamayan birinin herhangi bir bebeği mutlu etmesine imkan yoktur. Hatırlayın bebekler taklitçidir bir bebek çok güleryüzlüyse annesine babasına varsa bakıcısına bakın emin olun onlar da çok güleryüzlüdür. Bebekler ilk aylarda istemsizce gülerler ama daha sonra gülmeyi öğrenirler. Tüm gün aklında sorunları olan biri yüzü gülmeyen biri bebeğinize mutlu olmayı gülmeyi de öğretemez. Mutluluk öğrenililebilen ve öğretilebilen birşeydir. mutlu&huzurlu insan bu duyguları bebeğinize de geçirebilecektir emin olabilirsiniz.
Sadece para için zor durumda olduğu için ve yapacak hiçbir iş bulamayıp bebek bakmayı tercih eden birini seçmeyin. Evet herkes para için çalışıyor ama işinden zevk almak diye birşey de var. Anne&babalar bile kendi canından olana bakmaka tahammül etmekte sabır göstermekte zorlanırken bunu iş olarak yapacak birinin kriterleri oldukça önemli yani mutlu olmamı işini para kazanmanın yanısıra çok sevmeli. Çocuk bakmak onun içini ısıtan hobisi gibi birşey olmalı. Sevdiği işten para kazanıyor olmalı yani zorunlu olduğu işten değil.

Elbette işin maddı yönü de var. Nitelikli insan bulmak kolay değil. Ve fakat yukarıda yazmış olduğum gibi işin çerçevesini ve kurallarını siz belirlerseniz ve işe aldığınız yardımcı olarak seçtiğiniz kişiyi iyi tanır anlayacağı dilde konuşursanız sorun çıkacağını hiç sanmıyorum.

Çocuğunuz hayata dair hiçbir şey bilmiyor herşeyi sizden öğreniyor. Onların hayatında normal, doğru gibi kavramlar yok. Çalıştığınız ve yardımcınız olduğu için kendinizi suçlarsaniz kötü hissederseniz özetle vicdan yaparsanız çocuğunuz da ortada kötü giden birşeyler olduğunu enerjinizden hissedecektir ve huzursuz olacaktır. Oysaki olaya en doğal ve en sakin halinizle yaklaşırsanız çocuğunuz bunun doğal olduğunu öğrenecektir.

Elbette çocukların ilk tercihi annesidir ve böyle olmalıdır. Sizden ayrılırken hiç rahatsız olmuyorsa sizin rahatsız olmanız gerekiyor demektir. Ama lütfen vicdan yapmayın yukarıda yazdığım üzere eğer çocuğunuzu siz yetiştiriyorsanız ve doğru yardımcıyı bulup onu iyi bir biçimde yönetebiliyorsanız çocuğunuz sağlıklı büyüyecektir.  Bir çocuğa bakmak için 7/24 yanında olmak gerekir ama bir çocuğu yetiştirmek için buna gerek olmadğıını düşünüyorum. Çocuğunuz sizi elbette özleyecektir tıpkı sizin onu çok özlediğiniz gibi. Ama özlem giderilebilecek bir duygudur bunu hatırlamak gerekiyor. Çocuğunuzun yanında yokken ona iyi bakıldığından kurallarınızın uygulandığından ve SEVİLDİĞİNDEN emin olun ve rahat bir nefes alın!



16.07.2012

Kökler ve Kanatlar


Bu yazı  okumuş olduğum ve kendime yakın bulduğum görüşleri içermektedir. Yazı bilimsel veya teknik bir yazı olmadığı için kaynak belirtmiyorum zaten neyi nerede okuduğumu hatırlayacak kadar güçlü bir hafızam da yok.





Bir  Afrika atasözü var ki bence çocuk yetiştirmenin temelini oluşturuyor: '' Çocuklarına hem kök hem de kanat verebilene ne mutlu ''
Parantez içinde bir başka yazının konusu olacak birşeyi de belirtmeden geçemeyeceğim (Çocuk bakmak ve çocuk yetişitirmek apayrı şeyler)

9 aydır Anneyim annelik serüvenini düşününce çölde bir kum tanesi gibi duruyor bu deneyim. Bu kadarcık deneyimimle çok konuşuyorum belki de. Ve bazen düşünüyorum insan 9 aya bunca şeyi sığdırabiliyorsa çocuklu bir ömre neler neler sığdırabilir. İnsanın hayatına bir çocuk girmesi herşeyden önce insana kişisel gelişim kapısını açıyor hem de ardına kadar. O kapıdan tek bir adım atman bile hayatını tamamen değiştirebilir. Örneğin sabırsız bir insansan ve sabırlı olmayı istiyorsan çocuk bunun için biçilmiş kaftan. Yeterki iste, sabırlı olmayı hayatta sana hiçbir şey öğretemediyse çocuk öğretebilir. O kapıyı hiç farkedemiyorsan da hayat sana ve çocuğuna pek de güzel bir yer olmayacaktır.

Bir bebek hayata geldikten sonra hayatın hızı, ritmi, akışı birden bire değişiveriyor. Bazısı bu ritme bu akışa bu hıza kolay adapte olabiliyor, hemen uyum sağlıyor dolayısıyla bebeği de çok fazla bocalamıyor. Ama kimisi de var ki, ben bu gruba giriyorum, bu ritme,akışa ve hıza hemen adapte olamıyor sıklıkla bocalıyor afallıyor hatta topallıyor ve bebekler anne&babalarının gölgesi oluveriyorlar. Aksin bebeğe vuruyor o da hayata adapte olmakta zorlanıyor. Kendini görmek istiyorsan, neye benzediğini bebeğine bakman yeterli aslında. Bebeğinde değiştirmek istediğin ne varsa aslında kendinde tam da değiştirmek istediğin şeyler. Elbette daha anne rahmine düşer düşmez bir kişiliği bir karakteri oluyor bebek de olsa şahsına münhasır ve fakat bir başka atasözünde dendiği üzere Armut dibine düşüyor çok uzağa değil. Nasıl ki sen değiştikçe gölgen de değişiyorsa özellikle ilk yıllarda kendini değiştirebiliyorsan çocuğunda da değişimleri görebiliyorsun.

Çocuğun sana baglı olarak değil bağımlı olarak doğuyor. Bağlılık yaratacak olan, ona kök kazandıracak olan sensin. Çocuğunun sana bağımlı olması halinde sen de birden bire ona bağımlı yaşar hale geliyorsun. En basit kişisel ihtiyaçların bile birine bağlı; örneğin istediğin zaman istediğin anda dahası ihtiyacın olduğun anda tuvalete gidemeyebilirsin çünkü sana bağımlı olan o minik mucize buna fırsat vermiyor olabilir. Bunu kabullenmek,özellikle ruhu özgür olan insanlara göre çok da kolay değil. Hatta bu kabullenememek bile insana ciddi bir suçluluk duygusu ve duygusal yük getirebiliyor. Ve işte o noktada istiyorsunki çocuğun bağımlı olmasın. en basitinden kendi kendine oyalanabilsin, kendi kendine uyuyabilsin.  Bunları çocuğuna kazandırmak istersen söylemin, çocuğumu özgür yetiştirmek istiyorum bağımlı büyümesin bu ona zarar gibi cümleler kurabiliyorsun. Aslında bunu tam anlamıyla çocuğun için yapmıyorsun, istemiyorsun bunu kendin için istiyorsun. Çocuğunun özellikle ilk yıllarda buna ne ihtiyacı var ne de bunları öğrenmesinin ona getireceği bir fayda. Çocuğun bağımsız olmadan önce bağımlı olmayı tatmalı. Bağımsızlığın yolu önce bağımlı olmaya doymaktan geçiyor. Yani önce çocuğunun kökleri olmalı. Kök kazandırmak kanat kazandırmaktan daha meşaketli daha sancılı daha uzun süren bir süreç. Çocuğuna kök kazandırırken sen de istersen bilge bir ağaca dönüşebilirsin.

Bağımlılık zaman içersinde bağlılığa dönüşüveriyor. Öyle ince çizgiler öyle ince ayarları var ki bu işin çocuğun senin elinde bir mücevher sana ait sandığın aslında elbette sadece sana emanet olan. Ama işte o elindekini ancak sen değerli ve kalıcı bir hale getirirsin sen işleyeceksin o elindeki madeni bir başkası değil. Öyle ince işcilikle çalışacaksın ki çocuğun bağımlı halden bağlı hale dönüşebilsin sonra da kanatları çıksın ve uçabilsin.

Kökleri sağlam olan bir çocuğun hayatta kanatlarını taktıktan sonra hedefsiz uçacağına yanlış bir yere gideceğine olur olmaz yere konacağını hiç sanmıyorum. Kökleri sağlam bir çocuk kanatları çıktığında özgür olduğu kadar bağlı da olacaktır.

Söylemek istediğim o ki; özellikle ilk yıllarda çocuklarımıza bağımsız olmayı öğretmek için çabalamamlıyız onların o bağımlı hallerine izin vermeli bu süreçte onlara kök kazandırmalı ve bağlılık geliştirmeliyiz. Hepimiz durup bakmalıyız çocuğumuz kendi uyusun kendi başına oyalansın kendi başına birşeyler yapsın isterken aslında bunu daha çok ne için istiyoruz. Biliyorum bağımlı yaşamak sanıldığı kadar kolay değil ama çocuk yetiştirmenin sanıldığından daha da keyifli olduğunu da biliyorum.

9 ay içersinde Aren'e bağımsızlık kazandırmak istediğim bir çok nokta oldu. Uyku da bunlardan biriydi. Sonra kararımı değiştirdim ve değiştirdiğim noktada Aren uyumaya başladı bir mucize gerçekleşti oğlum kendi isteği ile kendi yatağına yatarak yanında elbette ben ve/veya babası varken uyumaya başladı. Geçtiğimiz günlerde Instagramda da o anı ve bana bu yazının bir parçası olan duyguyu paylaşmıştım.


Biz artık böyle uyuyoruz yanıma gelip uzanıyor, dönüp bana bir öpücük veriyor, elele tenteneyiz uykuya dalınca dokunabileceği mesafe kadar uzaklaşıyor. Böyle bir duygu yok, Aren istediği sürece böyle uyuyacağız. Bürgün gelecek bağlı haline doyacak bağımsız olmak isteyecek. Şimdi çocuğuma kök kazandırma zamanı kökü sağlam olan çocuğumun elbette kanatları da çıkacak ve uçup gidecek önce odasına oradan da kendi hayatına ama ben bu duyguyu bu kokuyu ruhumla birlikte mezara bile taşıyacağım. Seini çok seviyorum oglum...




Çocuk Doktoru Seçerken


Bu yazıda özellikle doktor ismi belirtmeyeceğim çünkü yazı herhangi bir doktoru övmek veya yermek için yazılmıyor sadece çocuk doktoru seçerken benim önemsediklerimi içeriyor. Görüşmüş olduğumuz doktorları veya doktorumuzu öğrenmek isterseniz mail gönderebilirsiniz.


Aren doğdugundan beri bir çok doktorla tanıştık. İlk doktorumuz tabiiki de doğum yaptığım hastanenin doktoruydu. Hastaneden çıkmadan önce ışık hızıyla odamıza girmiş şimdi hatırlamadığım genel geçer bilgileri vermiş ben soru sordukça veya onun söylediklerinin üzerine birşeyler söyleyince hemşireler sizin doktor olduğunuzdan şüphelenmiş zaten maşalahh herşeyi biliyorsunuz siz deyip ışık hızıyla odamızdan çıkmıştı. İlk kontrolünde ki sanırım haftasıydı Aren'in yine kendisine gittik. Aren 3750 doğmuştu hastane çıkışımız 3500'du ilk kontrolümüzde ise 3kg düşmüştü. Cildi inanılmaz kuruydu, her bebekte olabileceği üzere emerken yoruluyordu zaten ciddi bir gaz problemi vardı sanırım benim sütümde ilk günlerde gerek doğumun stresi gerekse lohusalıya dev bir adım atmış olmamla çok fazla değildi. İlk muayenemizde daha Areni görür görmez doktor hanım hemen mamaya başlıyoruz dedi. Fakat ben çok kararlıydım Aren ciddi manada kırmızı alarm vermedikçe mama kullanmayacaktım emecekti, emzirecektim ve beni bu yoldan kimse döndüremezdi ki her emzirme seansım gözyaşlarıyla geçerdi. İlk günler ciddi manada benim için çok zordu. Doktora hayır dedim sarılığı tedavi görmesini gerektirecek boyutta değildi saatle emzirmiyordum her saniye memedeydi. Hayır mama kullanmayacağım dedim. Siz bilirsiniz ama 5 gün sonra tekrardan göreyim eğer hala kilo veriyor ise veya az kilo aldıysa sizi dinlemem mamayı yazarım dedi ve bizi kan tahliline gönderdi göndermeden öncede sütümün kalitesinin düşük olabileceğini sadece süt gelmesinin değil sütün kalitesinin de önemli olacağını söyledi ve bana vitamin, balık yağı gibi şeyler reçeteledi. Odasından çıktığımızda deli gibi ağlıyordum.

Yeni anne olmuştum, lohusaydım. Karşımdaki doktor kadındı ve bunları hiçe saymıştı. Çocuğum sanki aç bırakılmış açılıktan ölecekmiş gibi davrandı. Sütüme açık seçik kalitesiz dedi ve çocuğumu hiçe sayıyormuşum gibi davrandı. Bu tavırlar karşısında asla kendisiyle devam etmeyecektik. Bir doktor her ne olursa olsun hele ki anneliğin ilk günlerinde anneyi her anlamda desteklemedi. Gerekirse başını okşamalı anneyi yüceltmeli motive etmeli diye düşünüyorum. Üstelik reçelediği vitamin ve benzerleri uzun zamandır piyasada olmayan şeylermiş eczacı reçeteyi görünce hangi doktor yazdı bunu öylesi uzun zamandır yokki bunlar demiş.

Bu ilk doktorumuz hastane doktoruydu. Hastanelerin politikalarını az çok bildiğim için doktorumuz hastane doktoru olmayacaktı. Zaten ilk görüşmede mamaya başlayalım diyen doktorun üzerini çizerim.

İşte ilk doktor maceramız böyleydi. Sonra doktor araştırmaya başladım hem hastane olmasın istiyordum hem de acil durumda ulaşabileceğim 7/24 doktorları olan bir yer olsun istiyordum. Araştırmalarım sonucu bir doktor buldum hakkında hep iyi şeyler yazılmıştı, doktorun CV'si de oldukça iyiydi. Çalıştığı kurum tam da istediğim gibiydi. Hastane değildi ama 7/24 doktoru olan bir yerdi. 2. görüşmemizi bu doktorla yaptık. Doktoru gördüğümde benim içim ısınmadı, Aren deli gibi ağladı. Benim için önemli olan bir başka kriter de çocuğumun doktorla iletişimi. Bebeklerin ,çocukların her türlü eneriyi hissettiklerini ve tepkilerini buna göre verdiklerini düşünüyorum. Aren doktor ona dokunurken ağlamaya başladı evet çok küçüktü ama doktorun da onu sakinleştirmek adına hiçbir şey yapmadığını gördüm. Soğuk bir adamdı ama kesinlikle iyi bir doktordu. Verdiği bilgiler oldukça yararlıydı. İlk doktorumuzu hemen mama tavsiye ettiği için bıraktığımı söyledim benden yana oldu. Üstelik Aren kilo da almıştı. Mamaya başlamamış olmamın doğru bir karar olduğunu görmek beni çok mutlu. Bunca gezdiğim doktordan sonra şunu söyleyebilirim ki doktorlar aslında çok da herşeyin farkında olan okuyan takip eden annelerden çok fazla hazetmiyorlar belki de söyleyecek çok fazla şey bulamadıklarından. Bu yüzden artık DR kontrollerinde ağzımı çok fazla açmıyorum zira hiçbir doktorun bundan hoşlandığını görmedim. Bana birşey sorarsa bildiğimi söylüyorum onaylarsa ne ala. Onaylamazsa da söylediği şeyi araştırıp ondan sona inanma yoluna gidiyorum.

Bu doktordan hemen vazgeçecek değildim çünkü bir yandan da doktor doktor gezmek istemiyordum. Bunun hem anneye hem bebeğe zararlı olacağını düşünüyorum. Aynı doktoru Aren'le ilgili bir konuda aradım evet telefonuma geri döndü ama telefonu suratıma kapatmaktan beter etti. Beni içtenlikle dinlemedi ve sorunu önemsemedi. İşte o anda karar verildi bir daha bu doktora gidilmeyecekti.

Gelelim benim için en ama en önemli kritere doktora ulaşılabilirlik ve ulşatığın doktorun onun için küçük ama senin için büyük olan sorununu önemsemesi. Evet ben de farkındayım anne&babanın ilk kez karşılaştığı belki de gözünde büyüttüğü panik yaptığı konular doktorlar için her gün karşılaşabilecekleri sıradan ve belki de önemsiz konular. Lakin hepimizin mesleği var. Empati özellikle de çocuk doktorlarının sahip olması gereken en önemli konu. Zira bu doktorda bilgisi olmayan konuda bir hizmet almak istediğinde örneğin mesela çocuğunun okul konusu diyelim okul veya öğretmeni için basit bir noktada önemsenmek ve bilgi almak ister. Dolayısıyla kendisi de hastasına ve hasta yakınlarına aynı özenle yaklaşmalıdır diye düşünüyorum.

Yeri gelmişken meslek grupları içersinden bazılarının aşıtı yüceltilmesine ve bambaşka bir yere koyulmasına karşıyım. Doktorluk elbette önemli bir meslek ama abartılacak bir yanı da yok. Benim mesleğim de zor bir meslek ben de insanlara hizmet ediyorum. Hiçbir meslek bir diğerinden üstün değil. Kaldı ki seçim yapılmış ve doktor olunmuş mutsuzsan bile bunu bana yansıtmaya hiç hakkın yok.

Yeni doktor arayışımın içersinde TV gördüğüm son derece sempatik biriyle karşılaştım henüz adı çok fazla bilinmiyordu Amerikadan yeni gelmiş sayılırdı. İnternet sitesini inceledim kendisine giden birini hiç duymadım ve fakat içime çok sindi. İlk görüşmemizde de oldukça memnun kaldım. Kendisi oldukça sempatik çocukla doğrudan iletişim kuran çocuk&bebek dilinden çok iyi anlayan anneyi&babayı sakinlikle dinleyen sorularına cevap vermekten rahatsız olmayan yenilikçi bir doktor. Benim için çok önemli 2 kriteri yıldızlı pekiyi ile geçmişti. Çocuğum kendisiyle olmaktan keyif alıyordu ve doktor beni dinliyordu. Kısacası anne&bebek dostu bir doktor kendisi. Henüz kendisine giden ve ağlayan bir çocuk duymadım. Ayrıca yenilikleri takip eden ve hiçbir doktorun önermediği belki de farkında olmadığı şeyleri öneren biri. Örneğin Aren'in egzaması sayesinde geçti bu nedenle kendisine müteşekkirim. Bu doktora gidip çok memnun olunca ve içime de çok sinince doktorumuzun bu kişi olmasına karar verdik. Doktor ve benzeri konuları kimseye tavsiye etmeyi sevmediğim halde bir çok anneye özellikle de internet annelerine tavsiye ettim. Tavsiyem üzerine kendisine bir çok anne&bebek kazandırdığımı söyleyebilirim.

Lakin bunca sevdiğim doktorumuzdan vazgeçtim. Sebebine gelince kendisine hiçbir zaman ulaşamadım.Kendisine ulaşmak için hep bir mücadale verdim ve bu beni yordu ki Aren için doktoru aramışlığımın sayısı 9 ay içersinde 3.  Geçtiğimiz ay bir sabah Areni öptüm kokladım işe geldim. Henüz iş yerine yeni girmiştim ki yardımcımız aradı ve Arenin sırtının kollarının bacaklarının feci bir biçimde kabardığını giderek de kabarmaya devam ettiğini söyledi. O ara el-bacak-ağız hastalığı gündemdeydi ve yardımcımızın anlattıkları buna çok benziyordu. Oturduğumuz bölgede 5-6 tane hastane var en büyüğüne doğru onları yola çıkardım ve doktoru aradım asabahın çok erken saatleriydi henüz hasta falan görmeye başlamış olamazdı. Telefonuna cevap vermedi sonra tekrardan aradım tekrardan tekrardan tekrardan... SMS gönderdim birkaç kez. Mail yazdım ve mailime okundu mesajı aldım. Aramaya devam ettim. Bu arada yardımcımız ve annem Aren ile birlikte hastaneye ulaştı. Hastane doktoru isilik olduğunu söylemiş bir çok krem ilaç şurup vermiş. Şimdi ben kendi doktorumla konuşmadan emin olmadan nasıl verebilirdimki çocuğuma bu ilaçları. Yok yok yok hiçbir türlü tüm gün boyunca buna gece de dahil olmak üzere bırakılan 15-20 cevapsız çağrıya, 5-6 SMS'e ve maile cevap vermedi. Ve böylece bu doktor sayfamızda kapandı. Ertesi gün bir müddet bekledim bakalım dönecek mi diye 48 saate ulaşmıştık ve fakat arayan soran olmadı.  Kendisine bir mail yazdım ve durumu özetledim. Kendisi beni aramadı akşamına uzun bir mail yazdı ve bu mailin tek bir satırında bile yaklaşık 6 aydır gördüğü çocuğun durumunun ne olduğuna başımıza ne geldiğine dair en ufak bir cümle soru yoktu. Açıklamalar, açıklamalar ,açıklamalar beni kesinlikle tatmin etmeyen açıklamalar.  Dahası bana Aren'in nesi vardı dememesi tamamen kendisini bitirmeme sebeb oldu.

Çocukların nasıl büyüdüğünü hepimiz iyi biliyoruz. Düşe kalka büyüdükleri bir gerçek ve hasta olmaları da çok doğal. Aren'in bu bizi ilk kez telaşlandıran durumunda doktorumuza ulaşamadık. Durum çok daha ciddi olabilirdi anmak istemiyorum ama bir yerden düşüp travma geçiriyor olabilirdi. İstanbul değil tatile olabilirdik ateşlenebilirdi, bir hastalık geçiriyor olabilirdi. Böylesi durumlarda doktoruma ulaşamıyorsam ben ne eyleyeyim o doktora düzenli gitmeyi. Elbette hastaneye gidilmesi gerektiğini biliyoruz yeterince bilinçli bir anne&babayız ve farkındalığımız da oldukça yüksek. Ama insan güvendiği çocuğunu aylardır tanıyan doktorun ilgisi bilgisini ve desteğini yanında istiyor.

Bildiğim tanıdığım doktorlar var en az bu doktor kadar hatta belki de daha fazla bilinir ve iş yoğunluğu olan ama acil bir durumdaki her anne&baba için çocuğunun durumu acildir aileyi arayan telefonuna geri dönen dahası gidilen hastaneyi arayan çocuğu kontrol eden doktor ile telefonda konuşup çocukla ilgili bilgi veren olmadı ilk fırsatta gelip hastanede çocuğu ziyaret eden. Doğrusu da budur zaten olması gereken.

Velhasıl tüm bunlardan sonra bu Cumartesi yeni bir doktorumuz oldu. İçimize çok sinen eşimin işte doktor gibi doktor dediği. Arenin enerjisini beğendiği. Aren kontrol sırasında göz teması kuruyorsa, dokunmak istiyorsa, boğazını kulağını kontrol ederken doktor sakin kalabiliyorsa ben uzaklaştığımda doktordan çekinmiyorsa bu demektir ki o doktorun enerjisi tamamdır. 1. önemli kriteri geçmiştir yani çocuğumla iletişim kurabiliyor ve çocuğum da kendisiyle. Bilgisi ve güvenilirdiğini ben ölçemem ama iyi olduğunu söyleyebilirim.
Ulaşılabilirlik konusunda ladığım referanslar çok çok olumlu. Kendisine doktor değiştirme sebebini söylediğimizde hak verdi ve sorun yaşamayacağımızı söyledi.

Dikkat ettiğim bir diğer konuda doktorun çocuğu olup olmadığı. Hiçbir insan çocuğuna zarar verecek birşeyi yapmaz. Dolayısıyla çocuğu olan bir doktorda daha empatiktir. Mesela kendisiyle aşı konusunu konuşttuk. Aşı konusunda sorduğum ilk soru siz kendi çocuğunuza yaptırdınız mı olur? Evet yaptırdım dedi hatta bir itirafta bulundu. Doktorumuzun 2 kızı var ilk kızım doğduğunda rota virusu için söylenmeyen şey kalmamıştı eşimde çocuk doktoru araştırmalar ve sonuçları güvenilirlik konusunda bizi tatmin etmedi ve biz de yaptırmadık bilin bakalım n'oldu dedi? Kızımız rota virusu gibi aslında çok da basit olan bu virusu kaptı ve gözümüzün önünde perişan oldu. Biz anne&baba doktor olarak bu tabloyu izledik ve çok üzüldük dedi. 2. çocuğumuz doğdu aşıyla ilgili çalışmalar tamamlandı ve veriler bizi tatmin etti 2. kızımıza kesinlikle yaptırdık dedi. Ve benim hep söylediğim şeyi tekrarladı. Tabii şimdi aşı karşıtları oluyor çünkü artık aşılar sayesinde haberlerde orada burada çocuk felcinden ölenleri duymuyoruz veya başka hastalıklardan dedi. Ama ben ,kendisi Çapa'nın doktoru acilde her yıl 4-5 çocuğu Hepatit A yüzünden kaybettiğimize şahit oluyorum dedi. Sizin de gözünüzün önünde çocuklar aşı olmadığı için ölüyor olsa kolay kolay aşı yaptırmayın diyemezsiniz dedi. Aşıyı tavsiye etmeyen doktorların çoğunun çocuğu yoktur ve zaten mesleği de bırakmışlardır dedi ki çok doğru. türkiye de aşı karşıtı olan çok bilindik kadın doktor mesleği bıraktı ve kendisinin de çocuğu yok. Bilimsel araştırmalar var özellikle aşının otizme sebeb olabileceği gibi ama bunlar asla kanıtlanmış araştırmalar değil dedi. Ve daha bir çok detayı konuştuk.

Netice olarak bu doktorumuzun karnesine benim için önemli konularda şimdilik ÇOK İYİ diye yazdım.


Son olarak doktor seçiminizde şu 2 kiritere çok önem vermenizi tavsiye ederim:

  • Doktorunuzun çocukla ve sizinle iletişimi enerjisi anne&çocuk dostu olması
  • Ve ulaşılabilirlik.

Tüm anne&baba ve bebişlere sağlık dolu günler....