18.01.2011

Beklenti


Beklenti içersine girmek bence insanın başına gelecek nadir zor sınavlardan biri. Ne zaman bekleme moduna geçsem aklıma hep o Samuel Beckett'in meşhur ve bir o kadar da güzel oyunu Godot'u Beklemek gelir. Godot hiçbir zaman gelmez. O kadar güzel bir oyundur ki insanın o bekleme haliyet-i ruhunu o kadar güzel anlatırki. Okumayanınız varsa okumasını tavsiye ederim. Tiyatro oyunlarını da okumak en az kitap okumak kadar keyiflidir.

Beklenti hali benim bünyeme ters geliyor. Sanki yabancı bir madde şırıngalamışım gibi. Kimyam, ruhum ve yavaştan yavaşa beni esir alan yeni bakış açım. Bir ruh haline yavaştan yavaşa girmek en tehlikelisi tıpkı eroin gibi yavaştan yavaşa farkında olmadan alışmak veya o meşhur kurbağı pişirme hikayesindeki gibi altını kısık açmak ocağın ve kurbağının piştiğinin farkında olmaması gibi. Evet bunların farkında olmam güzel engelleyebileceğim anlamına geliyor. Dur diyebileceğim bu hale. Ama dur demek istemiyorum ben kırmızı ışık yakıp içimde bekliyor olmasını istemiyorum bu duyguya. Aksine yeşil ışık yakıp sen geç hızlıca geç hız limiti yok buralarda demek istiyorum. Oysaki şuan içimde bu duyguya sarı ışık yakmış durumdayım. Yani bekle diyorum ona da bekle adına yarışır biçimde bekle oracıkta. Ne durmasına izin vermiyorum ne gitmesine araftayız ikimizde.

Sonra kendime kızıyorum bunca yol katettin sen diyorum olumlu düşünme konusunda, duygularını yönetebilme konusunda ciddi yol katetmişken neden diyorum kendime neden mücadale etmiyorsun. Ne sanmıştın diyorum kendime bir kere mücadele edeceksin ve bitecek miydi? Sen değil misin mücadeleyi başyapıt yapan bu hayatta. Ben iç sesimle bitmek bilmeyen bir tartışma müzakeredeyken evet müzakare ediyoruz kavga değil o beklenti denen zat'a ne git ne kal diyebiliyorum. Belli ki o da bir karar vermemi istiyor. Sarı ışık bunca zaman yanmaz diyor.

Biliyorum beklenti benim bu hayatta kendimi geliştirmem için vermem gereken sınavlardan biri. Ama çoktan seçmeli değil bu sınav önümde şıklar yok. Yazılı ve sözlü bir sınav bu. Soruları ben hazırlamışım aslında ve değerlendirme kurulunda da sadece ben varım. Bu işin zor olduğunu söylemek bile zor geliyor bana.

Umut denilen o saf suya beklenti karışınca suyun rengi değişiyor berraklığını yitiriyor ve o suyun içindeki beklentiyi ayrıştırmak o kadar zor ki. Suya karışan katı bir madde değil ki elini sok ve al oradan.

En bilindik yola başvuruyorum sürekli suyumun berrak olduğunu söylüyorum zihnimde berrak bir su resmi tutuyorum ve sürekli ona bakıyorum. Bugünlerde elimden başka hiçbirşey gelmiyor. Biliyorum beklenti sen de bir karar vermemi istiyorsun sarı ışıkta durmam seni de rahatsız ediyor. Bu sefer geldiğin bünye seni ne alıyor içine ne kovuyor.

Tüten ben
Beklenti-siz

2 yorum:

lunawar dedi ki...

Tüten.. okurken içim titredi.. öyle güzel anlatmışsın ki beklenti içinde bulunmak durumunu..
bu sıralar çok okuyamıyorum, farkındasındır, geç yazıyorum yorumlarımı.. bu yazının güzel haberlerini bekliyorum gelecek postlarda..
sevgiler..

Tuten dedi ki...

Edacığım teşekkür ederim. Farkındayım. İşallah canım ben de beklemedeyim :)
Öperim