Doğum yapan her kadın karmaşık duygular içindedir ; üstelik bu karman çorman hal sadece ilk doğumunu yapan kadınlara özel değildir, ikinciyi üçüncüyü doğuran kadınlar içinde bu geçerlidir; nereden biliyorsun doğurdun mu ikinciyi derseniz; doğurmadım ama doğuranları gözlemedim ve dinledim. Zaten bu hale lohusalık denir.
Doğum iznine ayrılmış, çalışan bir annenin duyguları ise biraz daha karmaşıktır; geçen her gün bebeğinden ayrılacağı güne biraz daha yaklaşıyordur. Lohusaya söylenmemesi gereken 10001 cümlenin içine extra cümleler girer;
Ay sen bundan nasıl ayrılacaksın şimdi
Ay buna nasıl kıyarsın da işe dönersin şimdi sen
Ay sen bunu çok özlersin
Ama annesi şuna bak daha süt çocuğu bu
Gerçekten işe dönmeyi düşünüyor musun?
Ay buna nasıl kıyarsın da işe dönersin şimdi sen
Ay sen bunu çok özlersin
Ama annesi şuna bak daha süt çocuğu bu
Gerçekten işe dönmeyi düşünüyor musun?
Zaten duygularını çözemeyen sen, zaten ne olduğunu bile anlamayan sen, daha da karman çorman hale gelirsin. Vicdanın üzerine gelir oturur kocaman bir şey. Her gelen biraz daha yerleştirir yerine o kocaman şeyi.
Anne olan her kadın çocuğu ile birlikte bir başka insan oluverir; ve o bir başka insana, yeni bir bene alışmak zaman alır. Hayatın anlamı tamamiyle değişir; herşeyin anlamsızlaştığı bir tek evladının anlam kazandığı günler yaşarsın. Çoğu zaman sevişmek bile saçma ve anlamsız gelir sana o günlerde ki, evladını o sevişmeye borçlusundur. Hal böyleyken iş hayatı, çalışmak bunların hepsi anlamını ve önemini yitirir. Çoğu kadın için kendinin bile anlamı kalmaz. Yaşanması ve hissedilmesi gayet normal ve beklenen hallerken sağlıklı haller değildir bunlar; ama hemen hemen tüm anneler bu duygu çukuruna düşer; bazısı ebediyen o çukurda kalır, bazısı zamanla kendini, bebeğini ve ailesini o dipsiz çukurdan çıkarır.
Doğum iznindeki annenin endişeleri vardır; bebekle arasındaki bağ kuvvetli olabilecek mi? Acaba beni sevecek mi? Ve çalışmaya geri dönecek her anne çocuğunu bakacak insanı kıskanır; bu insan kendi annesi bile olsa; çünkü bakacak kişi bebekle daha çok vakit geçirecek, daha çok dokunacaktır ona. Elbette kendisine sorulan o sorularda içini kemirip durur; toplumsal baskılar, aile baskısı ve nicesi. Çoğu anne yüreğini ama bunu evladım için yapıyorum zaten diye rahatlatır. İşe dönmek isteyen bir anne kolay kolay ama ben işimi özledim, dönmek istiyorum diyemez. Neden; utanır çünkü; ayıptır çünkü, ne derler sonra; ne yani evladından daha mı önemli?
Toplumun ve geleneksel aile yapısının kadına biçtiği bir rol vardır; kadınlar anne olduklarında sahip oldukları bu sıfat herşeyden önce gelmelidir; kendini düşünen bir anne bencillikle suçlanır en çok. Oysaki kendini düşünmeyen bir insan evladını hiç düşünemez ama bunu kavramak her baba yiğidin harcı değildir. Doğaya karşı gelmek ve direnmek saçmadır; evet kadın kutsaldır ve evet annelik çok özeldir ve yine evet çocuğun ihtiyacı olan tek şey o ilk aylarda anne ve anne sevgidir. Ve yine evet bir anne en az 6 ay süreyle bebeğiyle et tırnak olmalıdır; gözünü açtı mı bebeği görmeli gözün kapatınca, kapatabilirse tabii, bebeğini görmelidir.
Tüm bu bilgilerle büyütülmüş ve içine işlemiş bir kadının anne olduktan sonra işe dönmek konusunda vicdan azabı çekmesi gayet doğaldır. Bir çok kadın bu sorulara ve aslında sadece içine işlemiş bilgilerle doğru bir karar veremez. Hayatın her aşamasında tüm bilinçaltı bilgilerden sıyrılıp doğru karar vermek zordur zaten. Ancak ve ancak farkındalık düzeyi ciddi manada yüksek ve bilinçli insanlar doğru karar verip vermediklerini anlayabilirler. (Merak etmeyin ben de pek onlardan sayılmam)
Ben bugün neden mi bu konuyu yazıyorum; dün Alternatif Anne'de yazan Burcu (Burcu1Anne) şöyle bir yazı kaleme almış: http://alternatifanne.com/cocugunuzun-aklindan-gecenleri-anlayabiliyor-musunuz/. Yazıyı samimiyetiyle yazmış elbette, kendi duygu ve düşünceleri. Çalışan bir anne olduğu için çocuğunun aklından geçenleri anlamadığını söylemiş; en sevdiği yemeği bile bilmediğinden bahsetmiş.
Twitter üzerinden kendisine geribildirimde bulunmak istedim; bir annenin çalışıyor olması çocuğunun aklından geçenleri anlamayacağı anlamına gelmez.Bir anne çocuğunu tanıyamıyorsa orada farkında olması gereken başka detaylar vardır. Uzman mısın da yorum yapıyorsun diyebilirsiniz; hayır uzman değilim elbette ama çalışan bir anneyim ve çocuğumun duygu ve düşüncelerini dahası en sevdiği yemeği bilebiliyorum. Neredeyse 7/24 çalışan anneler ve hatta babalar tanıyorum ve onlar da evlatlarını tanıyabiliyorlar.
Kimsenin kendi duygu ve düşüncesine karışamam ama genelleme yapılmasına karşı gelirim; çünkü binlerce doğum izninde olan ve işe dönüp dönmeme konusunda vicdan azabı çeken, böyle yazıları okuyup eyvah bak işte korkutuğum kadar varmış; işe döneceğim ve evladımı hiç tanıyamayacağım diye düşünen anne olacaktır.
Korkma sevgili doğum iznindeki anne; evladını tanıyıp tanıyamamak çalışıp çalışmamakla alakalı değil. Sen kendini bilinçlendirmeye, sen farkındalığını her geçen gün yükseltmeye bak emin ol bilinçli olursan evladını senden daha iyi kimse tanıyamaz. Hatırla lütfen sizin aranızdaki bak daha o ilk anda içine düştüğü anda başladı, kimbilir belki de daha önce hayallerinde başladı evladınla iletişimin, ilişkin. Onu memene ilk dayadıkları anı hatırlıyor musun veya ona ellerinle ilk biberonunu verdiğin anı veya kuvozde ona ilk dokunduğun anı! Hatırla sevgil,i doğum iznindeki anne; nasıl da o kapalı gözlerini açıp bakmıştı sana, nasıl da o biberonu tutan elini kavramıştı nasıl da kuvozdeyken ona ilk dokunduğunda kalp atışları hızlanmıştı. Sence bir evlat o anı utunabilir mi, sen biran olsun unutabiliyor musun o anı. Evlat annesini kokusundan tanır bir anne evladını görmese de hisseder.
Sevgili deneyimli anne hiç mi içine bir his gelip evi aradığın olmadı ve o hissin doğru çıktığı; çocuğuna bakan kişi hiç mi seni arayıp şimdi ne yapayım demedi. Ben evladımı çok iyi tanıyorum ve biliyorum ki çalışan bir çok anne evladını çok çok çok iyi tanıyabiliyor. Çalışmaya devam edip etmeme kararını kendi içine bakarak karar ver sevgili doğum iznindeki anne; ne beni ve benim gibileri ne Burcu ve Burcu gibileri dinle; sadece kendini ve evladını dinle! Senin tek kılavuzun yine sensin! Kimbilir belki senin, evladın ve ailen için en doğrusu işini sonlandırmaktı, o zaman arkana bile bakma istifanı ver. Ama şundan emin ol evladını tanıyabilmek için işini sonlandırmana gerek yok!
Çalışan bir anne olarak ben de aynı süreçlerden geçtim; çalışmayı daima seven bir insan oldum ama hiçbir zaman işim herşeyden daha da önemlisi ailemden önce gelmedi. Çalışmak benim için daha konforlu bir hayatın aracı oldu bugüne kadar ve üretmeyi daima sevdim. Doğum iznindeyken herşey bir yana evladım bir yanaydı ki hala öyle; iş hayatına zorunluluktan dönmedim ama dönmemeyi düşündüğüm bir dönem oldu; yine çalışmayı düşünüyordum ama daha esnek bir biçimde; bunu Güray'a söylediğimde; bu kararı nasıl bir durumdayken verdiğinin farkında mısın dedi? Şuan resme o kadar yakından bakıyorsun ki uzaklaşmanda mümkün değil dedi. Ben senin yerinde olsam işe geri dönerim ve resme biraz da uzaktan bakar kararımı öyle veririm dedi; kararın her ne olacaksa arkamdayın senin dedi. Eğer aklında maddiyatla ilgili en ufak bir soru işareti varsa o soru işaretini virgule çeviririm ben bunu dert etme sen dedi. İçimi öylesi rahatlattı ki; çok haklıydı o resme uzaktan bakmadan ve sadece kendimi dinlemeden doğru bir karar veremezdim. İşe başladım ve resme geniş açıdan, uzaktan bakma şansım oldu. Şimdi öylesi mutluyum ki verdiğim karardan. Çocuğum güvendiğim, inandığım ama en önemlisi çok sevilen bir kişilerle, evladım o eve döneceğimizin güvencesiyle. Evladım eve döndüğümüz andan itibaren uykuda bile bizimle temas ve iletişim halinde, evladım bize biz ona doyabiliyoruz.
Eve dönersin çocuğun uyuyor olur mesela; gidersin opersin, elini tutarsın ve kulağına burdayım, yanındayım ve seni seviyorum dersin; çocuğun bunu duyar, çocuğun bunu hisseder! Nereden mi biliyorum çünkü ömrünü bize adayıp bizden uzak kalan babam her gece kulağıma gelip bunu fısıldadırdı; çocukluğuma dair en güzel anımlarımdan biridir; babamı onca şeye rağmen seviyorsam çok seviyorsam yegane sebebi budur belkide!
Kendine izin ver sevgili anne; önce kendini tanı, yeniden keşfet kendini ve muhteşem serüvene bırak kendini, kendini yeniden tanırken evladını da tanıyacaksın! Hatırla; mutlu annelerin mutlu çocukları olur. Kararın her ne olursa olsun zorunluluktan dahi olsa mutlu olmaya bak, şikayet etme, kendine kurban rolü seçme; çocuğunun seni örnek aldığını, çocuğunun pusulası olduğu daima hatırla!
Çalışan bir anne olarak ben de aynı süreçlerden geçtim; çalışmayı daima seven bir insan oldum ama hiçbir zaman işim herşeyden daha da önemlisi ailemden önce gelmedi. Çalışmak benim için daha konforlu bir hayatın aracı oldu bugüne kadar ve üretmeyi daima sevdim. Doğum iznindeyken herşey bir yana evladım bir yanaydı ki hala öyle; iş hayatına zorunluluktan dönmedim ama dönmemeyi düşündüğüm bir dönem oldu; yine çalışmayı düşünüyordum ama daha esnek bir biçimde; bunu Güray'a söylediğimde; bu kararı nasıl bir durumdayken verdiğinin farkında mısın dedi? Şuan resme o kadar yakından bakıyorsun ki uzaklaşmanda mümkün değil dedi. Ben senin yerinde olsam işe geri dönerim ve resme biraz da uzaktan bakar kararımı öyle veririm dedi; kararın her ne olacaksa arkamdayın senin dedi. Eğer aklında maddiyatla ilgili en ufak bir soru işareti varsa o soru işaretini virgule çeviririm ben bunu dert etme sen dedi. İçimi öylesi rahatlattı ki; çok haklıydı o resme uzaktan bakmadan ve sadece kendimi dinlemeden doğru bir karar veremezdim. İşe başladım ve resme geniş açıdan, uzaktan bakma şansım oldu. Şimdi öylesi mutluyum ki verdiğim karardan. Çocuğum güvendiğim, inandığım ama en önemlisi çok sevilen bir kişilerle, evladım o eve döneceğimizin güvencesiyle. Evladım eve döndüğümüz andan itibaren uykuda bile bizimle temas ve iletişim halinde, evladım bize biz ona doyabiliyoruz.
Eve dönersin çocuğun uyuyor olur mesela; gidersin opersin, elini tutarsın ve kulağına burdayım, yanındayım ve seni seviyorum dersin; çocuğun bunu duyar, çocuğun bunu hisseder! Nereden mi biliyorum çünkü ömrünü bize adayıp bizden uzak kalan babam her gece kulağıma gelip bunu fısıldadırdı; çocukluğuma dair en güzel anımlarımdan biridir; babamı onca şeye rağmen seviyorsam çok seviyorsam yegane sebebi budur belkide!
Kendine izin ver sevgili anne; önce kendini tanı, yeniden keşfet kendini ve muhteşem serüvene bırak kendini, kendini yeniden tanırken evladını da tanıyacaksın! Hatırla; mutlu annelerin mutlu çocukları olur. Kararın her ne olursa olsun zorunluluktan dahi olsa mutlu olmaya bak, şikayet etme, kendine kurban rolü seçme; çocuğunun seni örnek aldığını, çocuğunun pusulası olduğu daima hatırla!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder