22.01.2014

İşte Bu!


Ebeveynlikte bana kendimi en kötü hissettiren şey boşa kürek çekiyorum hissi. Bunu hissettiğim anda içimde fazlasıyla hoş olmayan duygular tetikleniyor; herşey ebeveyn'e bağlanıyor ya, hani olmuyorsa sorun sendedir deniliyor ya sen becerememiş oluyorsun ya; hehh işte bu gerçek içimdeki isyankarı feci tetikliyor; başlıyorum içimden aman bir boku beceremedin; anne olmak için yaratılmıştın di mi çok belli çok... Dışımdaki ses ise, aman canım olur mu öyle şey bu çocuğun da kendine ait bir karakteri var; yok yok böyle herşeyin sorumlusu olmayı kabul edemem, böyle yaşanır mı yahu diyor. 

Benim kendimi yiyip bitirdiğim yetmiyormuş gibi kocam saolsun kişisel gelişimime hizmet için yaratılmış sonra gelip beni bulmuş acımasızca eleştiriyor. Beceriksizsin bu işi kıvıramıyorsun dese daha iyi, yok ama daha uzun cümleler kurmayı tercih ediyor. Öyle karşılıklı muhabbet ediyoruz işte :)

Aren'in adının önüne çok güzel sıfatlar ekleyebilirim ki ekliyorum da, çok şükür çok güzel sıfatları var ama bununla birlikte öyle sıfatları var ki adına da kendine de hiç yakışmıyor. Bu sıfatların kalıcı olmaması için kürek çekip duruyoruz işte ve çoğu zaman da boşa kürek çekiyoruz hissi ile boğuşuyoruz veya ben kendi kendime boğuşuyorum. 




Aren doğdu doğalı isyankar, asabi ve kavgası olan bir çocuk oldu. Tamam kabul ediyorum bu sıfatlar babasında ve bende de var; genetik olarak geçmiş olabilir ama vallahi çok güzel özelliklerimizde var, hayır neden onca güzel özelliğin, genetik kodun içinde bunları seçerki bir çocuk; seçer çünkü senin aynandır al bak gör der sana, nasıl oluyormuş? Yaaa işte böyle der. Ya bunu paşa paşa kabullenirsin ve oley be al sana koca bir hayat dersi dersin ya da işte içindeki o isyankar ortaya çıkar ve söylenir durursun, boşa mı kürek çekiyorum ben ya dersin.

"Çek çek kürekleri mavi denizde, neşeli sakin tasasız çıkar hayatın tadını.... Olmuyor olmuyor olmuyor " (bu şarkıyı susam sokağındaki kurabiye canavarının ses tonuyla okuyacaksınız )



Asıl konumuz şiddet; saç çekmek, ısırmak ve vurmak bunlar Aren'in özellikleri(ydi) parantez içinde geçmiş zaman kullanıyorum çünkü tam anlamıyla geçmişte mi kaldı emin değilim. Sonuçta hala bir mağara adamı ve mağara adamı özelliklerini hakkıyla sergiliyor.  Kimi insan çocuk şiddetliyse ailede de vardır diyor; vallahi biz de böyle bir şey yok, yani sesimiz yükselir falan ama ona örnek olabilecek saç çekme, ısırma, vurma gibi şeyler hiç olmadı. Bağırıyor mesela Aren'de sinirlendiğinde tıpkı babası gibi gözüme bak dedim sana diyor ama vurmayı kimden gördü bilemiyoruz. 

Uzmana gittik, bir bilene sorduk normal dedi; Aren'e baktı bize baktı yok siz normal bir ailesiniz dedi. Bu hareketler Aren'in dilinin çözülmesiyle birlikte çok çok azaldı ve hatta kalmadı bile diyebiliriz ama işte emin olamıyorum Aren bu belli olmaz! Kafası gerçekten atarsa heyyttt beeee diyebilir. 

Vurmasına asla izin vermedik; teşebbüs ettiğinde hayır dedik, müdahale ettik ve daima ona bunun yanlış olduğunu söyledik. Çoğu zaman çok ciddi tepkiler verdik ve aslında hata ettik. Bir iyi özelliği sonradan kendisi de hep pişman oldu, hele vurduğu, ısırdığı çocuk ağlarsa Aren daha şiddetli ağladı. İşte sorun buradaydı duygularını kontrol etmeyi bilmiyordu, kendi kendini regüle edemiyordu ve bizim ebeveyn olarak başarmamız gereken yegane şeylerden biri de çocuğun duygularını kontrol etmesine vesile ve örnek olmaktı. 

Bu noktada doğru davranışlar sergilediğimizi düşünsem de o boşa kurak çekiyoruz işte hissinden bir türlü kurtulamıyordum; ama hiç vazgeçmedik, her seferinde öfkelenebileceğini, sinirlenebileceğini ama vuramayacağını, ısıramayacağını ve saç çekemeyeceğini söyledik. Sana biri bunları yaparsa hayır olmaz demesini ve oradan uzaklaşması gerektiğini anlattık. Konuşmaya başladığında; Arenciğim sen artık konuşabiliyorsun duygularını konuşarak ifade etmelisin; sinirlendiğinde sana çok sinirlendim anne demelisin, vurmak yerine dedim. Bunun meyvesini yedik; sana çok sinirlendim çok diye ağladığı ve hiç şiddet göstermediği durumlarımız oldu. Ama iş arkadaşlara geldiğinde hem çok sinirlendim deyip hem de vuruyordu. 






Ve geçtiğimiz günlerde Güray'ın USA yaşayan, kısa süreliğine Türkiye'ye gelen, Aren'le aynı yaşta  çocukları olan bir arkadaşımızla görüştük; sanırım Aren kankasını buldu, nasıl güzel oynadılar, herşeyi paylaştılar, Aren Jason'ın elindekini istediğinde verir misin dedi, vermediğinde tepkisi sadece üzülmek oldu; Jason itmek istediğinde hayır olmaz dedi, duygularını kontrol edebildi ve çocuğa kızdığında bile hiç şiddet göstermedi; elbette çok çok memnun olduk; büyümüş bu çocuk dedik, ben ohh şükürler olsun boşa kürek çekmemişim de ne çektik be ne çektik dedim :)..... 

Arabaya bindğimizde Aren'e teşekkür ettik, bugun arkadaşınla çok güzel oynadın, çok güzel paylaştın ama en önemlisi kızsanda konuşarak olmaz dedin, seninle gurur duyuyoruz dedik; o ne dedi dersiniz: İşte bu anne çak :)))) Evet doğru bildiğiniz çocuğa birşey yaptığında sürekli işte bu çak Aren diyen bizzat benim :)

Kürek çekmek yorucu ve zor hele boşa çektiğini düşündüğün anlarda ama sonuç veriyor; haydi hep birlikte söylüyoruz:

"Çek çek kürekleri mavi denizde, neşeli sakin tasasız çıkar hayatın tadını... Oluyor oluyor oluyor"















Hiç yorum yok: