Benim gibi aşağıda yazdıklarımı öğrenemeyen bir nesil olduğunu biliyorum; eğer öğrenebildiyseniz çok şanslısınız ne mutlu size ailenize çok şey borçlusunuz; ben ailemi suçlamıyorum; çünkü onlara da öğreten kimse olmamıştı.
Misafir odası, misafir takımı, misafir yemeği gibi kavramlarla büyüdük bir çoğumuz. Salona girilmezdi; çünkü evin en güzel yeri misafirindi. Pahalı kıyafet alınırsa mutlaka saklanırdı; neye saklanırdı özel bir güne, bir başkası için yani.
Sonra büyüdük; farkındaydık veya değil herkes ve herşey kendimizden önce gelmeye başladı; kendimizi tanıyamadık bile, gençlik depresyonui buhran hepimizi yaşadık bunları geçer geçer dedi ailemiz. Geçti mi yoksa üzerimi örtüldü yoksa bunu kanıksadık mı o kısmı tartışmaya çok açık.
Arkadaşlarımız vardı ve muhtemelen onlarda aynısını yaşıyordu o yüzden normal bir durum sandık bunu.
Sonra biraz daha büyüdük; çözümün ailemizde olmadığını bizi anlamadıklarını düşünmeye başladık; yeni yollar aradık kendimize; kimi başıına bu gelenlerinin sebebini kitaplarda kimi başkalarında kimi de psikologlarda aradı ama kimsenin aklına içine dönüp bakmak gelmedi; çünkü bize hiç kendine bak demedi, aradığın cevap içindedir demedi. çünkü bize kimse önce sen demedi. Hep birileri bizden önce geldi, hep zorunluklarımız vardı bizim; gelen misafire merhaba deme zorunluluğu, büyüğünü veya kardeşini kendinden önce düşünme zorunluluğu; ileride büyüyüp evlendiğinde kendinden önce kocanı düşünecektin hele çocuğun oldu mu herşeyden önce çocuğun gelecekti. Yemeğin güzel kısmını önce çocuğun tabağına sonra kocana koyacaktın. Kendi kıyafetlerini ütülemesen de kocanını kıyefetleri jilet gibi olacaktı. Sen annenin eski paltosunu giyebilirdin ama çocuğuna yeni palto almalıydın; önce çocuğun gelirdi çünkü.
Biz bir nesil kendi değerimizi bilemeden gücünü farketmeden büyüdük! Büyüdük mü sahi, büyüyebildik mi? Büyüdük sandık da orada içimizde küçük bir çocuk kaldı; farkedilmeyi bekleyen ama en çok da bak sen buradasın diye kendini tanımaya vesile olan kelimeleri davranılarını bekleyen.
Kimimiz içsel bir yolculuğa çıktı kimimiz hala kendini aramakta; kimimiz ebeveyn oldu ve o sancılı süreçte farketti ki bunca zaman kendini hiç tanıyamamış, çocuğuna baktıkça sahi ben nasıl bir çocuktum dedi.
Hangimiz kendi değerinin ve önceliklerinin gerçekten farkında? Hangimiz kendini çok seviyor ve herşeyden önce kendinin geldiğine inanıyor.
Öğrenemediklerimi çocuğuma öğretebilmek için çok emek harcıyorum ben; 37'imde çocukken öğrenmem gerekleri öğrenmeye çalışıp adına içsel yolculuk, kişisel gelişim diyorum ve istiyorum ki çocuğum benim kadar beklemesin, istiyorum ki çocuğum başka yolculuklara yelken açsın.
Evet ben Aren'e önce ben demesini öğretiyorum; yeri geliyor anneannesine sen git artık evine diyor; biz duygularını ifade ettiğin için teşekküler diyoruz annem çok ayıp böyle söylenmez iyi o halde gidiyorum bir daha da gelmem diyor, Aren ağlıyor çünkü o an o evde bizimle yanlız kalmak istiyor anneanesinin bir daha gelmemesi değil! Ağladığında anneannen üzüldü ama sana değil, gideceği için diyoruz; sen duygunu dile getirerek çok iyi bir şey yaptın diyoruz. 2 yaşındaki bir çocuktan anneanneciğim biraz yanlız kalmaya ihtiyacım var gidebilir misiniz lütfen demesini beklemiyoruz, duygusunu kabaca da olsa dile getirmesine seviniyoruz.
Öpücük tedavisini önce kendine yapıyor; sonra gelip bize öptürüyor. Aferin Arencim önce kendini iyileştir sonra gel biz de yardım edelim diyoruz.
Bencil damgası mı yer ileride bilemiyorum; sahi bencillik kötü birşey mi ki yoksa bu da çocukluk dönemlerimizden içimize yerleşmiş bir kalıp mı?
Kendine yetebilen insanlar olmasını öğrenmiş olsaydık bugun çocuklarımıza daha iyi yetebiliyor olmaz mıydık? Ben istiyorum ki evladım herkesten önce kendine yetsin bunun için de şimdiden kendi değerini bilmeli, kendine bakmayı öğrenmeli! Sonra herkese yeter!
Çok sevgili Pınar bana öyle bir cümle söyledi geçenler de çakılıp kaldım! Bugün bizim öğrenemediklerimizi çocuklarımız öğrenmek zorunda kalacak! Çok doğru değil mi? Bugun kendimi değerimi ortaya koymazsam çocuğum bunu nasıl öğrenecek!
Sevgili insan, anne hayataki rolün veya rollerin her neyse; senin ilk işin kendinsin, diğer herşey evladın dahil senden sonra gelir! Kendine yetmeyi öğrendiğinde dağları yerinden oynatabilecek güçte olacaksın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder