28.08.2013

Korkuyorum Anne



Yaşım 34 hala karanlıktan pek haz etmem; evde özellikle gece yanliz kalmayı sevmem, elektrik kesilirse ödüm patlar, bir canavarın veya hırsızın önüme çıkıp beni öldüreceğini düşünürüm; var olmayan sesler duyarım; ışık olmadan uyumaya üniversite 2'de birine söylediğim, evet ben de karanlıkta uyuyorum, yalanından sonra alıştım; madem yalan söyledim bari gerçeğe dönüşsün dedim ve kendimi telkin edip o yalanı söylediğim gün karanlıkta uyumaya başladım. Çocukluğumdan beri uyurken ellerimin, ayaklarımın açıkta kalmasından pek hazetmem, hep bir canavarın gelip yiyeceğinden korkarım. Yetişkin halimle bunların komik ve gerçek olmayan şeyler olduğunu biliyorum; telkin yoluyla kendimi rahatlatıyorum ve fakat korkum tamamen geçmiyor.


Hal böyleyken; 2 yaşında bile olmayan oğlumun korkuları olmasını doğal karşılıyorum. Uzmanlar korkunun öğrenilen birşey olduğunu söylüyorlar; oysa birden bire de ortaya çıktığı olabiliyor ki, biz de böyle oldu. Aren birdenbire uzun saçlı erkeklerden korkmaya hatta aşırı korkmaya başladı. Önce panikledik, anlam veremedik; sonra izledikçe, parçaları birleştirdikçe gördük ki uzun saçlı erkeklerden ciddi manada korkuyor. Dedektif misali çözmeye çalıştık; etrafında uzun saçlı kimler ve ne yaşanmış olabilir ki, hiçbir şey yaşanmadığından emin olduk, öyle bir korku geldi işte çocuğa. İlk kez bir IKEA ziyareti sırasında, Aren'e yol veren uzun saçlı gençte bu korku ile karşılaştık; Aren'e yol verirken hafifçe dokundu ve Aren deli gibi ağlamaya başladı; biz önce sakallı insanlardan korktuğunu sanıyorduk; sakal ile uzun saç birleşince olay daha da vahim hale geliyordu. 



Ne yaptık. Öncelikle sabırlı olduk; uzun saçlı birini gördüğünde her defasında daha o korkuyorum demeden, evet uzun saçlı insanları sevmiyorsun, bakmamayı tercih edebilirsin, kafanı çevir Aren dedim. Buradan gitmemizi istiyorsan söyle dedik; ve çoğu zaman da evet gidelim dedi ve gittik. Olayın üzerinden zaman geçince; Güray hep oğlum onlar uzun saçlı insanlar, tamam sen uzun saçlıları sevmiyorsun dedi. Zaman içersinde bu tutumumuz Aren'i çok mu çok rahatlattı ve minik adımlar atmaya başladı biz yine de her uzun saçlı gördüğünde; evet Aren sevmediğin tipte bir insan daha dedik o da evet dedi ama ağlama krizlerine girmedi; yine oradan uzaklaşınca Güray aynı söylemde bulundu ve kısa sürede Aren bu korkuyu atlattı. 



Aren ne zaman korkuyorum dese biz "korku" cümlesini kullanmadan evet sen o sesten hoşlanmıyorsun, haklı olabilirsin dedik. Hep aynı söyle mi söyledik. Ama hiç ağzımıza korku kelimesini almadık. 



Profesyonel ebeveyn değiliz bildiğin yurdum insanıyız :) Elbette arada sırada aman Aren bunda korkulacak ne var, korkma Aren gibi söylemlerimiz de oldu. Güray korkma Aren dediğinde, ulen böyle demiyorduk di mi dedi arkasından. Bu bilinçli ebeveyn olma halleri gerçekten çok zor. Ben de arada of Aren dediğim de hemen lafı çevirdim ki ne kadar ofluyorsam, Aren hoşuna gitmeyen bir şeyle karşılaştığında hemen off ya off der. Çocuğunda kendini görmek her zaman güzel olmuyor :)



Hala bilmediği bir ses duyduğunda korktum der; korktum kelimesini sıklıkla kullandığı bile oluyor. Ota boka korkabiliyor yani, ama biz hiç üzerinde durmuyoruz; söylemimiz klasik evet sen o sesten hoşlanmıyorsun, evet korktun canım bu kadar. Aren de üzerinde durmuyor, bazen takılmış plak gibi korktum, korktum ben diyor biz de hemen takılmış plak havasına geçiyoruz; evet sevmedin sen o sesi cümlesini tekrarlıyoruz ve hoop değiş tonton yaparak konuyu değiştiriyoruz. 



Korku her yaşta insanın bünyesine gelen bir durum. Yaşlara göre değişiyordur verilecek tepkiler, davranış biçimleri. Bu yazımızın konusu 2 yaş ve civarını kapsıyor; daha büyükler için hep birlikte Aren'in büyümesini bekleyeceğiz :) 



Her zaman olduğu üzere bir Baby Center çocuğu olan Aren'in bu durumu gelen   haftalık maillerde birebir anlatılıyor; detaylı bilgi almak isterseniz linki tıklayın diyor ve ben de hemen tıklıyorum. Baby Center dışında birkaç kaynaktan daha korkuyla ilgili okudum ama artık her konuyu her kaynaktan okuma dönemini sonlandırmış bulunuyorum, yaşasın sezgisel annelik :)



Bakalım Baby Center neler demiş. Aşağıdakiler Baby Center'daki makaleden benim derlediklerim,anladıklarım ve kendi görüşlerim. Her seferinde belirtiyorum yine belirteyim, ben çevirmen değilim :) İngilzcem iyidir; okuduğumu anlarım, sonra da onu yazıya dökerim, sadece bu kadar. 




2 Yaş ve Korkular



Çocukların korkuları olması gayet doğaldır. Herşey bir yana, korkular bize yeni şeyleri deneyimlemede yardımcı oldukları gibi bizi tehlikelerden de korurlar. Bazı 2 yaş çocukları spesifik şeylerden korkarlar: böcekler, köpekler, karanlık ve hatta süpürge makinasının sesi. Bazı çocuklar ise yeni insanlarla tanışmaktan, karşılaşmaktan korkarlar. (Bu bazı çocukların içinde Aren'de var misal :)) 2 yaş civarında ortaya çıkan bu korkuların bir çoğu çocuğun kendine ve etrafına güveni arttığında kendiliğinden kaybolacaktır. 



Buradaki kilit cümle, son cümle. Çocuğun kendine ve çevresine güveni arttığında. Demek ki neymiş, çocuklarımızın kendilerine ve etraflarına güvenmelerini sağlayacakmışız. Korkuları ortaya çıktığında; onlara güven vermemiz oldukça önemli. Sanıyorum biz bunu az çok başardık. 



Belki de çocuğunuzun korkusu ortaya çıktığında gözlemlemeniz gereken şey; etrafında neye güvenmediği veya kendine güven duymada neden zorlandığı. Malesef çocuklarla ilgili her konuda olduğu üzere yine suç bizdedir yani ebeveynlerdedir. Her taşın altından biz çıkıyoruz ya bu da öyledir. Dolayısıyla siz çocuğunuza değil kendinize bakın ilk önce. 




Çocuğunuzun Korkularını Hafifletmek İçin Neler Yapabilirsiniz



Korkularını onaylayın. Evet gerçek olmayan ve aslında aptalca korkular olabiliyor ama bu korkular çocuğunuz için oldukça gerçekçi ve ciddi. Mesela sifon sesinden korktuğunu söylediğinde gülmemeniz gerekiyor. Hepimizin bu tip aptalca korkular karşısında gülmüşlüğümüz vardır ki; bazen Aren korkarken öyle abuk bir hal alıyor ki bizim de güldüğümüz oluyor. Ama en fenası dalga geçmek ki malesef bunu belli bir yaşın üzerindekiler, evet evet doğru tahmin ettiniz, anneanne babaanne sokaktaki teyze tayfası çok fazla yapıyor. Sizinkiler yapmıyor mu ay ne güzel :)



Eğer siz bu korkusunu anladığınızı ifade ederseniz, o zaman çocuğunuzda korkmasının normal olduğunu ve önemli olanın bununla başa çıkmak olduğunu kavrayacaktır. Bizim örneğimizde böyle oldu; uzun saçlı insanlardan hoşlanmamasının doğal olduğunu ve istiyorsa o insana bakmamayı tercih edebileceğini ve çok istiyorsa oradan uzaklaşabileceğimizi söyledik. 



Korkuların yok sayılması ve en önemlisi bunda korkulacak bir şey yok söylemi çocukların korkusunu daha da tetikleyen davranış biçimleri. Örneğin; köpekten korkulacak hiçbir şey yok seni ısırmayacak demeniz çocuğunuzu rahatlatmak yerine daha da korkmasına sebeb oluyor; bunun yerine anlıyorum, köpek seni korkutuyor; gel beraber yanından yürüyerek geçelim; bunu da yapmak istemiyorsan köpek geçip gidene kadar seni kucağımda tutabilirim diyebilirsiniz. Burada köpek seni korkutuyorsa denilmiş ama biz korku cümlesini kullanmamaya özen gösterdik; hep sevmiyorsun, hoşlanmıyorsun dedik. 


Sevdiği nesneleri kullanın. Bizim hiç olmadığı için bilemiyorum tabii :) Ama biliyorum ki bazı çocukların çok sevdiği bir battaniye veya oyuncak olabiliyor işte her yere onu götürün diyorlar; bir de kendisini rahatlatan bu objelerden 4 yaş civarı vazgeçerlermiş; dolayısıyla çocuğunuz büyüdüğü halde ay battaniyesine bağımlı napacağım şimdi diye paniklemenize gerek yok, gayet doğalmış. Ayrıca bence bir insana bağımlı olmaktanda battaniyeye bağımlı olmak daha iyi :)

Özellikle yeni insanlar, anaokulu, doktor ziyaretlerinde mutlaka yanınızda bulundurun denilmiş. Nasıl unuttum; bizim uzunca süre doktor korkumuz oldu; çok şükür çok yeni onu da atlattık. Hepsi geçiyor be sevgili okur :)

Açıklayın, Açığa Çıkarın, Keşfedin. Bazen en basit açıklamalar en çok işe yarayanlardır. Banyoya girmekten korkan çocuğun belki de korkusu su gibi o delikten gideceğidir ama bunu dillendirmemiştir. Mesela böylesi bir durumda; su ve köpükler bu delikten kayıp gidiyor ama çocuklar ve oyuncaklar gitmez diyebilirsiniz. Ambulans gibi yüksek seslerden korktuğunda; ambulans bu sesi çıkarmak zorundaki herkes duysun ve yolu açsın gibi basit ama gerçek açıklamalar yapabilirsiniz. 

İlk cümle bana ait: Bazen en basit açıklamalar en çok işe yarayanladır :) Evet bu böyle; çocukla konuşurken basit konuşacaksın tek cümleyle işi bitireceksin. Uzun açıklamalar, mantık sıralamaları yok bunlar hiçbir çocuğa gelmiyor; arkadaşınla çay sohbeti yapmıyorsun ki en nihayetinde karşındaki daha bir kaç ay veya sene önce ingalayan,  sensiz adım atamayan bir varlıktı. 

Evde karanlıktan korkan bir çocuk için dışarıda karanlıkta yürüyüş yapmak ve bu işi oyuna çevirip, karanlıkta keşfedilecek şeylere bakmak bu korkusunun üstesinden gelmesine yarayabilir. Ben mesela gece karanlıkta parlayan yıldızlar vb aldım; şimdiye kadar karanlıkla ilgili ciddi bir sıkıntı yaşamadık; hadi gel karanlıkta parlayan yıldızlara ve hayvanlara bakalım dedim Aren'e; elbette o da bu işten çok hoşlandı. 

Saçını kestirmek istemeyen bir çocuk için de önce aynı berberin sizin saçınızı kesmesini rica edebilirsiniz; yani her durumda olduğu üzere önce görmesini, sizin de yaptığınızı ve birşey olmadığını ona göstermeniz iyi olabilir. Bazen ki biz de çoğu zaman Aren böyle şeylerle tatmin olmuyor. Aslında ebeveynlerden daha çok kendi yaşıtlarının aynı şeyi yaptığını görmeleri onları rahatlatıyor. Mesela ben ilk berber deneyimimize Aren'in yaşıtlarında bildiği biriyle gitmeyi düşünüyorum; çünkü eminim onu görünce ben ben ben diye tutturacak. Malum bir başka çocuk birşey yapıyorsa mutlaka o da yapmalı. 


Süpürge makinasından bir çocuğun korkması o kadar doğal ki. Düşünsenize yüksek sesli bir makina herşeyi içine çekiyor ya onu da çekerse!!! Aren bu konuda sapık :) Eline orasına burasına makinayı dayayıp çektirmeye bayılıyor; ama bence bundan korkmak çok doğal, aramızda kalsın ben çok korkarım da :)


Doktor, aşı korkusu. Bu tip korkularda olayı süslendirmek veya dramatize etmek; her ikisi de doğru değil. Ben başından beri bu konuda Aren'e gerçekçi oldum; bebekken bile söylemimi hep aynıydı; şimdi doktora gidiyoruz ve bugün aşı olacağız, canın acıyabilir ama bu geçici, canın acıdığı için de istediğin kadar ağlayabilirsin bu da gayet normal. Büraz büyüdüğünde; evet canın acıyabilir ama geçecek biliyorsun; oradan çıktıktan sonra gider dondurma yeriz bu da bize iyi gelir dedim, diyorum. 


Çocuğun korktuğu şeylerle arasında güvenli bir mesafe, ilişki yaratmakta önemli. Korktuğu şeylerin olduğu bir kitabı okumak mesela. Korkunun üzerine gidilmesini önerir bazıları ama ben ve bir çok uzman bunun doğru olmadığını söylüyor. (vay be kendimi uzmanlarla aynı kefeye de koydum ya :))Üzerine gitmek yerine o korkuyla ilişki kurmasını sağlamak bence daha önemli. 



Problemleri beraber çözün. Karanlıktan mı korkuyor, odasına gece ışığı alabilirsiniz. Canavarlardan mı korkuyor; canavarları etkisiz hale getiren sprey yapıp (bir fısfıs şişesine su koyup sıkmak gibi) sıkabilirsiniz; veya uyduruk bir cümleye işte bu canvarları etkisiz hale getiren cümle deyip birlikte söyleyebilirsiniz. Bu korkuların bir anda geçmeyeceğini bilin ve beklentinizi fazla yukarıda tutmayın 



Kendi korkularınızı PAYLAŞMAYIN. İşte ben bunu yaptım; ben de korkuyorum ben de sevmem o sesi dedim; iyi bok yedim :) Bunu yapınca çocuk anaa doğru yoldayım baksana koskoca annem bile korkuyor gibi bir duyguya kapılıyor; aslında bunu yaparken olayı normalleştirdiğimizi sanıyoruz, yani ben öyle sanıyordum; ama değil işte daha da çocuğu korkmak için cesaretlendiriyor. 


Çocuk biraz daha büyüdüğünde; örneğin, dişçiye gitmeyi sizin de çocukken sevmediğinizden ama sağlıklı dişler için gittiğinizden ve zamanla buna alıştığınızdan bahsedebilirsiniz. Böylece çocuğunuz da hee iyi ben de normal bir insanım der :) yok yok böylece bunun doğal olduğunu ve bu korkuyla başa çıkılabildiğini öğrenmiş olur. Hoş bu veletler büyüyüp aman annneee dişçiden korkacak ne var, sen de çok korkasın hee der. Böyle bunlar çıktıkları yeri unuturlar :)


Gelelim çok önemli bir noktaya; çocuğunuzun korkusu günlük yaşantısını sekteye uğratıyorsa; örneğin sudan korktuğu için yıkanmayı reddediyor ve şiddetle karşı çıkıyorsa, köpeklerden korktuğu için evden asla çıkmıyorsa; ve özellikle bu korkusu günden güne şiddetleniyorsa işte o zaman muhtemelen çocuğunuzun korkusu değil fobisi var demektir. Fobi; , bir şeye karşı duyulan korkunun, bireyin gündelik yaşamını olumsuz yönde etkilemesi halidir; aşırıdır, güçlüdür ve irrasyoneldir. Aynı zamanda fobi mitolojide dehşet tanrısıdır (bunu da yazamadan geçemedim :)


İşte böyle; çocuğunuzun korkusu mu var yoksa fobisi mi bunu iyi gözlemleyin derim; şayet sadece korkusu var ise fazla üzerinde durmayın; ebeveynlikte herşeyin anahtarı olduğu üzere sabır gösterin, onu anladığınızı doğru bir biçimde gösterin ve hissettirin ve sıradaki soruna kadar kafayı takmayın! 

Bir sonraki sorunda görüşmek üzere ;)


Hiç yorum yok: