Yetişlinler bile öfkelenirken çocukların öfkelenmesi oldukça doğal öyle değil mi? Ama henüz bizler bile öfkemizi nasıl yöneteceğimi bilemezken, çocuğumuzdan bunu bekliyoruz zaman zaman; ve hatta öfkelenmesine kızıyor, onun öfkelenmesi bizi de öfkelendiriyor böylece ortaya birbirimize attığımız bir öfke topu yapıyoruz.
Uzmanlar tarafından onaylanmış; hatta öyle ki televizyon programlarında bile önerilen bir uygulama olan "Mola" yöntemi tavsiye edilir ebeveynlere. Çocuk öfkelendi mi kızdı mı gönder odasına biraz düşünsün yaptığını, biraz sakinleşsin. Hangi akla hizmettir inanın anlamış değilim ama çok şükür bunun ne denli yanlış ve ne denli sakıncalı olduğunu savunan uzmanlarda var.
Bir çocuk öfkelendiğinde, kızdığında onu yanlız bırakırsak verdiğimiz mesaj şu olacaktır; seni bu duygularınla kabul etmiyorum; öfke duymamalısın, böyle duygular hissetmemelisin. Dünya üzerinde adı konmuş, konmamış tüm duygular insana aittir ve hiçbir şey bunların hissedilmesini engellemeyecektir; engellenmeye çalışılan bu duygular, bastırılacak ve bastırılan her şey gibi bir sonraki seferde daha da beter ortaya çıkacaktır.
Kimse duygularının kendisi değil; yani öfke değiliz, öfke hissediyoruz. Önce kendinden başlamalı insan, önce kendi duygularının farkına varıp bunları yönetebilmeli ki çocuğuna da yardımcı olabilsin. Çocuğunuza şu an öfkelisin demek yerine öfkeli hissediyorsun diyebilirsiniz. Çocuğunuzun öfkeli halini kabullenemiyorsanız muhtemelen kendinizin de öfkeli halinize tahammülünüz yok. Duygularımızı yadsıyamayız, kontrol edebiliriz ama. Ve bir çocuğa duygu kontrolünü öğretebilirsek hayatta her şeyle mücadele edebilmelerinin yetisini kazandırabiliriz.
Çocuğunuz öfkelendiğinde bir an için durun ve kendinize bakın; o anda ne hissediyorsunuz, hissettikleriniz bedeninzde nasıl tepkilere yok açıyor; vurup, kırmak, deli gibi bağırmak mı istiyorsunuz yoksa çocuğunuzu alıp duvardan duvara vurmak mı? Açık olmayın deneyin kendinize; bunların hepsi içindeki duygular, duyguları yadsımanın hiçbir anlamı yok; ama kendinizi kontrol ediyorsunuz öyle değil mi? Alıpta çocuğu duvara vurmuyorsunuz, buna engel olan bir şeyler var; ama mesela o anda kendi kolunuzu sıkıyorsunuz hem de deli gibi. Yani fiziksel bir tepki veriyorsunuz; çünkü kabul edemiyorsunuz. Şimdi bir dhaa düşünün siz bu büyük duyguyla başa çıkamazken çocuk nasıl çıksın ki?
Ona farkında olduğunuzu söyleyerek başlayabilirsiniz. Ne kadar öfkeli hissettiğinin farkındayım. İçinden vurmak geliyor ama bunu yapamayız. Duygularına limit koymayın ama davranışlarına limit koymak elbette gerekiyor. Sımsıkı sarılmak, sırtını sıvazlamak, belki de birlikte ağlamak, bunların hepsi iyi gelecektir.
Lafı uzatmaya hiç gerek yok; önce kendi duygularımızı olduğu gibi kabul etmeliyiz, duygular gelirler ve giderler ama gerçekten gitmeleri için içimizde bariyerlere çarpmamaları gerekir; kapıların, kabullenme kapılarının açık olması gerekir; açın tüm kapıları ardına kadar duygularınıza ve çocuklarınızın duygularına. Sorun öfkeli hissetmek değil sorun bu öfkeyi davranışla dışa vurmak.
Olduğu gibi kabul görmeyen her insan şüphesiz ki öz güven sorunu yaşayacaktır; tıpkı geçmişin çocukları şimdinin yetişkinleri bizler gibi.