3.12.2014

Vay be Sen Neymişsin Ebeveynlik


Anneliği ve anne olmayı seviyorum amma velakin anne sıfatını sevmiyorum; şunu demek istiyorum, ben hiçbir zaman toplumun ve uzmanların ön gördüğü bir anne olmadım ve olamayacağım da. Bu nedenledir ki annelik sıfatı ne adımın önünde ne de hayatımda. Mesela hiçbir zaman anne ile uzantılı bir nickname'im olmadı veya kendimden hiçbir zaman Aren'in annesi olarak bahsetmedim; bana oldum olası garip gelir. 

Aren bir süredir kaygılı bir çocuk; güvendiği çevrenin dışına çıktığında bizden ayrı kalmak ama özellikle de benden ayrı kalmak istemiyor; bu süreç tamamen okula başladığı zaman oldu ki 2 okul denedik ve toplam okula gittiği süre 2 hafta. Bu süreç sonrası odasında uyumak istemedi ve yanımıza geldi; daha önceki yazımda beraber uyumakla ilgili görüşlerimden bahsetmiştim. 

Ebeveynliğimi hiçbir zaman bir ekole göre yönlendirmedim ama anne olmadan önce bile bir insan olarak kendini en yakın hissettiğim ekol "Attachment Parenting" oldu. Bu ekol'ün bir parçası olan bir uzmanla görüşmüş ve içimiz rahat etmişti.  

Farklı bir görüş daha almak istedim ben, hep aynı açıdan bakmamak için, farklı görüşteki insanları dinlemenin de çok şey katacağına inandığım için. Evet farklı bir görüş almak için bir başka uzmanın yolunu tuttuk. Söylediklerini duymak beni rahatsız etti, duymak istediklerim değildi çünkü. Görüştüğümüz uzman attachment parenting'i desteklemiyor, tamamen modern psikolojinin bir parçası. 

Aren ile ilgili sorunun bana çok aşık olması olduğunu söyledi ve cümleye şöyle başladı; lütfen Aren'e aşkım demeyin ki görüşme sırasında dememiştim, sadece Aren'le birbirimize dokunuyor, arada burunu burun yapıyorduk. 

Üzgünüm ama ben Aren'e aşkım demeye devam edeceğim dedim; evet edeceğim, çünkü benim için aşk saflıktır, ben aşkı böyle görüyorsam evladımın farklı görmesi mümkün mü? Ben bir ağaca da aşkım diyebilirim dedim, aşk benim için cinsellik içeren bir şey değil. Ne mutlu ki Aren'le aramızdaki o aşk cümlelere dökülmese bile bizi 10 dk gözlemeyen biri tarafından farkedilebiliyor. Ben bu sayede iyi bir erkek evlat yetiştirdiğime inanıyorum; aşkın cinsellikle alakası olmadığını anlayabilecek, aşkın saflığını yaşabilecek bir erkek evlat. Lakin uzmana göre böyle değil. 

Ve sonra yatakları ayırın dedi; yatağınız kocanızla ya cinsel ilişkiye girdiğiniz ya da uyuduğunuz yerdir ve çcouğunuz o yerin bir parçası olduğuna inanıyor dedi. Bu konuyla ilgili yazmıştım; yatak odası mahrem bölgem değili sevişmek için tercih ettiğim ilk tercihim olan yerde değil, dolayısıyla ben yatak odasına bu anlamı yüklemezken çocuğum neden yüklesin öyle değil mi? Öyle değil uzmana göre. 

Ben uzmanın söylediklerini eleştirmiyorum; inandığı ve doğru bulduğu ekol doğrultusunda konuşuyor ve bilimsel kanıtlarla bunu sunabiliyor. Lakin ebeveynlik kanıtlara ve bilimselliğe göre yapılmıyor. Attachment Parenting'te birlikte uyumanın faydalarını bilimsel olarak kanıtlayabiliyor. 

Aldığımız bu son görüşe göre Aren'in kaygılarının geçmesi için ayrışmamız ve aşkımıza bir son vermemiz ve Aren'in okula gitmesi lazım. Evet elbette bu bir yol olabilir ama benim yolum değil. İçselleştiremediğim bir şeyi nasıl yapabilirim ki. 

İşte bu nedenle dün şöyle yazdım Aren'ime: 

Kuzum bugün daha da iyi anladım ki senin hayattaki en iyi öğretmenin ben olamayacağım hayatın ta kendisi olacak; benim sana öğretemeyeceklerim ve veremeyeceklerim var; öğretemem çünkü, benim insan olarak anlayışıma bile uymuyor ama hayat sana öğretir canını acitsa bile öğretir; fakat şunun garantisini verebilirim; hayat canını yaktı mı seni sevgimle iyileştirebilirim, ben sana ancak ve ancak karşılıksız ve sonsuz sevgiyi öğretebilirim ve belki biraz da egonun farkında olup ona yenik düşmeyen bir insan olmana vesile olurum ötesi ben de yok. 



Evet benim evladıma verebileceğim tek şey bu; ben evladımın öğretmeni olamam, şu kaygılı durumunu aşması için modern psikolojinin önerdiklerini yapamam; ve belki şu an yaşadığı kaygılardan çok şey öğreniyor olabilir; neticede mutlu bir çocuk Aren; bunu Aren'i gören herkes söyler, mutluluğu ve çoşkusu yüzüne, beden diline geçen bir çocuk. Evet Aren fazlaca dokunularak büyütülmüş ve dolayısıyla sevgisini dokunarak gösteren, rahatlamak için dokunmayı tercih eden biri. 

Duyduklarım beni dün bir an için üzmüştü oysa gece uyuyup uyandıktan sonra şükür sebeblerimin içinde yer aldı. Ebeveynliğin bir doğrusu olduğunu düşünmüyorum; bilime ve modern psikolojiye de karşı değilim, elbette geçerliliği ve doğrusu var ama benim ve bizim ailemizin doğrusu ve gerçekliği değil.

Teraziye koyacak olursam aşkla büyümesi kaygılı büyümesinden daha önemli benim için. Kaygı da insana dair bir duygu sonuçta. Aren'in kaygılarının üstesinden zamanı gelince gelebileceğini biliyorum; bize aramızdaki bağa sonsuz güveniyorum. Ben evladım için en doğrusunu yapmıyor olabilirim ama şunu biliyorum ben evladımı sevgi, aşk ve iyi niyetle büyütüyorum. 

Anne olmayı beceremiyor olabilirim; toplumca, uzmanlarca ama insan olmayı becermek için sonsuz bir çaba harcıyorum ve evladım bunun farkında! 





Hiç yorum yok: