Gerek sosyal medyada gerekse hayatın tam içinde anneler arası savaş vardır; herkes kendi uygulamasının en iyisi olduğuna inanır ve karşındakini buna ikna etmeye çalışır. En iyisi olduğuna inanmasa bile kendileri için en doğrusunu yaptığından emindir ve bu konuda kendine laf söyletmemeye çalışır. Sanıyorsanız ki bu bir tek biz Türklerde yaşanıyor; diğer toplumlarda anneler hep elele, hiç tartışmıyor, savaşmıyor; yanılıyorsunuz. Her coğrafyada aynı şeyler yaşanıyor.
Tracy Cassels'in yazısını okuyana kadar anne savaşlarını gereksiz ve bitmesi gereken bir durum olarak değerlendirirdim ben de; oyle ya herkesin seçimine saygı duymak gerekirdi; ama Tracy öyle bir yerden yakalamışki beni sarstı ve bir çok açıdan kendisine katıldım. Gelin birlikte bakalım Tracy neden anne savaşlarının bitmemesi gerektiğine, sürekli tartışmamız gerektiğine inanıyor.
Tracy diyor ki; anne sütü mü, mama mı, uyku eğitimi mi, kendi haline bırakmak mı bu ve daha bir çok anne savaşlarının temel konularını konuşmazsak ne olur? Bunları konuşmazsak bu konuda birbirimizle savaşmazsak kelimenin tam anlamıyla boka sararız diyor ! Bir yandan da ekliyor; bunlar bizim tercihlerimiz, tercihlere saygı duyalım ve konuyu, konuları kapatalım deseydik; kulağa ne hoş gelirdı öyle değil mi?
Neden mi boka sarardık; çünkü aslında tartışılan konuların çok azı ailerin bilinçli seçimlerdir. Bizler bu tartışmaları sonlandırırsak ailelerin seçimi gibi gözüken ve bu seçime sebeb olan asıl meseleleri gözden kaçırırız. Bazen bir araştırma hakkında yazarım ve aileler bana gelerek kişisel olarak yaşadıkları deneyimlerden bahsederler; ben de onlara daha iyi sonuç alabilecekleri başka bir yol gösterebilirim, kendi seçtikleri yol belki de kötü sonuçlar doğuracak veya risk taşıyor olabilir. Elbette seçtikleri yolla ilgili bir sürü neden sayarlar. İnsanlar seçimlerinin doğru olmadığını duyunca hakarete uğramış gibi hissediyorlar.
Herkesin seçiminin "kendisi" için doğru olduğunu söylemek, hem bilgi paylaşımını durduracak hem de diğer bir çok aileyi "doğru seçim" yapmaktan alıkoyacak bir tutum. İşe geri döneceğiniz için 3. ayda vereceğiniz uyku eğitimi, bebeğiniz damak problemi olduğu için emzirmeyi bırakmanız ve bir çok yanlış bilgi nedeniyle verdiğiniz kararlar. Ve bu kararları bir çok araştırmayı, bilgiyi okuyarak vermiş de olabilirsiniz. Gerçek bir seçime sahip olmadığınızda problem orada başlıyor. Farkında olmadan, özgürce tartışma imkanı olmadan bir seçimin içine itiliyorsunuz.
Belki aranızda markette çocuğuna mama alırken başkaları tarafından kınanmış insanlar vardır; kimbilir belki de birileri daha da ileriye giderek size çocuğunuzu zehirlediğinizi söylemişlerdir. Bu anne savaşlarıın bir sorunu değil bu tamamen çirkin insanların sorunudur. Anneler olarak birbirimizi desteklememiz bu sorunu, bu çirkin insanları değiştirmeyecektir. Bu durum aynı zamanda başka bir problemin de göstergesidir. Bu kişi sizin yaşam biçiminizi, gerçeklerinizi bilmeden sizi ve seçiminizi suçlamakta Belki de gerçekten sizin için doğru bir seçimdir ve işte zaten bu yüzden de o kişi çirkindir ama bir çok insan için doğru bir seçim olmayabilir ve bunu tartışmadan, konuşmadan bilemeyiz.
Tüm bu savaşlar sona ererse bundan memnun olacaklar çok belli; daha insancıl aile yasaları çıkarmak zorunda olmayacak devlet, çalışanlarına daha iyi şartlar sunmayacak olan şirketler ve kazancına kazanç ekleyecek mama şirketleri ve sözde uzman olarak geçinen tek derdi kitabını satmak olan çocuk yazarları. Savaşan annelerin tek derdi çocuklarını daha iyi şartlar altında yetiştirmek; bu da tartışmadan olmaz. Tartışmayı bırakır ve her seçime saygı kisvesi altında ilerlersek doğru seçimler için pek şansımız kalmaz.
Tracy genel olarak yazıda bunları söylemiş. Şöyle bir düşündüm; sosyal medyada tartışıp seçimimi değiştirdiğim konular oldu mu? Evet oldu; bugün geldiğim noktada iyiki tartışmışım diyebiliyorum.
Seçimlere saygı konusunda ise; eğer o insanın o seçimi almasındaki özel nedenleri biliyorsam yani olayı her boyutuyla biliyorsam saygı duyulması gerektiğine inanıyorum. Çoğu kez sosyal medyada bir çok annenin seçimini değiştirdik; örneğin vajinal doğum yapmaktan korkan bir anneyi ikna edip vajinal doğuma teşvik ettik ve iyi ki dediğini duyduk. Tam tersi vajinal doğuma zorlanan bir anneyi dinledikten ve her yönüyle konuyu bildikten sonra sezaryanin gerçekten kendisi için en doğru seçim olduğu konusunda hemfikir olduk. Bu tartışmalar çoğu zaman gerçekten savaş ortamı yarattı. Sütünün yetmediğine inandırılmak isteyen bir annenin mama kullanmasına engel olduk; mama kullanmak kötü mü, hayır elbette; ama anne sütü varken, anne emzirmek, bebek de emmek isterken neden desteklemeyelim öyle değil mi? Sosyal medya dışında emzirmeyi hiç sevmeyen bir iş arkadaşım oldu onu da emzirmemek konusunda destekledim; çünkü gerçekten enine boyuna tartışınca onun için en doğru seçim emzirmemekti.
Çirkin insanlar ve çirkin yorumlar olmadığı sürece anne savaşları devam etmeli diyorum ben de; çünkü bu savaş iyi bir şey uğruna veriliyor; hepimiz çocuklarımızı iyi bir ortamda en iyi bir biçimde büyütmeye çalışıyoruz.
Ayrıca Tracy'nin dediği çok çok çok doğru. Bu tartışmalarımız biterse ne devlet yerinden ne şirketler yerinden ne de bir çok gıda şirketi yerinden oynar; 1 adım bile ilerlemez. Emziren anneler grubu sayesinde değil midir bazı şeylerin değişmesi, çalışan annelerin seslerini yükseltmesinden ileri değil midir bir çok şeyin değişmesi. İlk 6 ay anne sütü verilmelidir yazılması.
Hem savaşalım hem sevişelim diyorum!
* Bu yazı bana Gezi olayları sürecini de hatırlattı; bazı insanlar seçimlere saygı duyalım diyerek AKP yanlısı olanlara hiçbir şey söylemedi; ben bunu doğru bulmuyordum hala da bulmuyorum; AKP'ye oy vermiş veya destekleyenlerin kaçı bilinçli ve AKP'nin gerçek yüzünü biliyor, biliyordu. Tartışarak belki de bazen kavga ederek bir kişinin bile fikrini değiştirmeye vesile olduysam, benim gibi düşünen besile olsuysa ne mutlu bize!
Terbiye sınırları içersinde, hakaret edilmeden yapılan ateşli tartışmaların bazen iyi sonuçlar doğurabileceğine inanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder