17.12.2013

Teknoloji İçin Hiçbir Zaman Geç Değil

benim yazımdan önce bu yazıyı okumanızı tavsiye ederim. 


O meşhur Silikon Vadisindeki bir Waldorf okulunda teknolojiye dair hiçbir şey yok; yani ne bilgisayar, ne akıllı tahta ne de başka bir şey kullanıyorlar. Ve bu okula kimlerin çocukları gidiyor bilin bakalım: E-bay'ın teknoloji üst düzey yönetcisinin tüm çocukları, Google, Yahoo, Apple ve HP'nin üst düzey yöneticlerinin çocukları. Yani dünyada teknoloji devi diye bilinen büyük şirketlerin üst düzey yöneticilerinin çocukları.  İronik mi yoksa traji komik mi buna siz karar verebilirsiniz, elbette teknoloji & çocuğa olan bakış açınız doğrusunda. Bana sorarsanız oldukça ironik ve düşündürücü. 

Okulun ana malzemeleri; kağıt, kalem, örgü şişi, tığı ve özellikle çamur. Çocukların evde de bilgisayar kullanmalarını hoş görmüyorlar. Okulun ve bilgisayarın iç içe olmaması gerektiğini düşünüyorlar; bunun tam aksinin iddia eden okul ve velilere ise teknoloji ekonomisini hatırlatıyorlar. Bir ülkenin teknolojiye yaptığı yatırımı ve ekonomiye olan katkısını durup bir düşünün isterseniz?


Benimsedikleri eğitim felsefesi; fiziksel aktiviteye dayanan, yaratıcılık üzerine kurulu ve kişinin kendi kendine becermesi üzerine kurulu. Ve teknolojinin, bilgisayarların, yaratıcı düşünmeyi, hareket özgürlüğünü, kişiler arası ilişkiyi ve dikkat yoğunluğu baltaladığını düşünüyorlar; haksız sayılmazlar. 

Mr. Eagle, bilgisayar mühendisliği okumuş, teknolojiden anlayan ve Google'da üst düzey yönetici olarak çalışan biri, çocuklarını bu okula gönderiyor; Ipad veya bir başka bilgisayarın çocukların matematik ve okuma öğrenmesine yardımcı olabileceği fikrini çok komik buluyor. Kendisi ipad ve akıllı telefon kullanırken kızının henüz google bile kullanmayı bilmediğini, oğlunun ise 8. sınıfta yeni yeni öğrenmeye başladığını söylüyor ve oldukça kısıtlı bir biçimde. 

Tüm bu okula giden çocukların ebeveynleri teknoloji konusunda oldukça bilgililer ve ustalar. Teknolojinin bir zamanı ve yeri olduğunu düşünüyorlar; örneğin Miramax'ta çalışıp film yapıyor olsaydım çocuklarımın bunu 17 yaşına kadar görmesini istemezdim diyor. 

Okulun sınıfları da oldukça sade döşenmiş durumda. Siyah tahta, renkli tebeşirler, içinde ansiklopedilerin olduğu bir kitaplık ve tahta sıralar. 

5. sınıf öğrencilerinin derslerinden biri örgü; bu sayede problem çözme, matematik becerilerinin ve koordinasyonun gelişeceğine inanıyorlar.  Uzun zamanda hedefleri çorap yapmak. 

Matematik dersi sırasında öğretmen 5X4 kaçtır diye soruyor; çocuklar vucutlarını kullanarak ahenk ve uyum içinde hep birlikte 20 diyorlar. Matematik öğrenmenin en zevkli yolu bu olsa gerek. Güray; eşim, inanılmaz bir matematik zekasına sahiptir ve bunda öğretmenlerinin büyük katkısı olduğuna inanır. Bursa'da iyi okullarda okumuş biri; ezberci sistemin tamamen dışında okumuş. Ders aldığı matematik öğretmeninin herşeyi uygulamalı olarak öğrettiğini bu nedenle herşeyi ezberlemek yerine nedeniyle öğrendiği anlatır. Mesela bir matematik konusunu kendisini yere yatırarak anlattığından bahseder. 

Bir başka sınıfta dil gelişimi için tüm öğrenciler bir daire oluşturuyor ve birbirlerine içi fasulye dolu torbaları atarken öğretmenin söylediği kelimeyi tekrarlıyorlar; bu da beyin ve vücut koordinasyonunu geliştiriyor, aynı zamanda öğrenmeyi kolaylaştırıyor. 

Yazının tamamında başka örnekler bulabilir, aynı zamanda bu okula devam eden çocukların görüşlerini de okuyabilirsiniz. 

Bu yazıda geçmiyor ama bir başka yazıda okumuştum; Afrikadaki bir grup çocuğa bilgisayar götürüyorlar ki bu çocuklar bilgisayarı bırakın telefon nedir onu bile bilmiyor, hayatlarında hiç televizyonda izlememişler. Bilgisayarları önlerine bırakıyorlar ve hiçbir şey söylemiyorlar. Çocukların hepsi bilgisayarı 1 gün içersinde çözüyorlar. İnanılmaz geliyor öyle değil mi? Ama oldukça basit; bugün tüm teknoloji üst düzey yöneticleri size aynı şeyi söyleyeceklerdir; bilgisayarlar zekası en geri olanların kullanabileceği şekilde yapılmıştır. 

Bugün 2 yaşındaki çocuğunuzun i-pad'ı sizden iyi kullandığını düşünüyorsanız ve bunun müthiş bir şey olduğuna inanıyorsanız çok yanılıyorsunuz; afrikada teknoloji görmemiş bir çocuk 1 günde olayı çözebiliyorsa sizin çocuğunuz elbette i-pad'ı çok iyi kullanacak. Neden mi karşısında örnekler var; anne-baba gibi. El hareketlerinizi takip etmesi bile i-pad'ı açıp kapamasını şıp diye çözmesine vesile olacaktır. 

Teknolojinin yaşayarak öğrenmeyi kesinlikle baltaladiğina inanıyorum bende; hatta sadece teknolojinin değil çocukların zeka gelişimi için satılan oyuncakların da aynı şekilde baltaladığına inanıyorum. Sayılar, renkler ve nicesini hayatın içinde öğrenir çocuk. Bir zeka geliştirme adı altında satılan oyuncakta kırmızı elma görmesi ve sizin bak bu kırmızı elma demenizsen de meyva yerken al bakalım şu kırmızı elmayı demeniz kesinlikle öğrenmesinde çok daha yararlı olacaktır. Aren'e ne renkleri ne de sayıları öğrettim. Ama bugün eline 3 tane top aldığında 3 topum var diyebiliyor; kimbilir belki bir gün elimde 3 tane nesne varken benim elimde 3 tane var demişimdir. Renkleri de hep yaşarken öğrendi; bugün kırmızı tshirtumuzu giyiyoruz gibi. Hiç ummadığım bir anda anne bak yeşil çorap diyebiliyor mesela. 


Waldorf felsefesiyle hemfikir olduğum bir başka konuda bence de okullarda bilgisayarın yeri olmamalı. Ne akıllı tahta ne de bilgisayar saati çocuğa bir şey katmayacaktır. Okul sosyal olunması gereken bir yer diye düşünüyorum; çocuklar aralarında ipad'de oynadıkları oyunu konuşmak yerine hayattan konuşmalılar, sohbet etmeliler. Öğretmenlerde öğretecekleri konuyu kesinlikle hayatın içinden örneklerle öğretmeliler. 

Hayatının ilk 10 yılında teknoloji olmaması çocuğa hiçbir şey kaybettirmez; ama bu yıllarda kazanamadığı sosyal beceriler hayat boyu kendisine kaybettirir. İnsan ilişkileri, doğal yollardan problem çözme yetisi ve daha nicesi. Tüm bu hayati kolaylaştıran, güzelleştiren ve kaliteli & farkındalıkla yaşamak için nefes kadar önemli olan konular için geç kalırsa hayatı boyunca eksik kalacak ve bir daha öğrenmesi çok güçleşecektir. Ipaddeki oyunla yemek yemesinden de uçak geliyor bak bak diye yemek yemesi sanırım daha iyi :)


Teknoloji için hiçbir zaman geç değil! Eğer öyle olsaydı 55-70 yaş arasında anne baba ve hatta anneanne babaannemiz bugün facebooktan bizlere; maşallah benim kızıma diye mesaj gönderiyor olmazdı :)






Hiç yorum yok: