Yine bir AHA Pareting makalesi. Pozitif ebevenylik üzerine çokça yazılan, çokca duyduğumuz bir kavram öyle değil mi? Peki bu yaklaşımı nasıl kullanacağız.
Disiplinin cezayla hiçbir ilişiği yok. Cezalandırma, cezayı verecek kişinin hoşnutsuz bir davranış biçimi olarak addediği şeye karşı kişiye empoze etmeye çalışıtığı şeye verilen ad. Displin kelimesi Latinçeden geliyor ve aslında anlamı öğretme, yol gösterme.
İşte bu nedenle Pozitif Disiplin, Pozitif Yol Gösterme anlamına geliyor.
Bir çok insan bu yönteme, kavrama Hoşgörülü Yol Gösterme demeyi tercih ediyor; çünkü hepimizi "disiplin" kelimesinin olumsuz olduğu gerçeği ile büyüdük. Aslında pozitif disiplin çocuğumuzla kurduğumuz ilişkinin, onu destekleme biçimimizin her yönünü kapsıyor; bu sayede çocuklarımız da yol göstermemize açık hale geliyor.
Pozitif ebevenyliğin iyi bir fikir olup olmadığı konusunda soru işaretleriniz varsa; emin olun ceza çocuğunuzla olan ilşikinizi baltalayacak, çocuğunuzun kendisini kötü hissetmesine sebeb olacak ve doğal olarak bu da hoş olmayan davranışlar sergilemesini beraberinde getirecek, dahası bu yöntem çocuğunuzun gelişimini ve kendi disiplinini kurmasını sabote edecek. Sizce de sizin amacınız çocuğunuzun kendini iyi hissetmesi ve iyi davranmasına vesile olmak değil mi?
Pozitif ebevenyliği nasıl kullanacağınıza dair bir kaç ipucu paylaşmak istiyorum. Pozitif ebevenylikle büyüyen çocukların duygusal zekalarının oldukça iyi olduğunu da belirtmek isterim.
1. Pozitif ebevenylik çocuğunuzla kuracağınız iyi iletişimle başlar, en etkili disiplin stratejisi çocuğunuzla yakın ilişki kurmaktır. Ebevenyleriyle iyi ilişki kuran çocuklar doğal olarak ebeveynlerini de mutlu etmek isterler.
2. Öğreteceğiniz herşeyi önce değerlendirin; çocuğunuzla ilişkinizi güçlendirecek mi zayıflatacak mı? Sevgiyi herşeyden önce tutun. Sevgiyle yön gösterdiğiniz çocuğunuz doğal olarak iyi davranışlar sergileyecek; sınırlar kendiliğinden belirlenecek , beklentilerinizin karşılanması sağlayacak. Bu yöntemle çocuklar yapmanızı istediklerinizi size sinir olarak değil, empatiyle yapıyor olacaklar.
3. Düzeltmek istediklerinizi çocuğunuzla ilişkinizi yeniden doğrulayarak yapın. Hatırlayın; çocuğunuzun hoş olmayan davranışları sizinle arasında iletişim bozukluğu olduğunda ve kendilerini kötü hissettiklerinde suyu yüzüne çıkar.
2. Öğreteceğiniz herşeyi önce değerlendirin; çocuğunuzla ilişkinizi güçlendirecek mi zayıflatacak mı? Sevgiyi herşeyden önce tutun. Sevgiyle yön gösterdiğiniz çocuğunuz doğal olarak iyi davranışlar sergileyecek; sınırlar kendiliğinden belirlenecek , beklentilerinizin karşılanması sağlayacak. Bu yöntemle çocuklar yapmanızı istediklerinizi size sinir olarak değil, empatiyle yapıyor olacaklar.
3. Düzeltmek istediklerinizi çocuğunuzla ilişkinizi yeniden doğrulayarak yapın. Hatırlayın; çocuğunuzun hoş olmayan davranışları sizinle arasında iletişim bozukluğu olduğunda ve kendilerini kötü hissettiklerinde suyu yüzüne çıkar.
- Onun seviyesine inin ve gözlerine bakın ""Delirdiğinin farkındayım ama ısırmak yok!
- Kucağınıza alın: "Daha oyununun bitmediğinin farkındayım, biraz daha oynamak istiyorsun ama şimdi uyku zamanı."
- Mutlaka göz teması kurun: "Şuan çok üzgünsün farkındayım"
- Ellerinizi omuzlarına koyun: "YBana kurabiyeye ne olduğunu söylemeye korkuyorsun."
4. Gerektiğinde sınır koymaktan çekinmeyin, ama bunu empati ile yapın. Elbette kurallarınızı uygulamanız gerekiyor; fakat aynı zamanda onun bakış açısını da kabullenebilirsiniz. Çocuklar anlaşıldıklarına inandıklarında sizin koyduğunuz limitleri kabullenmeye daha yatkın olurlar.
- "Canın çok acıdı ve kendini çok kötü hissediyorsun ama yine de ısırmak yok. Bunun yerine hissettiklerini paylaş lütfen."
- ""Oynamaya devam etmek istediğini biliyorum; ama şimdi uyku zamanı"
- "Annenin sana Hayır demesini istemiyorsun ve bundan hoşlanmıyorsun, ama cevabım Hayır. Birbirimize kapa çeneni demiyoruz, delirmek, üzülmek serbest."
- "Korktuğunun farkındayım; ama her zaman birbirimize doğruyu söylüyoruz."
5. Herhangi bir tehlike anında otomatik olarak sınır koyarız ama aslında empati gerekir. "Kuralımız vurmamak, farkındayım seni deli etti ve çok sinirlendi ama gel oturalım ve bu konu hakkında konuşalım"
6. Başkaldırma her zaman iletişimin iyi olmadığının göstergesidir. Eğer çocuğunuz sizin dediğinizi, gösterdiğiniz yoldan gitmiyorsa (Ne söylediğin umrumda bile değil, bana karışamazsın) bu her zaman aranızdaki ilşkinin birşeyleri öğretmek, yol göstermek için güçlü olmadığının göstergesidir. Bu hepimizin başına zaman zaman gelir. Böyle zamanlarda oturup düşünmek gerekiyor, ilişkiyi güçlendirmek için neler yapabilirim diye. Böyle durumlarda güç mücadelesine girmek çocuklara aranızdaki kopukluğu daha da kopuk hale getirecektir.
7. Molaların önüne geçin, bu hoşnutsuz davranışları arttırır. Çocukları duygularıyla başbaşa bırakma da ceza vermenin bir başka yoludur. Çocukları duygularıyla başa çıkması için yanlız bırakmak demek, duygusal zekalarını baltalamak demektir. Dolayısıyla çocuğunuza odana git ve biraz orada kal. Otur ve yaptığını düşün gibi şeyler söylemek işe yaramaz, bu aranızdaki iletişimi güçlendireceğine kötü bir hale getirir.
8. Davranışlarının sonucuna müdahale ediyorsanız bu onlara yanlış şeyi öğretir. Çocuk birşeyi yapmak istediğinde veya istemediğinde siz sonuca müdahale etmezseniz sonucunu öğrenme
şansını elde eder ki bu da onun için harika bir deneyim olacaktır. Fakat; çoğu zaman ebevenyler sonuca müdahale ederler, hatta sonucu yönetmeye çalışırlar. Bu nedenle çocuklar için sonuçlar genellikle cezalandırma olarak nitelendirilir.
Ebeveynin sonuca dahil olmadığı bir örnek vermek gerekirse, mesela çocuk dersine çalışmıyor ve sınavı geçemiyor veya dişlerini fırçalamıyor ve dişi çürüyor-eğer bu kötü sonuca katlanabilirseniz- çocuğunuz bundan çok şey öğrenecektir; yapmış olduğu davranışın sonucundan dolayı acı çekece veya üzülecektir. Elbette bunun 1'den daha fazla kere olmasını siz de istemezsiniz veya sırf bu yüzden kişisel imajlarının zedelenmesini. Aslında bu uygulanabilecek en son strateji olmalı, gerçekten çareler tükendiğinde başvurulabilecek bir strateji; şu da bir gerçekçi hepimiz birşeyler yolunda gitmediğinde, olumsuz sonuçlarla karşılaştığımızda çok şey öğrenebiliyoruz.
"Sonuçları"ceza olarak kullanan ebeveynlerin çocukları malesef davranışlarının sorumlusu olarak kendilerini göremiyorlar. (Öğle yemeğimi bugün yanıma almayı unuttum; o yüzden de aç kaldım). Ebeveynlerinden dişlerini sıkmış bir şekilde, tehtit edermişcesine şu sözleri duyan çocuklar "Beni bunu yapmaya zorlarsan SONUÇLARINA katlanırsın" asla davranışlarının sonuçlarından öğrenmesi gerekeni öğrenemiyorlar; sonuçları da ceza olarak algılıyorlar. Ebeveynler sonuca dahil olmamalı.
Sonuçlara dahil olmak hiçbir zaman çocukları iyi ve doğru davranışa teşvik etmiyor. Bunu mümkün olduğunda kullanmamak gerekiyor.
6. Başkaldırma her zaman iletişimin iyi olmadığının göstergesidir. Eğer çocuğunuz sizin dediğinizi, gösterdiğiniz yoldan gitmiyorsa (Ne söylediğin umrumda bile değil, bana karışamazsın) bu her zaman aranızdaki ilşkinin birşeyleri öğretmek, yol göstermek için güçlü olmadığının göstergesidir. Bu hepimizin başına zaman zaman gelir. Böyle zamanlarda oturup düşünmek gerekiyor, ilişkiyi güçlendirmek için neler yapabilirim diye. Böyle durumlarda güç mücadelesine girmek çocuklara aranızdaki kopukluğu daha da kopuk hale getirecektir.
7. Molaların önüne geçin, bu hoşnutsuz davranışları arttırır. Çocukları duygularıyla başbaşa bırakma da ceza vermenin bir başka yoludur. Çocukları duygularıyla başa çıkması için yanlız bırakmak demek, duygusal zekalarını baltalamak demektir. Dolayısıyla çocuğunuza odana git ve biraz orada kal. Otur ve yaptığını düşün gibi şeyler söylemek işe yaramaz, bu aranızdaki iletişimi güçlendireceğine kötü bir hale getirir.
8. Davranışlarının sonucuna müdahale ediyorsanız bu onlara yanlış şeyi öğretir. Çocuk birşeyi yapmak istediğinde veya istemediğinde siz sonuca müdahale etmezseniz sonucunu öğrenme
şansını elde eder ki bu da onun için harika bir deneyim olacaktır. Fakat; çoğu zaman ebevenyler sonuca müdahale ederler, hatta sonucu yönetmeye çalışırlar. Bu nedenle çocuklar için sonuçlar genellikle cezalandırma olarak nitelendirilir.
Ebeveynin sonuca dahil olmadığı bir örnek vermek gerekirse, mesela çocuk dersine çalışmıyor ve sınavı geçemiyor veya dişlerini fırçalamıyor ve dişi çürüyor-eğer bu kötü sonuca katlanabilirseniz- çocuğunuz bundan çok şey öğrenecektir; yapmış olduğu davranışın sonucundan dolayı acı çekece veya üzülecektir. Elbette bunun 1'den daha fazla kere olmasını siz de istemezsiniz veya sırf bu yüzden kişisel imajlarının zedelenmesini. Aslında bu uygulanabilecek en son strateji olmalı, gerçekten çareler tükendiğinde başvurulabilecek bir strateji; şu da bir gerçekçi hepimiz birşeyler yolunda gitmediğinde, olumsuz sonuçlarla karşılaştığımızda çok şey öğrenebiliyoruz.
"Sonuçları"ceza olarak kullanan ebeveynlerin çocukları malesef davranışlarının sorumlusu olarak kendilerini göremiyorlar. (Öğle yemeğimi bugün yanıma almayı unuttum; o yüzden de aç kaldım). Ebeveynlerinden dişlerini sıkmış bir şekilde, tehtit edermişcesine şu sözleri duyan çocuklar "Beni bunu yapmaya zorlarsan SONUÇLARINA katlanırsın" asla davranışlarının sonuçlarından öğrenmesi gerekeni öğrenemiyorlar; sonuçları da ceza olarak algılıyorlar. Ebeveynler sonuca dahil olmamalı.
Sonuçlara dahil olmak hiçbir zaman çocukları iyi ve doğru davranışa teşvik etmiyor. Bunu mümkün olduğunda kullanmamak gerekiyor.
9. Ne düşündüğünüz ve hissettiğiniz çocuğunuza verdiğiniz cevaptan çok daha önemli. Çocuklarımızdan istediğimiz şeyi yürekten ve doğru bir biçimde istersek neredeyse yapmayacakları şey yok. Sınırlarınızı belirlerken HAYIR yerine EVET ile cümleler kurmanın bir yolunu bulun. "EVET şimdi odanı toplama zamanı ve EVET ben sana yardım edeceğim, EVET o yapmış olduğun kuleyi olduğu gibi bırakabiliriz ve EVET hızlıca bu işi bitirirsek seninle biraz daha oyun oynayabiliriz EVET birlikte bunu eğlenceli hale getirebiliriz ve EVET ben ne kadar şanlı bir anneyim ki senin gibi bir çocuğum var." Çocuğunuz bu cömertçe kullanılan EVET'leri karşılıksız bırakmayacaktır.
10. Çocuğunuza nasıl davranıyorsanız o da kendisine öyle davranmayı öğrenecek. Eğer siz çocuğunuza sert davranırsanız o da kendisine sert davranacaktır. Ona uygun limitleri koyarken bir yandan da onu severseniz dahası bunu ona hissettirirseniz o da bu beceriyi kendisi adına kazanabilir.
Cezalandırma ve sert disiplin çocuğunuzun kendi disiplinini kurmasına engel olacaktır; dahası çocuğunuzun mutsuz bir çocuk olmasına vesile olacak, mutsuz bir çocuk mutsuz bir ebeveyn'e dönüşecektir. Ve böyle çocuklar ileride birer yetişkin olduklarında kendi kendilerini yönetemeyen, sevemeyen birer birey haline dönüşecektir.
Kendimize karşı sertsek bunun sebebi yetiştiriliz biçimizdendir, bu yetiştirilme tarzımıza hayatın içinde isyan ederek cevap veriyoruz; kaç kere diyetinizi bozduğunuzu düşünün, kendimizi bir çok şeye kurban ediyoruz ve eninde sonunda arıza'ya geçiyoruz.
Pozitif disiplinle yetiştirilen çocuklar ise, kendilerine de böyle yaklaşıyorlar; yani kendilerine hedef koyabilen ve iç displinini oluşturabilen birer birey haline geliyorlar. Yani bu biçimde büyütülen çocuklar günün sonunda kendi kendini yönetebilen, seven ve kendilerine güvenen birer yetişkin oluyorlar.
--- Bu makaleyi çevirirken çok zevk aldım. Ve bir kez daha ebevenliğin oya işlemek gibi çok ince bir olduğunu, hassasiyet gerektirdiğine ama ortaya çıkan sonucunda mutluluk vesilesi olduğuna inandım. Çocuk yetiştirmek büyük sorumluluk ve özen gerektiriyor. Ama bir çocuğun yetişmesine vesile olmanın keyfini insan hiçbir şeyde bulamıyor. Bunu ancak ve ancak anne&baba olanlar anlayabilir.
Karşındakini DOĞRU anlamak ve anladığını hissettirmek ne denli önemli öyle değil mi? Bebek, çocuk, yetişkin hepimizin istediği şey DOĞRU anlaşılmak ve bunu hissetmek değil mi?
Cezalandırma ve sert disiplin çocuğunuzun kendi disiplinini kurmasına engel olacaktır; dahası çocuğunuzun mutsuz bir çocuk olmasına vesile olacak, mutsuz bir çocuk mutsuz bir ebeveyn'e dönüşecektir. Ve böyle çocuklar ileride birer yetişkin olduklarında kendi kendilerini yönetemeyen, sevemeyen birer birey haline dönüşecektir.
Kendimize karşı sertsek bunun sebebi yetiştiriliz biçimizdendir, bu yetiştirilme tarzımıza hayatın içinde isyan ederek cevap veriyoruz; kaç kere diyetinizi bozduğunuzu düşünün, kendimizi bir çok şeye kurban ediyoruz ve eninde sonunda arıza'ya geçiyoruz.
Pozitif disiplinle yetiştirilen çocuklar ise, kendilerine de böyle yaklaşıyorlar; yani kendilerine hedef koyabilen ve iç displinini oluşturabilen birer birey haline geliyorlar. Yani bu biçimde büyütülen çocuklar günün sonunda kendi kendini yönetebilen, seven ve kendilerine güvenen birer yetişkin oluyorlar.
--- Bu makaleyi çevirirken çok zevk aldım. Ve bir kez daha ebevenliğin oya işlemek gibi çok ince bir olduğunu, hassasiyet gerektirdiğine ama ortaya çıkan sonucunda mutluluk vesilesi olduğuna inandım. Çocuk yetiştirmek büyük sorumluluk ve özen gerektiriyor. Ama bir çocuğun yetişmesine vesile olmanın keyfini insan hiçbir şeyde bulamıyor. Bunu ancak ve ancak anne&baba olanlar anlayabilir.
Karşındakini DOĞRU anlamak ve anladığını hissettirmek ne denli önemli öyle değil mi? Bebek, çocuk, yetişkin hepimizin istediği şey DOĞRU anlaşılmak ve bunu hissetmek değil mi?
Ve hayatın tek bir şifresi var o da SEVGİ.
3 yorum:
Cocuk yetistirme konusunda bakis acilarimiz cok benziyor. Yine oldukca faydalandim umarim mutlu huzurlu cocuklar yetistidik diyebiliriz yillar sonra
Evet Gece benzer şeyleri savunup benzer yolların ve kavramların doğruluğuna inanıyoruz. Ve sen benden daha başarılısın uygulama kısmında ;)
İşallak çocuklarımızın öyle büyüdüğünü görür ve bu cümleyi gurur,huzur ve mutlulukla kurarız
ne güzel şeyler yazmışsın tüten, yazdıklarından çok faydalanıyorum. gerçekten anne- baba olmanın zorluğu ile bazen ne yapmam gerektiğini düşündüğüm bir çok konuda yol gösterir yazıların için çok teşekkürler.
Yorum Gönder