27.10.2010
Nerede Kalmıştık? :)
Ben dün mutlulukla ilgili konuşuyordum değil mi belki de kimilerine göre zırvalıyordum.Ay mutluluk seçimlerdir. Bak ben becerdim sen de becerebilirsin diye.
Hahahah ne zaman mutlu olduğumu söylesem ve bir "bok" başarmışım gibi konuşsam veya "ahkam kessem" ay bak mutluluk bir seçimdir laylaylom. Ben mutluyum desemmm hehhh dakika sektirmezz başıma sıkıntı dahası sıkıntılar gelir. Ben en son bu durumu evlilik hazırlıkları sırasında yaşamıştım. O günlere kadar sanıyordum ki evet evet kişisel gelişimim çok iyi artık ben öfkemi kontrol edebiliyorum. Tabii canım evet karşında ustalar bitmeyen işler evlilik hazırlıkları evlenme stresi bunlar varken de öfkeni kontrol ette görelim o zaman sana iyi puan verelim bu bölümü geçtin diyelim bir kurul vardı sanki karşımda. Ve evet ben o sınavdan düşük not aldım ve o sınıfın tekrarı da yok ama o sınıfın tekrarı olmasın zaten evliliğimden memnunum bir daha bu sınavdan geçmek istemiyorum. Ee napalım kişisel hanemize bir yeni eksi daha eklenmiş oldu.
Neyse nerede kalmıştık. İşte ben dün böyle konuşurken bir mutluluk bulutu olarak gezerken etrafta. Aaa bir baktım köfte yağumuru gibi sıkıntı yağıyor gökyüzünden ama çookkk sınavlardan kaldığım için şu kişisel gelişim yolculuğunda heeheee hazırlıklıydım. Dur dedim durr seni tanıyorum. Sen o her mutlu olduğumu söylediğimde karşıma çıkan sıkıntıya bürünmüş test aracısın. Sanki bir kurul var tepeden beni izleyen ve benim sınav notlarımı tutan ve beni geçirmemiyi takmış bir kurul. Takmış abi bana geçirmiyor beni sınavdan gidip dekanla konuşacağım vallahı (Dekan da Allah olur bu arada).
Bu sever gelen sıkıntıları olduğunu gibi kabullendim. O kadar da kötü bir öğrenci değilim ben. biliyorum artık bu sınavlar benim hayrıma gelişmem için. Ve biraz da kendime gelmem için. Hiçbir zaman oldum piştim demedim ama yani biraz da havaya girmek istedim canım yani başardığını görmek insana haz verir bu bir gerçek. Kurul ne derse desin ortada sıkıntı yokken bariz bir sıkıntı diyelim mutluluğu seçmekte pozitif olmakta bir başarıdır değil mi sayın Hocam lütfen yani arada bir takdir edelim öğrenciği motive edelim pilisss :)
Gelen sıkıntılara şöyle bir baktım yallah dedim haydin yallahh. Sonra bütün bir gece uyuyamadım ee uyusam ayıp olurdu bu tabloya. Ya sabır dedim ulen dedim uykusuzlukla mı beni sınıfta bırakacaksınız. Tabii ben uykusuz kalacağım sinirli olacağım isyan edeceğim öff diyeceğim mutluluk bana haram diyeceğimm pööff diyeceğim olumlama diye bir bok yok diyeceğim ve sınıfta kalacağım. Oldu canım gözlerim doldu. Ben kaç kere sınıfta kaldım aptal değilim anladın mı insan çok kere sınıfta kalınca dersler ve sınavlar değişse de temelde alacağın ders değişmeyince görebiliyorsun. Sen şimdi bok gördün diye seslenirsin belki oradan ama gördümm yaaa gördüm işteee bak tüm gece uykusuz kaldım ama yine de iyiyim ve hıhhh işte mutluyum ben. Ay sen yine de puanımı kırmak istiyorsan kır. Kaç puan aldığıma bakmıyorum.
Kafamı da kızdırma benim ağlarım zırlarım kapısında yatarım yine de Dekan ile görüşürüm o beni sever bir kere bir kıyak çeker hem ben Ayetel Kursi'yi bile ezberden okuyabiliyorum n'aberrr :):):)
Ya işte böyle sevgili okur. Dün ben bir sınavfan geçtiğimi farkettim ya isyan etmedim ya uykusuzluğuma rağmen bugün mutlu olmayı seçtim ya. Üst üste gelen sıkıntılara rağmen mutluyum demesini bildim yaa valla bence iyi bir puanı hakettim. İsterdim ki bu puan sabah tartıda bana eksi kilo olarak gelsin mesela ama ıhhh sabit kilodayım bakalım bu gün puanımı bir yerden alırım diyorum. Ama cebimde zaten öylesi puanlar var ki sağlık gibi sıhhat gibi huzur gibi cebimi bir karıştırsam mutlaka elime bunlardan biri gelir. alırım bakarım şükrederim yine cebime koyarım.
Diyeceğim o ki, mutluluk bir seçimdir :):):)
Tüten ben
Ne dediğini bilen veya bilmeyen
26.10.2010
Mutluluk Nedir?
Mutluluk kesinlikle bir seçimdir ve ben bilinçli olarak hergün mutlu olmayı seçiyorum. Hergün ayrı bir mutluyum. Ve bunu duyanlar zaman zaman bunu söylemeselerde, hissedebiliyorum, bunun bir kandırmaca olduğunu düşünüyorlar. Nasıl yani bir insan hergün mutlu olabilir mi gibisinden. Hiç mi sıkıntısı olmaz bir insanın gibisinden. Yok canım bize söylemiyor herhalde bu bir oyun diye düşünülüyor.
Hemen açıklayaylım sevgili okur. Elbette herkes gibi benim de sıkıntılarım oluyor. Ben sadece bunları seçmiyorum. Yadsımıyorum ama görmezlikten de gelmiyorum görüyorum sıkıntıları selam verip yanından geçiyorum ve mutlu olacağım şeylerin yanında duruyorum. Onlarla daha çok haşır neşir oluyorum. İlla sizden kötüleri de düşünmenize karşılaştırma yapmanıza gerek yok bunun için. Kendi hayatınıza gerçekten bakmasını bildikten sonra mutlu olacağınız pek çok şeyi karşılaştırma yapmadan bulabilirsiniz ve özgür iradenizle mutlu olmayı seçebilirsiniz. Sizi mutlu edecek duraklarda daha çok durup onları görmeyi seçebilirsiniz. Sıkıntıların farkında olarak da bunu yapabilirsiniz. Bir sıkıntının üstesinden gelmenin yegane yolu onun üzerine mutluluk salmaktır. Hele sen bir mutlu ol bak nasıl sıkıntı korkup kaçacak hele bir sen görmeye başlaya git o duraklarda dur bak nasıl sıkıntılar gidecek daha fazla gidip de orada durmanı beklemeyecek.
Şand ve mutluluk dahası her durum hazırsan sana gelir buna da %100 inanıyorum. Sen mutsuz olmaya çok hazırsan gelir o sana emin ol buna ve aynen mutlu olmaya hazırsan o da gelir sana bundan da emin ol. Bu tıp ki şu anlatılan piyango hikayesi gibidir. Adam yıllarca allaha piyangodan para çıkması için yalvarır ama gidip bilet almaz. gidip bilet alırsan ve buna gerçekten hazır olursan çıkar emin ol buna. Ama gidip bilet alıp dua edip bir yandan da çok paranın tehlikeli olduğunu düşünüyorsan hazır değilsin demektir bu.
Ben hergün mutlu olmaya hazır uyanıyorum. Sen de dene ve gör sevgili okur.
Ve bir de şükretmek lazım şöyle içten, gönülden iliklerine kadar hissederek! Elbette mutlu olmaya sebeb olan etkenler vardır mesela kocacığın gelip sana durduk yerde sarılması gibi mesela uyurken ayaklarınızın dolaşması gibi mesela bir bebeğin sana gülümsemesi gibi mesela havanın güneşli olması gibi mesela maaşına zam gelmesi gibi mesela başarının farkedilmesi gibi mesela dostlarının ailenin sağlıklı olması seni sevdiğini göstermesi gibi. Amaaa bunlar sadece etkenlerdir. Hava bugün kötü diye sen de kötüysen işte sorun var orada. Haa biraz sıkılabilirsin ama pardon yaa havanın kötü olması senin kötü olmana bu kadar çok etki edebilir mi? Hani özgür iraden? Sen kendini kimn eline bıraktın böyle! Hava kötü sen de kötüsün. Seni hava mı yönetiyor.
yo böyle birşey olamaz ! Havanın güneşli olduğu hergün iyi misindir? Hiç mi bir yaz günü kendini kötü hissetmedin öyle düşün? Bir yaz günü kendini kötü hissedebiliyorsan bir kış günü de kendini çok güzel hissedebilirsin.
Şmdi bir daha düşün sevgili okur sen bugün neyi seçtin? Ben mutlu olmayı seçtim. Ve şükürler olsun ki çok mutluyum. Evli ve mutluyum kimbilir belki de çocukluyum ;)
Tüten ben
Mutlu çok mutlu
19.10.2010
Hazır Olmak
Hazır olmak için ne yapmak gerekiyormuş? Valla hiçbirşey yapmak gerekmiyormuş :) sadece istemek ve inanmak ve korkuyu defetmek bundan sonra bir bakmışsın ki hazırsın. Yani ben de böyle oldu muhtemelen sizde de olur, inanmazsan dene de gör :)
Çocuğumuz olmasına anne olmaya hazır hissediyorum kendimi çok kısa bir süredir. Nasıl oldu? İşte aynen yukardaki mini özetteki gibi oldu. Korkuyu defettim, inandım ve kocam tarafından inandırıldım ve işte hazırım. Korkularım yok mu elbette var. Karşılacağım ve karşılacağımız zorlukları bilmiyor muyum elbette biliyorum. Ama hazırım işte ve en önemlisi bunların hepsini aşabileceğimizi, dahası bunlardan daha çok keyifli yanlarına odaklanabileceğimizi biliyorum.
Gerçekten düşününce içim içime sığmıyor. Bir bebeğimiz olacak. Bir evladımız. Eve gitmek için, çalışmak için,uyumak için, daha sağlıklı yaşamak için, daha mutlu olmak için ve dahası birbirimize daha da aşık olmak daha da çok sevmek için yeni ve çok özel bir nedenimiz olacak bizim bir evladımız olacak. Valla düşüncesi bile pek bir keyifli.
Şu yukardaki gibi bir kare için bile değer bence. Biz hazırız evlat, sen de hazırsan gel katıl bize, gir aramıza senin o minicik ellerinle birleşsin ellerimiz o kocaman yüreğinle bir atsın yüreklerimiz... Seni şimdiden çok seviyoruz biliyor musun şanslı velet ;)
Tuten ben
Tarifsiz heyecanlı, keyifli ve mutlu ;)
Az kaldı evli&mutlu&çocuklu olmaya
13.10.2010
İnanmak...
Dün akşam kocam bana çok önemli bir kavramı hatırlattı. İNANÇ! Hayatımdaki herşey evliliğim dahil sonsuz ve korkunç bir inanma neticesinde oldu. Benim tüm küçük dünyam buna kocam da dahil evleneceğimize inanmazken ben tek başıma INANIYORDUM.
İnandığım şeyin yılmadan bıkmadan usanmadan kısacası istikrarla peşinde, yanında, önünde durdum ki sonunda hayatımdaki insanlarda buna inanmaya başladılar. Belki şüpheleri tamamen ortadan kalkmadı ama bir kırılma olduğu söz konusu olduğu kesin.
Güray'ın benimle evlenmesindeki en büyük ve en özel nedenin bu inanç olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız onca zorluğa kötü güne ve belki de nefretle geçirdiğimiz günlere rağmen inancımdan zerre kaybetmemiş olmam ona büyük bir güç verdi. Karşısında yıllar boyu aynı inanç ile dikilmem sonunda onun da inanmasına vesile oldu. Güray beni daima çok seven bir erkek oldu daima bu sevgiyi hissettirdi. Ama o benim kadar inanmıyordu ta ki bu kararı alana kadar.
Ben neye mi inanırdım? Evli&mutlu ve çocuklu olacağımıza çok inanırdım. Üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir problem olmadığına inanırdım. Evliliğin aşkı öldürmediğine aşkı öldürenin insanların önyargıları ve bakış açıkları olduğuna inanırdım. Çocuklu hayatın da keyifli olacağına aile hayatının evliliği zayıflatacağına güçlendireceğine inanırdım. Ve bu inancımı hikayelere kelimelere dökerdim. Güray'a bunları her şekilde anlattım.
İnanırdım dedim. Bunlara şimdi inanmıyor muyum? Elbette inanıyorum. Ama KORKU. Korku herşeyin düşmanıdır bunu bir kez daha gördüm ve buna da inandım. İşin içine korku girdi mi inandıklarınızla ilgili sorgularda başlıyor ve bunun tek sebebi korku gerçekten. Tıp ki şeytan gibidir korku. Nasıl ki ibadet etmeye başlarsın bilemediğin birşey içinden sana hep engel olur ki işte o Şeytan'ın ta kendisidir. İşt inandığın şeylere musallat olan şey de Korku'dur.
Sonra dün akşam kocam bana bu gerçeği hatırlatınca, içimden dedim ki dur bir dakika ya sen neden korkuyorsun Allahşakına. Senin çok güçlü bir inancın var. Hadi onlaruı düşün tekrardan inandıklarını tabağına koy ve her gün her öğün onlardan yemeğe başla tekrardan.
Hayat seçimlerden ibarettir sevgili okur. Ne yiyeceğine tabağına hangi yemeği koyucağına kendin karar verirsin. Ve Hayat menüsünde korkularda vardır inançlarda bunların her ikisi de gerçek. Ama menüden kendi siparişini veren yine sensin. O yüzden ben dün akşam menüden İnancı tekrardan seçtim.
Canım kocama hayat arkadaşıma bu seçime vesile olduğu için teşekkür ederim. Belki farkında değildi dün akşam ama çok önemli birşeye vesile oldu.
Yukarıdaki resim için tekrardan için inanç dolu. Evet biz çok mutlu bir aile olacağız. Çocuğumuz bir hayatımızın keyfi olacak, bir çocuğun hayata kattığı zorluklardansa keyif bizim hayatımızda daha ön planda olacak.
Tüten ben
İnançlı
12.10.2010
Nasıl Gidiyor?
Şu günlerde herkesin beni görür görmez sorduğu tek bir soru var. Evlilik nasıl gidiyor? Verdiğim cevap ise artık standart. İyi gidiyor şuan evcilik tadında. Aldığım standart cevap; çocuk olana kadar öyledir :) Ama bunu söyleyen herkes de çocuk yapın diyor. Sanırım çocuklu kervanına katılanlar peşlerinden herkesi sürüklemek istiyorlar :)
Evlilik gerçekten nasıl gidiyor. Gerçekten iyi gidiyor. Eğer ev hayatını seviyorsan ve kocanla olan arkadaşlığın, iyi vakit geçirmen cepteyse o zaman iyi gitmemesi için bir neden göremiyorum. Ev hayatını sevmek ne demektir: Bir evin doğal ihtiyaçları vardır. Yemek, temizlik, alışveriş ve düzen. Bunlardan mutlak suretle bir tanesini sevmeniz gerekiyor. Zaten hepsini seviyorsanız adınızın önüne hamarat, tam bir ev kadını ve yıldızlar ekleniyor. Ben bunlardan çokca yemek mutfak olayını seviyorum düzeni de kıyısından köşesinden tutturuyoruz. Alışveriş işinde sevgilim yardımcı, temizlik için de kadın geliyor. Evinde tüm gün kadını olan kadınların işini kolay sanıyorsanız orada da devreye adam yönetmek giriyor. Eğer adam yönetmekten hiç anlamıyorsan evine hergün gelen kadını yönetemiyorsan o zaman yine işler yolunda gitmez. Yani evinizde hergüne kadın olacaksa bilin ki o zaman da organizasdan, adam yönetmekten anlamanız gerekiyor ve bunu asgari ölçüde sevmeniz.
Her durumda söz konusu olduğu gibi evlilik hayatında da olaya nereden baktığın nasıl baktığın çok önemli. Evlilik kolay değil ince ayar bir durum bu bir gerçek. Ama işte hayata nasıl baktığınız da çok önemli. İstersen evcilik tadında bakabilirsin.
Yukarıda ki çocuk mevzusu bir başka yazının konusu o yüzden değinmiyorum henüz.
İşte benim evliliğim böyle gidiyor evcilik tadında ve dilerim hep de böyle gider.
Yukarıdaki resimde olduğu gibi Güray'la aramızdaki AŞK baki olduğu sürece ve dostluk neden olmasın ki değil mi?
Tüten ben
Sütlü tatlı kıvamında ;)
7.10.2010
Evcilik Hayatı :)
Tutenevleniyor oldu evcilik hayatı. Blog'umun adresini değiştirmeliydim ve değiştireceğimden de söz etmiştim. Bir süredir aklımın arka planında ne olsun diye düşünüyordum. İşte siz ön planda başka şeylerle uğraşırken arka plana attığınız konular günü geliyor dink diye ön plana geçiyor. Bu sabah "evcilik hayatı" olmasına karar verdim.
Kızlar daha iyi bilir. Her kız mutlaka çocukken 1 kere bile olsa evcilik oynamıştır ve mutlaka o oyunun içersinde de "anne" rolünü üstlenmiştir. Evcilik oyunları nasıl da mutluluk doludur aslında o oyun gerçeği ne kadar yansıtır bilmiyorum ama hayatın ve hatta evliliğin güzel bir yanı olduğunu hatırlattığı da kesin.
İşte hem kendi evliliğim hem de evli olan herkesin hayatı evcilik oyunu tadında geçsin diye blog'uma bu ismi uygun gördüm.
Ve yukarıdaki resimdeki gibi aşk tadı hep olsun hayatımızda...
Tuten ben
Evli&mutlu
5.10.2010
Biz Erdik Muradımıza Siz Çıkın Kerevetine :)
Evetttt nerde kalmıştıkkkk :) bugüne bugün neredeyse 3 haftalık evliyim :). Elim gitti gitti yazamadım üzerimdeki yorgunluğu tam anlamıyla atamadığım için sanırım. Ama işte geldim burdayım ben işte ustayım :)
Düğün nasıl geçti öncesi sonrası detaylarına girip ne kendimi ne sizi hiç sıkmayayım ben :) Ben ki kendimi bir mok başarmış sanıyordum. Yok olumlu düşünceyi geliştirdim. Stres ve öfke kontroünde artık çok iyiyim. Ama ben hep ne diyorum o Guru'ları İstanbul'un ortasında bırakacaksın bakalım Guru'luklarından eser kalıyor mu diyor muyum demiyor muyum :) Bir de şu guruları evlendireceksiniz. O aşamada sabrını, olumluluğunu koruyabiliyorsa helal olsun vallahi.
Başkasını bilmem ama ben feci bir gelin oldum feci hemde. Stresim korkunç boyutlardaydı. Ve o güzel düğünümüzde ki bunu yakın uzak o kadar çok insandan duydum ki, tek eğlencenin tadına varamayan ve belki de o anda iyi olmadığını düşünen tek insan bendim.
Ben şimdi henüz terimin soğumamasının verdiği etkiyle gelinlere bir rehber hazırlayabilirim veya bilmişlik yapabilirim ama yapmayacağım tek bildiğim kim ne derse desin gelin olacak kişi aynı süreci yaşıyor. Aman bak takma şöyle oluyor böyle oluyor desem de söylense de geline yok gelin denilen kişi Allahın emri gibi o süreçten geçiyor.
Size en büyük tavsiyem eğer imkanınız var ise butik bir fotoğrafçı ile çalışmanız olmalı. Bizim fotoğraflarımız benim ve sevgilim ve elbette Tombul Peri'min sayesinde güzel oldu ama bizi strese sokan da bir süreç oldu.
Ve bir kulağınızdan bile girmeyeceğini bilsem de yine de söyliyeyim eğer o günün tadını çıkarmak istiyorsanız lütfen ama lütfen takıntılı olmayınnnnn. Hele ev işlerine ev kurulma aşamasındaki streslere gülüp geçinnn. Yatağınız var mı? Ertesi gün için evde su var mı? evet mi gerisi boşşşş gerçekten :)
Ve gelelim blog'a ee bu blog Tütenevleniyor ismiyle devam edemez öyle değil mi :) Hadi bakalım hep birlikte düşünelim ne olsun.
Bu arada evliliği tavsiye ederim ;)
Tüten ben
Muradına ermiş pembiş ;)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)