26.01.2015

Rutin İyi Bir Şey mi?


Bebekler büyürken aman rutini olsun denir; rutin oluşturmanın öneminden bahsedilir; neden rutine bu kadar önem verilir? Çocuk için neyin ardından neyin geleceğini bilmek güven duygusunu güçlendirdiği için. Neye ve nereye doğduğunu bilmiyor kabul edilir bebek, ben böyle düşünmüyorum, ama olsun yine de rutin de rutin derler. Aynı saatlerde aynı şeyleri yapmak, olay dizisini bozmamaktır rutin bir anlamda. Önce banyo, biraz masaj ve sonra uyku gibi. Ben Aren'de rutine önem vermedim; önem verecek bir halimizde yoktu, çünkü bizim daima B-C-D ve E planına ihtiyacımız oldu :) Rutin oluşturulabilecek bebek var oluşturulamayacak bebek var ama konumuz bu değil. 

Bebekler büyüyüp bir çocuk olduğunda yine rutin önemlidir ama zaten çocuk kendi rutinin oluşturuvermiş olur; aslında bakacak olsan bebeğin de kendi rutini vardır; ebeveynler o rutini keşfetmek yerine kendi öngörüsü, çok okumuşluğu hatta fazlaca bilmişliği ile kendince iyi olacağına inandığı rutine bebeği adapte etmeye çalışır. Mesela banyo mevzusunun Aren'in uykusunu kaçırdığını, banyo yapmayıp da yattığında uykuya daha kolay geçtiğini farketmemiz gibi.

Peki ya yetişkinlerin rutine ihtiyacı yok mudur? Yetişkinler kendini hep mi güvende hisseder veya belirsizlikler yetişkinlerin başa çıkabileceği bir şey midir? 

Eskiden zevk aldığın şeyler senin için sıkıcı
olmaya başladıysa işte rutin budur. 
Ben rutine fazlaca inanan biri değilim; rutin ileride plansız hareket edememeyi beraberinde getiriyor bana kalırsa;  bir düzene alışırsan, birden düzen dışına çıkılırsa ne yapacağını bilemez sanki insan. Ve büyüdükçe aman işte rutin bir hayat diyerek sıkıntını ve tek düzeliğini dile getirir insan. 


Bana kalırsa ne bebeklerin ne yetişkinlerin hayatında rutini olmamalı ama elbette bir düzen söz konusu olmalı; lakin her insanın düzeni farklıdır; her bebek aynı rutinden hoşlanmaz tıpkı her insanın aynı şeyleri yapmaktan zevk almayacağı gibi. 

Yaratıcılığın  rutinin tam tersi olduğu düşünülürse; illa hayatınızın bir rutini olmasına ve hatta çocuğunuz için de bir rutin oluşturmaya çalışmayın. Rutinden daha önemlisi hayatın akışında akıp gidebilmek..... 



19.01.2015

Çocuğa Bağırmamanın Sırrı Var mı?


Çocuğa bağırmamanın bir sırrı var ama bu sır öyle yastığın  taşın altına falan saklanmış durumda değil. Hangi durumlarda çocuklarınıza bağırıyorsunuz? Durun tahmin edeyim; stres altındayken, yorgunken, canınız başka bir şeye sıkılmışken, çok ama çok sıkılmışken, başka bir şeylere çok kızmışken. Bu sıraladıklarımın arasına neden çocuğunuz sizi çok kızdırmışken, çocuğunuz sizi çok yormuşken yazmadım biliyor musunuz? Çünkü kimse kimseyi kızdıramaz ancak içindeki kızgınlığı, sıkıntıyı ve benzerlerini ortaya çıkarabilir ve ne tesadüftür ki en çok çocuklar bunu başarabilirler. Aslında çocuklar bu anlamda en doğru rehberlerdir.  Sana seni gösterir, seni sarsıp yol almanı gelişmeni sağlarlar; ama tabii atalarımız ne demiş; anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az. 

Çocuğa hiç bağırmamak, hiç kızmamak mümkün değil, o idealize edilmiş ebeveynlik modelleri çizgi filmlerde veya 120 dakikalık sinema filmlerinde oluyor; ve çocukların da hep uslu olduğu, hep söz dinledikleri, hiç öfkelenmedikleri, bunlarda sadece filmlerde oluyor. 


Her gün bağırıyor, yakıp geçiyorsanız o zaman acilen bir terapistin yolunu tutmalısınız! 

Peki çocuğa bağırmamak için ne yapmak gerekiyor? Elbette önce kendini duygusal ve sosyal anlamda beslemek gerekiyor. Aman ne beslemesi ya ben evden adım mı atabiliyorum diyebilirsiniz; bu sadece bahane bulmak olur; git bir ruj sur, ellerini suya tut, arkadaşına mesaj yaz, güzel fotoğraflara bak ama en önemlisi o zihninden kurtul! otur yatağa koltuğa yere bir yere otur gözlerini kapa ve derin derin nefesler al! Bırak elinde ne varsa, çocuğun her ne yapıyorsa; kendini camdan atmıyorsa, büfeye çıkıp tarzancılık oynamıyorsa yapabilirsin bunu! 

Farket öfkeli sinirli ve stresli olduğunu farket; kendine şefkat göster önce. Bu haldeyken zorlama kendini çocuğuna iyi davranmak için. Gerekirse al karşına; tatlım bugün çok kendimi çok stresli hissediyorum sana elimden geldiğince sakin davranacağım ama lütfen beni affet bugünlük idare et de. Bazen çocuklar ebeveynlerden daha olgundur; 3-4 yaşındaki bir çocuk muhtelemen tamam anne diyecektir; muhtemelen size sarılacak ve duyarlı davranacaktır. Ve sizin bu davranışınızdan çok ama çok şey öğrenecektir. Duygularını dile getirmeyi, insanların duygularının doğal olduğunu; kendini sinirli stresli hissederken size gelip bunun için anlayış bekleyebileceğini söylemeyi. 

Bazen bağırırız, kızarız. Hemen ardından özür diler ve yaptığınızın doğru olmadığını soylerseniz çocuğunuz için konu kapanır ve lütfen siz de zihninizde içinizde konuyu kapatın!. 

Duygularınızı kabul ederseniz kendinizi kabul etmiş olursunuz; duygularınızı farkederseniz sonradan pişman olacağınız şeyleri yapmanıza engel olursunuz ama en önemlisi bunu sevdiklerinizle açık seçik paylaşırsanız rahat edersiniz. 

Daima hatırlayın amaç en iyi en harika en sakin ebeveyn olmak değil; ebeveynliğin bir amacı da yok. Birlikte büyümek var, birlikte öğrenmek, birlikte yolculuk etmek var. 



14.01.2015

Başarılı Ebeveyn Diye Bir Şey Var mı?



İnsanların hayatta kıstasları var; başarı- başarısızlık gibi mesela. Hayatta edindikleri rolleri değerlendirirken bu kıstaslardan yararlanıyorlar. Başarılı anne olmak, başarılı eş olmak, başarılı arkadaş olmak ve benzerleri.... 

Başarı'yı belirleyen bazı maddeleri de var elbette; bu maddeler her ne kadar kendi maddeleri gibi dursada aslında toplumca kanıksanmış doğrular, başarı kriterleri oluyor. 

Mesela siz anneliğinizde hangi yönünüzü veya ne yaptığınızda kendinizi başarılı görüyorsunuz? Uyuduğunda mı, odasında yatmaya alıştığında mı veya yemek yediğinde mi? Gittiğiniz misafirlikte uslu çocuk olduğunda mı? Biraz daha büyüdüğünde ödevini kendi yaptığında mı? Eve gelen misafire nasılsınız dediğinde mi? Büyüklerini sayıp küçüklerini sevdiğinde mi? İşte bu benim bizim başarımız mı diyorsunuz. 

Peki ya ne zaman kendinizi çok başarısız hissediyorsunuz; çocuğunuz uyumadığında mı? Hala odasına geçmediğinde mi? Hala yemek yemediğinde mi? Gittiğiniz misafirlikte etrafı dağıtması yetmediği gibi size vurduğunda mı? Yoksa büyüdü ve hala aynı mı? Ödevlerini yapmıyor, büyüklerine karşı saygısız ve küçükleriyle de sadece kavgayı biliyor. İşte bu sizin başarısızlığınız mı? Aman allahım siz n'aptınız böyle ne kadar da başarısız ebeveynler oldunuz böyle.... 

Şimdi bir durun ve yaklaşın iyice yaklaşın bir hayat gerçeğinden bahsedeceğim size :) Başarı veya başarısızlık diye bir şey yok! Hele çocuk büyütürken var olan tek şey eşlik etmek. Ebeveynlerin başardığı hiçbir şey yok!!! Söz konusu illa başarı olacaksa başaran biri var ise o çocuğunuz ve başaramayan biri var ise o yine çocuğunuz. Çocuğunuzun başarısı sizi gururlandırıyor ve başarısızlığı sizi küçük düşmüş hissettiriyorsa orada egonuz söz konusu hem de fena halde! 

Çocukların serüveninde çocuğunuza eşlik edebilirsiniz; ama onun yolunda onun adına yürüyemezsiniz, yolunu da çizemezsiniz ancak onun için iyi bir koç, iyi bir öğretmen, iyi bir yaren olabilirsiniz. Zaten öyle olduğunuzda çocuğunuz sizin peşinizden gelecektir; iyi bir eğitimenin iyi bir koçun ve iyi bir yarenin peşinden gitmeyecek insan yoktur. 

İyi bir eşlikçi çocuğundan önce kendine sıfatlar takmayı bırakır. Yani başarılı ebeveyn veya başarısız ebeveyn diye bir şey yok. Çocuğuna ihtiyacı doğrultusunda eşlik edebilen veya edemeyen ebeveynler var. 

Çocuğuna ihtiyacı doğrultusunda eşlik etmek için de  başarılı olmaya değil farkında olmaya ihtiyaç var. 




9.01.2015

Istemeyi Biliyor musun da Istiyorsun Bilmeden mi İstiyorsun?




Benim mini bir blog'um var biliyor musunuz :) Instagram sayfam :) Her sabah aslında instagram olmasaydı buraya yazacağım şeyleri oraya yazıyorum. Bir çok blogger'in bloguna daha az yazmasının yegane nedeni de bu aslında. Instagramda bu yazılarımı #tutenminiblog hastag'ı kullanarak yazıyorum. 

Bazen eskiden daha çok yazardınız; çocuk büyüdü böyle oldu gibi yorumlar oluyor; doğru çocuk büyüyünce ve aslında sen de büyüyünce ve çocuk büyütmek sana çok doğal gelmeye başlayınca daha az yazıyor oluyorsun. Bir de, elbette herkesin büyütme hikayesi kendine özel bir deneyimde olsa o kadar çok anne & çocuk blogu var ki bir ben eskik kalayım diyorsun, ben dedim en azından. Ama yazmak benim doğal eylemim, elimde peçete geçse hani kalem derim; o yüzden yazılarımı her sabah instagramda da görebilirsiniz. 

Blog yazmanın keyfini oralarda bulamam ve fakat yine de kullanım kolaylığı ve interaktif olması nedeniyle zevkle kullanıyorum. 

Bugün de şöyle yazmıştım; 

Gunaydin♥ Bir seyi cok istersen olmaz'a inananlardan misiniz? Yoksa inatla istemekten yana misiniz? Asil olan, eylemlerin en onemlisi belki de en gucu istediklerinizi oluruna birakmaktir, yani teslim olmaktir.
Isteklerinizi gonlunuzde birakin zihninize tasimayin; cunku zihninizde barajlar var su su akmaz zihnin barajlarina takilir ya baraj kapilarini acip suyu akisina birakmayi ogreneceksiniz ya da gonuldeki zihne hic tasimayacaksiniz o da teslimiyetle mumkun.
Bir de soyle aciklayabilirim; cok istediginiz seylerin en dusunmediginiz anlarda olma sebebi enerjiyi serbest birakmakla alakalidir; enerjinin akabilmesi icin serbest olmasi gerekir; surekli uzerine dusundugunuz surekli zihinde tuttugunuz seylerin enerjisi akmaz. Haydi bakalim hem dilekleriniz hem istekleriniz hem de gununuz su gibi aksin #tutenminiblog



6.01.2015

Enerjisi Yüksek Bir Ev için



Dekorasyonu güzel olan evler vardır; fotoğraflarda harika gözükür ama içine girdin mi birden bire kendini kötü hissetmeye başlarsın; anlamadan nedenini, bilemeden neden olduğunu. Bazı evler ne kadar güzel olursa olsun enerjisi çok mu çok düşüktür. Bazı evlerde vardır ki nedenini bilmeden kendini çok çok iyi hissedersin. Misal genelde anneanne babaanne evlerinde insan kendini çok iyi hisseder; evleri çok güzel olduğundan değil, o evlerin enerjisi iyidir, dahası ruhun hatırlayıverir orada yaşadıklarını. 

Her şeyin enerji olduğunu konuşmamıza gerek var mı hala bilemiyorum :) Evlerinde kendine göre enerjileri var, eve giren çıkanla, evde olanlarla ve nice durumdan etkilenen. Peki bir evin enerjisini yükseltmek için basit ama etkili neler yapılabilir. 



Havalandırma

Eski kadınlar, annelerimiz, anneyken bunu yaparlarda anneanne babaanne olduklarında nedense kızım kapat camı çocuk üşüyecek derler. Şu kural hayati bir kural evin ısısı yüksek olmayacak siz ona göre giyineceksiniz. Özellikle sabah uyanır uyanmaz ve akşam yatmadan 1 saat önce odanın camlarını açmak ve havalandırmak çok önemli; kar kış zamanı bile lütfen bunu yapın. 


Kapı Kapa & Aç

Tuvaletin kapısı kapalı ve klozetin kapağının kapalı olması önemli (yazıyorum da ben yapıyor muyum, hayır yapmıyorum her zaman ama yapılmalı ) Diğer odaların kapıları ise enerji ve hava dolaşımı için açık olmalı 

Canlı Nesneler

Evde canlı çiçek olması da önemli, öyle balkon süslemesi şeklinde değil, çiçek yetiştirmek önemli; canlı hayvanlarda bu konuda oldukça iyi. Bizim balığımız var ya sizin :) çiçek arada sırada var ama aslında olmalı 

Tuzlu Su

Evin belli köşelerine içine tuz koyduğun su kapları yerleştirin; su ve tuz olumsuz enerjilerini içine hapsedecek. 3-4 günde bir bu suyu değiştirmeyi mutlaka hatırlayın yoksa etkisinden çok tepkisi olur :)

Adaçayı Yakmak 

Özellikle saplı adaçayı bulursanız bir cezvede veya teflon tavada yakın kokusu dumanı çıkınca evde gezdirin bu bir Şaman geleneği ve kesinlikle trişka değil ;) 


Aromatik  kokular 

Bazı kokular beyine mesajlar verir; lavanta mesala sakinleştirir, limon & portakal enerji verir. Hem romantik hem ev güzel kokar; lütfen o güzel kokulu sandığınız kimyasal temizlik ürünleriyle fazla haşır neşir olmayın.

Ama daima hatırlamak gerek bir evi ev yapan içinde yaşayanlar ve onların neşesi, keyfidir ;)