Nerede kalmıştık :) Marsilya'da ufak bir şehir turu yaptıktan sonra 4 gün boyunca kalacağımız ve civar yerleri de gezeceğiz Cannes'daki evimize doğru yola çıktık; yol yaklaşık 2 saat sürüyor. Yurtdışı seyahatlerimizde tercihimiz daima evde kalmak özellikle çocukla çok daha kolay ve otele göre, hele 1-2 aile birlikte kalacaksanız çok daha ekonomik ve konforlu. Biz genellikle airbnb aracılığı ile ev tutuyoruz ama ev kiralanabilecek bir çok site var.
Yola çıktığımızda her 50 km bir para ödeyince biz nereye düştük demedik değil; araba kiralamak her zaman gezmek açısından çok daha uygun ve konforlu. Elbette gençseniz ve çocuksuz seyahat edecekseniz üstelik limitli değil esnek günlere sahipseniz otobüs, tren ve benzerlerini seçebilirsiniz; lakin bunların da Avrupa'da çok ucuz olduğunu söyleyemeyiz. Araba kirası ve benzin oldukça uygundu ama bizim gibi duble yolları :) olmadığı halde toplamda ciddi otoban yolu için para ödediğimizi söyleyebilirim. Her 50 km'de bir 3,5 Euro ödeyince toplamı 100 Euro'ları bulabiliyor. Otoparkında pahalı olduğunu ama otoparkın pahalılığı bir yana otopark bulabilmenin büyük şans olduğunu da belirteyim.
Ve yolun sonunda hem lokasyonuyla hem de muhteşem konforuyla evimize vardık; çocuklar eve girdiğimiz anda kendini havuza attı, fotoda gözükmeyen büyük bir bahçesi de mevcut; dolayısıyla evde oldukça rahat ettik bu lüksteki bir otele sanırım servet bırakırdık Cannes ve civarında oysa biz 3 aile oldukça ekonomik bir fiyat ödedik.
Evde vakit geçirip çocukların gönüllerini yaptıktan sonra keşfe çıktık; Cannes gerçekten festival gibi bir şehir, küçük, ihtişamlı ve zengin. Cannes sahillerinin ünü kadar güzel olmadığını söyleyebilirim; elbette bu benim görüşüm ama ben ne sahili ne denizi beğenmedim. Hatta özetle şunu söyleyebilirim; eğer Cote D'azur turunu deniz tatili olarak düşünüyorsanız bence düşünmeyin.
İşte Cannes plajlarında bir Türk! Türkiye'nin deniz&kum&güneş anlamında tam bir cennet olduğunu söyleyebilirim; hani Cannes plajarıyla Slivri plajlarını yanyana koysam ve bir oyun oynasam Slivri plajına Cannes yazsam eminim herkes bayılır sonra gerçei söylesem hıh der.
Avrupalı insanın plajdan anladığı şu; git sahile ki sahil de araba yolunun yanı, at havlunu gir denize. İsteyen çemsiyesini plaj sandalyesini yanında taşır. Sade yaşıyorlar her anlamda bu güzel hatta çok güzel. Ama benim deniz ve sahilden beklentim çok daha fazlası; daha fazlası derken aklınıza köpük banyoları yapılan, Serdar ortaç çalan ellerinde şaraplarla yüzlerinde makyajlarla durulan Çeşme, Bodrum plajları da gelmesin lütfen :)
İlk günün akşamı yine Cannes merkezine yürüyüşe gittik; bu sefer kırmızı hala pozumuzu da verdik; Dünya kupasından sebeb Cezayirin tur atlamasıyla Cannes sokakları Cezayir'lilerle doldu sürekli korno sesleri ve Cezayir'lilerin söylediği şarkılar. türkiye'de herhangi bir takımın maç kazandığında hali neyse oydu tek farkla; silah sesi duymadık ama medeniyetten eser olduğunu da söylemem. Polis siren sesiyle geçti gitti o kadar.
Gecesiyle de gündüzüyle de Cannes festival gibi renkli ve gezilesi. Hele marka düşkünlüğünüz var ise her markanın dükkanını ve dükkanlarının o şahane dekorasyonlarına bayılacaksınız. Bir cafeye oturup şık insanların ve manzaranın da tadını çıkarabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder