Okula gitmek konusunu teraziye koyduğumda ağır çeken taraf hep okulun dezavantajları oluyor; teraziye zaten Türkiye'de okula gitmek başlığını koyduğun anda avantajlarının ağır çekme olasılığını ortadan kaldırmış bile olabilirsin.
Böyle düşünürken neden okullu olduk onu da yazacağım; özellikle ilkokul öncesi neden gidilmesinin çok da gerekli olmadığını, benim için en önemli nedenlerini yazayım, şöyle bir içimi dökeyim istedim.
Çocuklar 6 yaşına kadar evet o kadar uzunca süre kendilerine söylenen şeylerin doğru& yanlış olarak değerlendiremiyor; öz-saygı ve öz-güvenlerini bu yıllar içerisinde kendilerine söylenilenleri doğru kabul ederek oluşturuyorlar.Çocuğun temelleri ailede atılıyor ve okula erken başladığında temelde okulun da izleri oluyor. Hiçbir ebeveyn okulda tam olarak çocuğuna ne söylendiği ve çocuğun söylenenler karşısında nasıl hissettiğini bilemez. İşte bence en baba nedenlerden biri, okula erken gitmenin gereksiz ve hatta gidilmemesi gerekmesi üzerine bu. Öyle 1-2 saatini geçirdiği yer değil çünkü haftanın 5 günü belki evden bile çokça vakit geçirdiği bir yer haline geliyor okul.
Kendinizden yola çıkarak şöyle düşünebilirsiniz ki ben böyle düşünüyorum; ne kadar bilinçli bir ebeveyn olmaya çalışsam da, okusam, seminerlere gitsem de içimdeki annem & babamın uyandığı ve doğru bulmadığım davranışlarım oluyor ve kalıplaşmış inançlarım. Çocuğun baş rollerde olduğu mesleklerde profesyonellik bir yere kadar; anaokulundaki öğretmenlerinde kendi çocukluğundan getirdiği kalıplar ve anlayışlar var; işin okuluna gidip doğrusunu öğrenmiş bile olsa bilmediği ve hatta bilinçli bir halle yapmasa dahi içindeki o kalıplaşmış duygu ön plana çıkabilir ki çıkıyordur da; bu noktada, çocuğunuzda hoop ailesi dışında da fazlaca vakit geçirdiği yerde ve kişiden etkileniyor ve o kişinin doğrusu birden bire çocuğun doğrusu olabiliyor. Çocukların ilk yıllarda pusulası ailesi olmalı diye düşünüyorum; bu yüzden yürüdüğü yolda daha çok anne & babasının ayak izlerine rastlamalı.
En az bunun kadar önem verdiğim hatta çokça önem verdiğim bir başka sebep ise;
Doğuştan yaratıcı, doğuştan özgür ve doğuştan sınırsız düşünebilen bir varlıkken çocuk, okul işine bulaştığı anda yaratıcılığı, özgürlüğü ve hayal kurma sınırsızlığı birden bire sınırların içerisine giriyor; birden bire düşünmenin bile belli kuralları olduğunu öğreniveriyor. Ve işin en absurd olan kısmı nedir biliyor musunuz? Birer yetişkin olup çalışmaya başladığınızda sizden "out of box" yani kutunun dışında düşünebilen biri olmanız beklenir oysa tüm eğitim hayatınız boyunca size öğretilen tam aksidir; en yaratıcı en "out of box" düşünceyi besleyen eğitim sistemlerinde bile "box" yani bir kutu mevcuttur. Oysa yaratıcılıkların, özgürlüklerine ve sınırsız düşünce biçimine el değmemiş çocukların hayatlarında "box" yani kutu yoktur! Çocuk olmanın şahaneliği buradan gelir bir kutunun olmamasından
İşte; ben çocukların mümkün olduğunda "kutu"nun dışında tutulması gerektiğine inananlardanım. Bir kez ayağının biri en harika kutunun içine bile girdimi mutlaka diğer ayağını da kutunun içine sokarsın evet kutunun ağzı açıktır bazı eğitimlerde, kafan dışarıdadır ve çok şükür ki görebilirsin etrafını ama yine de ayakların o güzel kutunun içindedir!
Peki o halde neden okula başladığımızı, hangi okula gönderdik bu da bir başka iç dökme yazısı olacak elbet; takipte kalınız, merak iyidir:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder