2.07.2014

Cote D'azur Seyahati Gezi Notları


Keyifli, huzurlu, mutlu ve maceralı geçen bir tatilden yeni döndük; deyim yerindeyse ayağımın tozuyla yazıyorum. Seyahat ve gezi yazısı yazmak konusunda iyi değilim, zaten bu işi çok iyi yapan blogerlar var. Tatile çıkmadan önce ben de o blogları okuyorum dolayısıyla yazılarım şunu yapın burayı mutlaka göründen ziyade "sevgili günlük" diye başlayan yazılar misali olacak ;).... 

Ben yazarken tekrardan yaşayacağım ve suratımda kocaman bir sırıtış olacak; umarım siz de keyifle okursunuz. 

Öncelikle; bu tatil kararını nasıl almıştık: Koray, Güray'ın abisi, geçen yıl bizdeyken ben Cinqu Terre'yi mutlaka görmek istiyorum demişti; bunun üzerine babam ee oraya gitmeden önce diğer sahil şeridini de görmelisin geze geze git dedi; Güray da bunun üzerine neden hep birlikte gitmiyoruz dedi ve o gece uçak biletlerinizi aldık, bu benim hayatımdaki en uzun soluklu tatil planıydı. Annemler, Abimler (2 çocuk 1'si bebe) ve biz.  Tam 1 yıl sonrasına uçak bileti almıştık. Velhasıl işin en trajikomik kısmı bu seyahati Koray istediği için planladığımız halde Koray'ın ve kayınvaldemin gelememesi oldu. Yola 2 eksikle çıktık. Uçak biletlerimizi 1 yıl önceden aldığımız için çok düşük maliyetimiz oldu bunu da belirtmek isterim. Biletlerimizi İstanbul-Marsilya-İstanbul olarak aldık. Bu rotada Nice'e de gidebilirsiniz ama Marsilya ilk durak için daha uygun, eğer Nice daha ucuz bilet bulabilirseniz oradan da hareket edebilirsiniz. Babamın daha önce bu rotaların hemen hepsini görmüş olması, Fransızca ve İtalyanca biliyor olması bizim için çok iyi oldu, yolu bilenle yola çıkmak daha iyi oluyor. 

Rotamız şu şekildeydi: Marsilya- Cannes (Nice, Monoco, MontaCarlo, Eze, Antibes), Genova (Camogli, Portofino), Sestre Levante (Cinquterre), San Remo, StTropez, Toulon. Parantez içinde yazdıklarım kaldığımız yerlerden gidip gördüklerimiz. Sanırım unuttuklarım da var :) fotolara bakınca hatırlarım ve yazılarımın içinde bahsi geçecektir. 

Marsilya



Yukarıda da yazdığım üzere; Marsilya bizim için sadece bir duraktı; 1 gece kalacaktık o yüzden otel tercih ettik ve genelde Avrupa seyahatlerimizde 1 gün kalacaksak Novotel ve grup otellerini tercih ediyoruz; çünkü Novotellerin hemen hemen hepsi şehir merkezinde veya şehir merkezine çok yakın bir yerde konumlanıyor, küçük ama temiz ve kullanışlı oteller oluyorlar. Marsilya'da kaldığımız Novotel'de oldukça iyiydi. Havaalanına iner inmez kiraladığımız arabaları aldık ve otele doğru gittik. Kiraladığımız araba Citroen Picasso'ydu oldukça geniş ve kullanışlı bir arabaydı, memnun kaldık. 

Otel'e yerleşir yerleşmez hemen şehir turuna başladık, çocukları koyduk pusete ve eski limana doğru yürüdük. Seyahatlerin şaşmaz kuralıdır, yürüyerek gezeceksin, yürüyeceksin ki etrafını ve orada yaşayanların hayatını gözlemleyebileceksin. Pusete oturan çocukla seyahat harika; bence tüm dünya bile dolaşılabilir, biz bu rahata 30. aydan sonra vardık ama olsun geç olsa da çok iyi oldu, büyük kolaylık(mış). 


Marsilya Avrupa'nın en büyük liman şehri olarak kabul ediliyor. İzmir havası var oldukça bu şehirde ama İzmir kadar güzel değil bana kalırsa. 


Limana inerken böyle tarih kokan dar ve güzel yollardan geçilebiliyor; Marsilya suç oranın en yüksek olduğu yer olarak biliniyor, biz herhangi bir risk ile karşılaşmadık ama bu bizim şansımız da olabilir. Marsilya'da her şeyin sabununu bulabilirsiniz, ünlü içkileri patsis ki tamamen rakı çakması olan bir içki, onun bile sabununu yapmışlar; ben alma gereği duymadım, oralardan türkiye'ye sabun taşımak bana anlamsız geldi.  

Acıktığımızda klasik Avrupa sorunu ile karşılaştık, restaurantlar erkenden kapanıyor veya yemek servisi bitiyor erken saatten kastım saat 18:-19:00 evet bu saatte yemek yemek isterseniz seçeneğiniz oldukça azalıyor; biz de öylesine bir şeyler atıştırıp gezmeye devam ettik. 

Ertesi sabah Cannes için yola çıkmadan önce biraz daha şehir turu yapmaya karar verdik; Marsilya müze zengini olarak biliniyor ama biz 3 çocukla bu tatilde müze gezmemeye karar vermiştik; çoğu zaman müze için ödediğimiz ciddi paralara değmiyor çünkü, çocuklar sıkılıveriyor veya müze gezmeye uygunsuz davranışlar sergiliyorlar ve böylece alelacele çıkmamız gerekiyor. Tavsiye edilen yerleri gezebilirsiniz ama siz. 


Marsilya için önerilen şeylerden biri de St Charles Tren garından şehire bakmaktı; bunu aileye ben önerdim ve gittiğimizde herkes emin misin dedi :) Tarihi bir tren garı şehrin tepesine kurulu ve böyle bir görüntü var işte; merdivenlerden çıkarsanız 104 merdiven biz tesadüfen arabayı park ettiğimiz yerden yürüdük ve direkt önüne çıktık, merdiven yürümek zorunda kalmadık. Görülesi mi bilmem :) fotoğraf gözünüz var ise neden olmasın :) 



Marsilya'ya kadar gitmişken  mutlaka görülmesi gereken ve şehre tepeden bakabileceğiniz bir başka mekan da Notre Damme De La Garde kilisesi ki biz gitmedik :) Vaktiniz kısıtlı ise tren garı yerine buraya gitmenizi öneririm; fotolardan gördüğüm kadarıyla içide oldukça güzel ve tren garından çok daha fazla şehre hakim bir yer. 

Öneriler arasında Catalan Plajı da vardı ama ben Avrupada henüz harika plajlara hiç rastlamadım, denize girmek gibi bir planımız da olmadığından pas geçtik ve Cannes doğru yola çıktık. 

Cote D'azur turuna Fransa'dan başlayacaksanız Marsilya'ya uçmanızı ve 1 günü bu şehire ayırmanızı öneririm, 1-2 günden fazla kalmak için uygun bulmadığımı da belirteyim. 

İşte tatilimiz böyle başladı. Devamı gelecek ;) 

*fotolar alıntıdır. benden daa güzel çekmişler, göz zevkinizi bozmayayım ;)

Hiç yorum yok: