Bir çok çocuğun ortak özelliği mızmızlık, bir şeyleri ağlayarak isteme; ve bir çok ebeveynin delirdiği durumlardan biri de bu. Genellikle de böyle durumlarda ebeveyn olarak; "Ağlamadan söyle anlamıyorum ne dediğini" deriz. Siz de böyle yapıyorsanız bilin ki yanlış yapıyorsunuz; ay zaten neyi doğru yapıyoruz ki; doğrularını öğrenip kısmetse torunlarımızın üzerine uygulayıp, dedikodusu bol anneanne&babaanne olacağız ve gelinlerimiz bizi sevmeyecek :) Kızım öyle söyleme bak! Oğlum biz seni böyle mi büyüttük!
Mızmızlık bir semptom imiş; altında önemli bir neden yatabilirmiş. Bu bebeklerin çocukların semptomları hiç bitmiyor ki; pat diye kucağımıza bir semptom yumağı düşüyor, alın bakalım bu problem sizin, yıllarca üzerinde çalışın ve çözün deniliyor adeta!
Mızmızlıkla istediklerini elde etmeyi mi öğrenmeliller yoksa anlaşılar ve kabul edilebilir bir biçimde mi iletişim kurmalılar; elbette ki doğru iletişm kurmayı öğrenmeliler; bilin bakalım bu konuda kim onlara öncelik edecek, yol gösterecek! doğru bildiniz tabii ki de siz& biz!
Çocuğunuzun mızmızlığı sizi de deli ediyorsa ki beni fena halde deli ediyor, şu 6 öneriden bir tanesi size de uyabilir. Derin bir nefes alıp, 6 öneriye bakalım.
1. Sizin istediğinizle başa çıkabilecek bir iç mekanizması yok.
İnsaoğlu sıkıldığında mızmızlanmaya başlar. Çocuklar bazen sıkıldıklarında kendilerini yere atıp tepinebilirler de; ama çoğu zaman mızmızlanmayı tercih ederler. Eğer bir çocuğun karnı aç, uykusu var ve sizinle o gün iyi bir ilişki kurmadıysa emin olun ki mızmızın önde gideni olacaktır. Evet doğru; ama biz napalım al ye diyoruz yemiyor, gel uyutayım diyoruz uyumuyor, ee her gün de iyi iletişim kurmak mümkün değil, biz de insanız değil mi? Mesela böylesi bir günde hadi bakalım evde durmuyor biraz da dışarı çıkalım, alışveriş edelim derseniz, kendiniz edip kendiniz bulmuş olacaksınız. O arkadaş o alışveriş merkezinde durmaz, evet tepinir evet size asla rahat vermez! Böyle bir durum yaratıp sizi nasıl deli edeceğini öğrenmesini ister misiniz, istemezsiniz değil mi?
2. Mızmızlanıyor çünkü sizinle daha fazla ilişkiye ihtiyacı var:
Çocuğunuza sonsuz öncelik verin. Sizin ilginize doyduğundan emin olun. Çocuğunuz sizin ilginizi istemeden bunu talep etmeden sizi verin; talep etmeye başladığında çoktan mızmızlıkta başlamış demektir. Mızmızlanmaya başladığı anda onu duygusal anlamda doyurmanız çok önemli. yani kısacası elinizde ne iş varsa hemen bırakın bu ona yemek hazırlamak dahi olsa ve ilgilenin kısa sürede eridiğini ve keyiflendiğini göreceksiniz. Ebeveynin görevi çocuğun istediklerini doğru bir şekilde karşılamaktan ibaret aslında.
Arenin mızmızlıklarının çoğu bu nedenle yaşanıyor; işten geldiğimizde üzerimizi değiştirmemize bile tahammülü yok çoğu zaman; odaya gider üzerimi değiştirirsem ühhüüüü anneeeeee ühüüü seslerinize ve mızmılığa maruz kalıyorum; hak veriyorum bütün bir gün o anı bekliyor ve eve geldiğimde onla ilgilenmek yerine önce üzerimi değiştirirsem bozuluyor. son 1 haftadır da telefonu bırak diyor veya sana TV yok diyor ki duyan da tv seyrettiğimi sanır, 2 dk bir habere bakmak istesem, tv yok deyip kapatıyor.
Ne demiştik, sonsuz öncelik!
3. Mızmızlanıyor çünkü olup bitenden hoşnut değil ama değiştirebilecek gücü yok:
Lawrence Cohen demiş ki: "Çocuklar mızmızlandığında kendilerini güçsüz hissediyorladır. Böyle durumlarda onları azarladığımızda ya da dinlemediğimizde bu duygularını daha da güçlendiririz. Onlara gerekli ilgili gösterirsek, mızmızlanmaya son vereceklerdir, onlara kendilerini ifade edebilecekleri ortamı yaratırsak, bu kendilerine olan güveni ve kendilerini yeterli hissetmelerini sağlayacaktır. Böylece arada tekrardan köprü kurulabilecektir "
İlk yapmanız gereken, ona ne istediğini duyduğunuzu ve anladığınızı ifade etmek olmalı. "Senin gerçekten parka gitmek istediğini biliyorum ve duyuyorum; ve ben şuan mağazalara bakarken, senin canın sıkılıyor" bazen sadece onu anladığınızı bu şekilde dile getirmek bile mızmızlanmayı sonlandırmaya yarar. Sen öyle san canım; madem biliyorsun o zaman hadi yürü der bu arkadaşlar :) nerede o anlayış nerede tamam ya bu kadının da hakkıdır mağaza gezmek desinler!
Devam ederse bu durum şöyle de söylenebilir: "Sesin hiç senin sesine benzemiyor; merak ediyorum o güçlü sesin nereye gitti? " Dur bakalım şu koltuğun altında mı, yoksa şu kutunun içine mi girdi? Hımm nerede benim oğlumun & kızımın o güzel güçlü sesi! hehh işte böylei; şimdi söyle bana ne istediğini. Oyun oyun oyun yani! Çocuğunuza kendini ifade edebilmesi için cesaret ve güven verin.
Biz ne mi yapıyoruz? Vallahi Aren ne istediğini hiç anlamıyorum böyle konuşunca; hem bir şeyleri ağladığın için değil, seni sevdiğimiz ve istediğin şey mantıklı ise yapıyoruz canım! Bazen işe yarıyor, bazen de yaramıyor. Bakalım bundan sonra buradaki önerileri de deneyeceğim, bir tutmasın hele bir tutmasın sorarım ben!
Sonuç olarak, çocuğunuza istediğini elde etmenın yolunun, doğru iletişim ile olduğunu öğretmeye vesile olun. mızmızlanma bir güçsüz belirtisi oduğundan, ona isterse gücünü doğru bir biçimde kullanabileceğinizi öğretebilirsiniz. Başka bir deyişle; mızmızlanarak, sinirlenerek hiçbir şey elde edemeyeceğini öğrenmeli, duygularını kontrol etmeyi, diğer insanların nasıl düşündüğünü bilmeyi öğrenmeli. böylece kazan/kazan methodunu da öğrenmiş olacak.
"Tamam sen parka gitmek istiyorsun ama benim de şu dükkandaki işimi halletmek gerekiyor; eğer benim işimi hızlıca bitirmeme yardımcı olursan ve araba koltuğuna sorunsuz, vakit kaybetmeden oturursan, eve dönüşte parka gidebiliriz, anlaştık mı?"
Ah keşke uygulaması da böyle kolay olsa değil mi? Bunu söyledikten sonra peki tamam duysak çocuklarmızdan. Yok ama onlar sınırları zorlamak için yaratılmışlar.
4. Mızmızlanıyor çünkü ağlamaya ihtiyacı var:
Çocukların özellikle bebeklik dönemlerinde ağlamak için milyonlarca nedeni var; herşey onlar için stres kaynağı olabiliyor. Bebeklikten çıkıp birer çocuk olduklarında, kendilerini daha iyi kontrol edebiliyorlar ve çoğu zaman ağlamanın yerine mızmızlanmayı koyuyorlar.
Böyle zamanlarda siz sakin kalmaya çalışın, izin veriyorsa kucağınza alın veya onun boyuna inip; "Farkındayım canım kendini iyi hissetmiyorsun; sana sarılmamı ister misin, omzumda ağlamak ister misin? Ağlamak iyidir canım belki de buna ihtyiacın var ben burada yanındayım senin" diyebilirsiniz.
Bazı günler aren benim bilemediğim sebeblerden böylesi durumlar yaşıyor. Çoğu zaman kucağıma gelmeyi reddetiyor ve olduğu yerde ağlıyor ben de yanında duruyorum; sonra bir bakıyorum ağlaması bitmiş sanki hiçbir şey olmamış gibi azmaya devam ediyor. Böylesi durumlarda hep keşke çocuk olsam üzüldümde böyle ağlasam ve sonra hayata kaldığım yerden devam etsem diyorum.
5. Aglıyor çünkü bu işe yarıyor:
Mızmızlanmasını ödüllendirmeyin!. ona bir şeker vererek veya o an ne istiyorsa yaparak bunun işe yaradığını ona göstermeyin. Ama elbette empatiyle de yaklaşmak gerekiyor; siz olsanız siz de o şekeri isterdiniz. Onu mutlu edecek bir çözüm bulmak elbette ki en iyisi; mesela parka gitmek, bir muz vermek gibi. Eğer pes ederseniz bu onu mızmızlar prensi veya prensesi yapacaktır; kesin bilgi!!! :)
6. Mızmızlanıyor çünkü buna son vermesi için herşeyi yaparsınız:
İşte bu tam olarak beni ve Güray'ı anlatıyor; vallahi yaparım. Ağlamaya katlanırım, mızmızlığa katlanamıyorum.
Davranış biçiminizi değiştirmeniz gerekiyor. Neden ebevenyler mızmızlıktan nefret ederler? Çünkü mızmızlık ağlamanın bir çeşitidir; aslında çocuğunuzun vermek istediği mesaj; sizin ilginize ihtiyacı olduğudur ve yetişkinler tıpkı ağlamağa olduğu üzere mızmılığa da tepki vermeye programlıdırlar ve bu yüzden de mızmızlık başladığı anda buna tepki verirler. O an o mızmızlığın son bulması için herşeyi yapabilecek durumdadılar; yalan mı? Yok çok doğru!
Böyle anlarda derin bir nefes alıp kendinize ortada bir kriz olmadığını hatırlatırsanız bu hem kendinize hem de çocuğunuza daha iyi davranmanıza sebeb olacaktır. Böylesi durumlarda otomatik pilot ayarından çıkmaya çalışın. Herşeyi yapabilmek yerine çocuğunuza gülümseyin ve ona sarılın, onu ne çok sevdiğinizi söyleyin; bir çok durumda en çok işe yarayan bu olacaktır.
Yazması kolay, okuması zevkli ve akla yatkın biliyorum; ama bazen gerçekten kalıplaşmış ve otomatik pilotluk sergilediğimiz davranışları bir kenara koyup, bu ve benzer önerileri en azından denememiz gerekiyor. Sonsuz öncelik çok acımasızca bana kalırsa ve önce kendinize iyi olun önerisinden de uzak; ama malesef çocuklar sadece ve sadece hayatlarımızda sonsuz önceliğe sahip olduklarını hissettiklerinde mutlu ve huzurlu oluyorlar. Ebevenylikte, kendini bir kenara koyup fakat koyduğun kenarda kendini unutmadığında, çocuğunu öncelik yaptığında iyi bir hal alıyor.
Bir de çocuğunuz hiç mızmız değilsei hiç ağlamıyorsa ve 4/4'lük bir tavır sergilediğini düşünüyorsanız; bu çok iyi bir iletişim kurduğunuzun göstergesi mi yoksa çocuğunuzun sizden vazgeçmiş olmasının göstergesi mi bunu iyi ayırt etmek gerekiyor. ailesinden hiçbir şey alamayacağını bilen çocuk, kabullenmiş çocuktur ki bu görünüşte harika olsa da aslında bir ailenin başına gelebilecek en olumsuz şeylerden biridir. bırakın çocuğunuz talepkar olsun bu sizden beklediklerini alabileceğine hala güvendiğinin gösterg