Seyahat yazılarının arasına yeni bir yazı ekleyeyim dedim; tam da Aren'e fazlasıyla kızmaya başladığım bir dönemde karşıma bir makale çıktı. Aslında makalede yazanların hepsini siz de ben de biliyoruz; lakin bilmek hiçbir şey uygulamak herşey diyorum. Kim söylemiş, nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama; şöyle bir söz var: "Bilgiyi pratiğe dönüştüremiyorsan aslında bu hiçbir şey bilmediğin anlamına gelir". Bu söze bakarsak ben çoğu şeyi hiç mi hiç bilmiyorum; bilipte pratiğe dökemediğim çok ama çok şey var.
Sakin olduğumuz zamanlarda çocuklarımızın bizi sinirlendiren hareketlerine dayanma gücümüz her zaman fazladır; zaten bu yüzden de her uzman her makale ve her deneyimli anne kendine vakit ayır uyarısında, tavsiyesinde bulunur. Ama eğer zaten stresliysek çocuğumuz da bize batar ve daha kolay kızmamıza sebeb olur.
Fakat çocuğumuzun davranışı ne kadar sinir bozucu olursa olsun aslında bizim ona göstereceğimiz tutumu belirlemiyor. Aslında tutumumuzu belirleyen şey duygularımız; çocuğumuzun bizi sinirlendiren davranışları karşısında hissettiklerimiz ki bu hisler genellikle: korku,şaşkınlık ve suçluluk olarak kendini gösteriyor; mesela şiddet içeren bir davranış sergiliyor çocuğunuz, bunu görünce aman Allahım bu çocuk psikopat mı olacak yoksa gibi bir cümle kuruyorsunuz içinizden sonra da kötü bir anne olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bu duygularla başa çıkamayınca da en iyi savunma iyi bir saldırıdır misali çocuğunuza kızıp bağırırsınız; ve bunların tümü sadece 2 dk içinde olur.
Evet çocuklarımız bam telimize basıyorlar, bu doğru ama ne çocuklarımız ne de onların davranışları, onlara göstereceğimiz tutumu belirlemiyor. Bunları size yazıyorum ama aslında en çok kendime söylüyorum! En sık kullandığım cümlelerden biridir; Aren beni delirtiyorsun! Kendimizi saldırgan hissettiğimiz her olayın kökleri aslında kendi çocukluğumuzda yatıyor. İstisnasız okuduğum her makalede danıştığım ve konuştuğum her uzmandan aynı şeyi duydum; ebevenylik tarzının temelinde kendi çocukluğun yatıyor. Ve işte çocuklarımız içimizdeki yaralarımızı ortaya çıkarıyor. Lütfen bu kısma çok dikkat edin, saçma demeyin; çünkü buna inanırsanız, inanırsak çok fazla şeyi aşabiliriz.
NEDEN Çocuklarımıza Bu Kadar Sinirleniyoruz ?
Ebeveynler ve çocuklar birbirilerini kimsenin yapamayacağı kadar çok tetiklerler. Biz yetişkinler olarak bile kendi ailemizle bunu yaşarız zaten.
Çocuklarımız sıklıkla bam tellerimize dokunur çünkü onlar bizim çocuklarımız. Uzmanlar bu durum için şöyle söylüyor; çocuklarımız kendi çocukluğumuzdaki yoğun ve hassas duyguların birer simulasyonu. Çocukluğumuzda yaşadığımız korkular, hiddetlendiğimiz şeylerin hepsinin hala üzerimizde etkisi var.
Bunların hepsini bilmek çözüm için çok önemli. Biliyorum bir çoğunuz buna inanmıyor, yoo benim çok güzel bir çocukluğum vardı diyor; ben hiç kötü bir şey hatırlamıyorum diyor vb vb vb. Ben de size şunu söylemek istiyorum; bazı şeyler bilinçaltımızın çok mu çok tozlu raflarında duruyor ve beyin kötü olumsuz ne şey varsa hayatta kalabilmek dahası delirmemek için hatırlamak istemiyor
Şu noktada istisnasız her iyi uzmanın söylediği ve çok önemli olan bir noktaya değinmek istiyorum; böylesi durumlarda kendinize şevkat göstermek, kendinizi sevmek en önemlisi. O çok kzdıgınız anda kendinizi 1 dk'lığına evladınızın yerine koyun, anneniz babanız nasıl epki verseydi yara almazdınız.
Bunları yazıyorum inanarak ama ben de başaramıyorum. Aren'in beni çok kızdırdığı noktalarda kendimi onun yerine koymuyorum ve ne acıdır ki bazen davranışlarımda annemin babamın hiç sevmediği davranışları görüyorum!
Bağırdığımızda veya Vurduğumuzda Çocukta Neler Oluyor
Şimdi kocanızın veya karınızın bir tartışmada kendini kaybettiğini ve size bağırdığını, çığlık attığını düşünün. Yine düşünün ki kocanız ve karınız sizden 3 kat büyük ve üzerinize doğru geliyor. Ve düşünün ki bu insana yemek, güvenlik, koruma ve bir çok öz bakım işi için muhtaçsınız. Dahası özgüven, hayatı ve sevginin temelini öğrenmede öncelikli ilişkide olduğunuz insanlar. Şimdi bunları düşündüğünüzde nasıl hissettiğinize bakın ve emin olun ki çocuğunuz böylesi durumlarda bu hissin 1000 katını yaşıyor.
Elbette hepimiz çocuklarımıza sinirleniyoruz ve hatta sinirlendiriliyoruz. Ama burada zor olan sinirimizi kontrol etmek ve olumsuz etkileri mimimuma indirmek.
Sinirlenmiş olmak bir çocuk için yeterince korkutucu zaten. Hele fiziksel şiddet çocukların hayatının dönüm noktasını oluşturuyor. Eğer diyorsanız ki ben diyorum aman beni takmıyor ki bağırıyorum, çağırıyorum, kızıyorum bana mısın demiyor gülüyor bile; bu davranışlarınıza alıştığı ve kendince defans geliştirdiği gösteri aslında içinde bambaşka duygular yaşıyor çocuklar, onlara acı verecek duygular. Böylesi durumlarda tamir etmeniz gereken bir durum olduğu söz konusudur aslında.
Öfkenizle Nasıl Başa Çıkarsınız?
İnsan olduğumua göre arada sırada "savaş veya donup kal " durumuna düşeceğiz ve öylesi zamanlarda çocuklarımız gözümüzde birer düşmana dönüşecek. Sinirlendiğimize fiziksel olarak savaşmaya hazır hale geliyoruz. Sinirlilik hali kasların gerilmesine, tansiyonun yükselmesine ve nefesin hızlanmasına sebebiyet veriyor. Böylesi zamanlarda sakin kalmak mümkün değil; ve hepimiz biliyoruz ki böylesi zamanlarda çocuğumuzu dövmek veya öfke patlamasında bulunmak bizi geçici olarak rahatlatacak olsa da kesinlikle yapmak istediğimiz ve kalıcı olan bir şey değil.
Şİmdi kendinize çocuğunuza vurmayacağınıza, sinirliyke ceza vermeyeceğine ve çığlık atmayacağınıza dair söz verin! Çığlık atmak istiyorsanız dışarı çıkın ve sadece çığlık atın sakın herhangi bir kelime kullanmayın bu sizi daha da öfkeli yapacaktır.
Çocuğunuz da öfkelencek, sinirlenecektir; onları sadece yaralamış değil aynı zamanda rol model de olmuş oluyorsunuz. Çocuğunuz zaman zaman sinirlendiğinizi göreceği gibi bununla nasıl başa çıktığını da görecek ve deneyimleyecektir. Bunu gerçekten ister misiniz, öfkesiyle başa çıkamayan, sinir krizleri geçiren ve sinirliyken öfke saçmanın doğal olduğunu deneyimlemesini ister misiniz?
Veya çocuğunuza sinirlenmenin insan olmanın bir parçası olduğunu ve bunun kontrol edilebilir olduğunu mu öğretmek istersiniz? Aslında ben bunu çocuğuma değil kendime öğretmek isterim herşeyden önce. Çünkü bunu biz öğrenmeden çocuğumuzun öğrenmesini bekleyemeyiz, komik olur.
Öfkeyi kontrol edebilmenin bazı yolları ise şöyle:
1. Sinirlenmeden ÖNCE limitler set edin!
Genellikle çocuğumuza bazı limitleri set etmediğimiz için sinirleniriz. Sinirlenmeye başladığınız an aslında birşeyler yapmanız gerektiğinin sinyalidir. Hayır bağırmak yok!Sizi rahatsız eden olay her ne ise buna son vermek için olaya pozitif açıdan müdahale etmeniz gerekiyor. Ahhh hani nerede keşke başarabilsem, başarabilsek. Örnek; yerleri yalayan Aren'e hangi limiti koymalıyım ben. Bir alışveriş merkezinde yere yatmış yeri yalan çocuğa nasıl pozitif yaklaşmalıyım ki denedim bunu: Arenciğim yerler çok pis mikrop kapabilirsin lütfen yalama dedim işe yaramadı, kızdım işe yaramadı, evet yaptım dudaklarını sıktım yine yine yine yaptı!
Eğer çok stresli olduğunuz bir gün ise ve en ufak bir şeye katlanamayacaksanız bunu çocuğunuza söyleyin; şimdilik son ver lütfen çok zor bir gündü benim için gibi. Haaa bunu dinleyen çocuk melektir zaten bence.
Sizi gerçekten çok rahatsız edecek bir şey yapıyorsa çocuğunuz, bu durumda hemen müdahale edip ona kuralı hatırlatmanız gerekebilir. Ee tamam da dinlemiyor ki!
2. Sinirinizi kontrol edebileceğiniz durumları listeleyin
Çok sinirlendiğinizde sizi sakinleştirecek yollaruı bulun. Bazı insanlar bunu farkındalık yoluyla yapıyorlar, mesela; dur, nefes al, kendine bunun acil bir durum olmadığını hatırlat. Aslında kısacası yoga, meditatif hareketler yap denilmiş; valla öfkelendim mi bunlar aklıma bile gelmiyor benim.
Gülecek birşeyler bulmaya da çalışabilirsiniz bu fiziksel olarak da tansiyonunuzun düşmesine yarıyacaktır.
Öfkenizi fiziksel olarak durdurma ihtiyacınız olur ise; sevdiğiniz bir müziği açın ve dans edin. Bazı insanlar herhangi bir objeyi yumruklamayı severler ama bunu sakın çocuğunuzun yanında yatmayın; bu çocuğunuzu kesinlikle çok korkutacaktır, düşünsenize uyumadan önce o yastığa başını koyuyor olacak. Ve araştırmalar gösteriyor ki bir şeyi yumruklamak, bilinçaltınızda acil durum mesajı oluşturuyor. Derin nefesler alarak hissettiklerinizi farketmeye başlarsanız bu duyguların yavaş yavaş eridiğini göreceksiniz. Başarabilenler el kaldırsın :) Ben yapamıyorum.
3. 5 Dakika Mola.
Baktınız ki siniriniz ve öfkeniz artmaya başlıyor ve bu hem size hem de çocuğunuza fazlasıyla zarar verecek; işte o zaman kendinize mola verin ama bu mola esnasında sakin sizi nasıl sinirlendirdiğini, nasıl haklı olduğunuzu falan düşünmeyin. Sadece kendiniz rahatlatın ve sonra olay yerine dönün. Bunu da çocuğunuza mümkün olduğunda sakin bir biçimde şuan çok sinirli olduğunuzu ve 5 dk yok olacağınızı söylerek yapın. Bu çocuğunuza kendi kendine kontrol'ü öğretecektir. Yahu nasıl mola vereyim ben, arkamı dönsem bir vukuat olacağı kesin derken arkasından şunu söylüyorlar; çocuğunuzu bırakamaycaksanız o zaman yakınında bir yerde durun onunla hiç muhattap olmayın, derin nefesler alın ve yavaşça kendinize çocukların sevgiyi hiç haketmedikleri durumlarda aslında en çok sevginize ihtiyacı olduğu durum olduğunu hatırlatın. Ve sürekli bunun acil bir durum olmadığını hatırlatın. Bu haliniz çocuğunuz için güzel bir örnek olacaktır; böylece baş edilemeyen duygularla nasıl baş edilebileceğini öğrenecektir.
Duygularıyla başa çıkamadığını ve sizin yardımınıza ihtiyacı olduğunu hatırlattın. Ahh be anacım duygularıyla başa çıkamayan biz annelerin de yardıma ihtiyacı var. Bize kim yardım edecek he kim! Kendimiz değil mi? Zaten anneler hep yanlız, hep kendi başının çaresine bakmalı! Anne olmak zor çok zor.
4. Öfkenizi dinleyin harekete geçirmek yerine.
Aslında öfkenin bize öğretebileceği değerli bir ders var; sakinken yapmayacağımız şeyleri öfkeliyken yaparız, öfkeyle başa çıkmanın en iyi yollarından biri öfkemizi dışa vurmak yerine neden öfkeli olduğumuzu anlamaya çalışmaktır. Hayatımızda yanlış giden şey ve şeyler neler; aslında neye karşı öfkeliyiz ve bu öfkeyi çocuğumuza yansıtıyoruz. Bu soruların cevabını bulmakta zorlanıyorsak veya bulamıyorsak destek almak en iyi çözüm.
Şunu belirtmeden edemeyeceğim, yardım almış biri olarak. Yardım almak çok önemli ve kesinlikle destekleyici amma velakin eğer size tavsiye edilen şeyleri yapmazsanız sadece pratiğe dökülememiş bilgi olarak kalıyor; yani özetle herşey insanın kendisinde bitiyor.
5. Hatırlayın öfkenizi bir başkasına karşı göstermek, öfkenizi daha da güçlendirecektir.
Populer olan öfkeyi dışa vurmak gerekir düşüncesi bir yana bir çok araştırma öfkeyi bir başkasına gösterdiğimizde daha da öfkeleneceğimizi gösteriyor. Eğer öfkenizi dışa vurmak istiyorsanız bunu fiziksel olarak elbette çocuğunuzun görmeyeceği bir biçimde yapın ve kendinizi sakinleştirin
Olayı düşündüğümüzde daima kendimizi haklı karşı tarafı ise suçlu görürüz ve bu öfkemizi daha da güçlendirir. Neden öfkeli olduğumuzu düşünmek bize daha çok yardımcı olacaktır.
6. Disiplin etmeden önce BEKLEYİN.
Olayı sıcağı sıcağına asla konuşmayın çocuğunuzla, o anda ona hiçbir şey söylemeyin; en fazla söyleyeceğiniz şeyi bunun hiç hoşunuza gitmediği ve bu konuyu sakin olduğunuzda konuşacağınız olsun.
7. Konu her ne olursa olsun fiziksel şiddetten uzak durun.
Sanırım bunu hepimiz başarabiliyoruzdur zor da olsa. Şayet çocuğunuza vurursanız lütfe ona bunun asla doğru bir davranış olmadığını, hata yaptığınızı söyleyin ve özür dileyin; vakit kaybetmeden de profesyonel yardım alın.
8. Tehtitlerden uzak durun.
Tehtit etmek anlık bir etki yaratabilir ama asla çözüm değildir; bu bir dahaki sefere otoritenizi daha da hiçe saymalasına vesile olacaktır. Benim bazen anlık çözüme çok ihtiyacım oluyor ve tehtite başvuruyorum malesef.
9. Kelime seçimlerinize ve ses tonunuza dikkat edin.
Araştırmalar gösteriyor ki sakin bir ses tonuyla konuşmak hem kendimizi sakinleştirmeye vesile oluyor hem de karşımızdakinin sakin sakin cevap vermesine. Aynı zamanda seçilen kelimelerin de olumlu olduğu sürece olumlu tepkilere sebeb olduğu da biliniyor. Hem hatırlayalım; biz onların rol modeliyiz. Biz bunu çok sık yaşıyoruz; bağırırsak hemen arkasından Aren de bize bağırarak cevap veriyor.
10. Problemin bir parçası olduğunuzu görün.
Eğer duygusal gelişime açık biriyseniz çocuğunuz size bu konuda önemli bir rehber olacakır. Çocuğumuzla olan tüm iletişimizde, durumu sakinleştirecek veya kızıştıracak güç bizde aslında. Durum her ne ise önce kendi duygularınızla başa çıkın; elbette bu çocuğunuzu bir melek yapmayacak ama davranışlarının bir anda nasıl değiştiğine şahit olacaksınız, o da sakin kalmayı öğreniyor olacak.
11. Hala sinirli misiniz?
Çocuğunuzla her ne yaşadıysanız hala sinirli misiniz; o zaman bu duygunuzun altında yatan gerçeğe bakın. Olaydan sonra, bırakın gitsin artık. Öfkenize bağlı kalmayın, bunun bir defans olduğunu hatırlayın ve öfkenizin gerçek sebebini bulun, bunu bulduğunuzda herşey çözülecek. Bulmaca çözer gibi bir hal işte :)
12. Mücadelenizi seçin.
Çocuğunuzla aranızda geçen her olumsuz iletişim aranızdaki ilişkiyi etkileyecektir. Büyük resmi görmeye çalışın ve ufak tefek şeylere takılmamaya çalışın. Asıl sorunun ne olduğuna bakın; örneğin, çocuğunuzun diğer insanlara karşı nasıl davrandığı gibi herhalde çoraplarını yere atmaktan daha önemli bir konu öyle değil mi?
13. Daha etkili disiplin yolları arayın.
Bazı aileler, çocuklarına hiç bağırmayan,hiç fiziksel bir şidetle bulunmamış aileleri duyunca şaşırıyorlar ve hatta buna inanamıyorlar. Bu ailelerde disiplin yok, bağırma yok, sadece ve sadece empatiyle set edilmiş limitler var. Erken yaşlarda duygularının sorumluluğunu alan çocuklar birer yetişkin olduklarında özgüven ve duygu kontrolü konusunda harika birer yetişkin oluyorlar. Cezanın HER ZAMAN negatif bir etkisi olduğunu biliyoruz ve aslında bilinen aksine disiplinin de ters tepen ve negatif yanları var.
14. Sürekli öfkenizle başınız dertte ise profesyonel yardım alın.
Ayıp olan profesyonel yardım almak değil; çocuğunuza sürekli bu şiddeti uygulamaktır.
Velahasıl bu 14 maddenin 5 tanesini bile yapmayı başarsak bence hayatımız ve çocuğumuzla olan iletişimimiz ciddi anlamda gelişir ve olumlu hale gelir. Deneyelim mi?