Hürriyet Yazarlarından Özgür Bolat'ın "Övgü Çocuklara Nasıl Zarar Veriyor", yazısını okuduğumda oldukça etkilenmiştim. Yazıyı sonuna kadar okumanızı öneririm: Tık tık Şimdi size konuyu anladığım kadarıyla özetlemeye,yazının içinden örnekler vererek kendimizden bahsetmek istiyorum. Yazıda daha fazla örnek olduğunu tekrardan belirtmek isterim.
Bu yazıya kadar daha önce de çocuklarınızı fazla övmeyin tarzında öneriler ve cümleler duymuştum; ve buna hep olur mu öyle şey çok saçma şeklinde yaklaşmış; şu yazıya kadar ayağı yere sağlam basan bir yazı ve neden duymadığım için, söylenmiş olabilir, ben duymadım, tam aksi şekilde bir tutum sergiledim. Hatta hep şöyle söyledim; ben de pek övülen bir çocuk olmadım, oysa övülmek isterdim.
Bağımlı bir çocuk yetiştiriyor olabilir misiniz diye bir yazı yazmıştım; ve bence kesinlikle o yazıda çocuğunuzu sürekli övüyorsanız diye bir madde de olmalıydı.
Yazının bu bölümü beni oldukça etkiledi; çünkü beni hayatta yegane korkutan şey, duygularını diğer insanlara göre belirleyen bir çocuk. Yani bir başkası onaylamadığı sürece mutlu olamayan veya bir başkasının söylediğine fazlasıyla takılıp, ciddiye alıp mutsuz olan insan. Bu tıpkı hava yağmurlu ve kapalıysa tüm günü mutsuz geçirmek gibi bir şey. Oysa benim çocuğuma öğretmeye çalıştığım ve çalışacağım yegane şey; duygularının kontrolünün kendisinde olması. Peki mümkün (müymüş) çocuğu bunca överken çocuğa bu bağımsızlığı kazandırmak; hayır değil (miş). Bu tam da bu perhiz ne lahana turşusuna örnek. Yıllar sonra yetişkin olduğumda ve kişisel gelişime merak sardığımda, bana en büyük kattığı şey bu oldu; insanların söylediklerine fazla takılmamayı öğrendim ve mutlu olmanın bağımsızlığı kazanmak. Aren'e de başından beri öğretmek istediğim budur; kendiyle barışık bir insan olması. Lakin 1,5 yıldır pek de doğru olmayan bir yol izlemişim. Fakat hiçbir şey için geç değildir felsefesine inanırım.
Böyle bir mesajı kim vermek ister ki kimse öyle değil mi? Yapmayalım bundan sonra olur mu, tanıklık edelim bundan böyle. O da ne demekmiş dersenizi malesef bu yazıyı sonuna kadar okumalısınız :)
Son cümle ne doğru öyle değil mi? Kontrolü elinde hisseden çocuğu kimse durduramaz; gerçekten de böyle, kim hangi konuda kontrolü elinde hissediyorsa, aynı zamanda kendi gücünün de farkındadır ve istediği herhangi bir konuda kimse onu durduramaz.
Bu yazıdan sonra gördüm ki; ebeveynlerin çoğu kontrolü kendi elinde tutuyor; buna ben&biz dahiliz, siz de muhtemelen öylesinizdir; bir düşünün kontrolü çocuğunuza bırakıyor musunuz, yoksa siz de benim, bizim düştüğümüz hataya düşüp, çocuğunuz özgüvenli olsun, kendini iyi hissetsin diye aslında çok da iyi yapmadığı şeylerde onu övüyor musunuz?
Şöyle düşünürdüm; Aren ve bir çok çocuk yaptıkların işin övülmesini istiyorlar, oysa şimdi anlıyorum ki, övülmesinden çok farkedilmesini ve tanıklık edilmesini istiyorlar. Bence bunu yapabiliriz; legolardan bir kule yaptığında, hayatım çok güzel bir kale yaptın yerine, tatlım legolardan kule yaptın demek belki de daha doğru olacaktır; çocuk karşılığında çok güzel yaptım ama di mi diye sorarsa; sanırım en doğrusu güzel yaptığına inanıyorsan güzeldir demektir; beğendiyseniz beğendiğinizi söylemek ama beğenmediyseniz de daha iyisini yapabilirsin diye desteklemek veya ben görsel olarak çok beğenmedim ama önemli olan senin nasıl hissettiğin demektir belki de. Düşünüyorum da çocukların yaptıkları herşey de onay beklemeleri ve bu onayı alamadıklarında üzgün olmaları tam da bağımlılık örneği ve sanırım bunun da temeli işte tam da çocukluğun bu döneminde yatıyor.
Bu konuyu merak edip başka kaynaklardan da okuduğumda; övgü ile iltifatın arasında inci bir çizgi olduğunu gördüm. Yani çocuğunza gözlerin harika demek, bugün öyle güzelsinki günümü aydınlatıyorsun falan gibi şeyler söylemek iltifata giriyor ve bence bu ve bunun gibi cümleleri her yaşta insan ister; bir de halk arasında "gaz vermek" dediğimiz, motive etmek de öcgüden bağımsız; yani sen yaparsın, başarırsın gibi cümleler de bence gayet motive edici. Vallahi bunların bir zararı var ise kabullenemeyeceğim; üzgünüm bilim!
Zor dostum zor ebeveynlik ama bir o kadar heyecan verici, geliştirici ve güzel!
Dilerim bu yeni çağın çocuklarına serüvenlerine en doğru bir biçimde eşlik ederiz.
Şimdi sizden beklediğim bu yazıyı övmeniz değil tanıklık etmeniz :) Yok canım biz yetişkin olduk artık isterseniz övebilirsiniz :)))))))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder