Pek sevgili okur; her 17 Eylül'de böyle bir yazı görürsün bu blogta. İçeriği aşk meşk dolu olur, niye mi? Çünkü 17 Eylül bizim evlilik yıldönümümüzdür de ondan. Evliliğimizin ilginç bir yanı yok ama bak flört dönemimiz roman gibidir; kitap yazsam vallahi çok tutar, dayanamazsın sen de alırsın; niye aşk her zaman satar çünkü ;) Flört dönemimizde blog yazıyor olsaydım; dizi film gibi bağımlısı olurdun. Evlenince Ne mi Oluyor diye bir yazı yazmıştım; okumadıysan oku derim, yok okuduysan bir daha oku, iyi gelecek gör bak: Tıktık- Evlenince Ne mi Oluyor?
Bu sene 3. yılını kutluyoruz evliliğimizin; ilk yılımızda 8 aylık hamileydim; ama elini yüreğine koyda söyle hiç 8 aylık hamileye benziyor muyum, hiç benzemiyorum bence :) Karı&koca başbaşa yemeğe gitmiştik. 2. yılımızda Aren 13 aylıktı, evdeydik ve Aren o gün tam anlamıyla bağımsız bir şekilde yürüyerek bize verilebilecek en güzel hediyeyi vermişti.
Ben Güray'a çok aşık oldum; hani derler ya aşk paçalarından akıyor işte benim halim öyleydi. Allahım yatıyorum, kalkıyorum Güray, aklımda olmadığı saniye yok. Öl dese oracıkta öleceğim; telekinezi mi yaptı nedir adam bana, bilemiyorum artık :)
Güray'a ilk görüşte aşık olmadım; ama pek sevdim kendisini, arkadaş olarak. Sadece arkadaştık evet evet vallahi bak :) Aslında olay çok güzel başladı; adam feci romantik, ay evimin önünü gelmeler mi dersin, şirkete gelip yukarı çıkmadan bal bırakmalar mı dersin, niye bal dersen,yok moda değildi o yıllarda, adam bal sektöründe de ondan; çicek sektöründe olsa çiçek getirirdi. İşi gücü bırakıp ICQ'dan yazışmalar, tabii şimdi aranızda genç olanlar, o ne diyecek? Ya işte MSN gibi bir şey, onu hatırlamayan yoktur herhalde :) Arkadaşız ya Güray'la benden hoşlanan çocuklar için Güray'a danışıyorum falan, o da ay o iyi değil bu iyi değil falan diyor; ben de arkadaşıma güveniyorum tabii :) Birbirimizin gittiği yerlere gitmeler falan, ama hep arkadaşca gidip geliyoruz; o dönem bizim eve gelip kalmışlığı bile var, arkadaşız ya, annemlerde bir şey demiyor; sonra bir gün bakıyoruz ki biz arkadaş falan değiliz bildiğin sevgili olmuşuz; tabii ben de işler değişiyor, sevgiliyiz ya; adamı günde 50 kere aramalar, telefonu açmazsa hesap sormalar falan, yanından sinek uçsa kız mıydı o demeler. Güray napıyor dersiniz; beyimiz bunun tadını çıkarıyor; her ne kadar Allahın her günü kızım sen sevgili olunca ne kadar değiştin desede, her dakika benim sevgili halimden şikayet etse de belliki pek bir gururlu. Adamı zorla koşturuyorum, koştukça kovalıyorum kovaladıkça kaçıyor; girdik mi bir oyunun içine...
Sadece ben mi onu kovalıyorum; yıllar yılları kovalıyor, bir bakmışssın geçmiş üstünden 5-6 sene; kaç kez ayrılıp barıştığımızı hiç hatırlamıyorum. Farkındayım o da bana aşık ama benim gibi değil işte, farkındayım o da beni seviyor ama benim onu sevdiğim gibi değil işte. Güray evlenmekten korkuyor; neden mi? Bunca kıskanç olan dakikada 10 kere arayan, her gün görüşmek isteyen; kısacası adama göz açtırmayıp, nefes aldırmayan kadının evli halini düşünemiyor; ahh bilseydi evlendiğimizde, hele de çocuk olduğunda böyle bir kadına dönüşeceğimi, eminim ilk yıldan evlenirdi benimle :)
Neyse sıkılmaya başlamışssındır artık sevgili okur; bir gün geliyor, bu kızcağız aşkını kalbine gömüyor ve elvada diyor! Sürünüyor ama dimdik ayakta adeta kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyor; uzunca bir süre hiçbir iletişim yok, sonra bir gün buluşuyor; Güray o sihirli cümleyi söylüyor: "Ben seninle tanışana kadar hiç çocuk sahibi olmayı düşünmedim; bir tek senin çocuğunun babası olmayı düşündüm; çocuğumun annesi sen olmalısın" O gün uzunca bir aradan sonra tekrardan flört etmeye başlıyoruz; hatta evlenmeye karar veriyoruz.
Tabii siz şimdi bir hehh tamam son'a yaklaşıyoruz diyorsunuz; ama burada bitmiyor ki. Bu olayın üzerinden 2 sene geçti ve ondan sonra evlendik. Ama 2 seneki flört dönemimiz öncekilere göre çok daha yumuşak ve olgun bir haldeydi. Bu arada arkadaşım olarak sevdikleri çocuğu sevgilim olarak hiç sevmedi ailem; çünkü kavgalarımıza defalarca şahit oldular. (ta ki evlenene kadar; şimdi çok mu çok severler, güray yukarı Güray aşağıya)
Bir Cumartesi kış gecesiydi evlilik teklifi aldığımda; eve dönüp anne Güray bana evlenme teklif etti dediğimde; annem sen yanlış anlamışsındır onu, salak olma Güray seninle evlenmez dedi :) Ben de hemen Güray'ı aradım; ya sen bu akşam bana evlenme teklif ettin değil mi dedim; o da evet dedi. Tamam ok, ona göre annemlere söyleyeceğim de dedim :) Telefonu kapadım, yok yok doğru anlamışım dedim. Ondan sonrası iplik söküğü gibi geldi. 19 Mayıs'da nişanlandık; 17 Eylül'de evlendik.
Tüm evlilik hazırlıkları sırasında tüm kaprisimi çekti bu adam; sırf mutlu olayım diye. Bana gerçek bir prenses muamelesi yaptı; nişandan önce düğün mekanına karar verdirdim; aman yer kalmaz diye, düğüne çok az kala yok orayı istemiyorum dedim ki kapora falan ödemiştik; tamam dedi Güray yeni bir mekan buldu; bizim kapora yandı bitti kül oldu. Ve biz en başından ailelerimizi maddi manevi hiçbir sürece dahil etmemeye karar vermiştik; her şeyi kendimiz üstlendik ve iyi ki de böyle yapmışız diyorum; çünkü her şey bizim gönlümüzce oldu.
Flört dönemine kısa bir geri dönüş yaparsak; Günçe, yiğenim, benim ilk gözağrım, çok sevdiğim. Güray'la Günçe'yi sık sık gezdirirdik ve Günçe Güray'ı çok severdi. Bir gün annem Günçe'ye sen Güray'ı çok mu seviyorsun diye sordu; o da evet dedi. Annem de aman Günçe nesini seviyorsun dedi. Günçe de cevap olarak:"Çünkü o çok iyi bir insan babaanneciğim" dedi.
Evet Güray çok çok iyi bir insandır; elbette herkes gibi arızaları ve defolu yanları vardır; kolay değil aksine çok zor bir insandır ama işte olması gerektiğinden fazlaca iyi bir insandır; ve bunu sadece onu gerçekten tanıyanlar bilir; gerisi için aksi, zor ve arızalı'dır. Ama işte o zamanlar 4-5 yaşlarında olan bir çocuk onun bu iyiliğini çoktan görmüştü.
Güray iyi bir insan olmasının yanısıra çok iyi bir eş ve herşeyde öte çok çok çok iyi bir baba. Benim, özellikle ailemin içinde, Güray gibi bir baba örneği daha yok. Ve ben Aren'e baktıkça, demek her şey bunun içinmiş diyorum. Güray'dan vazgeçmeyişim, Güray'la evlenmeyi ve bir çocuğumuz olmasını çok isteyişim hep bundanmış diyorum. Ve 3 yılda 1 gün bile pişman olmadım vazgeçmediğime, onun çocuğunu içimde büyüttüğüme. Ben kaderimi çok zorladım ve Allahın kaderiniz sizin yaptıklarınıza bağlı sözündeki gibi kaderimi değiştirdim ama iyi ki iyiki iyi ki diyorum.
Şimdi biliyorum ki; bu adam benim onu sevdiğimdenden bile çok benim ona aşık olduğumdan bile daha aşık belkide. Flört dönemimizde ondan yana ne görmek istediysem aşk adına hepsini evliyken yaşadım ben; tahminimin çok ötesinde bir evliliğim var benim, Allah daim etsin, nazarlardan korusun.
Hani dövme yazımda demiştim ya kocamın ismini yazdırsam ama bir gün ayrılsak sildirmeyi düşümem diye; evet hayat bu ne olacağı belli olmaz, olur ya evliliğimiz biterse bir gün ayrı hayatların parçası olursak, ismi de cismi de hayatımda kalır; çünkü o iyi bir insan!
Mutlu insanlardan ve mutlu çiftlerden ve en önemlisi mutlu ailelerden kimseye zarar gelmez! Dilerim Allah herkese gönlüne göre bir hayat arkadaşı verir ve dilerim tüm çiftler masalların sonundaki gibi sonsuza kadar mutlu yaşarlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder