Hehh işte tam da bu nedenden :) Ayrıca bu çantaya da bayılıp alıverdim ;) |
10 yıldan fazladır iyi bir blog takipçisiyimdir, son 3 yıldır da kendime ait bir blogum var. Evlilik hazırlıkları sırasında kendi blogumu açmış ve tüm aşamaları yazmaya başlamıştım; hatta o zaman blogun adı: Tutenevleniyor idi. Blog yazdığımı bilen 1-2 kişi vardı; sonra tanımadığım insanlar beni takip etmeye başlayınca çok şaşırmıştım. Her zaman hiç kimse okumuyor gibi yazmayı yeğledim. Blogumun ilk yazısında bu blog bir Eylül günü aranızdan ayrılacak demiştim; çünkü o zamanlar evlilik hazırlıklarının sonuna gelince blog yazmayı da bitiririm diye düşünüyordum. Ama öyle olmadı, blog'a yazmayı çok sevdim; takip edildikçe, yorum yazıldıkça, yani blog internaktif bir hal alınca, devam etmeye karar verdim; ve blogun adını değiştirdim. Bugün karar veriyor olsaydım adı başka olurdu; ama o zaman tam da evlenmek üzereyken ve hayatın her telinden yazacağımı biliyorken adına da Evcilik Hayatı deyiverdim.
Hamileliğimle birlikte blog daha çok hamilelik, anne&çocuk üzerine yazılarla dolmaya başladı. Ağırlıklı olarak -ki bu çok doğal, çünkü hayatım çocuk ekseninde dönüyor- anne&çocuk üzerine yazmaya başladım; ama blogum için bir anne&çocuk blogu diyemem. Yazmayı her zaman çok sevdim, bildiğimi paylaşmayı da; dolayısıyla bu çok sevdiğim iki şeyin en iyi birleşebileceği alan blog'tu.
Benim kendime ait bir blog anlayışım var; bu anlayış bilinen, kabul gören blogger anlayışıyla neredeyse taban tabana zıt! Hala blogger kime denir, kriterleri nedir hiç bilmiyorum. Blog yazmak için tek bir özelliğe gerek var bence, o da: Kendin gibi yazmak.
Blog anlayışımın ne olduğundan bahsetmeyeceğim, zaten takip edenler iyice anlamıştır diye düşünüyorum. Dediğim gibi; hiç kimse okumayacak gibi yazmayı seviyorum ben.Bir kaç kez şöyle geri bildirimler aldım; sanırım yazılarını tekrardan gözden geçirmiyorsun, fazlasıyla imla ve benzeri hatalar var, bu da okumayı zorlaştırıyor. Böyle samimi yapılan geri bildirimleri seviyorum; evet yazdıklarımı tekrardan gözden geçirmem, imla hatalarının farkındayım; bunu okuyanı umursamadığımdan yapmıyorum, işimin arasında hızlıca yazıyorum ve dedim ya kimse okumayacakmış gibi yazıyorum; ince bir işçiliğim yok. Şunu da belirtmek isterim; yıllarca dergicilik yapmış, edebiyat fakültesi mezunu, kendi adıyla yazıları gazete ve dergilerde yayınlanmış birinin az da olsa imla ve yazım kurallarından haberi vardır :)... Son zamanlarda başkaları da saygısızlık olarak görür mü diye, daha çok dikkat ediyorum; ama yine de bir redaksiyon çalışması yapmam :) Yazıyı yayınladıktan sonra dönüp 1 kere de ben okurum o kadar.
Velhasıl; takip eden herkese, takip edip de yorum yazanlara, fikirlerini, görüşlerini paylaşanlara çok teşekkür ederim. Blog'a yazmayı çok seviyorum, yazdıklarımı paylaşmayı, yorumları, yorumların üzerine konuşmayı da öyle.
10 yorum:
İşte bende seni tamda bu yüzden seviyorum devam aynen...
Ben de aynen kendi gibi yazan ve kasmayanları seviyorum
Blog çok kişisel bir şey samimiyet gitti mi anlamsız oluyor
Sevgiler
Yeliz
bence hic onemi yok imlanin falan. ona ticari blog sahipleri ozen gostermeli.
Hii bayıldım çantaya!
ben seni okumaktan çok keyif alıyorum, hep devam edersin umarım.
Kalp kalp kalp teşekkür ederim
Teşekkürler Yeliz ve tamamen katılıyorum
dogru didin :)
Alalım sana da Görkemcim ;)
Mügeciğim çok teşekkür ederim öptüm bir de kalp
Yorum Gönder