20.10.2014

Bir Nevi Hayat Koçu: Arılar





Geçtiğimiz Cuma günü Anavarza Bal'ın  Doors Akademide gerçekleştirdiği bir blogger etkinliğine katıldım. (Ben aslında daha çok Güray'ı desteklemek için oradaydım; bilenler zaten biliyor Güray, eşim, Anavarza Bal Pazarlama Müdürü)

 Önce Anavarza Bal'ın  davetlisi,Debra Roberts'tan arıların gizemli dünyasını dinledik sonra da mutfağa geçip ballı 3 farklı tarif denedik. Tarifleri de bir ara yazayım çünkü hem tatları nefis hem de yapmı oldukça kolay. Debra Roberts hayatımda gördüğüm en çılgın kadınlardan biri,; kendisiyle ilgili detaylı bilgiye:http://holybeepress.com/about-debra-roberts-2/ web adresinden ulaşabilirsiniz.


Debra arıların gizemli hayatını anlattı bize. Mesela; 


*Arıların iki midesi olduğunu bir midelerine balı doldurduklarına diğerini kendileri için kullandılarını 

*Bal yapımında 3 arı olduğunu; kraliçe arı, işçi arı (bazıları çiçeklerden bal toplarken diğerleri evde (kovanda)bekliyor ve erkek arılar) erkek arıların tek görevi kovandaki kraliçe arıyı dölleyip yeni arıların doğmasına vesile olmak. İşçi arıların evde bekleyenleri çiçeklerden bal toplayan arıların ağzından arı öpüşmesi denilen teknikle balı alıyor ve kovanda o müthiş bal peteğini oluşturmaya başlıyor. 

*Arılar çiçeklerden balları toplayınca o bala özel midelerinde çeşitli enzimlerle buluşup ilk işlemi kendileri başlatıyor. 

* Bir arının tüm ömrü boyunca yapabileceği bal miktarı bir çay kaşığı kadar ki bunu yapabilmek için 1 gün içerinde 100'den daha fazla ve farklı çiçeğe konmalı arı. 


Bu 4 madde tüm bilgilerin içinde benim çok ilgimi çekti. 



Debra Amerika'da Güney Carolinada yüksek bir dağlık bölgede yaşıyor ve arıcılık yapıyor; hiçbir ticari kaygısı yok, hiçbir beklentisi yok; arılarla beraber yaşıyor. Bir kadın düşünün sabah uyandığında ilk işi arı kovanlarına gidip arıları dinlemek ve onlarla konuşmak. Ömrünü arıların dünyasını anlatmaya ve arıcılığın gelişmesine adamış. Türkiye'yi bu yüzden çok seviyor; mesela Çam balının Türkiye'ye nasıl da has olduğundan ve dünyada ne kadar değerli olduğundan bahsediyor; ve biz bu sabah Marmaris'in o güzelim ormanlarının yandığını öğreniyoruz. 

Debra'dan arıları ve onların dünyasını dinlerken aslında hayatı dinliyor gibiydim; benim için ruhani bir ders dinler gibiydi.  Sonradan sohbet ederken; Debra'ya arılar sizin hayat koçunuz gibi olmuş sanki dedim, sunumu dinlerken bana hayat adına şunları düşündürttünüz dedim; 

* Arılar bal üretiyorlar ama bu onların işi ve durup bir dakika bile ben n'apıyorum demiyorlar, dünyaya bal üretmek için gelmişler ve işlerini yapıyorlar. Peki biz insanlar dünyaya ne için geldik ve işimizi yapıyor muyuz bunu düşündünüz mü hiç? 

* Aralarında müthiş bir iş birliği var ve kimse kimsenin işine karışmıyor sadece o müthiş düzeni sürdürüyorlar. Takım çalışması yapıyorlar, birbirlerine ihtiyaçları var. Biz insanlar için de böyle değil mi? Her şeyi kendi başına yapmaya çalışan insanların durup düşünmesi gerekiyor bir noktada bir başkasına ihtiyacınız olacak, insan insana muhtaç. 

* Arılar dünyanın iyiliği ve düzeni için yaşıyorlar; peki ya insan ne için yaşamalı ve arıların bir beklentisi yok. Arılar bal yapıyorlar, beklentisiz ve düşünmeden. Peki ya biz insanlar neyi niçin yapıyoruz; hangi beklentiyle neyi düşünerek. 

Tüm spritual öğretiler kendinize doğayı ve hayvanları örnek alın der; zira kendinize ister arıyı ister başka bir hayvanı veya doğanın herhangi bir parçasını seçin, dikkatli izler ve bakarsanız yaşamak adına çok çok önemli şeyleri öğrenirsiniz. İşte ben bu yüzden arılar bir nevi hayat koçudur diyorum. Eğer farkındalık sahibi biri olmak istiyorsanız veya var olan farkındalığınızı daha da arttırmak istiyorsanız bir hayvanı ve doğanın kendisini kendinize mentör seçin ve izleyin, öğrenin ve onlara emek verin. 

Bu görüşümü Debra ile paylaştığımda beni yaşam koçu sandı :) Önce arılara sonra bana teşekkür etti böyle düşündüğüm için; evet o kendine arıları hayat koçu seçmiş, dünyanın iyiliği ve güzelliği için çalışan bir gönüllü. Dünyanın dört bir yanını dolaşıp arıların gizemli dünyasını anlatıp insanların özündeki neden var olduklarını anlamasına vesile oluyor. 

Arı'ların bal yapma hikayesini öğrenirseniz Anavarza bal'ın kapağında yazdığı üzere; Bu kavanozdaki bal için, binlerce arı milyonlarca km kanat çırptı, çırpındı ziyan etmeyiniz. Yediğiniz balın bir damlasını bile ziyan etmezsiniz. 

Anavarza Bal'ın sloganı: Sır. Sabır. Armağan. Hayatın da  şüphesiz ki bir sırrı var ve sabredenler, tıpkı arılar gibi azimle çalışanlar bu sırrın armağına erişebilirler. 

Sırra erişmek için doğayı ve hayvanları kendinize yol arkadaşı seçin; seçtiğiniz yol sabırlı yolculuğunuz sayesinde tıpkı arının peteği ve içindeki o sarı tatlı ve şifa dolu bal gibi bir armağan sunacak size..... 


Hiç yorum yok: