28.09.2011

Hormonlar mı İnsanlar mı?


Kalabalık ve birbirine çok bağlı bir ailem var. Aynı şekilde Güray'ın ailesi de öyle. Biliyorum ki kalabalık ailelerde çocuk büyütmek daha kolay ve belki de çocuk açısından en sağlıklısı. Ama öyle ince ayarları var ki bu işin öyle ince görev dağılımları var ki herşey bir anda bombokta olabilir. Bazı laflar vardır nerde çokluk orada bokluk gibi. Her kafadan bir ses çıkınca hiçbir şeyin çözüme ulaşmaması gibi.

Oğlumun içimden çıkıp içimizden biri olmasına çok az kaldı. Heyecanla ve merakla bekliyoruz. Son günlerimi bolca dinlenerek ve bir yandan da bolca nasıl olacağını düşünerek geçiriyorum. Son günlerdeki teorimin lohusalık depresyonu denilen şeyin hormonlardan daha çok ya çok yanlız kalmaktan ya da çok insanın başınızda olmasından kaynaklı da olabileceğine inanmaya başladım.

Biliyorum ki etraftaki insanlar iyi niyetli biliyorum ki aslında yardım etmeye çalışıyorlar. Ama işte özellikle belli bir yaşın üstü kendi bildiklerin en doğrusu olduğuna inanıyorlar. Deneyimlerine çok fazla inanıyorlar. Ben de büyüklerin deneyimlerine saygılıyım fakat yine de herkesin çocuğunu kendi bildiği gibi büyütmesi taraftarıyım.
Ve yeni doğum yapan bir anne yardım istemeden bebek bakımı konusunda yardıma kalkışmanın öneri de bulunmanın doğru olmayacağına inanıyorum.

Bir lohusaya yeni anne olmuş bir kadına en büyük yardımın ev işlerinde ve ev düzeninde olacağına inanıyorum. Etraftaki insanlar anne bebeğine konsantre olsun diye tüm işleri üstlenmeli anne de çamaşırı temizliği gelen misafire hizmeti düşünmemeli. Sanırım sadece bebeğine konsantre olan anne depresyon olayına derinlemesine girmez. Elbette yardım isterse bakım konusunda da el uzatılmalı ama isterse.

Harvey Karp'ın Mahallenin En Mutlu Bebeği kitabını okuyorum.  Tamam ben de biliyorum ve inanıyorum. Öyle kitaptakileri uygulamak kadar kolay olsaydı bebek büyütmek okuduğunu her anlayan annenin hiçbir zorluk çekmeden çocuk büyütebilmesi gerekirdi. Her bebeğin kendine özgü bir bir bakıma ihtiyacı olduğuna da inaıyorum. Ve bu işin kesinlikle iş üzerindeyken öğrenildiğine bebeğin sinyallerini anlayamaya odaklanılması gerektiğine de inanıyorum. Kitapta yazanlar bana mantıklı geldi. Kaldı ki bu adama inanıyorum da. Araştırmacı her insana daha çok saygı duyduğum gibi. Araştırmalarını kanıtlayabilen ve anlaşılabilir dille yazanlara inandığım gibi.

5 temel prensipten bahsediyor Harvey K ve bu kitabı okumadan önce de inandığım bebeklerin doğduktan sonraki ilk 3 ay sürecinde anne rahmindeki hayatı aradığını ve istediğinden bahsediyor. Bebeklerin ilk 3 ay boyunca şımarmalarının mümkün olmadığından, 9 ay boyunca 24 saat annenin içinde olan ve istediği herşeyi yiyecek uyku rahatlık titreşim gibi şeyleri aramasının ve talep etmesinin ne denli doğal olduğundan bahsediyor. Ve anne rahmindeki ortam sağlandığında bebeklerin kesinlikle huzurlu ve rahat olduğundan. Disiplin denilen şeyin ilk günden değil 4. aydan itibaren oturtulabilecek bir şey olduğundan bahsediyor. Antrepologların yapmış olduğu kabileler üzerindeki araştırmalardan da bahsediyor ve bazı kabilelerde bebeklerin neredeyse ağlamadığını ağlamalarını dakika da geçtiğinden bahsediyor bunun sebebi annelerin bilinçli bir biçimde olmasa da rahimdeki ortamı sağlıyor olmuş olmalarını söylüyor.
Kitap da en beğendiğim üzerinde durulan noktalardan biri de bu 5 prensibin ancak ve ancak doğru uygulandığında pratiğe döküldüğünde işe yarayacağını söylüyor. İşte ben de buna inanıyorum. Prensipler teoriler pratikte doğru yapılmazsa hiçbir işe yaramaz. Tıpkı olumlama Secret olayında olduğu üzere. Birşeyi istemek yetmiyor. İstemeyi bilmek çok önemli. Allahtan birşeyi istemeyi bilirsek kesinlikle olur buna inanıyorum. İstediğimiz şeyler olmuyorsa Allaha neden diye sormak yerine acaba nasıl doğru bir şekilde istemeliyim mi düşünmeliyiz. Neyse konuyu dağıtmayayım.  Harvey'in prensiplerini de pratikte uygulamanın kolay olmayacağını düşünüyorum ama Harvey neyseki bu pratiğin kazanılabileceğini söylüyor ki buna da inanıyorum.

Gelelim kısaca bu 5 prensip'e. Mesela prensiplerden bir kundaklama. Bir de bu kuralların zincirleme olması gerekiyor yani sadece kundaklamayı yapıp diğer 4 madde gerçekleşmezse olmaz diyor ki ben de zincirlemeye inanınırım.

Veee bu sabah 85 yaşındaki büyük teyzem ve annemle kahvaltıda sohbet ediyoruz; diyorum ki siz sıkı kundak yapmayı bilir misiniz? 85 yaşındaki teyzemin kesinlikle bildiğini düşünürken her ikisi birden ne kundağı saçmalama zararlı bir kere diyorlar. Teyzem 3 çocuğunu nasıl da kundaksız büyüttüğünden bahsediyor. Annem doktor edasıyla konuşuyor. Ve kundak yapmanın zararlarını kolunun açık kalmasının kas sistemine faydasından falan bahsediyor. Yazan adamın da iyi bir doktor olduğundan bahsediyorum dinlemiyorlar bile.

Sonra ben bebeğimin bana yapışık olmasını istiyorum 3 ay boyunca. Yahu yüküne hazırım bunun diyorum. Sakınaaaa kucağa alıştırma bak işe geri döneceksin nidaları yükseliyor. bebeğin ilk günden alışacağından bahsediyorlar. İlk günden nasıl başlarsa öyle gider nidaları.

Sabah sohbetimiz sohbeten çok fikirleri çürütmeye dönünce kendimi bir aşağı katta ki evime atmayı uygun buldum. Ve şimdiden bebekle yanlız kalacağım zamanları özledim. Keşke yeni anneye yardım etmek isteyen tüm iyi niyetli insanlar bir anneye en büyük yardımın bebeği ile başbaşa kalacağı zamanları kalite hale getirmek olduğunu anlasa ve ona göre davransa sanırım ortada depresyon falan kalmazdı. Yeni anne kendine çabucak gelirdi. Ama yine de ekliyorum kimi anne de bebek bakımında yardım ister. Ben o kategoriden olmayacağım çok belli.

İşte böyle sevgili okur sanırım lohusalığı tetikleyen hormonların ötesinde....

7 yorum:

ELÇİN'NİN YERİ dedi ki...

Sonuçta kendini en iyi bilen tanıyan sensin.Olmadı açıkça hepsiyle konuşursun kırmadan bu konuda sana anlayış göstermelerini ve onlardan destek istediğin zaman yardımcı olursalar daha mutlu olacağını ...

Adsız dedi ki...

Tüten'cim, ben dolu dolu üç ay oldu mu bilmiyorum ama ilk zamanlar tamamen bebeğime odaklı yaşadım. Tüm karşı çıkmalara, yolumdan döndürme çabalarına rağmen. Kitapta falan okuduğumdan değil, böyle olması gerektiğini düşündüğümden. Neler yaptım: 1) Evdeki tüm gereksiz ses/gürültü/elektrik kaynaklarını engelledim 2) Ne yazık ki o günlerde emzirme olanağım olmadığından uyanık olduğu her anda ten temasımızı sağlamaya çalıştım. Beslerken üzerimi çıkartıp göğsüme dayayarak biberon verdim. 3) Yalnızca açık havaya çıkardım. Değil ev gezmesine, alışveriş merkezine götürmek, bakkala çakkala bile girmedim. 4) Sadece bana sevimli geliyor diye abuk-subuk pantolonlar, patikler giydirmedim. Bu kadar ay çıplak olan bir varlık, tenine değen lastikle rahat edemez diye düşündüm. 5) Benim dışımda kimsenin beslemesine izin vermedim. Bu biraz da benim emzirememe kompleksimden kaynaklanıyordu fakat hala mutluyum kararımdan 6) Lohusalığımda deyim yerindeyse elimi sıcak sudan soğuk suya sokmadım. Sağolsun annem, kayınvalidem :) O kadar strese rağmen sütümün bol olmasını buna bağlıyorum. 7) Belki bu abartı gelecek ama bebeğime mikrop taşırım diye (Herkes bana manyak demeden önce Rüzgar'ın prematüre olduğunu hatırlatayım:)) tebriğe gelen misafirlerle oturmadım, fazla samimi olmadım. 8) Çocuğa durmadan müzik falan dinletmedim. Belki hoşlanmıyor oğlan Bach'dan, nereden bilebiliriz di mi yani? 9) Kundak yapmadım ama örtüsüyle, üçgen biçiminde sardım hep. Kendini güvende hissetsin diye uyuduğu zaman etrafını sürekli bir şeylerle besledim. 10) Bol bol kokladım, çok ağladım, çok güldüm, çok endişelendim ama yanımdan hiç ayırmadım. Sonuç: Gerçekten sorunu olmadıkça ağlamayan, kolik krizleri haricinde rahatsızlık yaşamayan, çok sakin bir bebekti. Yaptıklarımın katkısı oldu mu bilmiyorum ama sanırım mutlu bir bebek büyüttüm.

Adsız dedi ki...

Görkemcim bence de en doğrusunu yapmışsın zaten Rüzgar'ın resimlerinden bile mutlu bir bebek büyüttüğün belli oluyor. Ben de kendi içgüdülerimle kendi bildiğim gibi büyütmek istiyorum. Büyütmek kısmında müdahale istemiyorum. Etrafımdaki insanlar bana kaliteli zaman yaratsın Allah razı olsun.

Elçincim derim de diyeceğim insnların yaş ortalaması yüksek alınganlık gösterirler kesin o da beni gerer bakalım yaşayıp göreceğiz

Adsız dedi ki...

Seni germesin işte, illa birileri gerilecekse onlar gerilsin :) Ben hastaneden eve geldiğimizde kardeşimi, babamı, teyzemi, annemi, kayınvalidemi falan (yani o süreçte yanımda olacak kişileri) aldım karşıma konuştum. Şakayla karışık "Şu andan itibaren ne olur hareketlerimden, sözlerimden alınmayın. Beni üç-dört ay sonra iyileşecek bir deli olarak kabul edin. Hata yaparsam çaktırmadan uyarın ama ne olur ısrarlı olmayın. Vereceğim rahatsızlık yüzünden şimdiden özür dilerim" dedim. Sana da tavsiye ederim:)

Adsız dedi ki...

Tavsiyene kesinlikle uyacağım Görkemciğim. Çok iyi etmişsin bakalım ben de deneyeyim

ÇokBilmiş dedi ki...

Lohusadan çok yanındakiler lohusalık depresyonuna giriyor, burası kesin. Etrafındaki kişiler senden daha alıngan ve gergin olacaklar, benden söylemesi :)

Madem kalabalık bir ailen var, benim de tavsiyem, her ne olursa olsun evde 1 kişiden fazla yardımcı bulundurma ve kimsenin de 2-3 günden fazla yanında kalmasına izin verme. Yani mesela ilk 2-3 gün sadece annen yanında kalsın. Sonra o gitsin kayıvaliden gelsin. Bunun 2 nedeni var:

1. Fiziken yorulen insan, ruhen de yoruluyor ve etrafını yıpratmaya başlıyor. Gidip kendi evlerinde hem fiziken dinlenmeleri hem de 1-2 gün başlarını dinlemeleri çok önemli.
2. 2-3 gündne sonra bebek bakımı üzerinde ahkam kesmeye başlıyorlar. Oysa 2-3 kalınca yeni bebek konusunda onlar da tecrübesiz olduklarından, ahkam kesecek dirayeti kendilerinde bulamıyorlar :)

Ben şanslıyım (veya değilim blemiyorum) sağ kalan ve yardımcı olabilecek akrabalarımdan sadece annem ve teyzem vardı yanımda. Onlar da çalıştıklarından çok uzun süreler kalamıyorlardı. Ama bir yardımcı kadın almıştım ki eve ilk 1 sene burnumdan getirdi. Deli gibi ağladığımı hatırlıyorum. Şİmdi şimdi düşünüyorum da kadın aslında pekçok konuda haklıymış. Ama işte haklı olması beni üzmediği anlamına gelmiyordu. Dediğinde haklısın: O senin bebeğin ve senin hatalarınla büyümeli

Adsız dedi ki...

Çok teşekkür ederim ve söylediklerine çok katılıyorum. Etraftakiler gerçekten lohusa kadından daha gergin ve alıngan oluyorlar. Ve kısırdöngü aşanıyor. Yardımcım da işe başlayacak aslında tam bir curcuna olacak bakalım maceralı bir dönem olacağı kesin.
Son sözüne de bayıldım kesinlikle o bizim bebeğimiz hatalarımızla da olsa öyle büyümeli. Geri dönülmez hatalar dışında bebeğimizde biz de o hatalardan doğruyu buluruz diye düşünüyorum.