26.04.2011

Erken Emeklilik




Zaman içinde fikirlerim değişti. Hangi konuda mı çalışma hayatı konusunda. Eskiden idealist, hırslı ve de azimliydim. Her koşul altında yılmadan çalışırdım ve tipik bir Oğlak burcuydum. Di'li geçmiş zaman ile konuşuyorum çünkü bir süredir hiç de böyle düşünmüyorum. Yoruldum mu, bıktım mı yoksa yaşım ilerliyor ve hayatın avuçlarımdan mı kaçtığını düşünüyorum hiç bilemiyorum.


Tek bildiğim özel sektör kölesi olmaya son verme isteyim. Tek bildiğim hayatın içinde canlı capcanlı var olabilmek. Üretmeye devam etmek ama böyle özel sektörün çalıştığım şirketin karına kar eklemesi için üretmek değil. Doğa için çocuğum için kendim için üretmek.


Plaza insanı olmaktan yoruldum. Nefes alamadığım gökyüzünü seyredemediğim ve borsada hissesi artsın diye tabiri caiz ise köpek gibi çalıştığım işlerden sıkıldım.


Erken emekliliğimi istiyorum. İstanbuldan da uzakta olmak istiyorum. Doğanın içinde olmak sevgilime daha çok doymak. Bebeğimi doğada doğal bir yolla yetiştirmek istiyorum. Kafamı dinlemek, dinlenmek ve dingin bir ruha sahip olmak istiyorum. Ama İstanbul'un da nimetlerinden yararlanabilecek çocuğumu da yararlandırabilecek bir mesafede ve maddi güçte olmak istiyorum.


Çok şey mi istiyorum sizce? Hayal mi bunlar? Ve dahası bunlar için ne yapıyorum ben şimdi. Sadece hayal kuruyorum oysa bir adım öteye gitmeliyim bunu da çok iyi biliyorum. Plan yapmalıyım. Planım için her gün hayal etmenin ötesinde birşey yapmalıyım.



Biliyorum bir gün bu istediğim gerçek olacak. Çok geç olmadan olması tek dileğim şu sıralar.


Bir Anda...



Şu resmi gördüm ve bir anda çok eski bir zamana gittim. Küçüktüm 5-6 yaşlarındaydım kışın ama özellikle yazları annem ve babam yürüyüşe çıkar ve dönüşte bana Nestle'nin bu parmak çikolatalarından getirirlerdi. uyuyorsam bile yatağımın baş ucuna bırakırdı babam. Şu resmi görene kadar bu anıyı hiç mi hiç hatırlamamıştım.




Tabii böyle değildi ambalajı renkli renkliydi o zaman. Tadını bile hatırladım ve aslında pek beğenmediğimi ama her yürüyüş sonrası beklediğimi.


Çocukluk dönemi çok önemli çok hem de. Hani diyorlar ya bebektir anlamaz çocuktur bilmez demeyin yanınızda ne konuştuğunuza dikkat edin. Çok doğru. Ve hepimizin hayatı böyle flash back'lerle dolu. Bazen durduk yerde birşeye üzülebiliyor veya anlam veremediğimiz birşey bir nesne bizi mutlu edebiliyor işte hepsinin sırrı çocuklukta saklı aslında. Ve hatta neredeyse anne karnındaki süreçte gizli....




Bakalım bu akşam annemlere soracağım onlar da hatırlıyor mu acaba bu anıyı?




Tüten ben


Parmak çikolata

15.04.2011

Merak


Tıpkı resimde söylenildiği üzere merak her zaman iyi birşey değil. Hele ki birinin özel hayatını merak ediyorsanız.


Gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum ve tüm hücrelerimle sinirleniyorum. Benim de bir başkasının özelini merak ettiğim olmuştur, bu doğru. Ama asla peşine düşmedim asla merak ettiğim şeyi öğrenmek için her yol mubahtır demedim hele hele bir başkasıyla dedikodu etmedim. İnancım hep şu yöndedir; nasıl olsa ortaya çıkar eninde sonunda öğrenirim. Bir de şu var birine ne kadar çok soru sormazsanız karşınızdaki size açılmak konusunda o kadar yaklaşır. Bunu bilir bunu söylerim.


İş hayatı dedikodu kazanın ta kendisi. Merak'ın en pis halini aldığı ortam. Bir iş arkadaşım var kızın ciddi manada psikolojik sorunları olduğunu düşünüyorum. Merak etmediği hiçbir şey yok gibi.


Benimle ilgili uzun zamandır merak ettiği şeyler vardı. Haa bir de samim olmadan özel hayata dair soru sorabilenleri hiç anlamam bu ne cesarert ne cürettir. Nasıl bir kendine güvendir bu.

Sürekli gidip başkalarına soru soruyordu bu şahsiyet benimle ilgili. Sen bilirsin Tüten şöyle şöyle mi? Böyle böyle mi gibi. Karşısındakinden cevabını alamayınca da başka yolları denemeler. Peşimden gelmeler yanlız anımı kollamalar. Yahu öğreneceksin de ne olacak bir bunu bilsem ben. Öğrendikten sonra ki aşaması bu tip insanların daha da fecii. Hemen herkes aranacak ve görüldüğü yerde anlatılacak. Biliyor musun Tüten......


Bu insanın sorma yöntemi işe yaramayınca bu sefer dün itibariyle gidip merak ettiği sorunun cevabını biliyormuş gibi davranmaya başlamış insanlara. Bliyor musun Tüten şöyleymiş gibi. Arkasından bunu herkese dalga dalga yaymaya başlamış. O dalga bana ulaştığında artık tsunamiydi ve ben çıldırmıştım.


Bu insanların bu cüreti karşısında hiç çekinmeden hatalarını suratlarına vururum. Kendisine uyarı maili yazdım. Özel hayatın gizliliği ve iş hayatında özel hayatı paylaşmanın şahsın izni olmadan bir suç olduğuna dair. Ahh mailleri yayınlamak isterdim burdan. Yahu bir insan nasıl profesyonel bir şekilde bunca yalanı kılıfına uyruabiler nasıl inkar edebilir ve inkar ettiği şeye körü körüne inanır. Bunları anlamak mümkün değil benim dünyamda.


İnsanın törpülemesi gereken en önemli özelliklerden biri merak bana kalırsa. Merak ancak ve ancak yeni birşeyler öğrenmeye (özel hayatla ilgili değil elbette), insanın kendini geliştirmeye yönelikse işe yarar yoksa tehlikeli, sakıncalı ve son derece kirlidir.


Bu şahıs keşke özel hayatımı merak etmek yerine daha faydalı şeyleri merak edip benden öğrenme yoluna gitseydi sanırım kendini için büyük bir hayır işlemiş olurdu dahası işine katkısı olmuş olurdu. Ama bu insanların beyni gerçekten boş gerçekten!

14.04.2011

Yalancı Yalancı Sana Kimse Inanmaz


Muhazafar&Modern senteziyle yoğrulmuş bir ailem var. O nasıl birşey öyle derseniz şöyle birşey. Kadın&erkek ilişkileri konusunda oldukça muhafazakarlardır ama sadece kendi evlatlarına karşı. Kimsenin kızını, oğlunu eleştirdiklerini veya ne ayıp dediklerinin duymadım.

Evlenmeden birlikte olmayı yani cinsel ilişkiyi asla onaylamazlar. Flört ederken başbaşa yapılacak şeylerin bir sınırı ölçüsü olmalıdır.


Ama bu konu dışında her konuda oldukça moderndirler. Arkadaşlarımda kalırdım. Tatile de gidebilirdim ki çok gittim. Erkek arkadaşım yani güray evimize de gelmiştir ve hatta kalmıştır. Ama benim ona gitmem veya ailesinin evinde evlenmeden kalmam söz konusu bile olamaz. Kalabalık tatillere güray gelebilir ama 24 saatim saatbaşı haber vermek kaydıyla geçebilir. Uyuduğum odaya neredeyse kamera koyulmalı ve tüm gece boyunca çekim yapılmalıdır :)


Hal böyle olunca flört ederken söylediğim yalanın haddi hesabı olmadı tabii ki. Ahh ama insan söylediği yalanı unutabiliyor özellikle de evlendiyse. Elbette flört ederken Güray'la başbaşa tatile gittik. Ailem bu tatillerin hep kalabalık tatiller olduğunu bildi. Bazıları da gerçekten öyleydi. Ben söylemek isterdim lakin evde çıkacak curcunayı düşünmek bile istemezdim. Vicdan azaplarım çoktur bu konuda ama yapılabilecek birşey yoktu. Çok anlatmaya çok belli kalıpları kırmaları gerektiğini söylemeye çalıştım yok ama 50 yaşını geçmiş insana bunu anlatmak çok zor oldu. Özellikle de annem Valide Sultan kıvamında bir insanken. Sanırım karşısına geçip bu kez tatile Güray'la başbaşa gidiyoruz anne deseydim. Çekil karşımdan mahçup olman gereken yerde bir de ne söylüyorsun derdi. Eminim karalar bağlar ve yerin dibine girerdi. Ehh bu kadar üzmek istemezdim annemi. Babam onaylamıyorum ama sen bilirsin derdi bunu derdi de gözleri başka şeyler söyler sanırım bir daha da benimle yabancıymışım gibi konuşurdu.


Neyse evlendik Güray'la. Güray bey de bir sevildi ki sormayın. Güray asla damat kategorisinde değil bizim ailede. Hani sanki doğduğu günden beri bizimleymiş gibi. Geçen haftasonu Güray'la gittiğimiz Karadeniz turundan arkadaşlarımız gelecekti bize. Elbette ailem Karadeniz turuna Güray'la gittiğimi bilmiyordu. Olayın bundan sonrasını hiç hatırlamıyorum ama şöyle olmuş. Babam kim geliyor size demiş. Ben de demişim ki, Karadeniz turundan arkadaşlarımız. Annemin suratı değişmiş güray'a bakmış Güray bana bakmış anneme birşey söyleyemeyip gözlerini önüne devirmiş. Vallahi de billahi de ben hiç hatırlamıyorum bu olayı.


Dün annem ben birşey öğrendim dahası baban da öğrendi dedi. Ben ne falan dedim Güraya söyleyeceğim dedi ve söylemiş. Siz Karadeniz turuna birlikte gitmişsiniz diye.



İlk başta bir tedirgin oldum bir korku sardı beni sanki hala bekarmışım gibi sonra da dedim ki amannn nasıl olsa evlendik :) Sanırım artık ailem de aman nasıl olsa evliler diye bakıyor :)


Diyeceğim o ki bekar okuyucular. Aman ailenize söylediğiniz yalanları unutmayız veya en iyisi hiç yalan söylemeyeyiniz.


12.04.2011

Sünnet Mevzusu



Daha önce yemek bloglarının abukluklarından bahsetmiştim. Son zamanlarda moda bloglarına takmıştım onu da facebookta belirtmiştim.

Son zamanlarda ise anne&çocuk bloglarındaki tartışmalar beni benden alıyor. Öncelikle tıpkı hani bir mağaza açılır aynısından yanına 10 tane daha açılır ya bizim memlekette. Bir blogger bir yazı yazıyor hopp diğer bloglarda aynı konuyu işliyor. Neden acaba bu da merak konularımdan biri?

Son zamanlarda anne&çocuk bloglarında özellikle erkek annelerinin tartıştığı konu: Sünnet.

Tartışılmasına hiç karşı değilim. Ve hatta müslümanlık yüzünden mahalle baskısı görenlere de desteğim. Kimsenin dini inancı Allah inancı sorgulanamaz bana göre. Biri çıkıpta ben inanmıyorum kardeşim müslümanlığa ee sünnette müslümanlığın şartıysa inanmadığım şeyin şartını neden yerine getiriyim derse. Sesimi çıkarmam yorum yapmam banane der geçerim.

Ama sünnetin sağlıklı olup olmadığı kısmı tartışılırsa ve sağlık açısından çok da gerekli görmüyorum denirse ve bunu diyen blogger bilinen takip edilen bir çok anneye rehberlik eden bir blog ise yok işte orada DUR derim. Birincisi sağlık konusunda böyle konuşmak doğru değil. İkincisi bunu hangi bilimsel zemine oturtuyorsunuz. Ben bir çok yerli/yabancı makale okudum ki sünnetin sağlıklı olduğundan bahsediyor. Bizzat hristiyan aileler tanıyorum sağlık nedeniyle çocuklarını sünnet ettirmişler.

Gelelim en gıcık olduğum en sinir olduğum kısma. Yok efendim çocuğun bedeni üzerinde karar vermek istemiyorlarmış Haa konu sünnet olunca çocuk için karar verilmiyor daaa yemek içimek giydirmek saç kesmek ve daha binlercesi banyo mesela uyku mesela en önemlileri karar verebiliyorsunuz öyle mi? Yok öyle birşey. O zaman nerede kaldı ebebeynlik nerede kaldı anne-baba olmak. Sünnet konusunda çocuğun adına karar vermek istemiyorsan o zaman uykusu konusunda da karar verme. Konuyu fiziksel duruma mı getireceksin. O zaman saçını da kesme erkek çocuğun bırak büyüyünce kendisi mi kesecek karar versin. Tırnağı da kesme ona da kendi karar versin. Yok böyle birşey gerçekten olamaz.

Yakındır blogların tümünü takip etmeyi bırakacağım. Yakındır zaten çok soğumuşken kendim de blog yazmayı bırakacağım.

İçim çok dolu da yazacak halim yok.