Tam bir yere gideceksiniz; ağır ağır giyiniyor, bir ayakkabıyı ayağına geçirmesi 5 dk, paltosunu falan giymesi 10 dk, tabii her şey yolunda giderse. Ve sen de öyle hızlı yaşamaya alışmışsın ki zaten her şeyi otomatik pilot haliyle yapıyorsun; bu yavaşlık seni deli ediyor. Oysaki çocuğun henüz otomatik pilot değil ve iyi ki değil, ne mi yapıyor farkındalık haliyle giyiniyor; çünkü acele etmek nedir bilmiyor; öğrendiyse de bunu malesef senden öğrendi.
Masaya oturuyorsunuz; kaşığı tabağa götürmesi 10 dk, o kaşığı ağzına götürmesi 20 dk, yemeğini bitirmesi bile bir ömür. Çocuğun yavaş yemek yemiyor, çocuğun sadece yemek yiyor, yapması gerekeni yapıyor; yemeğin yarısında da doymuş oluyor; çünkü yavaş yediği için beyni gerçek doyma sinyalini alabiliyor. Çocuğun ne mi yapıyor; farkındalıkla yemek yiyor. Peki sen ne yapıyorsun. Hayır doymuş olamazsın diyorsun ve hooop iç güdüsel halini baltalıyorsun. Onun o yavaş ve farkındalıklı yemek hali sana batıyor.
Çocuğun yataktan hoop diye kalkmıyor; biraz oyalanıyor; çünkü bedeninin her bir zerresini farkında olmasa da hissediyor; yataktan hoop diye kalkılmaz zaten, biraz dönülür, biraz vücudun ve beynin tekrardan senkronize olması beklenir. Ama sen hadi kalk kalp off bir türlü kalkamıyorsun diyorsun. Oysa çocuğun sadece anda kalmaya ve farkındalıkla hareket etmeye çalışıyor.
Daha böyle günlük rutinlerden bir çok örnek verebilirim. Ebeveynlerin çocuklarının yavaş olduğunu düşündüğü ama aslında çocukların yavaş değil an'da ve farkındalıkla kalarak yaşadıklarına dahil.
Her insan hayatının belli noktalarında otomatik hale gelir; ki buna alışkanlık deriz; bunların çoğu aslında sakıncalı hallerdir; çünkü farketmemeye başlarsın. Farketmediğinde de içinden gelen sesi duyamazsın bu mümkün değil. Mesela uzunca bir tatile çıkıp evinize geri döndüğünüzde eviniz size daha başka gelir, gözünüz tekrardan ayrıntıları görmeye başlar. Aaa bu burada mı duruyormuş dersiniz; aa benim buyum da mı varış dersiniz; çünkü vermiş olduğunuz mola tekrardan ayrıntıları görmenize vesile olur. Oysa çocuklar yetişkinler onların doğal ritimlerine karışmadıkları sürece hep bu farkındalık halinde kalabiliyorlar.
Özetle; çocuklar yavaş değil, ebeveynler çok hızlı. Çocuklar ruhlarının hızına ayak uydurabiliyorlarken yetişkinler ruhunu duymaktan oldukça uzak.