Duygularımızı belirleyen şey önyargılarımız ve düşündüklerimizdir. Yani üzgünseniz veya mutlu hiç farketmez; bunu belirleyen bir düşünceniz veya önyargınız vardır. Bu duygu'lar gelip yüreğinize çöreklendiğinde ya bunlardan kaçarsınız özellikle olumsuz ise ya da "hoşgeldin" der içinize misafir eder ve onunla sohbet ederisniz.
Çocuğunuzun herhangi bir duygusunu kabul ettiğinizde ve onu anladığınızı söylediğinizde ki, bunu gerçekten yürekten anladığınızda, çocuk sakinleşiyor ve sanki hiçbir şey olmamış gibi huzurla devam ediyor işte önce bunu kendimiz için yapmalıyız. Üzgün müsün? Önce üzgün olduğunu kabul et, kendine şevkat göster, kendini yargılamak yerine ve sadece kabul et ve çözülmesin dile..... Hissettiğin duygu her neyse emin ol ki bu önyargılarının, inandırıldıklarıın ve düşüncelerinin bir parçası, aslında hissettiğin şey üzüntü değil emin ol buna sadece duygun üzüntü ama his, hissetmek çok daha başka bir şey....
Aslında biliyor musun konu çok daha derin, sen; annenin babanın çocukken seni büyütenlerin seni inandırdığı kişisin, aslında şuan düşündüğümüz şeylerin o kadar azı kendimize aitti, kendimizi tanımıyoruz bile, ama bu bambaşka bir yazının ve hatta çalışmanın konusu olacak.....
Duygularımızı olduğu gibi kabul edip içimizde misafir etmekten başka pek şansımız yok aslıda; bir adım geriden bakmak gerekiyor; hangi düşüncelerimiz bu duyguları yaratıyor:
- Oğlum diğerleriyle iyi geçinmeli; biz de kimse şiddet uygulamaz.
- Oğlumun sinir krizleri var ve eminim dışardan bunları görenler benim kötü bir anne olduğumu düşünüyor.
- "Sözümü dinlemiyor belki de klasik cezalardan birini vermeliyim yoksa bu işin sonu kötü olacak.
- Berbat bir ebeveyn olmalıyım ben.
Tüm bu düşüncelerinize baktığınızda farkedersiniz ki ne çok olumsuz fikriniz var kendiniz ve evladınızla ilgili. Ve aslında bu düşüncelerinizin bir çoğu da doğru değildir.
Şimdi aşağıdaki söylemlere bakın bunların hepsi doğru ve insana kesinlikle kendini daha iyi hissettiriyor.
- "Her zaman herkesle iyi geçinemeyiz; bu gayet normal. Evladımın duygularıyla başa çıkmasına yardım etmeliyim (ama tabii önce kendinize yardım etmelisiniz)
- "Çocuğumun duygularını göstermesinden bu sinir krizi de olsa rahatsız olmamalıyım; hem bunu yaşayan ne çok aile vardır şuan bana acımak yerine eminim anlıyorlardır.
- "sanırım onunda anlatmak istedikleri var beni seviyor sözümü dinlememesinin nedeni ne olabilir acaba?
- "Elimden gelenin en iyisini yapıyorum; iki adım geri bir adım ileri beni yine de doğru yere ulaştırır. Hem onunla bilrikte ben de büyüyorum ve kendimi tanıyorum.
Kendinizi daha iyi hissedeceğiz söylemleri seçmek size iyi gelecektir ve bu da daha iyi ebeveynlik etmenize vesile olacaktır. Kaldı ki ebeveyn olmak zaten kendini tanıma yolculuğudur; her yolculuğun zorlu yanları vardır. Sizin çıldırıdğınız noktalarda başka ebevenylerin sakin kalmasının yegane sebebi kendilerini suçlamak yerine anlamaya çalışmaları. Otomatik pilotluktan çıkıp şimdi ne oluyor diye sormaları kendilerine. Sahi çocuğunuz sizi neden çıldırtıyor ve çıldırtırken hangi noktalarınızı harekete geçiriyor. Belki de kendinizle ama en önemlisi kendi ebevenylerinizle şavaşıyorsunuz o sırada; beni deli ediyorsun derken çocuğunuza belki de sizi deli eden anneniz belki de sizi deli eden kontrol edemediğiniz ve yüzleşmekten nefret ettiğiniz duygularınız. Benim öyle itiraf etmek gerekirse.
"Olayları olduğu gibi görmeyiz olduğumuz halimizle görürüz"
Olumsuz duygularınıza sizi ele geçirecek gücü vermeyin! Anlamaya ve çocuğunuzdan çok kendinize ne olduğuna dikkat edin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder