17.06.2013

Yabancılaşmak


Bugune kadar  ülkemden gitmeyi hiç düşünmedim; daha 2 hafta öncesine kadar gidenlere anlam veremediğimi söylüyordum. Yine 2 hafta öncesine kadar fikrimi sorsanız, bence insan her ne olursa olsun kalıp mücadale etmeli derdim. Bir başka ülkede,en huzurlusun da bile, kendimi oraya tam anlamıyla ait hissedemem gibi düşünürdüm ki hala da böyle hissediyorum. 

Ülkemizin içinde bulunduğu durumda yaşadığım duygulardan biri de yabancılaşmak; artık tam anlamıyla bu topraklara da ait hissedemiyorum kendimi. Kendimi de dinliyorum ve hissettiklerim beni çok korkutuyor; bu öfkenin bu içimden taşan agresifliğin ve nefretin kaynağını bulmaya çalışıyorum, bulamıyorum. Ve hissettiğim bu çirkin ve kötü duygular nedeniyle de çok üzülüyorum; ama elimde değil bunları bastırmak, durdurmak yerine açığa çıkmasına izin veriyorum ki terketsinler bedenimi dahası ruhumu. İçimde çok güzel, insan olmaya ait, insanı insan yapan duygularım da çok ama onlara yoğunlaşıp bu kötü duyguları da yok etmek istemiyorum; çünkü o zaman acımaya, o zaman üzülmeye başlayacağım dahası bir anlam aramaya çalışacağım ki bu beni daha dipsiz kuyulara atacak. İyi ki ailem iyi ki evladım iyi ki dostlarım iyi ki güzel insanlar var;  onlar sayesinde şarj olsam da pilim tam dolmuyor, hiçbir zaman yeşil olamıyorum hep kırmızı bir noktada duruyor şarjım. 

Kendini hiçbir yere ait hissetmemek aidiyet duygunun kaybolması feci bir şey!. Şimdilerde sık sık gitmeyi düşünüyorum; gitmeyi düşünürken de bir çok soru dönüyor kafamın içinde. Evladım hangi vatan sevgisiyle hangi aidiyet duygusuyla yetiştireceğim; vatanı diye nereyi bilecek; şimdi gidersek büyüyeceği ve kendini ait hissedeceği yer gittiğimiz yer mi olacak yoksa her ne olursa olsun yaz tatillerinde vb geldiğinde kimliğinde yazan T.C' mi olacak? Yoksa o da kendini hiçbir yere ait hissedemeyip bambaşka duyguların içinde mi bulacak kendini. Milyon soruların içinden sadece bir tanesi bu. 

Ülkemden gitmek zaman alacak iyi düşünülüp karar verilmesi gereken bir durum; sabahtan akşama olacak birşey değil. Ama tek bir tıkla yine kendimi artık pek de parçası hissetmediğim sosyal medya mecralarını terketmek çok kolay. Şu dönemde o kadar çok elim gitti ki twitter'ı, IG'yi Facebook'u kapamaya. Son 2 senedir facebook kullanmaz olmuştum; anlamsız ve saçma gelirdi. Bu olaylarla birlikte tekrardan kullanmaya başladım 140 karakterin bana yetemediği zamanlarda "What is on your mind" sorusuna uzun uzun yazmak istedim, yazdığımda oldu. Oradaki arkadaşlarımı takip etmek istedim, düşüncelerini bilmek, belki de aynı görüşte olanları görüp oh be yanlız değilmişim hissini yakalamak için. İnsan elbette kendi gibi düşünenlere daha yakın hisseder ve bunu arar; bu zaten insanın doğasında olan birşeydir, kimse kendini o denli yanlız o denli "öteki" hissetmek istemez. 

Instagram tamamen anlamını ve önemini yitirdi benim için; dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış demişler ya bir çok insana çok kırıldım ve çok şaşırdım. IG nedir allahaşkına? Bir eğlence aracı değil mi? Güzel günlerin bir parçası değil midir? İnsan neden ülkesi ve vatandaşlarının bir kısmı eziyet ve zülm görürken, özgürlük adına demokrasi adına mücadele ederken; hayatının güzel bir karesini paylaşmak ister ki nasıl içinden gelebilir ki bu. Neden ve niye hala cevabını bulamadığım iki soru. Dün ve ondan bir gece önce çocuklar ve bebekler bile bu zülme maruz kalmışken; paylaşılan bazı fotoğraflar beni benden aldı; insan olmak adına utandım. İlk zamanlarda bu alanlarda da öfkemi dile getiriyordum oysa şimdilerde sessiz kalmayı yeğliyorum; evet tek bir tıkla silmek o insanı tek bir tıkla bloklamak oldukça basit ki bu basit işlemi yapıyorum ben de ama neden ve niçin sorularının cevabını hala bulamılmış değilim. Bu soruları sorma nedenim de içimi rahatlatmak aslında, mantıklı bir cevap duyup içimdeki o öfkeyi dindirmek... 

Twitter'ın bile anlamı öyle değişti ki benim için, öylesi farklı bir gözle bakmaya başladım ki. Kendimi ait hissettiğim çok sevdiğim, gün içinde soluklandığım, keyif aldığım, bebeğimi ilk kucağıma aldığım zamanlarda kurtarıcım olan yer şuan bambaşka hissettiriyor bana. Haber alabilmek adına sürekli elimde ama beni en az bu ülke kadar yoruyor. 

Herşeyden kopmak, herşeyden uzaklaşmak kendimden bile ayrı düşmek istiyorum.Eğer bu bir kaçış ise evet kaçmak istiyorum; yoksa ciddi anlamda aklımı yitireceğim. Bu olayın başından beri hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyorduk ya; ülkem için ne olur ne değişir öngöremiyorum ama benim adıma hiçbir şey eskisi gibi olmayacak onu biliyorum. En korktuğum şeylerden biri ve tanık oldukça şahit oldukça beni çok üzüp çok öfkelendirecek şeylerden biri de herşey bitip, umuyorum ülkem güzel günler gördüğünde, yaşanılanları unutarak hareket edecek insanlar olması olacaktır. Şimdilerde yaşanılan bu durum bir insanın içine işlediyse, farkındalık yarattıysa o insan kaldığı yerden aynı şekilde devam edemez bana kalırsa. Martin Luther King Jr.'ın dediği gibi "Herşey sona erdiğinde düşmanca davrananların kelimelerini bile hatırlamayacağız. Tek hatırladığımız dostumuz görünenlerin sessiz kalmaları olacak" Diliyorum, umuyorum gerçekten bazı şeyler hatırlanarak hayata devam edilir.

Bunları niye yazıyorum; çünkü yazmak bana daima iyi geliyor, iyileşmeme vesile oluyor!







3 yorum:

Bal Yanağın Hikayesi dedi ki...

Benim bu konuda insana insanca muamele tadında olduğumu biliyorsun ama son zamanlarda o kadar taktım ki cumartesi akşamı hastanelik oldum migren,gözlerimde basınç,taşikardi ellerde uyuşma,beynim patlayacakmış gibi...

Dedim Merve kendine gel,biraz soyutla kendini normale dön hesap kapamaktansa biraz gündelik hayata dönmeye karar verdim.

Şu an kulaklarımdaki o basınç beni patlayacakmışım gibi hissettiriyor.Menepoza yeni giren kadınlar gibi ara ara soğuk ter boşalıyor.

Böyle olmadık anda pıtı pıtı atıyor kalbim normalde 8-5 tansiyonla kendimi iyi hissederken-ki genelde düşük tansiyonluyum- 12-9 tansiyonum hep..

Yıldım,yoruldum....Benimde aynı senin gibi defolup gidesim var...

Adsız dedi ki...

Tutencim ellerine saglık ülkeyi degil bırakıp gitmek asıl şuan kalıp direnmek,desteklemek gerekiyor bence.sosyal medya icin de aynısı geçerli kalıp orada da sesimizi duyurmamız gerekir.ben bu olaylardan önce kendimi buraya ait hissetmiyor ve gitmek istiyordum ama olaylar bana hala umudun olabileceğini gösterdi ve gercekten de sessiz kalanları unutmayacağız sessiz kalanlar hep aklımızda... Kolikanne

özge dedi ki...

gitmek zor tüten,kalmak daha zor gerçi.