Beni en çok sevenler bile bazı bazı hatta çoğu zaman gıcıktır bana . Kocamın ağzından en çok duyduğum cümle: "Kızım bela mısın sen" veya "Tam bir belasın sen tam" dır.
Anne olunca bu halim sanırım en doruk noktasına ulaştı. Annem, kocam diğer yakınlarım bana gıcık oluyorlar. Niye çünkü ben çok biliyorum onlara göre. Hep bir fikrim var hep bir bildiğim var. Ve bunları söylemekten de hiç geri durmuyorum. Hele söz konusu Aren ve Aren'in yetişme tarzıysa beni kimse susturamaz. Hal böyle olunca gıcığın önde gideni ukalanın allahı gibi sıfatlarım var.
Öyle söyleme, öyle yapma, bak böyle söylersen etkisi şu olur cümlelerime istinaden duyduklarım hep aynı: Aaa yeter yahu bir tek sen mi biliyorsun, bir tek sen mi okuyorsun. Elimize bir kitapçık ver Örneğin annemin Aren'e sıklıkla "Aferin" demesine gıcık oluyorum. Anne aferin deme diyeceksen de aferin topu çok güzel yerine koydun diye arkasından getir, aferini neye söylediğini bilsin mümkün olduğunda az kullan lütfen diyorum. Veya son zamanlarda duymayan bilmeyen kaldı mı :) Ağlamanın güzel olduğu ihtiyaç olduğu engellenmemesi gerektiği bilgisi. Aren ağlarken annem ağlama canım derse veya dikkati dağıtmaya çalışırsa bir hışım engel olma çocuğa sarılıp ağla kuzum haklısın bitanem seni anlıyorum canın acıdı, sıkıldın farkındayım diyeceksin diyorum. Annem de doğal olarak aaaa yeter ama bana ne yapacağımı söyleme o zaman al çocuğuna kendin bak diyor. Benim yetiştirdiklerim ortada diyor, beni değilse de abimi mükemmel gördüğü bir gerçek :) Sen giderken biz dönüyorduk kızım ben çocuk yetiştirmeden mezunum hepsini bilirim diyor. Anne bazı şeyler değişti sizin zamanınızdaki gibi değil diyorum. Yeniliklere açık ol ya diyorum. Sen de kendi annene bazı şeyleri öğretmedin mi diyorum. Artık gıcıklığına mı söylüyor samimi bilemiyorum ama vallahi ben anneannenin hakkını ödeyemem ne söylediyse çıktı diyor.
O şimdi öğrendiklerine 30 yıl sonra yok aslında öyle değilmiş deyip bizim bildiğimize gelecekler diyor. Yıllar önce yumurta tereyağ yemeyin diyorlardı şimdi yumurta yiyin tereyağ kullanın diyorlar diyor. Ben sizi hep saatte besledim biyolojik saatiniz tıkır tıkır maşallah diyor. Annem şimdilerde bebek her istediğinde emzirin görüşüne tamamen karşı. Velhasıl tartışma buralara sarkınca oldu o zaman deyip Aren'i alıp aşağıya evimize iniyorum ve Arenciğim topu yerine çok güzel koydun bunun için kocaman bir aferin sana diyorum. Evet takıntılıyım :)
Babamla olanları yazmak bile istemiyorum çünkü esprili bir dille anlatabileceğim tarafı bile yok beni oldukça üzüp sinirlendiren durumlar söz konusu olabiliyor. Bizimle çocukken bakım anlamında hiç ilgilenmeyen hatta yaşımızı bile hatırlamakta güçlük çeken babam bugün çocuk yetiştirmek konusunda bilir kişi gibi davranıyor. Ve nedense hatalı olan hep biziz. Ona sorarsan yok Aren'i hiç iyi eğitemiyoruz. Özellikle de ben tabii. Herşeyi biliyormuşum fahri pedagog fahri eğitimci falanmışım ben. Bir de okudum ben değil uzmanlar söylüyor deyince. Hangi uzman kimmiş neymiş nerde çıkmış makalesi. Öyle internetten okuduklarında gelme bana diyor. Ben Aren'in herşeye dokunmasına, incelemesine izin veriyorum. Yemekler de buna dahil elleriyle ve ağzıyla tanıyor bu çocuk milleti çünkü. Aren birşeye dokunurken bak o dokunduğun yumuşak bir armut diyorum mesela. Sert bir şeye dokunursa da bak o dokunduğun sert birşey diyorum. Babam bu konuşmaya şahit olursa oldu olacak sağır dilsiz işaretleriyle de anlat tam olsun evladım diyor. Sen çocuğa yumuşağı serti öğreteceksin diye etraf battı. Yok kızım yok bu çocuk 10 yaşına gelince de muzu ezecek masada o zaman da yumuşak bir muz Aren dersin olur mu diyor.
İşaret dilinin çocuklar üzerindeki etkisine inanıyorum ve Aren'le de mümkün olduğunda kullanıyorum. Mesela ben seni seviyorum'u sağır dilsiz alfabesiyle de söylüyorum ve Aren artık parmağıyla beni işaret edip sonra kendini işaret ediyor dünyalar benim oluyor biliyorum seni seviyorum demek istiyor veya sevildiğini duymak istiyor. Aynı dili örneğin içeri gidip üzerimdekileri çıkarıp geleceğim demek istediğim de bir yandan işaretlerle anlatıyorum. Kocam Güray hehhh başladı TRT işitme engelliler programı diyor. Kızım çocuk arkasını döndü bak sana kıçıyla gülüyor diyor. Off Güray sen de kullan anlıyor çocuk diyorum. Bırak kızım ya böyle antin kuntin işleri diyor.
Mümkün olduğunca evde -me -ma eklerini kullanmadan konuşmaya çalışıyoruz. Bakın burada bir birlik var :) Güray da buna dikkat ediyor nasıl olduysa hemfikir olduk. Hatta ben yapma elleme dersem me-ma kullanma anlamıyor biliyorsun diyor :) Ama ben bu olumlu konuşma işini bir adım ilerletmeye kalktığımda Güray'ın sesi yükselip evet o cümle geliyor: Bela mısın sen ya bir rahat bırak beni yaaaa çocuğumla istediğim gibi konuşurum diyor. Hayır konuşamazsın diyorum. Gerisi aile meselesine girdiği için anlatmıyorum :)
Bir de öyle bir huyum varki bir şey öğrenirsem ve yararına inanırsam isterimki etrafımdaki herkes ondan faydalansın öğrensin. Misal ağlamanın stres azaltıcı çocuklar için yararlı olduğuna dair bilgileri öğrenince ve inanınca bunu etrafımdaki tüm annelerle paylaşmak istedim. Lakin başıma gelmeyen kalmadı diyebilirim. Bebeği ağlarken bir arkadaşıma ağlamasına izin ver sarıl bebeğine dedim. Kız tuhaf tuhaf suratıma baktı. Nerden duyduğumu kaynak göstererek ve son derece inandırıcı bir ses tonuyla aktardım yok tuhaf bakışlar sürdü. Ve o bakışlarda ukala şey, çok bilmiş şey gibi cümleler de saklıydı. Bunu insanların gözlerinde okumak çok zor olmuyor Ben de banane diyebilen insanlardan olabilmeyi çok ama çok isterdim. Olamadım.
Geçen gün bir oyun alanında çocuğun biri yaşı 5-6 yaş civarındaydı sanırım Aren'e vurdu. Babası başka çocuklara vururken çocuğuna çok sert davrandı dahası biraz hırpaladı. Diğer aileye de kızın şuna falan dedi. Annesi yılgın ve bitkin olaya hiç müdahale etmeden oturuyordu. Aren'e vurunca önce kaplan kesildim hoop hooppp n'apıyorsun sen o da küçük deyiverdim. Sonra onun boyuna eğildim gözlerine baktım. Sakin ol seni anlıyorum küçük çocuklar oyununu bozuyor ve sen buna sinirleniyorsun aslında çok haklısın dedim. Yemin ederim beni dinledi sakinleşmeye başlamıştı ki Güray devreye girdi. Tütennnnn dedi yanına çağırdı. Bırak fahri pedagogluyu yahu dedi. Görmüyor musun babasının psikopatlığını sanane alalemin çocuğundan sen önce kendi çocuğunla başa çık dedi. Öyle deme babasıyla da konuşacağım dedim. Sakın sakın Tüten dedi ve beni oradan bir hışımla uzaklaştırdı. Böyle şeyleri misyon edinmemeliymişim efendim. Kafamdaki gibi bir dünyada yaşamıyormuşuz. Orada adam bana size ne hanımefendi derse olaya müdahale etmek zorunda kalırmış ve bu hiç hoş olmazmış falan. Belaysam bile bu belalı boyutum aile içinde kalmalıymış.
Tabii bunların arkasından biraz da bebeğin altı tek başına nasıl değiştirilir. Bir 24 saat Güray demeden çocuk nasıl bakılır bunları da oku öğren bunların seminerleri yok mu kardeşim onlara da git falan da diyor.
Mükemmel olmadığımı biliyorum hatta mükemmele yakın bile değilim. Ama mütevazi olamayacağım çok araştırırım çok okurum bir konuda yazılmışi çizilmiş ne kadar görüş varsa arar tarar bulur bıkmadan usanmadan okurum. Kafama takılan birşey olursa hiç çekinmem sorarım, tartışırım. Ve inandığımı sonuna kadar savunurum. Etrafımda inandığıma aykırı ve aslında karşı tarafın iyiliğe olacak birşey biliyorsam bunu söyleyemezsem uyuyamam içim sıkılır. Dolayısıyla hayat bana kolay değil arkadaş.
Daha bu çocuğun okulu olacak arakdaşları olacak onların anneleriyle doğal bir bağ kurulacak. Tüten yine gıcık olunan olacak. Belki de Aren'in arkadaşları annen çok gıcık Aren diyecekler çünkü bizim evde çikolata şeker yenmiyor olacak ama ev dağıtılabilecek ama onlar hem evi dağıtıp hem çikolata yemek isteyecekler.
Aren de küçük ukala olacak küçük bir bela olacak ve bana Anne çok gıcıksın yaaa diyecek. Ben de ona nankör seniiii ben seni 9 ay içimde taşıdım hiç uyumadan büyüttüm seni çekil gözüm görmesin seni diyeceğim.
Sonra Aren büyüyecek evlenirse ve baba olursa ve eminim karısı da benim kayınvaldem belanın önde gidenir diyecek. Misal o zamana kadar çocuğunuzun ağlamasına izin verin görüşü değişirse ben kızım ağlamasına izin ver sarıl şu çocuğa bırak ağlasın dersem. Anne siz karışmayın o iş artık öyle değil diyecek. Ben de kızım o iş öyle diyeceğim falan (Kişisel not: Defneye bunu yapmam Tuğba :):):))
Ya işte böyle belaysam suçum ne
Dilerim hepimiz sorgulayan soran ve araştıran çocuklar yetiştiririz. Varsın çocuğuma çok bilmiş çok konuşan desinler bana da bela hııhhh bizi seven böyle sevsin ;)
8 yorum:
Ayyy çok güldüm okurken arkadaşımmm:)))) özellikle de babanla muzu ezme üzerine yaptığınız konuşmaya:)) ben seni bu konuda aslında çok taktir ediyorum çünkü ben ne kadar okusam ve bilsem de çoğu okuduğumu unutuyorum ve aklımda tutamıyorum. Mesela anlık durumlarda ağzımdan kocaman aferinler, hayırrrr niller çıkıyor ve bazen farkında bile olmuyorum. Özenin için tebrikler zor iş yapıyorsun ama etrafın için kolay da olmasa gerek:)
tuteniiimmm canım nasıl bi kendime yakın gördüm seni :)
cocukla konusman cok guzel, ben de aynisini yapardim ama babayla konusmaman konusunda kocana katiliyorum :D
Ahh ahhh iç çekerek okudum...
Eminim ben de gıcık olunanlardanım...Bazen eşimle birbirimizi yiyoruz..bazen onun ailesi küsüyor yada laf sokuyor.. çok üzülüyorum. Annem allaha şükür sabırla beni anlamaya bana uymaya çabalıyor. Bazen koyveresim geliyor daralıyorum. çünkü ne acı ki iyi birşeyler yapmaya çabalamanı çocuğunu çok düşünmeni anne olmayı deneyimlediğini kimse anlamıyor. Oysa amaç minik bıdıkın iyliği olacağına benle uğraşmak oluyor... yorgunum...didişmekten sıkıldım...ama o benim oğlum.. :(
düşününce temelde annelerimizin de yaptığı şeyler aynıydı bizi yetiştirirken..anneniz hiç mi bırak ağlasın dememiştir ya da hanimiş elma hanimiş burun vs. diye diye objeleri tanıtmamıştır? anneniniz eliyle öpücük yollaması, size yaptırdığı ilk hareketlerden birinin el sallama ya da alkış olması iletişimde hareketin önemine pekala da örnek :) sanırım torun olunca işler değişiyor..sizin ağlamanıza dayanabilen anneniz bir anda torununun ağlamasına dayanamıyor işte..torun evlattan da tatlıdır derler, boşa dememişler :)
aren'i öpüyorum ve musmutlu upuzun yıllar diliyorum! :)
Lafı uzatmayacağım, artık seninle yüzyüze de tanışmayı çok istiyorum çoook:) Hatta Güney de acilen Güray'la tanışmalı! Bir de yazının sonuna doğru tam Defne'ye böyle yapma karışmam yazayım diye düşünürken notu gördüm:)))
Yazıyı okudum ve bizim annelerin uzakta olmasına bu anlamda şükrettim :)
Bir tek parktaki ebeveyn konusunda eşine hak verdim :)
valla bu internet anneleri içinde seninle böyle yakın düşüncelere sahip olduğumuz için çok mutluyum. birçok yaklaşımımız benziyor, ağlama konusundaki görüşleri ben de duyunca benimsedim ama övünmek gibi olmasın ben zaten öyle yapıyordum, ne kadar içim yansa da ağlamasına ona sarılıp içini boşaltmasını bekliyorum tamam ağla kızım geçti geçecek diyorum ve bir süre sonra hiç birşey olmamıs gibi devam ediyor
Yorum Gönder