27.02.2012

Uyku Eğitiminden Notlar

Bu yazıyı heyecanla bekleyenler olduğunu biliyorum amma velakin bir çoğunuzun beklentisini karşılamayacağını da ilk baştan belirtmek isterim. Söz konusu uyku olduğunda biz annelerin tam anlamıyla sihirli bir değneye ihtiyacı oluyor. Hani deseler ki Ugandada sihirli değnek satılıyormuş gidip alırız olmadı getirtmenin yollarını kesinlikle buluruz dahası bu habere inanırız öyle değil mi ?

Uykusuz Anneler Klubü web sitesini duymayan kaldı mı? Eğer duymadıysanız ve hiç siteye bakmadıysanız çok şey kaybediyorsunuz demektir ama kazanmak için geç değil hemen yukarıdaki mavi renk olan Uykusuz Anneler'e tıklayın ve siteyi ziyaret edin.

Şimdi yazacağım satırları abarttığımı düşünebilirsiniz veya aklınızdan birilerine yaranmaya çalıştığım o da olmadı en iyi ihtimalle sitenin kurucularını tanıdığım için tanıdıklarımı övdüğüm geçebilir. Ama hepsinde yanılıyorsunuz doğru cevap E şıkkı yani hiçbiri.  Uykusuz Anneler Klubü bugüne kadar annelere destek olmak amacıyla kurulmuş en ayağı yere basan en organize ve en "sosyal sorumluluk" bilinciyle ilerleyen bir klüb bana kalırsa. Klübun kurucuları Perihan Gürer, İrem Erdilek (hangi sitesine link vereyim ki) ve Esra Sert nam-ı diğer Acemi Anne (yazılarına http://www.ntvmsnbc.com/ uzerinden ulaşabilirsiniz.) Bu 3 kadının da 10 parmağında 10 marifet var. Hepsi bir anlamda çalışan kadın ve çocuk sahibi yani aslında keyiften bir web sitesi kurmuş ve bir yandan çaylarını yudumlayıp bir yandan da siteyi güncelleyen insanlar değiller. Hepsi kendi alanında tanınmış insanlarlar. Sosyal medyada bilinen web sayfaları izlenen kişiler özetle reklama da ihtiyaçları yok.

Böyle olduğu halde Uykusuz Anneler Klübünü ciddiyetle yürütüyorlar ve hiçbir karşılık beklemedikleri için de yaptıkları iş sosyal sorumluluk projesi (uyumayan anneye destek bana kalırsa kesinlikle sosyal sorumluluktur bu derrdi çekmeyen ne alaka diyebilir ancak)olarak görülebilir. Niye mi? Aralarında bir uzman psikolog var. Ve bu psikologun siteye yazması yetmiyormuş gibi bir de her ay 5 anneye seminer düzenliyorlar.  Ve az sonra detaylarından bahsedeceğim bu seminer herhangi bir maddi karşılığı olmadan aldığım en yararlı ve iyi seminerdi diyebilirim. Hepimizin bildiği üzere arada sırada sosyal amaçlı yardım içerikli seminer ve benzerleri düzenlenir. Ve tabii ki gerek düzenleyen kurum kuruluş veya kişiler gerekse eğitimi veren kişi hani deyim yerindeyse ağzınıza bal çalar devamı için üzerine para vermeniz o da olmadı birşeyler yapmanız gerekir onların adını duyurmak, siteniz varsa yer vermek işte birşeyler yapmak. Oysaki bu eğitimde sizden hiçbirşey beklenmiyordu. Ve sevgili Uzman Psikolog Aysun Bal Ömeroğlu gerek zamanını gerekse bilgisini ve yardımını orada çekilişkle bir eğitim kazanmışsız gibi değilde randevu alıp kendisine gitmişiz gibi bizlerle paylaştı. Dolayısıyla Uykusuz Anneler Klübü kurucuları ve sevgili Aysun Bal bence büyük bir takdiri, teşekkürü ve bu övgüyü hakediyorlar.

Eee hadi neler anlattı bahsetsene dediğinizi duyar gibiyim. Dedim ya belki bildiklerinizden bir fazlasını söylemeyeceğim belki de çok eksik olacak. Katıldığım eğitim uyku eğitimi olmasının yanısıra aslında Ebeveyn nasıl olunur üzerineydi. Uyku Ebeveyn olmanın bir parçası sadece bunu öğrendim. Öyle bir yelpaze ki ebeveyn olmak yelpazenenin diğer yapraklarını açmadan görmeden bilmeden uyku kısmını anlamaya çalışmak boşa yelpazeyle yellenmek gibi birşey.

Aysun hanım nasıl doğum yaptığımızdan tutun da hamilellik sürecimize lohusalığımıza aile yapımızda dahil olmak üzere detaylı sorular sordu bize. Yani olayın başlangıcına indi. Ve bunları öğrenmeden sadece uyku üzerine konuşmak boşa kürek çekmek olacak gibiydi. Herkes kendi hikayesinden bahsetti ve Aysun hanım hikayenin içinden can alıcı noktaları cımbızla çekip yorumlarda bulundu ki çok önemli detaylardı bana kalırsa.
Sonra çocukların doğumla birlikte bir takım hormon seviyeleriyle hayata geldiklerini ve yaşam süresinde uyku da olmak üzrere tüm bu hikayenin çocuğu etkilediğinden bahsetti.

Hepimizin bildiği üzere her çocuk bir değil zaten öyle olsaydı eğitimli, aklı başında olan ve okuduğunu anlayan herkes uyku üzerine okuduğu kitapları pratiktede uygulama konusunda sıkıntı çekmezdi. Hep dediğim gibi ne olursa olsun önce çocuğumuzu tanımamız gerekiyor. Ama sakın şu yanılgıya düşmeyelim: Benim çocuğum uykuyu sevmiyor. Benim çocuğumun biyolojik ritmi bu az uyur. Eğitimden çıktığımda kurduğum cümlelerden biri şuydu: Uyumayan çocuk yoktur uyumayı öğretemediğimiz çocuklar vardır.

Her çocuk uyku arasında uyanır(mış) kimi doğuştan yetenekli işte tekrardan uykuya dalmayı becerebiliyor(muş) kimi de desteğe ihtiyaç duyuyor(muş) Ama işte eğitimden aklımda kalan bir cümle: Limitleri iyi bilmek gerekiyor. Çocuğunuzun uykuya geçmek için bu ihtiyacını nereye kadar karşılayacaksınız, karşılayacağız. Ne zamana kadar destek olmalıyız çocuklarımıza. Ve hepimizin en büyük zayıf noktası çocuklarımıza destek olmak isterken acaba geleceklerine köstek mi oluyoruz. Evet ben de çocuğuma hep destek olmak isteyenlerim ama eğitimden sonra durup düşündüm. Uykuya geçmesi konusunda oğluma destek verirken yani onu hiçbir koşul altında ağlatmazken acaba birşeyleri kendi kendine öğrenmesine engel mi oluyorum  Kimbilir belki de tam da bu sebebten anne dışındaki kişiler çocukları uyutma konusunda çok daha başarılar. Çünkü biz anneler kafası karışık insanlarız. Ve işte eğitimdeki en can alıcı noktalardan biri kafası karışık annenin çocuğunun da kafası karışık olur ve kafası karışık birinin uyuması beklenemez. (bu benim anladığım elbette Aysun hanım cümleyi böyle kurmadı)

Limit konusu çok önemli her alanda. Devam ettiremeyeceğin şeye başlamamak kritik örneğin hep kucakta uyutmak bir gün gelecek sen kafaca vazgeçmek istemesen de vücudun sana vazgeç diyecek sen kafaca ve ruhen çocuğunu kucağında tutmak isteyecek ve hatta tutamadığın için vicdan azabı yapacaksın hatırlayalım beden ruh ve akıl uyum içersindeyse hayatta herşey uyumla ilerler. Kafan ve ruhun bebeğini kucağında taşımaya devam derken bedenin bunu diyemeyecek ve o gün vicdan azabıyla ve/veya bıkkınlıkla taşımaktan vazgeçeceksin ve n'oluyoruz ya diyecek bugüne kadar iyiydik hani taşıyordun beni can atıyordun ben öyle sakin sakin dururken bile kucaklıyordun şimdi noldu diyecek sana asıl o zaman güveni sarsılacak. Senden ne zaman ne geleceğini bilemeyecek. Hep tetikte hep tetikte olacak hep bir tedirginlik.

Çocuklarımızın uyumasını istiyorsak önce sakin olmalıyız bir başka deyişle "cool" olmalıyız. Çocuğunu hangi yöntemle uyutmaya karar verirsen ver önce karar vermen gereken nokta bunu gerçekten inanarak ve sakinlikle yapabilecek misin? Çocuğunu uyutmaya çalışırken içinden hay Allah doğru mu yapıyorum acaba diyecek misin? Ona üzgünüm ama böyle yapmam gerekiyor gibi mi bakacaksın. Yoksa içini sürekli acaba doğru mu yapıyorum sorusu mu kemirecek böyle bir durum varsa varsın hiç başlama uyku eğitimine. Senin kafan karışıkken ve yaptığına inanmıyorken çocuğunun inanmasını bekleme uyumasını hiç bekleme.

Aysun hanım şu cümleyi kurdu ve beni kalbimden vurdu: Bir çocuğun uyku sorunu her zaman olacaktır. Dişi çıkacak uykusu bozulacak, 2 yaş sendromu olacak uykusu bozulacak, hasta olacak uykusu bozulacak ve sil baştan en başa döneceksin. Ben de diyorum ki hep eğitimlerin en nankörü uyku eğitimi. Peki Aysun hanım nasıl mı devam etti. Önemli olan o süreci yönetmesini bilmek. Yani aslında bütün iş uyku sürecini yönetmekte. Anne&baba olduğumuzda kabullenerek başlamalıyız evet muhtemelen çocuğumuz melek bebek değilse ki onlar çok azınlıkta (yani hiç uyku problemi olmayan çocuklar hastayken de uyur diş çıkarırken de uyur işte her koşul altında uykusu düzenlidir) çocuğumuzun daima uyku sorunu olacak ve bizler soruna değil çözüme hiç değil süreci yönetmeye odaklanmalıyız. Yani o istikrarlı ve sakin tavrımızdan ödün vermemeliyiz

Şahsen ben çocuğumun ağlarsa bana hayata ve herşeye dair güvenini kaybedeceğini düşünürdüm. Oysa bu eğitimde öğrendim ki çocuğun güveninin kaybetmesine sebeb olan şey düzensizlik ve akıl karmaşası.  Ne yapıp ne edip kaos ortamı yaratmamalıyız çocuklarımız için. Bir gün öyle uyutup bir gün böyle uyutmak gibi. Bir gün sen ne zaman uyuyacaksın hee kapa gözlerini çabuk deyip ertesi gün hatta belki bir sonraki uykusunda vicdan azabıyla gel kuzum buraya aman da canım uyumasan da seni çok seviyorum hadi bakalım gel göğsümde uyu. İşte bu çocuğun zihninde noluyoruz yahuya sebeb oluyor (muş).

Düzen ve istikrar demişken uyku eğitimi veren birkaç kişiden duyduğum bu eğitimle birlikte çocuklarının önceden olan banyo sırasındaki mızmızlıkları ve ağlamaları da bitmiş. Sebebinin güven duygusunun tazelenmesi pekişmesi olduğuna inanmaya başladım. madem ki çocuğun hayatında düzen konusu bu kadar önemli demek ki hayatındaki bir alanın düzene girmesi bile başka şeylerin de düzelmesine sebebiyet veriyor.

Anlatmanın arasına girip örnek vermem gerekirse; sistemde hiçbir değişiklik yapmadım ama eğitim bana o kadar iyi geldi ki zihnime cila atılmış gibiydim. Eve geldim Aren'i aynı sistemle hiçbir mızırtı olmadan 15 dk'da uyuttum ilk uykusunu 4 saat yaptı ki bu bizim için bronz kupa demektir. Ertesi gün de yani dün akşamda 10 dkda uyudu. Tek fark gerçekten sakin olmam zihnimin parıldaması ve sistemi hiç değiştirmeden yapmamdı. Ve daha önce de yazmıştım çocuklar bazı süreçlere bizden daha hazırlar benim çocuğum hazır değil bu eğitime diye düşünmeyin deneyin. Zaten gerekli zamanı verdiğiniz halde 20 gün diyelim kabaca çocuğunuz hala uyumuyorsa demek ki hazır değildir eğer çocuğunuzun kodlarını çözebiliyorsaniz anlarsınız zaten.

Sabır konusuna gelirsek bir çocuğa uyku dahil çoğu şeyi öğretmek sabır gerektiriyor. Ama sabır göstermemiz gereken şeyin ne olduğunu bilmiyoruz aslında. Aysun hanımın eğitim sırasında başka bir konuda değindiği şeydi bu. Sabır göstermemiz gereken şey çocuğumuzun bitmek bilmeyen talebi veya yaptığı şeye göz yummak değil yani ağlıyorsa buna göz yummak değil sabırla ve istikarla doğrusunu öğretmek.Veya olmayacak birşeyi ısrarla yapıyor ve istiyorsa duymamazlıktan gelerek veya izin vererek sabretmek değil. Inatla ve istikrarla neden yapmaması gerektiğini söylemek anlatmak ona. Evet belki milyon kere ama milyon kere aynı şeyi yapan çocuğa katlanmaktansa milyon kere söylemeyi tercih edenlerdenim ben.

Aysun hanım çocuğunuzu ağlatın demiyor bunu da belirtmek isterim. Ama ağlarsa yaklaşımınızı değiştirin demek istiyor benim anladığım. Ağlamak konusuda kafamızdaki eşleştirmeleri kırmalıyız sanırım. Şöyle düşünebilirsiniz aman canı cehenneme eğitimin de onun da bunun da şunun da uyumayan insan mı var elbette bir gün uyuyacak, uyumayı öğrenecek. Peki sizce kendi kendine uyumayı erken yaşta öğrenmemiş bir bebek çocuk hayatta başka alanlarda da hep desteğe sürekli bir destekten bahsediyorum hep yardıma ihtiyacı olmayacak mı? Çocuğumuzla oyun oynarken ona bir kere nasıl yapıldığını gösterip hatta belki de göstermeden nasıl yapılacağını keşfetmesi için yardımcı olup sonra onun yapmasını keşfetmesini beklemiyor muyuz? Gelişimi ve onun iyiliği için doğru olan bu değil mi? Evet bu. O zaman kendi kendine uyumasını öğrenebilmesi için de ona yol göstermeliyiz belli bir limitte yardım etmeliyiz ama sonrasını ona bırakmalıyız. Bunu onun iyiliği için yapıyoruz ama önce buna biz ikna olmalıyız. Aysun hanım dedi ki hepimizin bildiği o meşhur cümle aslında: Bir bebeğin gelişimi uykusundan ve beslenmesinden anlaşılır. Ve bildiğiniz üzere bunlar birbirine doğru orantı ile bağlı. İyi uyuyan çocuk iyi beslenir iyi beslenen çocuk iyi uyur (tabii ki başka bir sorunu yoksa uyumamasındaki etkenlerden sadece biri beslenme. Veya iyi beslenmemesindeki etkenlerden sadece biri uyku. şimdi sesler yükselebilir ama benim velet çok güzel besleniyor yine de uymuyor  veya çok güzel uyuyor ama iyi beslenmiyor. ee o zaman yelpazedeki başka şeye bakacaksın arkadaş)

Yazı çok mu uzadı ne. Anlatmakla olmuyor arkadaş bu deneyimi yaşaman gerekiyor o yüzden bana çıkmaz deme aman benim çocuk az da olsa uyuyor deme şansını dene koş bir koşu Mart çekilişi için olmadı Nisan olmadı Haziran eğitim devam ettiği sürece siteye yorumunu bırak bu eğitimi sen de al.

Kısa  kısa.....
  • Herşeyden önce çocuğunu iyi tani
  • Düzen Düzen Düzen. Çocuğuna düzen ver ki güveni gelişşin. Hiçbir şey için düzenden vazgeçme.
  • Sakinlik sakinlik sakinlik
  • Limitleri iyi belirleme
  • Verdiğin eğitime önce sen inan
  • Süreci yönetebilme becerisine sahip ol değilsen de süreci yönetmeti öğren
  • Gerçek sabır nedir öğren ve uygula
  • Çocuğu ağlatıp ağlatmamak üzerine tekrar düşün iyi mi ediyorum kötü mü beynindeki eşleştirmeleri kırmaya bak
  • Bu çocuk uyumuyor uykuyu sevmiyor diye düşünme uykuyu öğrenmemesini uyumamasının ilerde başka sorunların temeli olabileceğini hep hatırla.
  • İyi uyku için iyi bir beslenme planı gerekiyor yani gene düzen düzen düzen. Çocuğunun beslenme saatlerini iyi set et.
  • Kendine iyi bakman gerektiğini daima hatırla. Sen iyisen bebeğin iyi.  Ne kadar zinde ne kadar dinç olursan o kadae sabredebilir o kadar emek harcayabilirsin bu işe ve stresin yokken senden bebeğine sevgi akışı öyle kesintisiz olur öyle hızlı akar.


4 yorum:

Sena dedi ki...

Beynine nasıl format attın bilmem de, ruhun aydınlanmış en çok ona sevindim. Gözün aydın Tütenim , iyi olsun herşey sen rahat ol sakin ol, ayakların yere sağlam basarak ilerle. Bu bebek uyuyacak, sen de huzurlu olacaksın, ne mutlu! Eğitimin hayırlı olsun :P

Tanya's dedi ki...

Süper süper süper:))) Artık bölünmeyen uykular diliyorum Aren'e ve sana ve elbette ki sevgili babaya:)))

Bebek Yapım Bakım Onarım dedi ki...

Ben aslında epey bi şeyler söylemiştim ama söylerken yazmayı becerememiş olacağım ki uçup gitmiş:( o zaman şu şekilde özetleyeyim: harika bir seminer olmuşa benziyor. Umarım öğrendiklerin ve paylaştıkların mışıl mışıl (ya da duruma göre horul horul) uyuyan çocuklar üretir. Aysun Bal'ın "Uyumayan çocuk yoktur uyumayı öğretemediğimiz çocuklar vardır." sözüne de altını üstünü çizerek katılıyorum.

Eren

ÇokBilmiş dedi ki...

Şu kitabı okuduktan sonra bebeğin ağlamasına karşı bütün tepkilerim değişmişti: http://www.idefix.com/kitap/bilincli-bebek-aletha-j-solter/tanim.asp?sid=LCTOYEAF4B1BD23K15WM

Hala da 2 yaş sendromunda ağlayarak rahatlamaya çalışan kızıma verdiğim tepkiler açısından çokişime yarıyor.