9.09.2013

C....lik #Çocuk İstismarina Hayır





Yazının başlığını özellikle .... bir biçimde bıraktım; malum hala cinsellikten bahsetmek oldukça ayıp hatta neredeyse günah! Ailesinde cinsellik konusunu açık seçik konuşarak büyüyen var mıdır; özellikle şimdilerde 30'lu yaşlarında olan, bilemiyorum, pek olduğunu sanmıyorum. 

Dün Sena Baran önderliğinde, Fikirdenk, İnternet Anneleri ve Unnado desteği ile Çocuk İstismarına Hayır semineri düzenlendi. Seminerin konuşmacıları arasında cinsel istismarın psikolojik boyutunu anlatmak üzere Klinik Psikolog Pınar Mermer, hukuk boyutunu anlatmak üzerede Av.Seray Uysal ve Av.Ebru Arayan vardı. 

Ben bu eğitime online olarak katıldım; ve sadece 1. kısmı dinleyebildim ama bu bile oldukça yararlı oldu. Fiziki olarak eğitime katılan bir çok  blogger arkadaşım bloglarında konuyla ilgili detaylı yazacaklardır; sosyal medya üzerinden #cocukistismarinahayir hastag'iyle tüm yazıları görebilir ve okuyabilirsiniz. İlk yazanlardan biri olan Gamze'nin notları için: Legabebe.com'a bakabilir, Fikirdenk'in konuyu özetleyen yazısı için de şu link'i tıklayabilirsiniz: Tık tık. Benim yazacaklarıma geçmeden önce bu çok önemli konuda biraraya gelen, emek veren herkese kendi adıma teşekkür ederim. 

Dediğim gibi ben eğitime online katıldığım ve 2. yarısını takip edemediğim için eğitimin içeriğinden çok kendi yaşadıklarım ve gözlemlediklerim üzerine yazacağım.


Ben de tipik bir Türk ailesinde büyüdüm. Cinsellik konusunun üzeri hep örtüldü; merakla sorulan sorular genellikle geçiştirildi ve ansiklopedik bilgiler verildi. Öpüşmek bile neredeyse ayıp olarak öğretildi bize; her şeyin bir yaşı vardı ve cinselliğe dair ne varsa evlenince öğrenilmeliydi. Benim hatırladığım ve bildiğim bu konularla ailelerin değil, aile yakınlarının çocuklarla iletişim kurması üzerineydi; nedense anne&baba kendisi muhattap olmak istemiyordu. 

Ben her konuda olduğu üzere bu konuda da oldukça meraklı bir çocuktum; sanırım ortaokuldaydım, okulumuzda cinsellik üzerine seminer yapılmış ve bir dergi verilmişti. Allahım çocuğun nasıl yapıldığını öğrendiğimde kelimenin tam anlamıyla şok şok şok yaşamıştım. Ve bunu benden 1-2 yaş küçük kuzenimle paylaşmış ona da anlatmıştım; ya bak erkeklerin şeyinden bir sıvı çıkıyormuş, ve biliyor musun erkeğin o şeyi büyüyüp kadının içine giriyormuş. Iyyykkk iğrenç di mi? Ayy nasıl olur falan demişti o da. Sonra benim bu kuzenim hayatı boyunca her şeyi ailelere yetiştirmiş biri olmuştur :) Yememiş içmemiş bunu yengeme anlatmış; yengemde annemi arayıp beni şikayet etmiş. Bilin bakalım ne oldu? Annem bana çok mu çok kızdı; bu konu kapanacak ve bir daha asla kimseyle konuşulmayacak dedi. Ben de kuzenime çok kızdım tabii ki, hani aramızdaydı! 

Çok şükür bu merakım beni 14-15 yaşında yanlış bir seçim yapmaya itmedi; ama itebilirdi de. Bir merakım vardı; ve ailem bu merakı bastırmamı bekliyordu benden. Güvenmem söz konusu olabilir miydi ki?!? Benim bildiğim bizim nesil arkadaşlarına güvenmiştir bu konuda; oysaki ne büyük hata öyle değil mi? İşte şimdi ben, seminerde de söylendiği üzere, çocuğumun bana güvenmesi ve ilk önce benimle paylaşması için elimden geleni yaparım. Bence bir çocuğun ilk güvenmesi gereken kişi&kişiler ebeveynleridir. 

Daha sonra üniversite yıllarında bir flörtüm olmuştu; ayrılmıştık ve ben feci bir depresyondaydım; annem de oldukça üzülüyordu. Bir gün ben ağlarken; neyin var, paylaş benimle, ne oldu da bu kadar çok üzgünsün diye sormuştu; kastettiği acaba bir cinsel ilişki yaşanmıştı ve çocuk beni terketmişti ve bunun için mi depresyondaydım. Anneme kast ettiğin şeyi anladım, amannn saçmalama lütfen demiştim; hem zaten olsa bile paylaşmazdım bunu, çünkü paylaşırsam başıma büyük işler açılacağını iyi bilirdim. Sadece öpüştük anne demiştim; dikkatinizi çekerim üniversitedeyim yaşım 18 belki de 19; annem neeeee diye çığlık atıp; elbette çocuk seni terkeder, bunu nasıl yaparsın demişti.  İnanılmaz öyle değil mi?!? Annem, şehirli, okumuş ve modern bir kadınken; 18 yaşındaki kızının öpüşmesini dert ediyor, buna inanamıyor ve erkek arkadaşının kızını terketmesini kızı onunla öpüştüğü için doğal ve haklı buluyor. 

Böyle bir anneye güvenebilir misin bu konuda. Cinsel istismara uğrasan bunu ailenle paylaşabilir misin? Kesinlikle hayır! Çok şükür sokakta popoma el atılması dışında bir cinsel istismara uğramadım; ama uğrayabilirdim de işte o zaman ailemle işler çok karışık hale gelebilirdi; beni suçlamazlardı ama eminim kahrolmanın yanısıra bundan utanç duyarlardı. O ilk popoma el atılışını da hala dün gibi hatırlarım ki; hafızası kuvvetli olmayan biriyimdir. Evet benim için bir travmaydı; ve evet ailem bunu hiç bilmedi. Eve dönmüş, inanılmaz utanmış, sıkılmış bir haldeydim. Gidip yattığımı ve usul usul ağladığımı hatırlıyorum. Günlerce etkisinden kurtulamamıştım, ve ailemde muhtemelen bunu genel bir durgunluk hali olarak nitelendirmişti.  

Evlenmeden önce cinsellik bizim ailenin asla kabul etmeyeceği bir durum olmuştur; söz konusu bile olamaz. Hele hele çocuk evlenmeden; açık seçik böyle bir durum yaşanırsa evlatlıktan reddedileceğim söylenmiştir bana. Sıklıkla sormuşumdur; ya böyle bir şey olursa hani olur ya şeytana uyarsami çok seversem; konusu dahi olamaz yaklaşımıyla karşılaşmıştım. Çok kez binbir senaryo ile gittim karşılarına, her seferinde oldukça sert tepkilerle karşılaştım; babamın anneme nazaran daha yumuşak olduğunu bile söyleyebilirim :) Yani insan üzülür ama evladından vazgeçmez gibi söylemleri olmuştur; ben de içimden hımmm demek ki böyle bir şey olsa ilk önce annemle değil babamla konuşmalıyım diye düşünmüşümdür. 




Bir yakınımız çocuk yaşta 7-8, tecavüze uğramıştı; okul dönüşü. Bu ailenin en büyük sırrı olarak kaldı. Herkes kahroldu elbette; ama kimse birbirine dahi söylemedi. Daha birbirine bunu söylemeyen insanlar sizce mahkemeye,hukuksal sürece başvurmuştur. Hayır elbette! Hoş bunu hala anlayabiliyorum; malesef ülkemizde hukuk tam anlamıyla çökmüş durumda; bu tip durumları hukuka taşımak demek; olmadık bir biçimde ayyuka çıkmak demek, başının ağrıması demek! Kendi isteği ile birlikte olmuş damgası bile yiyebilirsin veya tecavüzcün iyi niyetten indirim alır; ve aslında hiç bir şey olmayabilir, sen daha da derin izler alırsın! Ama yine de elbette; hukuksal hakları da iyi bilmek ve güvenmek gerekiyor. Sessiz kalmak da hiç doğru değil. 

Pınar Mermer; bedenin yaşadığı şeyi unutmayacağını söylüyor; buna tamamen katılıyorum. Zihinlerimiz belki de kendini savunma mekanizması olarak bir şeyleri unutuyor veya hatırlamakta zorlanıyorken; bedenlerimiz hiç bir şeyi unutmuyor. 

Kim ilkokul veya ortaokulda sınıf arkadaşları tarafından uğradığı cinsel istismarı ailesine veya öğretmenine anlatmıştır? Sizin hiç başınıza gelmedi mi; bir sınıf arkadaşınız eteğinizi kaldırmaya çalışmadı mı veya bacağınıza, oranıza buranıza dokunmaya çalışmadı mı? Ben bizzat yaşadığım gibi çok kez de buna tanık oldum; lakin ayıp bir konuydu işte; utanıyordun ve kimseyle paylaşamıyordun; en fazla yakın bir arkadaşına; biliyor musun Ali benim eteğimi kaldırdı demişsindir ve bunu söylerken bile utanmışssındır; o da bunun bir sır olduğunu, kimseyle paylaşılmaması gerektiğini bilir. 

Kaç kadın evlenmeden önce sevdiği adamla cinsel ilişki yaşayıp; bundan bir parça olsun utanmamıştır veya yapılmaması gerektiğini düşündüğü bir şeyi yaptığını hissetmemiştir. Kaç kadın o ilk tecrübede birşeylerin ters gittiğini hissettiği halde, iç sesi bunu söylediği halde; o sesi duymamazlıktan gelmiştir. Niye tıpkı seminerde söylendiği üzere; çocuklara iç seslerine güvenmesi öğretilmiyor da ondan. Oysa çocuğun her ne söylüyor olursa olsun isterse tamamen hayal ürünü olsun; ona inanmalısın! Bu benim yegane önem verdiğim bir nokta. Asla etrafa değil; çocuğum öğretmenine, ona benim dışımda bakan biri veya birlerine değil; ben evladımın söylediğini doğru kabul ederim; zira doğru olmadığını öğrenirsem, anlarsam; altındaki nedene bakarım; ki genelde doğru söylememenin altında, korku ve güvenmeme vardır. 

Bize bedenlerimizin özel ve değerli olduğu öğretilmedi; aslında bu söylenmeye çalışıldı ama doğru bir iletişimle değil! Bize cinsel organlarımızı açıkta bırakmak ayıp olarak öğretildi; kapa kapa ayıp! Oysa ayıp yerine; eğitimde de söylendiği üzere; bedenin özel ve değerli olduğu öğretilseydi, belki herşey bambaşka olurdu. Cinsellikte de böyle; bedenimizi paylaşacağımız adamın aynı zamanda ruhumuza da değeceğini bilseydik, bu nedenle cinsel ilişkinin önemli ve değerli olduğunu öğrenseydik; bir çok üzüntüyle yaşanan cinsel deneyimler belki de ortadan kalkardı. Düşünsenize; ayıp& günah diye büyüyen bir kadın, sevgilisiyle birlikte olup bundan hoşlanmadığında; düşüneceği tek şey; anne babasının ne kadar haklı olduğu olacaktır. Dünyanın en güzel duygularından biri olan şey  bizim toplumumuzda kirlenmek olarak nitelendirilmekte!

Cinsel istismarının en fenası elbette bir çocuğa yapılanı; çünkü çocuklar çok savunmasız, çünkü çocuklar çok masum; ama ben iş hayatında da bunun fazlasıyla yaşandığını gördüm ve görüyorum. Peki biz koca kadınlar ve adamlar, yetişkinler; iş hayatında belki bizzat yaşadığımız belki de şahit olduğumuz bu durumlarda ne kadar cesuruz; ne kadar özgüvenliğiz. Gözlemim; insanların daima bundan utanç duyduğu ve paylaşmayı asla tercih etmediği ve hatta kendini suçlu bulması. O eteği giymemeliydim, o bluz sahi adamı tahrik edecek kadar açık mıydı? Ben ne yaptım da başıma bu geldi duygusu! İşte bunların hepsi çocuklukta beynine kazınanlardan ibaret! 




Malesef; tehlike sanılandan daha yakın gerçekte; sizin güvendiğiniz ama çocuğunuzun rahatsız olduğu birileri olabilir; çocuklar çoğu zaman yetişkin olana ve baltanana kadar, iç seslerine güvenen bireyler; diyelim ki çocuğunuz birine yaklaşmak istemiyor; siz aaa lütfen Ayşe teyzene bir öpücük ver, aaa hadi ama Ahmet amcanın kucağına çık bakalım. Çocuk istemiyorum dediğinde veya beden diliyle huzursuz olduğunu hissettirdiğinde bunu görmezden gelirseniz; cinsel istismarın yolunu açmış, farkında olmadan destekçisi olmuş oluyorsunuz. Aman dikkat! çocuklarımızın beden dillerini iyi gözlemleyelim ve istemedikleri şeylere zorlamayalım onları. Başkasından çok çocuğumuzun ne istediği ile ilgilenelim, saygıyı önce çocuğumuza sonra etrafımıza gösterelim. 



Aslında tüm bunları temelinde; toplumumuzun çocuğa bakış açısı ve hayatta çocuğu konumlandırdığı yer var. Malesef; toplum olarak çocuklar baş tacımız değil! Önem sıraları oldukça geride. Ciddiye alınmayan "çocuk işte" diye bakılan bir noktadalar. 

Diyeceğim o ki; anne&baba olmak sorumlulukların en büyüğü ve herşey aile içinde başlıyor, her şeyin temeli ailede; işte bu nedenle çocuklarımıza cinselliği ilk öğreten biz olmalıyız, sorularını geçiştirmek yerine uygun bir dille cevaplandırmalıyız ve en en en önemlisi onlara güvenmeli ve bunu sonuna kadar onlara hissetirmeliyiz. 


Dilerim, tüm çocuklar hakettiği değeri, güveni yaşayarak büyürler; tüm kötülüklerden uzak, tüm iyiliklerin ve iyi insanların üzerlerine olduğu bir hayat yaşarlar! Lüfen duyarlılığımızı yitirmeyelim, sadece kendi evladımızı değil, tüm evlatları koruyalım!



Hiç yorum yok: