29.07.2011

Mutlu Biten Bir Ev Hikayesi

Ben susuyorum resimler konuşssun. Hepsi ve daha fazlası için lütfen EVİM dergisi alınız pişman olmazsınız ;)








































































28.07.2011

Sahip Olmak

İnsan hayatında mutlaka birşeye sahip olmak istiyor öyle değil mi? Sahiplik duygusu ne tuhaf! Yani en azından bana öyle geliyor.


Bazı insanlar var, hayatta hiçbirşeye sahip olamamışlar hastalık sahibi olmuşlar ve tuhaf bir şekilde o hastalıklarına bağlılar tuhaf bir şekilde seviyorlar aslında o hastalıkları. Çoğunlukla farkında bile değiller bu durumun. Ama seviyorlar o hastalıktan konuşmayı. Benim birşeyim var işte benim de birşeyim var sahip olduğum şeklinde yansıtıyorlar bu hastalıklarını.


En büyük hastalıkların bu hastalığı sahiplenmek olduğunu farketmiyorlar bile. Hastalıklarını sahiplenmeseler bunca evlat misali sevgili misali terkedecek bünyeyi o fiziksel hastalık ama gelin görün ki kafaca öylesi bağlılar ki yine evlat msali büyütüyorlar bu hastalıklarını.


Ben bu insanların bazılarına çok üzülüyorum ama bazılarını da hiç mi hiç sevemiyorum. Etrafımda böyle biri var bir iş arkadaşı tüm acıma duygumu tüm iyi niyetimi kaybettiğim biri. Seni durdurup hastalıklarını güzel bir haber gibi veren biri. Başı sıkıştı mı hastalıklarını bahane edip işten izin alan biri. Ailesinde sık ölümlerin gerçekleştiği (?) biri. Bunu anlatan sanki bundan bile zevk alan biri.


Tüm bu durumu gözlemlediğimde hayatta sahiplendiğim şeylere şükür duyuyorum. Çünkü ben sağlığımı, huzuru, mutluluğu, ailemi, sevgiyi sahiplenmek dışında ki bunları da hastalıklı bir biçimde değil, hiçbir şeyi sahiplenmiyorum.

27.07.2011

Meraklı Bekleyiş




Oğlumla tanışmama çok az kaldı. Aslında tanışıyoruz da yüzyüze gelmemize diyelim. Meraklı bir bekleyiş içersindeyim. Merak ettiklerimin sonucunu da yazmayı istiyorum ileride





  • İlk gördüğümde ne hissedeceğim?




  • İlk dokunuş, ilk sarılış nasıl olacak?




  • İlk emzirmede neler hissedeceğim?




  • İlk günlerdeki halimiz nasıl olacak?



İşte bu sorular gün boyu zihnimde. İçimde gün boyu tekmeleyen anne ben burdayım diyen bir velet zihnimde biz de burdayız diyen sorular. Tüm bunları zihnimde resmetmeye çalışıyorum ve resimlerim hep çok güzel. O ilk gördüğüm an ağlarım gibime geliyor. İnanamam gibi. Ve o ilk gördüğüm anı hep normal doğum sonrası olarak hayal ediyorum. Oğlumun bakışları bile zihnimde. Sonra üçümüz aile oluşumuzun ilk karesi unutulmaz bir an olarak şimdiden zihnimde


O ilk dokunuşla hayatımın bundan sonra asla eskisi gibi olmayacağını daha farklı daha zor ama daha da güzel olacağını hissederim gibime geliyor.



İlk emziriş ise kesinlikle zihnimde acıyla da bağdaşıyor sanırım emzirmenin kutsallığı ilk günlerde anlaşılamıyor. Anlaşılması da zor ama yine de o miniciğin mememdeki halinin de eşsiz olacağını düşünüyorum.


İlk günlerdeki halimize gelince; aşure gibi olacağını düşünüyorum. Herşey bir arada, nasıl olacak ki diyeceğiz sık sık nasıl olacakta bunca şey bir arada ama tadı güzel. O tadın güzelliğini alabilmek için soğumasını bekleyeceğiz o ilk günlerin belki de ama bir yandan da bir an öncede koca bir kaşığı daldırmak isteceğiz çünkü evimizi içimizi kaplayacak o koku o muhteşem bebek kokusu içinde bizden birşeyler olan ama bir o kadar da kendine has koku bizi bizden alacak...

Ben unutursam lohusalıkla siz hatırlatın olur mu? Bakalım doğumdan sonra bu sorulara neler yazacağım belki de noktasına virgülüne dokunmadan aynen bu yazıyı tekrardan yayınlarım. Aynen böyle hissediyorum a dostlar diye ;)

26.07.2011

Durabilmek



Bugün bir dostla konuşurken dedim ki; "Bir insanın kendini başkalarının değer yargılarına göre yargılaması kendine verebileceği en büyük ceza" sonra üzerine düşünmeye başladım. Sahi kendimize kızarken, kendimizi yargılarken ne kadar kendimiz olabiliyoruz. Acaba bir yerlerde yakınlarımızın değer yargılarıyla mı kendimizi suçluyoruz. Annemiz, babamız, yakın bir dostumuz, sevgilimiz, eşimiz... Acaba kendimizi suçlarken onların değer yargılarını düşünerek mi hareket ediyoruz. Sanırım çoğu zaman böyle oluyor. Insanoğlu kesinlikle sosyal bir varlık ve sürekli farkında olsun olmasın etkileşim halinde.


Peki buna neden olan ne? Öylesi hızlı yaşıyoruz ki duramıyoruz hiç. Her an her dakika birşeyle meşgulüz. En dingin olunacak an uyku halinde bile gün içinde öylesi ajite oluyoruz ki dinginleşemiyoruz bir türlü beyin bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Karmaşık rüyalar, beynin içinde durmadan konuşanlar, konuşulanlar. Ben bu durumu işten çıkarken sadece bilgisayarın ekranını kapatmaya benzetiyorum. Çoğumuz böyle yapmıyor muyuz nasıl olsa ertesi gün tekrardan açacağız diye ekranı kapatıp uyku moduna alıp çıkmıyor muyuz? Kaçımız Power düğmesine basıp çıkıyoruz ki.


İşte hayatımıza da aynen bunu yapıyoruz aslında. Durmuyoruz hiçbir şekilde sürekli devinim halindeyiz. Ve bu nedenle kendimize dönemiyoruz. Kendimize bir türlü bakamıyoruz. Aslında bir çoğumuz ne düşündüğümüzü bile bilmiyoruz. Ve sonra herhangi bir olay karşısında başlıyoruz kendimizi etrafımızdakilerin değer yargılarıyla değerlendirmeye. Oysa durup düşünmeli insan, durup düşünmeliyiz aslında benim değer yargım nedir diye. Bir laf vardır çok severim: "Only God Can Judge Me" Beni Sadece Allah Yargılayabilir. Bence Allahtanda önce insan kendini yargılamalı ama kendi değer yargılarıyla. Elbette ki hayatta yakın durulan insanların da yargısı çok önemli. Hepimiz doğduğumuz hatta anne karnına düştüğümüz andan itibaren onaylanma beklemiyor muyuz? Ama önce durmalı insan önce içine dönüp bakmalı. Saf olmak arı olmak kolay değil gerçekten.


Biraz durmalıyız gerçekten biraz dinlenmeliyiz ruhumuz peşimizden koşmamalı heran içimizde olmalı.

19.07.2011

Kadının Kadına Yaptığını....

Şu dünyada kadının kadına yaptığını hiçbir canlı birbirine yapmıyor. Her zaman söylerim, söylüyorum malesef çok acı ama hemcinslerim ne yazık ki ciddi manada bir başka hemcinsinin düşmanı. Ne erkek dünyasında ne hayvanlar aleminde ben bunu görmedim. (hayvanların kadın ırkını incelemeli tabii)

İş hayatında kadınlarla çalışmayı hiç sevmem. Kadın yöneticiler hele evlisi de bekarı da boşanmışı da çocuklusu da çocuksuzu da her biri başlı başına beladır çoğu zaman.

Doktorlar arasında özellikle jinekologlarda kadınları hiç mi hiç sevmem. Hiç de tercih etmem. Küçümserler bir kere naif yaklaşmazlar. Canın acır ben de kadınım bilirim şımarma diyebilir. Veya kadındır ya seni anlamasını beklersin içten içe öküz öküz davranır üzülürsün erkek adamdan, doktordan zaten o anlayışı beklemezsin.



Hizmet sektöründe mağaza girersin kadın satıcı seni kıskandıysa yandınnn kendini hemen mağazadan dışarı at.



Arkadaş çevresinde de olay farklı değildir çoğu zaman. Valla ne dost olan kadınlar biliyorum birbirini sırtından vuran mı dersin kocasını ayartan mı? Evinde hırsızlık yapan mı? Erkeklerin dostluk aleminde pek rastlanmaz bu duruma. Rastlansa bile temelinde kadınlarınki gibi canımlı cicimli mıçmıç bir ilişki yoktur.



Gelelim bugün şu saatte neden bu yazıyı yazıyorum. Hep bildiğim düşündüğüm ve tüylerimi diken diken eden bu konu neden şimdi yazılıyor. Bankalardan nefret ettiğimi söylemiştim öyle değil mi? Yahuuuu bu öğlen 6,5 aylık hamile halimle 35 derece sıcakla 15 dk yol katederek bana hizmet vermesi gereken banka şubesine hizmet etmeye gidiyorum. Yaaa önyargı yeleğimi bırakıyorum işimin rast gideceğini düşünüyorum. Ama yine de içten içe sinirliyim. Bana hizmet etmesi gereken Garanti Bankası benden hizmet bekliyor. Telefonda işimi halledemiyor. İş deyince sakın böyle ciddi biriş sanmayın alt tarafı e-bank şifrem bloke oldu bankanın tüm kartlarını iptal ettirdiğim için telefonla yeni şifre alamıyorum. En yakın şubeye ziyaret lütfen diyorlar.

Bir gün telefonda dedim ki Ugandadayım en yakın şube nerede söyler misiniz? Efendim orada şubemiz yok dediler. Neden yaaa neden ben hizmet alabilmek için önce size hizmet ediyorum!!!

Gelelim konumuza gittim bankaya müşteri temsilcisinin yanına anlattım derdimi. Kadın suratım yerine göbeğime focuslanmıştı. Muhtemelen bekardı ve çocuğu yoktu. Damarlarında kıskançlık kanı dolanmaya başladı. Öyle ya neden ben hamileydim neden ben evliydim neden neden neden!!! Son derece cici yaklaştığımı da söylemeliyim. Derdimi anlattım suratıma bakmasını bekledim. Kimlik dedi kadın. Nufüs kağıdım yanımda değildi ehliyetim de kırık ama şirket kartımı tüm kredi kartlarımı ne varsa gösterdim kadına bakın lütfen dedim 6,5 aylık hamileyim ve şuan sıcaktan tansiyonum tavan yapmış durumda ve acım buraya zor geldim işimin arasında ve size tüm kimlik bilgilerimi ve TC kimlik numaramı veriyorum cüzdanımdan diğer kartlarımı çıkarıyorum sizce bu haldeki bir kadın sahtekar olabilir mi dedim. İnanın biz nelerle karşılaşıyoruz dedi. Valla inanırım dedim bakın bende nelerle karşılaşıyorum dedim!!!!



Yapmadı sevgili okur damarlarında kıskançlık kanı dolaşan o kadın işlemimi yapmadı. Ama eminim farklı şartlar altında işlemimi yapardı onunla aynı kulvarda olsam mesela çirkin olsam mesela vb vb vb.

Ve eminim erkek bir müşteri temsilcisine denk gelseydim eminim hamile olduğum ve ciddi manada yorgunluktan bayılacak halde olduğum her halimden anlaşılacağı üzere yardımcı olurdu.

Asla ayrıcalık beklemiyorum hamilelik doğal bir süreç yanımda kimlik namına birşey var bu 1. İkincidi TC kimlik numaramı söylüyor dahası başka bir evrak üzerinde resmim olan gösteriyorum. Resmim var işte bak kafanı göbeğimden çek de yüzüme bir bak kadın!!!



Sinir krizi halinde bankadan çıktım. Eminim oğlum içeride şaşırmıştır. Kendimi alışverişe atayım dedim lakin durdudum. Zaten ayaklarım ve sıcak izin vermedi dolaşmama.



İşte böyle sevgili okur ne acıdır ki kadının kadına ettiğini şu alemde kimse kimseye etmiyor!!!! Kadınlar önce insan olmayı öğrenmeli.



KADINLIĞI İNSANLIĞININ ÖNÜNE GEÇEN TÜM HEMCİNSLERİMİ ACIYARAK KINIYORUM!

İncir Reçeli


Kapıyı açtım, gülümsedik birbirimize içeri girdi postacı çantası omzuna asılı sana bir süprizim var dedi. Çantasını açtı 2 tane film CD'si en çok izlemek istediklerim. Sarıldık, öpüştük: mutluluk, aşk, sevgi, huzur, evlilik. Şu kısacık karede bu duyguları yakalamak. Hayat böylesi basit ve güzel aslında. "Su arayan buz misali yapmamız gereken tek şey erimek aslında"

Sevgili kocam uzun zamandır izlemek istediğim İncir Reçeli filmini almış dün akşam. Yaz akşamları evde yapılacak en güzel şey camları sonuna kadar açmak rüzgarın esmesini beklemek koltuğa uzanmak ve biraz meyva kemirmek belki çay içmek ve birlikte film seyretmek.

Filmi çok beğendim ama hamileyken seyredilmemesini öneririm zira ben çok ağladım.



Filmden arda kalanlar:





  • Flört çok güzel birşey. (seyrederken sıklıkla güray'la flört dönemimizi hatırladım)


  • Sevgiliyle yenen yemek çok keyifli (bizim için hala keyifli. Rakı, balık muhabettine hamilelikten sonra tez vakitte geri dönülmeli)


  • Cinsellik çok güzel şey mahrum kalmamalı insan ama sevişmenin binbir türü var.


  • Önyargılar çok feci herkes önyargılarından arınmayı kişisel eğitim güncesine eklemeli


  • İncir reçeli güzeldir ;)


  • Ve evet babalar her zaman haklı değildir ;)

Tüten ben


İncir reçeli seven ama çilek reçelini tercih eden :)

12.07.2011

Evrenden Siparişim Geldi ;)




Çok zaman önce bir istekte, siparişte bulundum. Yalın ve net bir biçimde. Sonra nasıl olurunu, olur mu'yu hiç düşünmedim. Zamanını bile belirlemedim. Sadece olmasını istedim ve ne istediğimi çok açık ve net bir biçimde belirttim. Dedim ya olur mu diye düşünmedim bile. İstedim sadece istedim. Arada istediğimi unuttum bile. Sonra hatırlayınca tekrarladım içimden yine ..... gelip beni bulacak diye.



Veee evrenden siparişim geldi. Hem de tam istediğim bir şekilde. Nasıl istediysem öyle. Ve inanın kılımı bile kıpırdatmadım istemek dışında. Aynen istediğim gibi gelip beni bulsun dediğim gibi gelip beni buldu istediğim şey.



Bir kez daha inandım. Birşeyi istemeyi bilmek çok önemli. Ve çok istediği şeyin içine insan endişe, korku, şüphe tohumlarını salmamalı. Bazen bilinçli olarak yapmıyoruz bunu bilinççizce yani bilinçaltımız devreyken bu tohumları salıyoruz. Bu benim için de geçerli bunca olumlu düşünceye ve enerjiye inanan biri için bile geçerli.



İnsanın her istediği olabilir mi evet olabilir. Ama malesef işte her istediğimiz şeyi istemesini bilinç&bilinçaltında aynı anda aynı şekilde istemesini bilemiyoruz. Ve bazen de istediğimiz şeyin şerrini de kestiremiyoruz. Olmadığında birşey çok istememize rağmen 2 şeye bakmalıyız acaba gerçekten yalın ve net bir biçimde istedik mi ve acaba gerçekten hayırlı birşey miydi?



Velhasıl kıssadan hisse bu çok istediğim siparişin kapıma gelmesi paketin içinden tam da istediğim şeyin çıkmasıyla çok mu çok mutluyum. Şükür doluyum Allah'ıma. Ve darısı diğer isteklerimin başına diyorum.


Dilerim hepiminiz dileklerimiz, isteklerimizin bahçesine sadece güzel tohumlar ekeriz.








7.07.2011

GARİP!

Bana bu dünyanın en yalan yanı ne deseler düşünmeden iş hayatı derim ! Herşeyin çirkin bir oyun üzerine kurulu olduğu aslında kuralların çok belli olduğu ve bu kuralların çok çirkin olduğu bir dünya iş hayatı kesinlikle dünyanın en çirkin en yalan yanı bana kalırsa. İstisnasız içinde ticaretin olduğu tüm işlerin bireysel işleri ayırabilirim ama geri kalanının tümünün sömürü üzerine kurulduğunu düşünüyorum.

Hamilelik beni değiştirdi kabul ediyorum ama bir çok konuda gözümü çok açtığını düşünüyorum. Gözümün en açıldığı yer iş hayatı oldu.

Son 1 yılda bu yalan dünyanın bir parçası olmaktan bunaldım, sıkıldım ve nefret eder hale geldim. Sadece para kazanmak için çalışmaya başladım. Başarının bile anlamsız kaldığı bir noktadayım. Çünkü yalan bir dünyada başarı öylesi çirkin öylesi aptalca ki dahası hiçbir anlamı yok. Kazandığım başarılar ki daha dün başarı konusunda omzuma yeni bir yıldız takılmışken beni motive etmek bir yana mutlu bile etmiyor. Anlamsız çünkü saçma çünkü.

Herşeyin kuralı var o kurala uydun mu senden iyisi yok zaten. Kural ne mi? Sahte olacaksın, rolünü iyi oynayacaksın. Herkese nabzına göre şerbet vereceksin. Hee bir de yardımcı, işbirlikçi olmayacaksın çünkü karşındaki insanlar bunu görevinmiş gibi algılayıp bunun görevin olmadığını hatırlattığında aaa olmadı bak şimdi kuralı bozdun deyip an kaybetmeden tırnaklarını gösteriveriyor.

Evinde oturup çocuğuna bakan çalışsaydım nasıl olurdu diye düşünenler varsa diyeceğim tek şey var emin olun hiç iyi olmazdı. İnsanın çocuğuna bakarken yaşadığı zorluklar şu iş hayatının zorluklarının yanında bal kaymak olmalı. En azından en zor günün gecesinde yatağında mis koksuyula uyuyan bir bebeği koklama içinizden çıkana dokunma ve şükretme duygunuz var!

Bankalardan Nefret Ediyorum!!!!

O kadar sinirliyim ki o kadar nefret ediyorum ki bankalardan müşteri hizmetlerine bağırmaktan şikayet yazmaktan,bildirmekten inanılmaz derecede yoruldum! Derdimi buradan yazayım da en azından bir neze rahatlarım dedim.

Hedefim tüm kredi kartlarımı iptal ettirmek ve hiçbir bankayı kullanmamak. Ne zaman gerçekleşir bilmiyorum sanırım lotodan para çıkınca gerçekleşir. Lotodan para çıkarsada ahtım olsun asla türk bankalarına yatırmayacağım.

Allahım yarabbimmmmm en ufak bir işlem için şubemize gelin ne demektir!!! Bu devir de ufak bir işlem için şubeye gitmek abesle iştigal değil midirrrr???? Haimleyim gelemem napıyım kartımımı kullanmayayım diyorum yapacak birşeyimiz yok diyorlar. Yahu mail atın formu doldurayım dijital imza diye birşey var diyorum yok olmaz illa en yakın şubeye geliniz diyorlar. Yahuuu en yakın şube istanbulda 1 saatlik mesafede bankalar caddesinde oturmuyorsan neden geleyim sonra ben mi sana hizmet edeceğim sen mi bana hizmet edeceksin.

Haa bir de en nefret ettiğim banka Garanti Bankası! Tüm kredi kartlarımı kapattım ufak tefek işlemlerim için internet bankacılığım açıktı şifrem bloke oldu veeeee şifre alamıyorum neden??? çünkü bankaya ait hiçbir kredi kartım yok peki n'apıcam diyorum şubeye geleceksiniz diyorlar. Hamileyim diyorum yok geleceksin diyorlar. Böyle birşey var mı? Kredi kartlarımı da sömürüldüğüm noktada iptal ettim. Bir karın yıllık aidatı 75 TL olur mu? Ödemiyorum dedim hiçbirşey olmadı tüketici hakları vb trişka. Mahkeme açsam sürecek 3-4 yıl en iyi halde adalet bu ülkede nasıl işliyor biliyoruz hiç girşimedim kendimce onlara ceza verdim ve kartlarımın hepsini iptal ettirdim!!!

Bildiğin gibi değil sevgili okur feciii feciii feciii sinirliyim. Garanti Bankası senden nefret ediyorum HSBC senden de öyleeeeeee. allahım yaaa bu topraklarda huzurla yaşamak mümkün değillll. Herşeyi tanıdıkla çözmek gerekiyor. O dinledikleri telefonlara dinliyorsanız duyun diyorum. Şimdi bir banka şube müdür tanıdığım olsaydı Garanti veya HSBC'de ya ayşe ya ahmet halletsene şu işi deseydim sanırım olurdu. Neden böyle neden????

Sadece Istanbul değil Türkiye ruhumu çok yoruyor. ama eminim küçük yerlerde sayfiyelerde mesela zaten şube müdürü komşundur ve hallediyordur işini veya şube yan bloktur gidersin zaten!

İşte böyle sinirliyim ve ülkem adına da gerçekten üzülüyorum Bazen gidesim çok var gerçekten!!!!